*
“Kapıda ayakkabılarımızı çıkarıyorduk Yerler halı kaplıydı Evdekilere aynı bir sürü oyuncak vardı Arkadaşlarımla kesintisiz oyun oynuyorduk Öğle uykusuna bile yatıyorduk Fazla özlüyorum o günlerimi… Bu cümleler anaokulundaki sınıfına arzu duyan ve yeni başladığı ilköğretim sınıfını şikayet eden bir erkek çocuğa ait Sahiden şikayet ettiği şey bundan böyle evdekine benzer bir ortamda bulunamayacak olması ve istemese de kendisinden bir takım sorumlulukların yerine getirilmesinin istenmesi…
*
İlkokulun ailenin dışına atılan birincil adım olduğunu dile getiren Psikolog Yazıcı; ‘İlkokula başlayan çocuk sıra, tahta, kural, atama, teneffüs ve ders saati gibi zorunluluklarla karşı karşıya kalır Bir ders boyunca esnasında oturması, tuvaletini tutması, öğrenmesi, arkadaşlarıyla armoni içinde olması gerekir Özellikle okula başlama yaşının 66 avuç içi çekilmesiyle birlikte aileler bu zorunluluklar aleyhinde çocuklarının nasıl tepki vereceklerini merak ediyorlar Bir kısmı meraktan öte az daha çocuğunun ahenk sağlamakta zorlanacağıyla ilgili belli bir yargıya sahip 2000 ’li yılların çocukları çağın uyarıcılarının (televizyon, bilgisayar, internet, cep telefonu vb) da etkisiyle daha çabuk algılıyor ve öğreniyorlar Ama, çoğu çekirdek ailede yetiştiği için sosyal iletişim becerileri çerçevesinde benmerkezci olarak yetişiyor, bütün sistemin kendi açlık ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmesini bekliyor Bu benmerkezciliğin sebeplerinden biri de annelerin fazla vasilik nedeniyle çocuklarının yaşıyla orantılı mesuliyet almasına, kusur yapmasına izin vermemesi, yükümlülük duygusundan uzak yetiştirmesidir Bu tutumla artan çocuk okula başladığında bundan böyle zamanın kendi isteklerine göre akmayacağı gerçeğiyle karşı karşıya kalarak korkuya kapılabilir Gerçekle yüzleşme 3 yaşından sonradan ne kadar erken başlarsa ahenk sağlaması da böylece kolaylaşır Bu geçiş, oyun gruplarıyla yumuşak ve derece derece bir geçiş olmalıdır Çocuklarına yaşına yerinde sorumluluklar vermeyen aileler çocuklarının okula başlamasından nedeniyle fazla daha artı endişe duyarlar O zamana dek çocukları ebeveynlerinden kısa süreli de olsa uzak kalmamış, yemek yemek yemediyse tabakla peşinde dolanılmış, uyumak istemiyorsa uyuklamak istediği zaman beklenilmiş ya da uyumasına asistan faaliyetler üretilmiş (ayakta sallama, kucakta pışpışlama, dolaştırma gibi), gerektiğinde ebeveyn yatak odasına götürülmüş, tuvaleti ebeveynleri göre yaptırılmış olduğu için okula göndermek başlı başına bir endişe kaynağıdır*
*
Okula başlama yaşıyla ilgili danışmanlık elde etmek için gelen aileler “3 yaşından sonra kreşe gidebilir cümlesini duyduklarında “lakin benim çocuğum çok küçük cevabıyla karşı karşıya kalırız Alt ama bu olgunluk akşam yatıp sabahleyin kalktığında geliştirebilecek bir şart değildir Bir işlem ve emek gerektirir İlkokula başladığında uyarlama sürecinin daha dinç ve çabuk olabilmesi için 3 yaşından itibaren bir hazırlık gerektirir Bu hazırlık aşamasına ve yeni sistemle ilkokul birinci sınıfa uyumu kolaylaştıran en önemli vasıta “oyundur*
Çocuk Yuvası ya da anaokulları çocuklara eve aynı bir ortam ve daha pozitif oyun imkanı sunduğu için düzen temin etmek daha kolaydır İlkokula başladığında da çocuğun hayatından oyun koparılmamalıdır Okul müfredat programına mutlaka daha artı oyun saati eklenmelidir “Sek sek ve körebe gibi kurallı oyunların yanı sıra çocuklara simgesel oyun oynama imkanı da sunulmalıdır Simgesel oyunlar çocuklara özgür oyun imkanları sağlandığında ortaya çıkar Çocuk kendi gerçeklerini hareketlerle yaşatır Bunun en keskin örneği “benzeri varmış gibi oyunlardır Çocuğun bir köşede yarattığı evcilik oyunu, bir odun ya da plastik çubuk ile oluşturulan atı sürmesi gibi örnekler bu gruptandır Burada çocuk düşüncelerini yeterince gelişmemiş dili ile anlatamadığından bunları simgesel oyunla anlatmaktadır Ayrıca bu anlatım aracılığıyla zihinsel sembol ve uygulamalar yinelenerek özümsenmektedir Örneğin evcilik oyunu ile hem duygu ve düşünceler aktarılmakta, hem de annelik özdeşimi sindirilmektedir Bu oyunlar çocuğun zihinsel gelişimini ve psikolojik olgunluğunu desteklerken, okula harmoni sağlama sürecini kolaylaştıracaktır ’ diye konuştu*
*
“Kapıda ayakkabılarımızı çıkarıyorduk Yerler halı kaplıydı Evdekilere aynı bir sürü oyuncak vardı Arkadaşlarımla kesintisiz oyun oynuyorduk Öğle uykusuna bile yatıyorduk Fazla özlüyorum o günlerimi… Bu cümleler anaokulundaki sınıfına arzu duyan ve yeni başladığı ilköğretim sınıfını şikayet eden bir erkek çocuğa ait Sahiden şikayet ettiği şey bundan böyle evdekine benzer bir ortamda bulunamayacak olması ve istemese de kendisinden bir takım sorumlulukların yerine getirilmesinin istenmesi…
*
İlkokulun ailenin dışına atılan birincil adım olduğunu dile getiren Psikolog Yazıcı; ‘İlkokula başlayan çocuk sıra, tahta, kural, atama, teneffüs ve ders saati gibi zorunluluklarla karşı karşıya kalır Bir ders boyunca esnasında oturması, tuvaletini tutması, öğrenmesi, arkadaşlarıyla armoni içinde olması gerekir Özellikle okula başlama yaşının 66 avuç içi çekilmesiyle birlikte aileler bu zorunluluklar aleyhinde çocuklarının nasıl tepki vereceklerini merak ediyorlar Bir kısmı meraktan öte az daha çocuğunun ahenk sağlamakta zorlanacağıyla ilgili belli bir yargıya sahip 2000 ’li yılların çocukları çağın uyarıcılarının (televizyon, bilgisayar, internet, cep telefonu vb) da etkisiyle daha çabuk algılıyor ve öğreniyorlar Ama, çoğu çekirdek ailede yetiştiği için sosyal iletişim becerileri çerçevesinde benmerkezci olarak yetişiyor, bütün sistemin kendi açlık ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmesini bekliyor Bu benmerkezciliğin sebeplerinden biri de annelerin fazla vasilik nedeniyle çocuklarının yaşıyla orantılı mesuliyet almasına, kusur yapmasına izin vermemesi, yükümlülük duygusundan uzak yetiştirmesidir Bu tutumla artan çocuk okula başladığında bundan böyle zamanın kendi isteklerine göre akmayacağı gerçeğiyle karşı karşıya kalarak korkuya kapılabilir Gerçekle yüzleşme 3 yaşından sonradan ne kadar erken başlarsa ahenk sağlaması da böylece kolaylaşır Bu geçiş, oyun gruplarıyla yumuşak ve derece derece bir geçiş olmalıdır Çocuklarına yaşına yerinde sorumluluklar vermeyen aileler çocuklarının okula başlamasından nedeniyle fazla daha artı endişe duyarlar O zamana dek çocukları ebeveynlerinden kısa süreli de olsa uzak kalmamış, yemek yemek yemediyse tabakla peşinde dolanılmış, uyumak istemiyorsa uyuklamak istediği zaman beklenilmiş ya da uyumasına asistan faaliyetler üretilmiş (ayakta sallama, kucakta pışpışlama, dolaştırma gibi), gerektiğinde ebeveyn yatak odasına götürülmüş, tuvaleti ebeveynleri göre yaptırılmış olduğu için okula göndermek başlı başına bir endişe kaynağıdır*
*
Okula başlama yaşıyla ilgili danışmanlık elde etmek için gelen aileler “3 yaşından sonra kreşe gidebilir cümlesini duyduklarında “lakin benim çocuğum çok küçük cevabıyla karşı karşıya kalırız Alt ama bu olgunluk akşam yatıp sabahleyin kalktığında geliştirebilecek bir şart değildir Bir işlem ve emek gerektirir İlkokula başladığında uyarlama sürecinin daha dinç ve çabuk olabilmesi için 3 yaşından itibaren bir hazırlık gerektirir Bu hazırlık aşamasına ve yeni sistemle ilkokul birinci sınıfa uyumu kolaylaştıran en önemli vasıta “oyundur*
Çocuk Yuvası ya da anaokulları çocuklara eve aynı bir ortam ve daha pozitif oyun imkanı sunduğu için düzen temin etmek daha kolaydır İlkokula başladığında da çocuğun hayatından oyun koparılmamalıdır Okul müfredat programına mutlaka daha artı oyun saati eklenmelidir “Sek sek ve körebe gibi kurallı oyunların yanı sıra çocuklara simgesel oyun oynama imkanı da sunulmalıdır Simgesel oyunlar çocuklara özgür oyun imkanları sağlandığında ortaya çıkar Çocuk kendi gerçeklerini hareketlerle yaşatır Bunun en keskin örneği “benzeri varmış gibi oyunlardır Çocuğun bir köşede yarattığı evcilik oyunu, bir odun ya da plastik çubuk ile oluşturulan atı sürmesi gibi örnekler bu gruptandır Burada çocuk düşüncelerini yeterince gelişmemiş dili ile anlatamadığından bunları simgesel oyunla anlatmaktadır Ayrıca bu anlatım aracılığıyla zihinsel sembol ve uygulamalar yinelenerek özümsenmektedir Örneğin evcilik oyunu ile hem duygu ve düşünceler aktarılmakta, hem de annelik özdeşimi sindirilmektedir Bu oyunlar çocuğun zihinsel gelişimini ve psikolojik olgunluğunu desteklerken, okula harmoni sağlama sürecini kolaylaştıracaktır ’ diye konuştu*
*