Halbuki deri, akciğerler, böbrekler, karaciğer, mide - bağırsak ve bağışıklık sistemi sayesinde toksik hususlar aslında etkisiz hale getirilerek vücuttan uzaklaştırılmaktadır.
Tüm bunlara karşılık önerilen detoks pratiklerinde düşük kuvvet alımı, bol su içilmesi, kafein içeren içecek ve besinlerden kaçınılması, bitki ve meyve çaylarına öncelik verilmesi, ek hususu içeren eserlerin diyet dışında bırakılması, daha çok zerzevat ve meyve içeren bir beslenme formu önerilmektedir.
Toksinlerden arınma, bağışıklık sistemini güçlendirme, sindirim sistemini düzenleme, cilt sıhhati ve selülitlerden kurtulmayı vaat eden detoks pratiklerinin aslında ana maksadı kimseye süratli kilo verdirmektir. Böylesi bir durum kişinin yağ dokusundan fazla kas dokusu ve su kaybetmesine, elektrolit kaybı nedeniyle önemli sıhhat meselelerine yol açtığı üzere, beslenme bozukluklarına neden olmakta ve metabolizmaya da hasar vermektedir. Yük kaybı gerçekleşse dahi kalıcı bir durum laf konusu olmamakta ve bireyler verdiği kiloları umumiyetle daha ziyadesi ile kısa vadede geri almaktadırlar.
Bütün medyatik diyetlerin bilakis, yerinde ve istikrarlı beslenmeyle vücudun muhtaçlıklarını karşılayacak doğrultuda istikrarlı bir beslenme önermekteyiz.
Istikrarlı Beslenmenin Koşullarını Şu Biçimde Sıralayabiliriz:
-4 temel besin öbeğinden (et, süt, tahıl ve sebze-meyve grubu) her gün kesinlikle makul ölçülerde tüketilmelidir.
-Azar azar, sık sık (günde 6 öğün) beslenilmelidir.
-Günde ortalama 2-2.5 lt su tüketilmelidir.
-Posa tüketimi artırmalıdır.
-Alkol ve kafein ölçüsü sonlandırılmalıdır.
-Doymuş yağ tüketimi azaltılmalıdır.
-Şekerli ve yağlı yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalıdır.
-Mutlaka günde en az 30 dk, ideali 1 saat fizikî aktivite yapılmalıdır.