Son Konu

çalgı müzikleri dinlemenin dinimizde yeri var mıdır?

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Çalgı Müzikleri Dinlemenin Dinimizde Yeri Var mıdır?

Çalgılı müziklerin dinlenmesi hususunda hadisler ve İslam alimlerinin görüşleri nelerdir?

Cevabımız ilk başta size uzun gelebilir ama sorunuza tam cevap alabilmek için geniş kapsamlı bir araştırma ile cevapladık sonucu öğrenmek için sebat ile okuyunuz..

Kur'an-ı Kerim'de ses sanatı olarak "müzik" kavramını ifade eden özel bir kelime ve kavram bulunmamaktadır. Ancak müziğin muhtevası, icrası ve sonuçlarını ilgilendiren ve bu hususlarda temel ölçü sayılacak kurallardan söz eden bir çok ayet-i kerime yer almaktadır. Bu kuralları şu şekilde özetleyebiliriz:

Hadis kaynaklarında Rasulullah (s.a.s)'den çeşitli yorum ve uygulamalar nakledilmektedir. Bunların bir kısmı sahih, bir kısmı zayıfdır. Sahih rivayetlerde Rasulullah (s.a.s.)'in müziği Kur'an-ı Kerim'de belirtilen ölçüler ışığında değerlendirdiği, dini açıdan sakıncalı gördüğü müzik icralarını yasakladığı, dini açıdan her hangi bir sakınca görmediği müzik icralarına da müsade ettiği, hatta bizzat kendisinin de bu gibi müzikleri dinleyip ashabını teşvik ettiği ifade edilmektedir.

Eserlerinde müzik konusuna yer veren alimler bu hususta farklı görüşler belirtmişlerdir. Bu meyanda kimi İslam alimleri müziği bütünüyle haram sayma yoluna gitmiş, kimisi mekruh demiş kimisi de müziğin bütünüyle mübah olduğunu savunmuştur. Bütün bunların yanında müziği çeşitli yönleriyle tahlil ederek olumlu / mübah olanını, olumsuz / haram olanından ayıklamaya çalışarak, gerek muhteva gerekse icrasında dinin temel kurallarına aykırılık bulunmayan ve insanlarda olumlu sonuçlar doğuran müziğe cevaz verip, bu özellikleri taşımayan müziği haram sayanlar da olmuştur. Esasen kaynaklar dikkatli incelendiği zaman müziği haram, mekruh ya da mübah sayan alimlerin hemen bütününün konuyu bu açıdan ele alıp inceledikleri görülecektir. Bu da alimlerin müziği içinde yaşadıkları toplumların sosyo-kültürel yapısına göre değerlendiklerini göstermektedir.

İslam alimleri genel olarak müziği önce Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler açısından ele almış, sonra da bunun icra biçimi yanında faydaları ve zararları üzerinde de durarak yorumlar yapmışlardır. Bu yorum ve tutumları dört kısımda değerlendirmek mümkündür:

I. Genel olarak haram sayanlar,

II. Genel olarak helal sayanlar,

III. Genel olarak mekruh sayanlar,

IV. Her müzik çeşidini özel olarak değerlendirip yorumlarını bunların icra şekli, muhtevası ve sonuçlarına göre yapanlar.

I. Müziği Genel Olarak Haram Sayanlar

Bazı alimler türü ve muhtevası ne olursa olsun "müzik" kavramına giren her türlü ses sanatını haram saymışlardır. Bu husustaki bazı görüşler ve delilleri şöyledir:

A. Kur'an-ı Kerim

1. "insanlardan öyleleri vardır ki, halkı fark ettirmeden ve hiçbir bilgiye dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve dini alaya almak için boş söz ve eğlendirici sözler (lehve'l-hadis) satın alırlar. işte onlar için hor ve hakir edici bir azap vardır."1

Tirmizi'nin Ebu Ümame el-Bahili'den naklettiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Şarkıcı kadınların alım ve satımı, onlar üzerinden para kazanmak ve onların karşılığında alınan ücretler helal değildir. Allah Teala'nın şu sözü onlar hakkında nazil olmuştur: "İnsanlardan öyleleri vardır ki..."2

İmam Kurtubi (ö. 671/1273), müfessirlerin bu konudaki görüşlerini nakletikten sonra: "Bu konuda en doğru görüş, "Lehve'l-Hadis"ten maksadın şarkı olduğunu ifade eden görüştür. Peygamber (s.a.v.) ve ashab-ı kiramdan nakledilen görüşler de bunu gerektirir" demektedir.3

İbn Arabi (ö. 543/1148) "Lehve'l-Hadis"in yorumunda "şarkı ve çalgı aletleri", "batıl olan her şey" ve "darbuka" şeklinde üç ayrı görüş olduğunu söyledikten sonra, en doğru görüşün "Lehve'l-Hadis"ten maksadın "batıl olan her şey" olduğunu savunan ikinci görüş olduğunu ifade etmiştir4.

Muhamed Hamdi Yazır (ö. 1361/1942) ise konuyu şöyle özetlemektedir: "Tefsir alimlerinin bir çoğu "Lehve'l-Hadis"i şarkı ile tefsir etmişlerse de araştırmacıların tercihi ayetin zahiri gereği genel bir mana ifade etmesidir. Bununla beraber burada asıl azarlamanın hikmeti şununla anlatılmıştır: "Bilmiyerek Allah yolundan saptırmak ve onu alaya almak." Yani saptırdığını hissettirmeden, yaptığı işin akibetini sezdirmeden dini ve ahlakı bozmak ve Allah yolu ve onun hak diniyle eğlenmek için.5

Ayetin müziğin haramlılığına delil olarak ileri sürülmesine karşı çıkan İmam Gazzali bu konudaki görüşünü şöyle ifade etmektedir: "Din karşılığında, Allah yolundan saptırmak için "Lehve'l-Hadis" satın almak haramdır. Bu konuda tartışma yoktur. Her çalgı, dinin karşılığında satın alınmıştır ve Allah yolundan saptırıcıdır da denilemez. Ayetten maksat da budur. Bir kişi Kur'an-ı Kerim'i dahi Allah yolundan saptırmak için okusa haram işlemiş olur.6

B. Hadis-i Şerifler

Her tür ve çeşidiyle müziğin haramlılığını savunanlar bu hususta bir çok hadis ileri sürmüşlerdir. Bunlardan bir kısmı sahih, bir kısmı zayıf diğer bir kısmı da uydurmadır. Zayıf ve uydurma hadisler fıkhi konulara temel teşkil edemiyeceklerinden, burada bunlardan sahih olanların başlıcaları üzerinde durulacaktır.

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edilmiştir:

"Peygamber (s.a.s.) köpek ticaretini ve şarkıcı kadının (Zemmare) kazancını yasaklamıştır."7

Nafi'den rivayet edilmiştir: "İbn Ömer bir gün zurna sesi işitti. Parmaklarıyla kulaklarını tıkayarak yoldan çekildi ve "Ey Nafi' bir şey işitiyormusun?" dedi. Ben "Hayır" dedim. Bunun üzerine parmaklarını kulaklarından kaldırdı ve "Ben Peygamber (s.a.s.) ile beraberdim. Bunun gibi bir şey işitti ve aynen böyle yaptı."dedi8.

Hanefi fakihlerinden İbn Abidin9 ile Hanbeli fakihlerinden İbn Kudame10 bu hadisleri çalgı aletlerinin haram olduğuna delil olarak zikretmiştir.

Başka bir rivayet de şöyledir:

"Şüphesiz Allah ve Resulü (asv), içki, kumar, davul ve tamburu yasaklamışlardır."11

Hadislerin içerdiği konular dikkate alındığında müziğin genelini haram sayma konusunda delil kabul edilen bu hadislerin ana konusunu çalgı aletleri, şarkıcı kadınlar (kayne) ve ağıtın oluşturduğu görülecektir. Zeylai gibi kimi alimler bu hadisleri müziğin genelini yasaklayıcı mahiyette yorumlamışlarsa da, İmam Gazzali, Kemalüddin İbn Hümam (ö. 861/1457), Abdülgani Nablusi (ö. 1143/1731), İbn Abidin (ö. 1252/1836), Takiyyüddin Sübki, Remli, İbn Hazm ve Şevkani gibi diğer bir kısım alimler bu gibi hadisleri yorumlamışlardır. Yapılan yorumlar özetle şöyledir:

Hadislerin ana konuları içkili, kadınlı, içinde birçok haramın işlendiği meyhane eğlencelerinden (lehv) oluşmaktadır. Bu da gerek çalgı aletleri gerekse diğer müzik çeşitlerinin haram olması, aletlerin ve müziğin kendileri ile ilgili bir husus olmayıp, bunlarla haram işlenmesi ya da haram işlenen ortamlarda çalınmalarından dolayıdır. Dolayısıyla bu aletler helal ve mübah eğlencelerde, içine başka bir haram karıştırılmadan kullanılırsa caizdir. Beraberinde başka haramlar işleniyorsa, "Harama sebep olan şeyin kendisinin de haram olur."12 kuralı gereği caiz olmazlar.13

Ağıt konusunda ise hemen bütün alimler Rasulullah (s.a.s.)'den nakledilen bütün hadislerde saç-baş yolma, yüz göz tırmalama şeklinde icra edilen ve kadere isyan manası taşıyan ağıtların yasaklandığını ifade etmişlerdir.

II. Müziği Genel Olarak Mübah Sayanlar

Bazı alimler müziğin genel manada helal olacağı görüşünü ileri sürerek çeşitli deliller ileri sürmüşlerdir. Bu hususta ileri sürülen delilleri ve yorumlarını şöyle özetleyebiliriz:

A. Kur'an-ı Kerim

Müziğin genel manada mübah olduğunu ifade ettiği söylenen ayetlerin başlıcaları şunlardır:

1. Kur'an-ı Kerim'de müziğin bir cennet nimeti olduğu ifade edilmiş ve mü'minler buna özendirilmişlerdir. Dolayısıyla genel olarak müzik helaldır. Rum (30) 15'de şöyle buyurulmaktadır:

"iman edip salih amel işleyenler, bir bahçede nimetlenir ve neşelenirler (yuhberun)."14

Yahya b. Kesir, Evzai ve Vek'i, ayette geçen yuhberun kelimesini "zevk ve şarkı" olarak tefsir etmişlerdir.15

Bazı alimler ayetin bu şekildeki yorumunu esas alarak müziğin genel manada mübah olacağını ifade etmişlerdir.

Benzer bir yaklaşım Yasin 55'de yer alan "Doğrusu bugün, cennetlikler eğlenceyle meşguldürler." mealindeki ayet-i kerimenin yorumunda sergilenmiştir.

2. "O Allah yeryüzündeki her şeyi sizin için yaratmıştır."16

"Allah size haram kıldığı herşeyi açıklamıştır."17 mealindeki ayet-i kerimeler.

İbn Hazm bu ayetlerde yeryüzünde var olan bütün varlıkların insanın faydasına yaratıldığı ve hakkında özel bir yasaklayıcı nas bulunmadığı müddetçe de bunların helal olacağını; haklarında özel yasak bulundan şeyler arasında müzik diğer bir maddenin bulunmadığını ifade etmiştir.18 Daha sonra İbn Hazm konuyu doğrudan ya da dolaylı ilgilendiren diğer nasları da dikkate alarak şu yorumu yapmıştır:

"Bununla beraber, ameller niyetlere göredir. Kim müziği Allah'a isyan etmek için dinlerse o fasıktır. Bu kural müzikten başka şeyler için de geçerlidir. ibadetini daha rahat eda edebilmek ve hayır işlerinde daha faal olabilmek için dinlenme maksadıyla müziği dinleyen kişi ise, bununla Allah'a ihsan üzere itaat etmiş sayılır. Bu gibi kişilerin müzik dinlemesi ise haktır doğru bir iştir. Kim de ne ibadet ne de günah maksadı olmaksızın müzik dinlerse o da fayda ya da zararı olmayan bir işle (lağv) meşgul olduğundan Allah tarafından bağışlanır. Bu çeşit müzik dinleme, dinlenmek için bahçeye çıkma veya kapısının önüne oturma, elbiseleri çeşitli renklere boyama gibi bir şeydir.”19

B. Hadis-i Şerifler

1. Aişe (r.a.)'den rivayet edilmiştir: "Birgün Ebu Bekir (r.a.) yanıma geldi. Ensardan iki kız benim yanımda Buas günü ensarın söylediği mersiyelerden söylüyorlardı. Fakat bunlar meslekten şarkıcı değildi. Ebu Bekir (r.a.) "Peygamber evinde şeytan düdükleri mi?" diye çıkıştı. O gün bayram günüydü. Peygamber (s.a.s.): "Ey Ebu Bekir! Her milletin bir bayramı vardır. Bu gün de bizim bayramımızdır." buyurdu.

İmam Gazzali ve İbn Kudame el-Makdisi bu hadise dayanarak müziğin esasen mübah olması gerektiğini ifade etmişlerdir.20

2. Aişe (r.a.)'den gelen diğer bir rivayet de şöyledir: "O, bir kadını Ensardan birisi ile evlendirdiği zaman Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştu: "Ey Aişe! Düğününüzde eğlence yoktu. Halbuki Ensar eğlenceden hoşlanır."21

3.Hakim'den gelen bir rivayette: "Çünkü Ensar eğlenceği sever." buyurulmuştur.22

Hakim hadisin Şeyhayn şartlarına göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebi de bu tespiti doğru bulduğunu ifade etmiştir.23

4. Amir b. Sa'd'den nakledilmiştir: "Bir düğün münasebetiyle Karaza b. Ka'b ve Ebu Mes'ud el-Ensari'nin yanına gittim. Küçük bir kız çocuğu şarkı söylüyordu. Ben: "Siz Rasulullah (s.a.s.)'ın arkadaşları ve Bedir ashabından olduğunuz halde, sizin yanınızda bunlar (nasıl) yapılıyor?" dedim. Onlar: "İster bizimle kalırsın, istersen gidersin. Bize, düğünde eğlenmeğe, musibet anında da ağlamaya izin verildi." dediler24.

İbn Hacer hadisin ravilerinin güvenilir kişiler olup isnadının sahih olduğunu ifade etmiştir.25

5. Tirmizi rivayeti ise şöyledir: "Nikahı ilan ediniz. Onu mescidlerde yapınız. Nikahda def çalınız."26

İbn Hacer Mühelleb'den şunu nakletmektedir: "Bu hadis düğünlerin, def ve mübah olan şarkılarla ilanının caiz olduğunu göstermektedir. Toplumda önder sayılan bir kişinin mübahlık sınırını aşmadıkça, eğlenceli düğünlere katılması da bu hadise göre caizdir."27.

Ayni, "Bu hadis düğünlerin, def ve mübah olan şarkılarla ilanının caiz olduğunu göstermektedir"28 diyerek kendi görüşünü belirttikten sonra et-Tevdih adlı eserden şunu nakletmiştir: "Alimler düğün yemeğinde def vb. aletler eşliğinde eğlenmenin (lehv) caiz olduğunda ittifak etmişlerdir. Hadislerde özellikle düğün üzerinde durulması ise, nikahın ilanı ve hukukunun sabit olması içindir."29.

Beğavi (ö. 516/1122)'nin yorumu da şöyledir: "İmam der ki: "Düğünü ilan etmek ve düğünde def çalmak müstehaptır" "Ben de derim ki: Düğün ve sünnet düğünlerinde def çalmak bir ruhsattır."30.

6. Seleme b. Ekva'dan rivayet edilmiştir: "Peygamber (s.a.s.) ile birlikte Hayber'e yola çıkmıştık. Gece gidiyorduk. Kafileden bir kişi Amir b. Ekva'a -Amir şairliğiyle bilinen bir kişi idi- "Bize bildiğin şeylerden birşeyler söyle, dinleyelim." dedi. Amir devesinden inerek şu türküyü söylemeye başladı:

"Ey Allahım! Sen olmasaydın biz hidayet bulamazdık.
Sadaka verip, namaz kılamazdık.
Her şeyimiz sana feda olsun, bizi bağışla.
Düşmanla karşılaşırsak, ayaklarımız sabit kıl.
İçimize huzur ve güven ver.
Biz, çağrılınca gideriz.
Seslendikçe yardıma erişiriz."

Peygamber (s.a.s.) "Kim bu sürücü?" dedi. "Amir b. Ekva'" dediler. Peygamber (s.a.s.) "Allah onu esirgesin." buyurdu31.

Nice zillet ve dertlerden kurtarırlar seni32.

Bu hususlarla ilgil olarak alimlerin yorumları kısaca şöyledir: Normal zamanlarda şarkı dinlemenin hükmü:

Hadisler ve fıkıh kaynaklarının genelinde müzik dinlemenin bazı sebepler dolayısıyla ve belirli kurallar çerçevesinde caiz olacağı yönündedir. Ancak bu kaynaklarda belirtilen savaş, düğün, hacı karşılama, yolcu karşılama, bayram vb. sebeplerin dışında normal zamanlarda dinlenme ya da eğlenme amacıyla müzik dinlemenin caiz olup olmayacağı hususuna da yer verilmiştir. Bu hususta Hanefi alimlerinden Haskefi, Kasani, Zeylai, Molla Hüsrev, Damad ve İbn Abidin şöyle demişlerdir: "Kişinin gayri meşru eğlence (levh) maksadı gütmeksizin, yalnızlığını giderme gayesiyle, kendi kendine şarkı söylemesinde bir sakınca yoktur."33 Yine İbn Abidin, düğün, gazi ve yolcu karşılama gibi gayri meşru eğlence (lehv) şeklinde olmadığı takdirde, davul ve def çalmak için davulcu ya da defçi kiralamada bir sakınca olmayacağını ifade etmektedir.34

III. Müziği Genel Olarak Mekruh Sayanlar

Müziği genel olarak, her çeşit ve türü ile haram ya da mübah sayanların yanında bir de onu mekruh sayanlar vardır.

Hanefi mezhebi alimlerinden Zeylai, Damad, Haskefi ve İbn Abidin eserlerinde müziğin genel olarak mekruh olduğunu ifade eden görüşlere yer vermişlerdir. Bu hususla ilgili adı geçen eserlerde yer alan ifadeler şöyledir:

İmam Ebu Yusuf'a düğünlerin dışında, bir kadının, fasıklığı gerektirecek bir şey olmaksızın çocuğuna def çalmasının hükmü sorulduğunda onun, "Onu kötü görmem, ancak aşırı oyuna (la'bu'l-fahiş) sebeb olan müziği hoş karşılamam." şeklinde cevap verdiği nakledilmektedir.35

IV. Müziğin Haram ya da Mübahlığını Şartlara Bağlayarak Yorumlayanlar:

Müziği temelde haram ya da helal kabul ederek değerlendiren alimlerin yanında, türüne, icra şekline ve icra edenler ile dinleyenler üzerindeki etkilerine bakarak değerlendiren alimler de vardır. Esasen yapılan tahliller dikkatle incelendiğinde hemen bütün alimlerin müziğin haram ya da helallığını belirli şartlar altında kabul ettikleri gözükecektir. Bu bölümde alimlerin bu husustaki tahlillerini ve üzerinde durdukları şartları nakletmeye çalışacağız.

Müziği temel prensip olarak haram sayanlar helal olabilmesi için şartlar ileri sürerken, temelde müziği helal sayanlar haram olabilmesi için şartlar ileri sürmüşlerdir.

A. Müziği Temelde Haram Sayanların Helallık için Şartları

1. Zeylai, Molla Hüsrev, Damad, Haskefi, Kasan ve İbn Abidin başta olmak üzere hemen bütün Hanefi alimleri, eğlence (lehv) maksadı gütmeksizin kişinin yalnızlığını gidermesi gayesiyle kendi kendine şartı söylemesinin caiz olacağını söylemişlerdir36.

2. Zeylai, Alemgir, Damad, İbn Abidin vd. şiir kafiyelerini ve güzel konuşmayı öğrenme maksadıyla şarkıyla meşgul olmada bir sakınca görmemişlerdir37.

3. Haskefi'ye göre düğünlerde38, ve ziyafetlerde39 şarkı söylemenin bir sakıncası yoktur.

Özet olarak Hanefi mezhebi alimlerinin görüşü şöyledir: Hanefi mezhebinin önde gelen muhakkıklarından

İbn Hümam (ö. 861/1457), sonuç olarak:

"Haram olan müzik, sözlerinde, hayatta olan belirli bir erkek veya kadın tasviri, içki, meyhane vb. yerlere özendirici sözler, belirli bir Müslüman veya zimmi'yi kötüleyen ifadeleri hitiva eden müziktir."40 derken;

Abdülgani en-Nablusi (ö. 1143/1731):

"Müzik, müzik olduğu için haram değildir. Böyle olacak olsa bütün coşturucu güzel seslerin de haram olması gerekir. Bu ise yanlıştır. Bilakis müziğin haram oluşu, eğlence (lehv) özelliği taşımasından dolayıdır. Çünkü müzikle ilgili nakledilen hadisler genelde eğlence (lehv) şartı ile kayıtlıdır. Bu kaydın bulunmadığı hadisler de, genel muhtevaya göre yorumlanır. Dolayısyla müziğin haram olabilmesi için, gerek şarkı gerekse çalğı aletlerinin eğlence (lehv) özelliği taşıması şarttır. Eğlence (lehv) özelliği taşımayan müzik haram olamaz."41 açıklamasına yer vermiş;

İbn-i Abidin (ö. 1252/1836) de:

"Çalgı aletleri (aletü'l-lehv) zatından dolayı haram (haram li aynihi) değildir. Bilakis ya dinleyendeki veya kullanandaki bazı özelliklerden dolayı haram olurlar. Haram veya helal oluşu bunlardan birisiyle tesbit edilir. Dikkat edilirse bu aletlerin çalınması, dinleyiş niyyetine göre bazen haram bazen de helal olmaktadır. Genel bir kaide de vardır ki: "İşler maksatlarına göredir." diyerek Nablusi ile aynı görüşleri paylaşmıştır.42

Bu gerekçelere göre Hanefi mezhebi, dini görev ve sorumlulukları engellemeyen, söz veya icrasında haramlara özellikle de zinaya teşvik ve tahrik unsuru bulunmayan, toplumsal itibar ve güveni zedelemeyen, ahlaksızlara, karşı cins (kadın-erkek) veya farklı din sahiplerine özenti içermeyen müzik çeşitlerinden istifade etmede bir sakınca görmemektedir. Hatta İmam Kasani insan üzerinde olumlu etkileri olan müziklerden istifade etmenin gereklilğine dikkat çekmiştir.43 Ancak İmam Ebu Yusuf gereğinden fazla müzikle meşgul olmanın doğru olmayacağını belirtmiştir.44

Hanefi mezhebinde, hakim görüş, kadınların normal zamanlarda bile seslerini yükseltmelerinin45, şarkıcılığı meslek edinmeleri ve yabancı erkeklerin işiteceği şekilde şarkı söylemelerinin haram olduğu, çocuklarına ninni söylemelerinin caiz oluduğu yönündedir.

Dipnotlar:

1- Lokman (31), 6
2- Tirmizi, Buy'u, 51; Beyhaki, Sünen, IV, 14; Vahidi, Esbabü'n-Nüzul, Beyrut, ts, 260.
3- Ahkamu'l-Kur'an, XIV, 53
4- Ahkamu'l-Kur'an, III, 1481-1482
5- Hak Dini Kur'an Dili, V, 3839
6- Gazzali, ihya, VI, 164
7- Beyhaki, Sünen, VI, 126; Beğavi, Şerhu's-Sünne, VIII, 22-23.
8- Ebu Davud, Edeb, 60, Beyhaki, Sünen, X, 222; Şuab, 5120.
9- İbn Abidin, Haşiyetü Reddü'l-Muhtar, V, 306
10- Muğni, XII, 41.
11- Beyhaki, Sünen, X, 222.
12-13- Gazzali, ihya, VI, 142-144; İbn Hümam, Fethu'l-Kadir, VI, 482; Nablusi, İdahu'd-Delalat, Süleymaniye Ktp., Esat Ef., nr., 1762/1, vr., 7a-b, 8a-b, 9a, 11a, 27a, 28a; İbn Abidin, Haşiyet-ü Reddi'l-Muhtar, V, 305, 307; Şevkani, Neylü'l-Evtar, VIII, 113-119; Sübki,Tekmile, XX, 230; Remli, Nihayetü'l-Muhtac, VIII, 298; Muhalla, VII, 567.
14- Rum (30), 15.
15- Taberi, Cami'u'l-Beyan, X, 173; Ebu Hayyan, Bahru'l-Muhit, VIII, 380.
16- Bakara (2), 29.
17- En'am (6), 119.
18- İbn Hazm, Muhalla, VII, 559.
19- İbn Hazm, a.g.e., VII, 567.
20- Gazzali, ihya, VI, 153; İbn Kudame, el-Muğni, XII, 41-42.
21- Hakim, Müstedrek, II, 200, nr. 2749; Beyhaki, Sünen, VII, 288.
22- Hakim, Müstedrek, II, 200.
23- Nesai, Nikah, 80; Tahavi, Şerhu Meani'l-Asar, IV, 294; Beyhaki, Sünen, VII, 289; İbn Hacer, el-Metalibü'l-Aliyye, II, 54.
24- İbn Hacer, Metalib, II, 54; Cüdey', Ehadis-ü Zemmi'l-Gına, s., 50.
25- Tirmizi, Nikah, 6.
26- Fethu'l-Bari, XIX, 244.
27- Umdetü'l-Kari, XVI, 330.
28- Umdetü'l-Kari, XVI, 345.
29- Şerhu's-Sünne, IX, 47, 49.
30- Buhari, Meğazi, 38; Edeb, 90; Diyat, 17; Müslim, Cihad ve Siyer, 123; Beyhaki, Sünen, X, 227.
31- Beyhaki, Şuab, 5112.
32- Zeylai, a.g.e., IV, 222; VI, 14; Molla Hüsrev, a.g.e., II, 380; Damad, a.g.e., II, 190; Haskefi, a.g.e., IV, 591; İbn Abidin, a.g.e., IV, 592; Kasani, Beda'i, VI, 269.
33- İbn Abidin, Haşiyetü Reddi'l-Muhtar, V, 46.
34- Alemgir, Fetavay-ı Hindiyye, Mısır, 1310, V, 351; Şilebi, Haşiyet-ü Tebyin, VI, 13; Ayni, Umde, V, 369.
35- Zeylai, a.g.e., IV, 222; VI, 14; Molla Hüsrev, a.g.e., II, 380; Damad, a.g.e., II, 190; Haskefi, a.g.e., IV, 591; İbn Abidin, a.g.e., IV, 592; Kasani, Beda'i, VI, 269.
36- Zeyla'i, a.g.e., IV, 222; VI, 14; Alemgir, Fetavay-ı Hindiyye, V, 351-352; Damad, a.g.e., II, 190; İbn Abidin, a.g.e., IV, 592; V, 305
37- Haskefi, a.g.e., IV, 591-592
38- Damad, a.g.e., II, 190; İbn Abidin, a.g.e., IV, 592.
39- İbn Hümam, Fethü'l-Kadir, VI, 482; İbn Abidin, a.g.e., V, 305.
40- İdah, vr., 7a-b, 8a-b. 9a, 11a, 27a-28a.
41- İbn-i Abidin, Haşiyetü Reddi'l-Muhtar, V, 307
42- Kasani, Bedai, VI, 269
43- Alemgir, Fetavay-ı Hindiyye, V, 351; Şilebi, Haşiyet-ü Tebyin, VI, 13; Ayni, Umde, V, 369.
44- Dürer, II, 380.
45- Tahavi, Muhtasar Tahavi, s., 435; Kuduri, (Mukayyed), s., 177; Haskefi, Dürrü'l-Muhtar, IV, 591-592; Serahsi, Mebsut, XVI, 132; Zeyla'i, Tebyin, IV, 221-222; Merginani, Hidaye, III, 123; Molla Hüsrev, Dürer, II, 380; ibrahim Halebi, Mülteka, s, 112; Alemgir, a.g.e., V, 351; Şilebi, a.g.e., VI, 13; Ayni, a.g.e., V, 369.

(Behlül DÜZENLİ, İslam Açısından Müzik)
 
Üst Alt