Son Konu

Bir imparatorluk dili: TÜRKÇE

Welcome! You have been invited by Alimetim to join our community. Please click here to register.

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
32
Puanları
48
Credits
-6,413
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Bir imparatorluk dili: TÜRKÇE Bir imparatorluk dili Bir imparatorluk dili: TÜRKÇE Dilimiz için bunca şey söylendi Fakat dillerin musikisinden pek bahsedilmedi Türk müziği gibi, Türk dilinin de müzikal gelişiminde, Türklerin tarih her tarafında vatan edindikleri coğrafyaların büyük etkili olmuştur Türkçe, çoğu başka diller gibi, yalnızca tek bir vatanda değil, tarih her tarafında, nice bağımsız ve mükemmel devletler kurduğu, farklı alanlara yönlendirilmiş vatanlarda işlenmiş bir dildir Bugün “Türkiye Türkçesi dediğimiz güzel dilimizin geçmişinde, 900 yılı aşkın süredir vatan edindiğimiz Anadolu ile Balkanların büyük etkisi olmuştur Türk milleti gibi Türk dili de, tarihinin son 9 asrında, 3 kıta üzerinde az daha “lisani bir imparatorluk kurmuştur Pek fakat, Orta Avrupa’dan başlayarak, Kuzey Afrika ülkeleri ile hemen bütün Asya’yı içine bölge bölgede, sadece Türkçe konuşarak hayatınızı sürdürebilirsiniz Bu bakımdan milletimiz, hüküm sürdüğü toprakların neresinde hoş bir ses bulmuşsa, onu kendi diline almakta büyük bir kabiliyet göstermiştir Bu yüzden, Türklerle birlikte benzer vatanı paylaşan her insanlar, Türkçe’de birazcık kendini bulmaktadır Evet, Türkçe bir imparatorluk dilidir Her dil, bırakın imparatorluk dili olmayı, bir devlet dili bile olamaz İmparatorluk dilleri, o milletlerin hâkim oldukları topraklardan neredeyse ücret almaları, mahsûl almaları gibi, kendilerinden önce o topraklarda yaşamış dillerden kelimeler ve sesler alırlar Bu alışın kesin bir ölçüsü ise yoktur Millet için, dünyanın dört bucağında kendi dillerinin konuşulduğunu duymanın, kendi bayraklarının dalgalandığını görmenin hazzı ve gururu, diğer hiçbir şeye değişilmeyecek dek güzeldir İmparatorluk dilleri, öteki dillerden aldıkları ses ve kelimeleri kendi dillerinin ses yapısına ve gramerine, estetiğine ve fonetiğine tarafından millileştirirler, adamakıllı kendi kelimeleri, kendi sesleri haline getirirler Bunlar, az kalsın fethedilmiş topraklar gibi, fethedilmiş kelimeler ve seslerdir Oysa yeryüzünde, imparatorluk dili olabilmiş artı dil yoktur; başlıcaları Latince, Arapça, İngilizce ve Türkçe’dir Osmanlı İmparatorluğu zamanda, Türkçe’ye Arapça ve Farsça kelimelerin fazlaca girmesinden nedeniyle, Osmanlıca dediğimiz bir dil ortaya çıkmıştır Dolayısıyla, milletimizin asırlardır kullanmakta olduğu bir takım kelimeleri, “Türkçe değildir diye dilimizden atmaya kalkamayız Nitekim, lüzum insanlarımızın günlük konuşmalarında yaygın olarak kullanılmaları ve gerekse edebiyatımızda tamamen Türkçe’nin teknik ve estetik özelliklerine göre kullanılmalarından nedeniyle, bu kelimeleri “Türkçeleşmiş olarak kabul etmemiz ve kullanmaya devam etmemiz çok daha doğru bir tercih olur Şunu unutmamalıyız fakat; hiçbir kelime dilimize geldiği dildeki yazılış ve telaffuzu ile Türkçe’ye girmemiştir Hatta pek fazla kelime, Türkçe’ye aktarılırken, eski anlamından çok daha ayrı anlamlarda kullanılabilmektedir Bunlara birkaç misal verecek olursak; Arapça’da “Ellah telaffuzu ile söylenen kelimeyi, biz “Allah telaffuzu ile almışız Yeniden Arapça’daki “manârayı biz “minare, Acem’in “gulune biz “gül güzelliğini verdiğimiz gibi örnekleri çoğaltmak muhtemel Selânik fethedildiğinde Salanikos olan ismini beğenmemiş, Selânik demişiz Selânik kelimesini Türk’deri daha güzel söyleyen yoktur Selânik gibi kelimelerde geçen “lâ sesini başkaları “la veya “laâ der, ama “lâ diyeni yoktur Lâle, ceylân ve şelâle gibi kelimelerdeki seslerin güzelliğini, bu Türk “lâsında buluruz Kelimeleri küçük görmek, hele hele şu veya bu politik ya da ideolojik sebeple, onları “dilden atılabilir görmek, dilin anlatım ve manâ zenginliğini kısırlaştırmaktan başka sonuç vermez Çünkü milletlerin olduğu gibi kelimelerin de tarihi bir seyirleri vardır Bir milletin ataları, asırlarca o kelimelerle konuşmuş, onlarla düşünmüş, birbirlerini ve evlatlarını o kelimelerle sevmiş; bu kelimeleri tamamıyla ulusal bir sanatla işleyip güzelleştirmiş ve kendi ulusal musikisiyle seslendirmiş ise, sonraki nesiller bundan böyle o kelimelere düşman kesilmemelidirler oysa ki bu tarihin çocuğuyuz; eski başarı ve haysiyet asırlarının bugünkü devamıyız! Atalarımızın bize miras bıraktığı her hoş şeyi seveceğiz! Bu dili seveceğiz, ayrıca de her haliyle seveceğiz, koruyacağız! Atalarımızın bize bıraktığı iki hoş miras var: Türkiye ve Türkçe… Bu ikisini olur olmaz kaprislerle, kimsenin yıpratmasına izin veremeyiz! “Türkçe nasıl sevilir? diye soranlarınız varsa, bir sonraki yazımda Türkçe sevgisinde buluşalım diyorum… edebiyatogretmeninet  
 
Üst Alt