Son Konu

Bilinemezcilik Nedir?

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Bilinemezcilik Nedir?
Bilinemezcilik

Nesnelerin kendiliklerinin hiç bir vakit bilinemeyeceğini ilerisüren felsefe akımı Bilinemezcilik terimi, ilkin, İngiliz düşünürü Huxley kadar Yunanca bilinemez anlamını veren agnôstos sözcüğünden türetilerek kendi öğretisini adlandırmak için kullanılmıştır ve öyle yenidir Terim, sonra, geriye götürülerek tüm agnostik öğretileri kapsamıştır Bilinemezcilik, tarihsel olarak, bilimin denetinden mahrum insan düşüncesinin düştüğü büyük yanılgılara bir tepki olarak belirmiştir Bu tepkiyi ilkin antikçağ Yunan bilgicileri göstermişlerdir, duyumcu olan bu sofistlere göre data duyuların sonucudur, duyularımızla elde ettiğimizin dışında başkaca hiç bir bilgiye erişemeyiz Her kişinin duyusu kendine tarafından olduğundan her kişinin bilgisi de zorunlu olarak kendine kadar olacaktır, cümbür cemaat için geçerli bir data olamaz

İnsan, kendisi için bilinebilecek tek şeyle, kendisiyle yetinmelidir Antikçağ Yunanlıları, tarihsel koşulları içinde, bu tepkiyi göstermekte haklıydılar Ne var oysa bilinemezcilik akımı Kant'dan, Auguste Comte'dan, Spencer'den, William James'den geçerek yüzyılımızın garip düşünürleri Sartre'lara ve Camus'lere dek sürüpgelmiş bulunmaktadır Kant'a kadar ancak görünen bilinebilir, öz bilinemez:, Bizler sırlarla batmış bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz Sahiden bildiğimiz hiç bir şey yoktur Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır O olaylar oysa, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilişkisinden doğmuştur Amerikalı pragmacı William Jamese kadar, İnsanın evrendeki durumu, bir kedinin kitaplıktaki durumu gibidir Görür ve işitir, lakin hiç bir süre anlayamaz

Pozitivist Auguste Comte'a göre, Nesneler üstü metafizik kadar nesnelerin kendisi fizik de bilinemez Bilim, bu iki bilinemez alanın ortasında, yalnızca duyularımızla algıladığımız deney ve gözlemlerin konusu olan olgularla uğraşabilir Akıma adını koymuş olan on dokuzuncu yüzyıl İngiliz düşünürü Huxley de benzer kanıdadır Yirminci yüzyılın Fransız düşünürü Camus'ye kadar de, Kâinat uyumsuzdur ve bilinemez İşte ağaç sertliğini duyuyoruz Bu kadarla kanaat etmek zorundayız Bilim, gitgide artarak bize elektronların bir çekirdek çevresinde toplandıkları görünmez bir gezegenler takımından laf edecektir Bu bir varsayımdır Böylece dönüp dolaşıp şiirin alanına geldiğimizi ve hiç bir şeyi bilemeyeceğimizi anlarız Bütün bu hatalı görüşler modern diyalektiği bilmemenin ya da bilmez görünmenin sonucudur Metafizik bilinemezcilik haklıdır, çünkü metafizik birtakım gerçekdışı tasarımlarla uğraşır, gerçek olmayan şey değil demektir ve yok olan şey de elbette bilinemez

Oysa bilimci olduklarını iddia eden bütün agnostisizm'ler bilimdışıdırlar, çünkü bilimin konusu olan nesnelerin kendilikleriyle bilimin amacı olan bilinebilirliği yadsımaktadırlar Bu agnostisizm'lere, modern diyalektikten fazla önce, Alman düşünürü idealist Hegel gereken karşılığı vermiştir: Bir nesnenin tüm niteliklerini biliyorsanız nesnenin kendiliği (Fr Chose en soi, Al Ding an Sich, Os Bizâtihi şey)'ni de biliyorsunuz demektir Geriye bu nesnenin sizin dışınızda vorolmasından başka hiç bir şey kalmamaktadır Duyularınız size bu gerçeği de öğrettiği vakit Kant'ın o ünlü bilinmez'inin geri kalan yanını da kavramış olursunuz Bununla Beraber Kant, yaşamının son yıllarında, inana yer ele vermek için bilgiyi sınırlandırmakistediğini itiraf etmiştir Doğrusu de bilinemezcilik defalarca Tanrıbilimden ve dolayısıyla hakim sınıflardan yanlamasına olmuştur Çünkü nesnel gerçekliğin bilinemeyeceğini anlatmak, insanları inana seslenmek demektir Meşhur bir diyalektikçi şöyle der: Böylesine görüşlerin neden ilerisürüldüğü sorulabilir Çünkü data ışık saçar, ışıksa herkesi hoşnut etmez Karanlık çıkarlar ama karanlıklarda elde edilir Bilgiyle aydınlanan insan daha önce göremediği ve yapamadığı birçok şeyi görebilir ve yapabilir Buysa karanlık saçan sömürücülerin ölesiye korktukları bir şeydir Bilinemezcilik, biçimle özü ayrıştırmaktan ve görünüşten gerçeğe geçememekten doğmuştur Antikçağ Yunan felsefesinde kuşkuculuk şeklinde belirmiş olan bilinemezcilik artan bir şekilde bilimi yadsımaya varmış ve bilmeye uğraşmaktansa bilinemez saymanın kolaylığı ve rahatlığı içinde hızla yayılmıştır

Şüpheciler ya şüphe ettikleri için bilinemez sayıyorlar ya da bilinemez saydıkları için kesin olmama ediyorlardı Onlar için bu bir yöntemdi, doğa bilimlerinden yararlanamayan düşünsel felsefenin aşırı tasarımlarına bir tepki olarak ilerisürülmüştü Ama XVIII, XIX ve XX yüzyıl bilinemezcilerinin, böyle bir durumda bulunmadıkları gibi böylesine tepkileri de gereksemedikleri kesindir Ünlü bir diyalektikçinin dediği gibi, kauçuk yapıyoruz, aramak ama kauçuğun ne olduğunu biliyoruz Engels, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm adlı yapıtında şöyle der: Kavranamaz nesneler, bilimin dev adımlarıyla ilerlemesi esnasında kavrandılar, çözümlendiler, üstelik yeniden üretildiler Üretebildiğimiz şeyin bilinemez olduğunu kesinlikle düşünemeyiz Bugün de bilmediklerimiz vardır, lakin bugün bilmediklerimizi yarın bileceğimizden kararsızlık etmeye hiç bir niçin yoktur *
 
Üst Alt