Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Hitabe Terapisti uzman psikolog Leyla Arslan, tavır bozukluklarını konuşmanın gelişmesinde, akıcılığında, seslendirmede, dilbilgisi yapısında ve söylev organlarının yapısından kaynaklanan konuşma kusurları olarak tanımlıyor Arslan, bozukluğun nörolojik olabildiği gibi fizyolojik bazı sorunlardan dolayı da ortaya çıkabileceğini belirtiyor*
*
Gelişimin bütün ve vaktinde olabilmesi için çocuğun önce işitmesi, yeterince sözlü söylev duyması ve laf üretebilmesi gerektiğine uyarı çeken Arslan, hitabe bozukluklarının çeşitlilik gösterdiğini, sınıflandırmanın nörolojik ve fizyolojik açıdan da yapılabileceğini sözlerine ekledi Arslan, konuşma bozukluklarının kişilerde bambaşka şekillerde gecikmiş konuşma, artikülasyon bozukluğu, özgün söylev ve kekemelik olarak baş gösterdiğini söyleyerek şunları kaydetti:
*
Gecikmiş konuşma
Kişinin kendisinden beklenen yaşa yerinde dili kullanamaması Tavır gelişimi 2, 5 yaşında işlenmiş olmalıdır Eğer bir çocuk 3 yaşına geldiği halde hala konuşamıyorsa bu koşul gecikmiş tavır olarak adlandırılabilir Bir çocuk 2 yaşında eğer bir bir sözcük kullanamıyorsa ebeveyn durumdan şüphelenmeli Bir hitabe gecikmesi laf konusu olabilir*
*
Artikülasyon Bozukluğu*
Bir diğer hitabe bozukluğunun artikülasyon olduğunu açıklayan Arslan bu bozukluğun sözlü sembolleri içten kullanamama ve ses üretememekle ilgili olduğunu belirterek “Çocuk bazı sesleri birbiri yerine de kullanabiliyor Buna ses ritim bozukluğu diyoruz Örneğin ‘ R ‘ yerine çocuk ‘ Y ‘ sesini kullanabiliyor Bu duruma artikülasyon, fonolojik bozukluk diyoruz ‘dedi
*
Eşsiz tavır bozukluğu
Özgün hitabe bozukluğuna ilişkin ise bilirkişi psikolog Leyla Arslan, şunları söyledi:
“Bir Takım çocuklarda dilin gramer yapısıyla ilgili sorunlar olabilir Cümle yerine kelime kullanır çocuk Sözcükleri sırt sırta kullanır ve bu sözcükleri her tarafta eder Tümce içinde kelime atlamaları yapar Harfleri girift kullanırlar Kendine özgü kusurlar olarak görülür Bu gruba eşsiz tavır bozukluğu diyoruz ’*
*
Kekemelik
Kekemeliğin de bir söylev bozukluğu olduğunu dile getiren Arslan, söylev ritmi ve akıcılıkla ilgili bir bozukluk olduğunu, kişilerde değişken kalma, uzama, hece tekrarları, duraklama şeklinde görülebildiğini belirtti Her çocuk iki ay gelişimsel olarak kekeleyebilir diyen Arslan bu davranışın muhakkak pekiştirilmemesi gerektiğini huysuz halde 2 aydan fazla sürmesi halinde durumun alışkanlığı dönme riskinin olduğunu ifade etti*
*
Bozukluk kendi kendine düzelmiyor!
Çocuk eğer konuşurken bir takım sesleri hatalı çıkarıyor ve bu durum 5 yaşını geçtiyse çocukta öğrenme güçlüğü riskinin söz konusu olduğuna uyarı çeken Arslan, ebeveynlerin bu durumda duyarsız kalmaması gerektiğini hatırlattı Her ses için yapılması gereken konuşma egzersizlerinin olduğunu kaydeden Arslan bu noktada dil ve hitabe terapistinden yardım alınması gerektiğini söyledi*
*
Söylev bozukluğu Sosyal Fobiye dönebiliyor!
Tavır bozukluğu yaşayan çocuklar zihinsel yönde kusur göstermemelerine rağmen çekingen karakter sergileyebildikleri konusunda da uyarılarda yer alan bilirkişi psikolog Leyla Arslan, sorun yaşamış kişilerde söylev kaygısı, ileride sosyal korku ve okul fobisinin olabileceğini vurguladı Arslan bu konuda ebeveyn ve mektep öğretmenlerine kayda değer sorumlulukların düştüğünü sözlerine ekledi*
*
Öğretmenlere de ödev düşüyor!
“Bu kişilerle okulda arkadaşları alay edebiliyor Çünkü ayrı tavır karşı nasıl tepki vereceklerini çocuklar bilemeyebiliyor Öğretmen bu durumu fark ettiğinde sınıfa söylev yapmalı Bu söylev o kişinin olmadığı bir zamanda yapılmalı Sınıfa, bambaşka özelliklerde olan çocuklara nasıl davranmaları gerektiğini anlatmalı Onunla alay edilecek bir durumun olmadığı, konuşmanın şeklinden çok ne söylediğine odaklanması gerektiği konusunda telkinlerde bulunmalı Bu durumun geçici bir özellik olduğu açıklama edilmeli Ve öğrenci kesinlikle hoca göre yardıma yönlendirilmeli*
*
Çare geciktikçe iyileşme süresi uzuyor…
Tedavide erken müdahalenin kayda değer olduğunun altını çizen Arslan, 5 yaşından önce başlanan tedavinin hiçbir şekilde çocuğun geleceğine yansımayacağını hatırlattı ve ekledi*
*
“Tedavide ne dek geç kalınırsa iyileşme süreci de öyle uzuyor Somurtkan durumda tedavi edilmeyen tavır bozuklukları kişiliği olumsuz etkileyebiliyor Bu rahatsızlığın tedavisinde elbette çok yönü olan bir yaklaşma laf konusu olmalı Bu yüzden tedavide biz nörolojik, psikiyatrik ve psikoloji disiplinlerini bir arada kullanıyor, tetkiklerimizi bu bağlamda yapıyoruz Bu alanda 10 yıldır hizmet veren konuşma bozukluğu merkezimiz var Bugüne kadar çok sayıda konuşma bozukluğu vakasını düzelttik*
*
Arslan Üsküdar Üniversitesi bünyesinde bu alanda kayda değer adımlar attıklarını da sözlerine ekledi*
*
Eğitimi Üsküdar Üniversitesi ’nde…
Klinikten öte Üsküdar Üniversitesi afiyet Bilimleri Fakültesinde “Dil ve Tavır Terapisi bölümü açtıklarını ve burada Prof Dr Ahmet Konrot başkanlığında dil ve söylev terapisti yetiştirdiklerini açıklayan Arslan, Türkiye ’de bu alanda söz konusu olan açığı kapatmayı hedeflediklerini kaydetti*
*
Üsküdar Üniversitesi Dil ve Hitabe Terapisi Başvuru ve Araştırma Merkezi ile bu alanda yeni tanı ve çare uygulamaları üzere ileri çalışmalar yapmayı hedeflediklerini dile getiren Arslan, klinikte kullanılabilecek yeni yaklaşımlar geliştirmeyi, var olan uygulamaları daha da ileriye taşımayı hedeflediklerini ifade etti
*
*
*
Gelişimin bütün ve vaktinde olabilmesi için çocuğun önce işitmesi, yeterince sözlü söylev duyması ve laf üretebilmesi gerektiğine uyarı çeken Arslan, hitabe bozukluklarının çeşitlilik gösterdiğini, sınıflandırmanın nörolojik ve fizyolojik açıdan da yapılabileceğini sözlerine ekledi Arslan, konuşma bozukluklarının kişilerde bambaşka şekillerde gecikmiş konuşma, artikülasyon bozukluğu, özgün söylev ve kekemelik olarak baş gösterdiğini söyleyerek şunları kaydetti:
*
Gecikmiş konuşma
Kişinin kendisinden beklenen yaşa yerinde dili kullanamaması Tavır gelişimi 2, 5 yaşında işlenmiş olmalıdır Eğer bir çocuk 3 yaşına geldiği halde hala konuşamıyorsa bu koşul gecikmiş tavır olarak adlandırılabilir Bir çocuk 2 yaşında eğer bir bir sözcük kullanamıyorsa ebeveyn durumdan şüphelenmeli Bir hitabe gecikmesi laf konusu olabilir*
*
Artikülasyon Bozukluğu*
Bir diğer hitabe bozukluğunun artikülasyon olduğunu açıklayan Arslan bu bozukluğun sözlü sembolleri içten kullanamama ve ses üretememekle ilgili olduğunu belirterek “Çocuk bazı sesleri birbiri yerine de kullanabiliyor Buna ses ritim bozukluğu diyoruz Örneğin ‘ R ‘ yerine çocuk ‘ Y ‘ sesini kullanabiliyor Bu duruma artikülasyon, fonolojik bozukluk diyoruz ‘dedi
*
Eşsiz tavır bozukluğu
Özgün hitabe bozukluğuna ilişkin ise bilirkişi psikolog Leyla Arslan, şunları söyledi:
“Bir Takım çocuklarda dilin gramer yapısıyla ilgili sorunlar olabilir Cümle yerine kelime kullanır çocuk Sözcükleri sırt sırta kullanır ve bu sözcükleri her tarafta eder Tümce içinde kelime atlamaları yapar Harfleri girift kullanırlar Kendine özgü kusurlar olarak görülür Bu gruba eşsiz tavır bozukluğu diyoruz ’*
*
Kekemelik
Kekemeliğin de bir söylev bozukluğu olduğunu dile getiren Arslan, söylev ritmi ve akıcılıkla ilgili bir bozukluk olduğunu, kişilerde değişken kalma, uzama, hece tekrarları, duraklama şeklinde görülebildiğini belirtti Her çocuk iki ay gelişimsel olarak kekeleyebilir diyen Arslan bu davranışın muhakkak pekiştirilmemesi gerektiğini huysuz halde 2 aydan fazla sürmesi halinde durumun alışkanlığı dönme riskinin olduğunu ifade etti*
*
Bozukluk kendi kendine düzelmiyor!
Çocuk eğer konuşurken bir takım sesleri hatalı çıkarıyor ve bu durum 5 yaşını geçtiyse çocukta öğrenme güçlüğü riskinin söz konusu olduğuna uyarı çeken Arslan, ebeveynlerin bu durumda duyarsız kalmaması gerektiğini hatırlattı Her ses için yapılması gereken konuşma egzersizlerinin olduğunu kaydeden Arslan bu noktada dil ve hitabe terapistinden yardım alınması gerektiğini söyledi*
*
Söylev bozukluğu Sosyal Fobiye dönebiliyor!
Tavır bozukluğu yaşayan çocuklar zihinsel yönde kusur göstermemelerine rağmen çekingen karakter sergileyebildikleri konusunda da uyarılarda yer alan bilirkişi psikolog Leyla Arslan, sorun yaşamış kişilerde söylev kaygısı, ileride sosyal korku ve okul fobisinin olabileceğini vurguladı Arslan bu konuda ebeveyn ve mektep öğretmenlerine kayda değer sorumlulukların düştüğünü sözlerine ekledi*
*
Öğretmenlere de ödev düşüyor!
“Bu kişilerle okulda arkadaşları alay edebiliyor Çünkü ayrı tavır karşı nasıl tepki vereceklerini çocuklar bilemeyebiliyor Öğretmen bu durumu fark ettiğinde sınıfa söylev yapmalı Bu söylev o kişinin olmadığı bir zamanda yapılmalı Sınıfa, bambaşka özelliklerde olan çocuklara nasıl davranmaları gerektiğini anlatmalı Onunla alay edilecek bir durumun olmadığı, konuşmanın şeklinden çok ne söylediğine odaklanması gerektiği konusunda telkinlerde bulunmalı Bu durumun geçici bir özellik olduğu açıklama edilmeli Ve öğrenci kesinlikle hoca göre yardıma yönlendirilmeli*
*
Çare geciktikçe iyileşme süresi uzuyor…
Tedavide erken müdahalenin kayda değer olduğunun altını çizen Arslan, 5 yaşından önce başlanan tedavinin hiçbir şekilde çocuğun geleceğine yansımayacağını hatırlattı ve ekledi*
*
“Tedavide ne dek geç kalınırsa iyileşme süreci de öyle uzuyor Somurtkan durumda tedavi edilmeyen tavır bozuklukları kişiliği olumsuz etkileyebiliyor Bu rahatsızlığın tedavisinde elbette çok yönü olan bir yaklaşma laf konusu olmalı Bu yüzden tedavide biz nörolojik, psikiyatrik ve psikoloji disiplinlerini bir arada kullanıyor, tetkiklerimizi bu bağlamda yapıyoruz Bu alanda 10 yıldır hizmet veren konuşma bozukluğu merkezimiz var Bugüne kadar çok sayıda konuşma bozukluğu vakasını düzelttik*
*
Arslan Üsküdar Üniversitesi bünyesinde bu alanda kayda değer adımlar attıklarını da sözlerine ekledi*
*
Eğitimi Üsküdar Üniversitesi ’nde…
Klinikten öte Üsküdar Üniversitesi afiyet Bilimleri Fakültesinde “Dil ve Tavır Terapisi bölümü açtıklarını ve burada Prof Dr Ahmet Konrot başkanlığında dil ve söylev terapisti yetiştirdiklerini açıklayan Arslan, Türkiye ’de bu alanda söz konusu olan açığı kapatmayı hedeflediklerini kaydetti*
*
Üsküdar Üniversitesi Dil ve Hitabe Terapisi Başvuru ve Araştırma Merkezi ile bu alanda yeni tanı ve çare uygulamaları üzere ileri çalışmalar yapmayı hedeflediklerini dile getiren Arslan, klinikte kullanılabilecek yeni yaklaşımlar geliştirmeyi, var olan uygulamaları daha da ileriye taşımayı hedeflediklerini ifade etti
*
*