Son Konu

Canakkale Savaşında Yeşil Sarıklılar

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Canakkale Savaşındaki Yeşil Sarıklılar


Canakkale'deki Yeşil Sarıklılar

Canakkale savaşı, kahraman ecdadımızın batının son haclı seferine karşı verdiği bir olum kalım savaşı idi Yedi duvele karşı adeta etten ve kemikten bir mudafaa harbi idi
Mehmetciğin canını dişine taktığı, olumu asude bir bahar gibi gorduğu savaştı Canakkale Bu canhıraş gayrete rağmen gucunun tukendiği, caresiz kaldığı demlerde ilahi yardımlar ile teyid ve taltif edildiği savaştı
Bu hakikatlerin pek coğunu duşmanlar da itiraf etmekteydi Nitekim Hamilton şoyle demiştir:
“Bizi Turklerin maddi gucu değil manevi gucu yendi Onların atacak barutu bile kalmamıştı lakin biz gokten inen gucleri muşahede ettik

Yine Corcil(Churchill) bunca teknolojiye rağmen Turklere nasıl yenilirsiniz? diye sıkıştırılınca şu cevabı vermiştir:
Anlamıyor musunuz, biz Canakkalede Turklerle değil Tanrıyla harbettik, herhalde yenildik
Bu ilahi yardımlardan bizim icin en şereflisi hic şuphesiz iki cihan guneşi sevgili Peygamberimizin Mehmetcikle beraber olması, kendisine yapılan istimdada (yardım istemeye) –biiznillah cevap vermesidir Nitekim savaşın cok kızıştığı bir esnada, stratejik mevkilerimizi teker teker kaybettiğimiz bir hengamede, Binbaşı Lutfi Bey “Yetiş ya Muhammed, yetiş Ya Muhammed, kitabın gidiyor! feryatları ile duşman saflarına hucum etti Onun bu feryadı, yureği Peygamber sevgisi ve Kuran hurmeti ile dolu Mehmetciğimize cok tesir etti Onlar da vecd icinde, olumune duşman siperlerine hucum ettiler Neticede kaybettiğimiz yerleri geri aldığımız gibi birkac siper de fazladan kazandık Peki, Peygamber Efendimizin bu veya buna benzer istimdatlara cevap verdiğini nereden biliyoruz?
Yıl 1930 Cemal Oğut Hoca hacca gider Medinei Munevverede Peygamber Efendimizin turbedarının kendisine gosterdiği aşırı hurmete şaşırır ve sebebini sorar Turbedar, “Turkleri sevmem icin bir tek hatıram bile yeter der ve anlatmaya başlar

“1915 yılıydı Hindistandan gelen veli bir zat Efendimizin kabri başında hıckırıklarla ağlıyordu Hıckırıklar boğazına duğumleniyordu Sebebini sordum Bana Ravzaya her gelişinde Peygamberimizle mana aleminde goruştuğunu fakat bu sefer Efendimizi hissedemediğini soyledi Ya benim kalp gozum koreldi ya da Efendimiz şu an kabri şerifinde değil; bunun sebebini bilemediğimden ağlıyorum dedi Bir şey diyemedim Fakat onun sozleri kalbimde ve zihnimde yer etti O gece Rasulullah Efendimizi ruyamda gordum Sabahki hadise aklıma geldi Ben sormadan Efendimiz izah etti Hissedilen doğrudur Ben şu an Medinemde değilim CANAKKALEdeyim Zor durumda olan asker evlatlarıma yardım ediyorum İşte sizler Canakkalede Efendimizin yardımına mazhar olmuş bir milletsiniz Size olan sevgimin sebebi budur

Bir diğer hadise de savaş esnasında Yarbay Hasan Beyin başından geciyor Kalbi engin bir şefkat ve merhametle dolu olan Yarbay Hasan Bey, Kilitbahir koyunden gecerken yaralı bir kopeğin su icmek icin koy ceşmesine yaklaşmaya calıştığını fakat ceşme başında camaşır yıkayan kadınların ve oynayan cocukların yarasından kanlar ve irinler akan bu kopeği ceşmeye yaklaştırmadığını gordu Kopek boynunu bukup caresiz bir şekilde donerken olayı takip eden Hasan Bey atından atladı Akan kanlarına ve irinlerine aldırmadan kopeği kucaklayıp ceşmeye getirdi Once bir guzel susuzluğunu giderdi, sonra yaralarını sardırıp karnını doyurdu Kopek adeta hayata yeniden donmuştu Velinimeti olan Hasan Beyin peşini bırakmıyordu Yarbay Hasan Bey de kopeği sevmişti Ona Canberk ismini koydu Canberk Turk siperlerinde gunduz savaşlara katılıyor akşam nobet tutuyordu Yaraları da artık iyileşmiş, tuyleri yeniden cıkmıştı Bir gun Fransızlarla yapılan sungu harbinde Mehmetcik başarılı olmuş, duşman siperlerini ele gecirmişti Yarbay Hasan Bey siperler arasında dolaşıp yaralı olan askerleri cephe gerisinde kurulan hastaneye sevkediyordu Bir Fransız askerinde hafif bir kıpırdanma gorunce yaralı zannedip yanına yaklaştı Zira merhamet abidesi olan Hasan Beyin engin yureğinde sadece yaralı bir kopeğe değil, goğus goğse carpıştığı duşman askerine bile fazlasıyla yer vardı Fakat yerdeki Fransız askerinin Canberk kadar bile iyilikbilirliği, kadirşinaslığı yoktu Yarbay Hasan Bey şefkatle eğilip yarası var mı diye bakarken ani bir hareketle hancerini cıkarıp Hasan Beyin goğsune sapladı Artık Hasan Bey son anlarını yaşıyordu Askerleri buyuk uzuntu icindeydi Canberk de koşa koşa gelmiş Hasan Beyin ellerini yalıyor, melul melul gozlerine bakıyordu Tabur imamı da geldi, başında Kuran okuyordu Yarbay Hasan Bey yanındaki askerlere birden “Beni ayağa kaldırınız diye seslendi İki asker kollarına girip Hasan Beyi ayağa kaldırdılar ve Hasan Bey son sozlerini soyledi:

NİYE ZAHMET BUYURDUNUZ YA RASULULLAH
Canberk de dahil butun herkes ağlıyordu Fakat yapacak bir şey yoktu Hasan Beyin uzerine bir Turk bayrağı orttuler ve şehit duştuğu yeri kazmaya başladılar Canberk de bayrağın altından girip Hasan Beyin ayaklarına kapanmıştı Kabri kazdıktan sonra defnetmek icin bayrağı kaldırdılar Hasan Beyin sadık dostu Canberki ayırmak icin dokunduklarında askerlerin şaşkınlığı bir kat daha arttı Cunku Canberk sadakatin zirvesine ulaşmış, o da velinimeti Hasan Beyin ayak ucunda ruhunu teslim etmişti Once Peygamberimizin ağuşunu (kucağını) actığı o mubarek komutanı defnettiler, sonra da onun ayak ucuna sadık dostu Canberki
Canakkalede Allahın izniyle Efendimizden başka meleklerin ve evliyaullahın da yardımları gorulmuştur Savaşa katılmış olan Ladikli Ahmed Ağa, isminin Kaşıkcı Dede olduğunu soyleyen nur yuzlu bir zatın cehennemi bir catışma ortasında, herkesin susuzluk cektiği bir anda askerlerimize su dağıttığını, bu sudan kendisinin de ictiğini soylemiştir Kaşıkcı Dede, sudan matarasına da koyup “Eğer yaralanırsan bu suyu yarana sur demiş ve bir iki defa yaralanan Ladikli Ahmed Ağa suyu yarasına surunce cok kısa surede iyileşmiştir Kaşıkcı Dede, savaştan yıllar once vefat eden ve Kilitbahirde medfun bulunan bir Allah dostudur
Canakkalede ilahi yardım olağanustu tabiat hadiseleri şeklinde de tezahur etmiş ve bunların coğuna duşman askerleri de şahitlik etmiştir Uc anzak askerinin (Feichardt, D Nevnes, JL Newman) yemin ederek ve Anzak Sahra Birliğindeki diğer 19 arkadaşlarını da şahit gostererek anlattıkları “Duşman yutan bulut hadisesi şu şekildedir: İngilizler harpte bir turlu istedikleri neticeyi alamayınca İngiltereden mutemadiyen takviye guc istemektedirler Hamiltonun isteği uzerine hususi eğitim almış olan Norfork Kraliyet alayı Canakkaleye sevk edilir 267 kişilik bu birlik fazla bir mukavemetle de karşılaşmayınca stratejik konuma sahip olan Alcıtepeden bir onceki tepe olan 60 tepeye doğru rahat bir şekilde ilerler Havada soluk renkli bulutlar vardır Bu bulutlar saatte 6 veya 8 km hızla esen ruzgara rağmen sabit bir şekilde durmaktadırlar Bunlardan yaklaşık 250 m uzunluğunda 60ar metre eninde ve yuksekliğinde olan bir bulut 60 tepeyi kaplamıştır Norfork Kraliyet alayının subayları ve askerleri bulutun icine girmeye başlarlar Son asker de girince bulut yukunu almış bir ucak gibi havalanmaya başlar Havadaki diğer soluk renkli bulutlarla birleşerek kuzeye yani Trakya tarafında doğru gider Savaş sonrasında bu 267 kişilik alayın bir tek ferdine bile ne oluler arasında ne de esirler arasında rastlanamamıştır Askerlerin aileleri ve İngiliz hukumeti cok aramasına rağmen tek bir ferdi bile bulamamıştır
Bulutla gelen bir diğer ilahi tecelli de şudur: Bayram namazını kılmak isteyen askerlerimize komutanları izin vermiyordu Zira toplu halde namaz kılmak duşman icin bulunmaz bir fırsat olurdu Arefe gunu hava acık olmasına rağmen bayram sabahı siperlerimizin ustune bulutlar cokmuştu O derece ki, duşmanın, askerlerimizi gorebilmesine imkan yoktu Bu vaziyete askerlerimiz cok sevinmişti Artık bayram namazını kılabilirlerdi HuşU icerisinde namazlarını kıldılar Ardından vecd ile bayram tekbirlerini getirmeye başladılar Hep bir ağızdan dalgalanan tekbirin sadası ta duşman siperlerinden duyuluyordu İşte bu esnada duşman saflarında karışıklıklar baş gosterdi Silah sesleri duyuldu Meğer İngilizler, musluman somurge ulkelerden asker toplarken onları kandırmışlar, “Sizin halifenizi Almanlar kacırdı, halifenizi kurtarmak icin Almanlarla savaşa gidiyoruz demişler “Yukselen bir nakaratın buyuyen velvelesi gibi dalgalanan tekbirin sadasını duyan musluman somurgeler, kendileri gibi muslumanlarla savaştıklarını anlamışlar ve siperlerinde İngilizlere isyan etmişler İngilizler ise bu askerlerin bir kısmını kurşuna dizmiş, bir kısmını da cephe gerisine sevketmiş

Canakkalede ilahi yardımlar bulutlardan başka ruzgarla da tecelli etmiştir 25 Nisanda hava aydınlanmadan karaya ilk cıkartmalarını yapacak olan Anzakların, onceden yerleştirdikleri işaret dubalarının yeri ruzgarın tesiriyle değişmiş ve Anzaklar cıkartma icin cok elverişsiz olan –şimdiki ismi Anzak koyu olan tepelik alana cıkartma yapmışlardır
Ruzgarla ilgili bir diğer hadise de şudur: Savaşın uzaması ve İngilizlerin bir turlu netice alamaması uzerine Corcil, Lordlar kamerasında, kimyasal gaz kullanılmasını teklif etmiş, bunun insanlık sucu olduğu, savaş ahlakına sığmadığı hatırlatılınca ise “Turkler insan değildir, hayvandır diyerek meclistekileri ikna etmiştir İngiltereden varillerle kimyasal gaz Canakkaleye sevk edilmiştir Mevsimin yaz olması sebebiyle ruzgar denizden karaya doğru esmektedir İngilizlerin hesaplarına gore denizdeki varillerin kapağı acılacak ve karada savunma harbi yapan askerlerimiz zehirlenecektir Fakat onların bu hilesini ilahi mekir bozmuş, ruzgar yon değiştirmiş ve savaş bitene kadar da karadan denize doğru esmeye devam etmiştir İngilizler, bu menhus emellerine, Allahın ecdadımıza olan inayeti sebebiyle ulaşamamışlardır

Bulutlardan, ruzgardan başka yeşil kuşlar şeklinde melek ordusu da muminlere sekinet vermekteydi Ruşen Eşref Unaydın, bir gazimizle yaptığı roportajda ona yeşil sarıklılar gordunuz mu şeklinde bir sual tevdi edince gazimiz şu cevabı vermiştir

Hayır efendim biz gormedik Yalnız kuşlar vardı Yeşil yeşil Ateşin arasında gezerlerdi Sonra zeytin ağaclarına konarlardı İşte o zeytin ağaclarını kurşun, gulle kırmış, yıkmış, dalını budağını karıştırmış O yeşil kuşlar oraya konarlardı Kurşun murşun, Allah tarafından, onlara dokunmuyordu
Bu hakikatleri bir şair şu şekilde dile getirir:
Ve yeşil kuşlar ucuşur Canakkale vadilerinde
Ve ruzgar harp durumuna gecer en tepede
Bulutlar ulvi bir sevkiyattadır
Devrin super devletlerine karşı en zayıf halleriyle Mehmetler
En fakir gorunumleriyle Mehmetler
Taşıdıkları isme yakışır bir tevekkulle dimdik ayaktadırlar
Ve bu Mehmetlerin arkasına o ismin hatırını bilenler gecer teker teker
Mehmetlerin ardında koca bir kainat en ust duzeyde savaş alarmına gecmiştir
Mehmetciğe gelen ilahi yardımın bir diğer vechesi de duşmanın teknolojisinin yerine gore iflas etmesidir Nitekim duşmanın attığı toplardan pek coğu patlamadan toprağa gomulmuştur Yıllar sonra savaş yapılan bolgelerden birisinde cıkan bir yangında patlama seslerinin duyulması ilk once bolgedeki koyluleri şaşırtmış, sonra bu patlamanın savaş esnasında patlamayan topların infilakı ile vaki olduğu oğrenilmiştir
Mehmetciğin susuzluk cektiği, catışmaların şiddetinden siperlere suyun intikal edilemediği bir zamanda askerlerimiz bir ıslık sesi duyar Ardından duşman topunun duştuğu yerden su fışkırmaya başlar
İngilizlerin pusulalarının pek cok defa bozulup yanlış istikameti gosterdiği, bu sebeple zayiatlarının sayısının arttığı hadiseler de sıkca yaşanmıştır
18 Marttaki deniz savaşının arifesinde Miralay Cevad Paşanın gorduğu ruya ve bu ruya istikametinde Nusret Mayın Gemisinin vazifesini ifa ederken yaşanılanlar da Canakkale Savaşındaki ilahi nusretin bir gostergesidir

Canakkalede savaş esnasında yaşanılan sayısız fevkalade hadiseden başka savaş sonrasında da pek cok olağanustu hadise vukU bulmuştur Cesedi bozulmamış şehitlerimiz, tufeğini bırakmayan askerimiz, akşamları gorulen nobet mangası, daha neler neler Yaşanılan, şahit olunan bu hadiseleri anlatmak başlı başına bir yazı konusu olacak kadar fazladır Savaştan sonra ortaya cıkan bu ilahi tecellilerin belki bir hikmeti de bizlerde Canakkale ruhunu, Canakkale şuurunu daima canlı tutmak, o ruhtan, o şuurdan asla kopmamak icindir

Hic unutmamalıyız ki Allah Teala kendi yolunda birlik icinde ve samimi duygularla yapılan gayretleri asla boşa cıkarmamaktadır Muminlerin guclerinin tukendiği, yapabilecek bir şeylerinin kalmadığı pek cok durumda ilahi yardımıyla, manevi ordularıyla onları teyit etmektedir

İslam tarihinde bunun Canakkaleden başka daha sayısız misali vardır Muminlerin tefrika icerisinde olduğu, ihmalkar davrandığı durumlarda ise ilahi yardımdan nasiplenemedikleri de bir gercektir Bu sebeple tefrikaya sebep olabilecek fitnelere kapılmadan Allah yolunda elimizden gelen gayreti gostermeliyiz O zaman zahir veya batın pek cok ilahi lutfa nail olacağımız muhakkaktır
Alıntıdır ​
 
Üst Alt