Son Konu

Dilin Canlandırma Gücü

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Dilin Animasyon Gücü Maksim Gorki, fırıncı çıraklığı yıllarında, Tolstoy'un bir hikayesini okurken, öylesine kendinden geçer ki, acaba kağıdın içinde büyülü bir şey mi var diye havaya kaldırır bakar Tabii beyaz sahife üstünde siyah harflerden diğer bir şey görmez Lakin saf fırıncı çırağını ve bütün saf okuyucuları büyüleyen şey, o ak sahife üstünde yazılı kara harflerden diğer bir şey değildir Harfler, seslerin işaretleridir Kelimeler ise seslerden mürekkeptir Yazılmış ya da sözlü işaretlerle, göz önünde bulunmayan her şeyi göz önüne getirebilir, ölüleri diriltebilir, ağaçları konuşturabilirsiniz Bu sihir yok de nedir? Güzel bir romanı okurken, Maksim Gorki'de olduğu gibi, kitap, kağıt, harf ortadan kalkar, gitmediğimiz şehirlerde dolaşır, tanımadığımız insanlarla tanışır, onların yatak odalarına hatta ruhlarının içine gireriz Dile bu büyük gücü veren nedir? Kendiliğinden çalışan bir şartlı istemsiz hareket mekanizması dolayısıyla, dilin varlığın yerine geçişi! Ünlü Rus alimi Pavlov, yaptığı denemelerle köpeklerde sun'i olarak çeşitli şartlı refleksler yaratmaya muvaffak olmuştu Köpeğe acıktığı vakit et verilirken diğer taraftan zil çalınır Bu hareket tekrarlanınca, köpeğin ağzından, yalnızca zil sesi ile de salyalar akmaya başlar Natürel zil sesi karın doyurmaz ama etin hayalini uyandırır İnsanoğlunun hayatında kelimeler de benzer rolü oynarlar: Gösterildikleri eşyanın hayalini göz önünde canlandırırlar Hayat boyunca öğrenilen kelimeler, bizim hafızamızda, onların gerçek dışı ile beraber, gözle görünmez bir dünya yaratırlar Bir hikayeyi dinler veya okurken, ses ve yazı, hafızamızdaki hayalleri canlandırır İyi bir edebiyatçı, dilin bu animasyon gücünden faydalanarak, asıl dünyaya benzer veya ondan daha zengin ya da öbür bir düş dünyası yaratır Herkesin bildiği, jurnal hayatta kullandığı kelimelerin hayal mekanizmasını daha ivedi harekete getireceği gayet tabiidir Bundan dolayı büyük yazarlar, yeni kelimeler icat etmekten fazla, herkesin bildiği kelimelerle yeni dünyalar yaratırlar () Bir yazan, kullandığı her kelimenin dış alemde ya da insan hayatında neye tekabül ettiğini bilmelidir Bülbül ile karga farklı kuş çeşitlerini gösterir Şefkat, acıma ve sevgi kelimeleri arasında öyle ince farklar vardır ancak, sevdiklerimizin bize karşı besledikleri duyguyu tavsif ederken bu kelimelerden birini ya da ötekini göstermek, bazen yaşamsal bir tartma kazanır İyi yazar, dile etken olduktan sonra, onu unutur, kişisel olarak varlık, yaşam ve insan ile uğraşır Daha açıkçası o dili kullanırken dürbünle dünyayı seyreden biri gibi dikkatini kelimelere yok, varlığa çevirir Dünyayı seyredecek yerde dürbünün kendisine bakan biri, dünyayı değil, dürbünü görür  
 
Üst Alt