Son Konu

Divan-ı Lügatit Türk Nasıl Bulundu?

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Divanı Lügatit Türk
Divanı Lügatit Türk nedir
Divanı Lügatit Türk hakkında veri


Meşrutiyet ’in ilk yıllarında (19101911) Sahaflar ’da kitap evi Burhan Efendi ’ye bir kitap gelmiştir Kitabı getiren, eski maliye nazırlarından Vanizade Nazif Paşa ’nın akrabası bir kadındır Kitapçı, yapıtı satış üzere dönemin Eğitim Bakanlığı ’na başvurur Bakanlık istenen otuz sarı lirayı çok görerek almaz Bunun üzerine kitap evi onu Ali Emiri Efendi ’ye gösterir Ali Emiri Efendi kitabın değerini hemen anlar, otuz sarı lirayı bastırır Burhan Efendi ’ye de aracılığından ötürü üç lira verir
Bu, bir ikinci örneği bulunmayan Divanü Lügati ’tTürk ’tür Emiri Efendi onu ele geçirdiği için sadrazamlıkla sevindirilmiş gibi olmuştur Artık herkese kitabın öneminden laf ediyor, lakin onu kimseye göstermeye yanaşmıyordur Kitabı bir kez bakmak isteyenlere de, ona bir şey olur korkusuyla olumsuz bir karşılık verir Sonunda, Sadrazam Talat Paşa ’nın işe karışmasıyla buna evetlik gösterirse de basım işlerine Kilisli ’nin bakmasını önkoşul olarak ileri sürer
Şu bir düşüncedir fakat, bu kitap Ali Emiri Efendi ’den diğer birisinin eline geçseydi, bugün şayet kitaplıklarımız Divanü Lügati ’tTürk ’deri yoksun kalacaktı
Ali Emiri Efendi su katılmamış bir kitap kurdudur Bütün yaşamı baştan başa kitap toplamıştır Parasıyla elde edemediği kitapları bin bir rica ile bin bir yalvarmayla ödünç olarak alır, onları el yazısıyla kopya ettirdikten sonradan geri verir Yaşamının sonlarına doğru Halk Kütüphanesi ’ne armağan ettiği on dört bin kitabın içinde 721 her birine bu el yazması kitaplardır
Ali Emiri Efendi o tek yazma Divanü Lügati ’tTürk ’ü Macar Bilim Akademisi ’ne satmaya yanaşmazOysa yüksekokul bu iş için hazrete tam on bin sarı altın önermiştir Türklük dünyasına yeni ufuklar açacak kitabın öyküsü böyle bir rastlantıya dayanır
Kaşgarlı ’nın Mahmut ’un kendi eli ile yazdığı eşsiz yazma değildir 1266 yılı 1 Temmuzu ’nda Muhammed İbni Ebu Bekir İbni Ebu ’lFeth esSavi ’nin örneklediği yazmadır Yazma, günümüzde İstanbul Millet Kütüphanesi ’nde korunuyor ilk olarak Kilisli Rifat 19151917 yıllarında üç deri halinde yayımlıyorGünümüze dek birçok defa basılıyor 1940 yılında Besim Atalay yeni bir çeviriyle yayımlamaya başlıyor Sovyetler Birliği ’nde 1960, 1961, 1963 yıllarında Muttalibov Özbekçe yayımlıyor 1981 ’de Sincan ’da Uygurca çevirisi basılıyor 1982 yılında Harvard Üniversitesi yayınları içinde Robert Dankoff ile James Kelly yeni bir yöntemle İngilizce çevirisini yayımlamaya başlıyorlar
Divanü Lügati ’tTürk, Türklük biliminin en kayda değer yapıtaşlarındandır O, ‘Türk ’ün Divanı ’dır; ‘Türklüğün Divanı ’dır Bir ülkünün, bir bilincin ürünüdür Türk ’ün kültür savaşının öncüsüdür Böyle bir yapıtın doğması için, güya Göktanrı on birinci yüzyılda bir bilgeyi görevlendirmiştir Bilge, yapıtı aynı yüzyılın son yarısında bitirecektir Bu bilge Kaşgarlı Mahmut ’tur Yaşamı üstüne bilgiler kendi yapıtında serpiştirilmiştir
Alman doğubilimcisi Martin Hartmann, Divan ’ın birinci cildi basıldığı yıllarda Milli Tetebbular Mecmuası ’nda bir makale yazan ve Kaşgarlı Mahmut ’un yaşamına değinir Divan ’da, Kaşgarlı Halefoğlu Hüseyin adında bir bilgin, Mahmut ’un hocası olarak gösterilir Tac ül İslam Semani ’nin Kitab ülEnsabı ’nda bilgiler verildiğini belirtir Semani, Kaşgar ’da yetişen bilginlerden söz ederken Hüseyin ’i de anar Onun faziletli zahit bir şeyh olduğunu bildirir Ne var ki, anlattığı rivayetlerden dinlemeye layık olmadığını da vurgulamaktan geri kalmaz
İşte lüzum Semani ’nin kitabından, gerekse başka tarihsel kaynaklardan, o sıralarda Karahanlı Devleti topraklarında, doğu illerinde bile İslam bilimlerinin yüksek bir gelişme gösterdiği anlaşılır Martin Hartmann bunu açık yüreklilikle söyler Hartmann bununla da kalmaz, o sıralarda Müslümanlar aralarında yalnız din bilimlerine değer verildiğini de eklerBunun dışarıda sözlük, tarih, cet bilgisi, coğrafya gibi bilgilere ağırlık verilmez Ve bunun büyük olasılıkla bir çökme belirtisi olduğunu ekler Hartmann, yalan yanlış hadis anlatanların adlarının yaşamöyküsel kaynaklarda anılmasını, Kaşgarlı Mahmut gibi bir bilgine yer verilmemesini buna bağlar Böylece Kaşgarlı üstüne bilgiler, Divan ’da verilen bilgilerle sınırlı kalır
Kaşgarlı Mahmut ’un babası Hüseyin, dedesinin adı ise Muhammet Barshanlı Babası Barshan ’dan Kaşgar ’a göçmüş Mahmut burada doğmuş Nitekim Divan ’da Barshan ’ı anlatırken, ‘bu şehir Mahmut ’un babasının şehridir Yani, Mahmut ’un babası oradandır ’ diye açıklıyor Ünlü Türk hanı Gazneli Mahmut ’un babası Sevük Tekin de, kökende Issık Gölü dolayındaki bu Barshan kentinden Mahmut da asilzade bir aileden Divan ’da bunun içindir oysa, ‘bizim atalarımız olan efendiler dikte sözcüğüne hamir derler, çünkü Oğuzlar dikte diyemezler ’ diye yazar Öyleyse Mahmut kendi soyunun Oğuzlarca bu ağızda e sesi yerine h sesi kullanılması nedeniyle Hamirler diye tanındığını, bunun ‘emirler ’ anlamına geldiğini söylüyor Soyunun Oğuzlar ’ın oturduğu illeri yönettiğine mi değinmek istiyor? Yahut onların buyruğundaki ordular Oğuzlar ’dan mı oluşuyor? Bunu Divan ’dan dışlamak olanaksız Fakat Mahmut Divan ’ın bir yerinde, atalarının Dikte Berherkin olduğunu söyler Ataları Türk ülkelerini Samanoğulları ’ndan almıştır
Tüm bu verilere tarafından Kaşgarlı, Karahanlı Ailesi ’nden değilse bile o aileye yakın yüksek Türk soylularından Nitekim kendisi de yapıtının başında soyca Türk ileri gelenlerinden olduğuna değinir Kendisinin iyi silah kullananlardan olduğunu ekler Karahanlı soyuna giren kimi tanınmış adamlardan söylentiler iletir Ve de yapıtında savaş şiirleri, askeri terimler, Karahanlı devlet örgütü ve saray gelenekleri üstüne data verir Tüm bunlar söz konusu yargımıza kanıttır
Kaşgarlı Mahmut ’un doğum ve vefat yılları belirli bilinmiyor Yapıtını Bağdat ’ta yazmaya başladığına kadar Kaşgar ’dan Irak ’a göçmüş olmalı Ne oysa, niçin geldiğini söylemiyor Yalnız Türk bozkırlarında gezi yaptığını, çoğu Türk lehçesini, görenek ve geleneklerini uygun öğrendiğini söylüyor Tarım, İli, Çu ve Siriderya ırmakları yöresindeki Türk kentlerini aracısız gördüğünü belirtiyor Türlü büyük kasaba ve irtifa halkının ağız ayrımlarını,kelime konusundaki kimi ayrılıklarını bildiğini anlatıyor Bağdat ’a gelip yapıtını yazmaya başladığında tüm bunları öğrenmiş, saptamış, yaşı da ilerlemiştir Arapça ’yı eksiksiz yazabilir İslam bilimlerini büyük muhtemelen Türk illerinde Karahanlı döneminin İslam Türk bilginlerinden aydınlatılmış olmalıdır Hartmann ’ın da belirttiği gibi bu koşul Kaşgar ve Bargsan bölgelerinin o süre uygarlıkça ilerlemiş olduğunu gösterir
Karahanlılar, 960 yılında Budacılığı bırakıp İslamlığı seçiyor Arapça ’nın İran ve Orta Asya dilleri üzerine yoğun egemenliği başlıyor Sogotça gibi değil olma tehlikesi ile yüz yüze On birinci yüzyılda Karahanlı ’dan iki birey Balasagunlu Yusuf ile Kaşgarlı Mahmut, Türkçe ’nin gönüllü savunmasını ele alıyorlar
Kaşgarlı, 10721074 yıllarında yapıtını Bağdat ’ta yazıp bitiriyor Abbasi Halifesi ElMuktedi ’ye sunarak şöyle diyor: ‘Tanrı yeryüzündeki erki Türkler ’e vermiştir Bunların dilini öğrenmekte fayda vardır Bu kitabı Araplar ’a Türkçe öğretmek için yazdım, buyrun ’
Uzun bir birikimden sonradan yapıtını, büyük olasılıkla 25 Ocak 1072 ’de Bağdat ’ta yazmaya başlar 10 Şubat 1074 ’te* bitirip Bağdat ’ta Abbasi halifesine sunar
Kaşgarlı Mahmut, yapıtını iki aa maksat için kaleme alır: Araplar ’a Türkçe aydınlatmak ve Türkçe ’nin Arapça gibi büyük bir dil olduğunu görünmek Bütün amacı ve düşüncesiyle Mahmut, büyük bir Türk ulusçusudur Nitekim o yapıtında yazış yöntemini şöyle anlatır:
‘Türkler ’in anında tüm illerini, obalarını,bozkırlarını inceden inceye gezip dolaştım Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma, Kırgız boylarının dillerini baştan sona belleğime yerleştirdim Bu konuda her boyun dilini eksiksiz öğrenecek ölçüde başarılı oldum ’
Türk dilleri sözlüğü, karşılaştırmalı dilcilik yöntemine uyan bir alıştırma Türk dil ve kültür tarihinden üstün bir yapıt Divan, genel çizgileriyle o dönem Türk dili ve uygarlıklarını betimleyen eşsiz bir yapıttır Yazar yapıtında çok değişik bilgileri bize akan bir anlatımla vermeyi başarır O çağda Türk boylarından derlenmiş sözler yanında Türk gelenek, görenek, inanç ve coğrafyası konusunda bilgileri de içerir Derlenmiş Türkçe sözler Arapça ’nın kelime düzenine tarafından, ünsüz sayısınca vezin kalıplarına ayrılarak sıralanır Kelime açıklamalarında ağızlarda karşılaştığı kasıt sapmalarını ve ses değişmelerini karşılaştırır Sözgelimi,
‘Yagma,Tohsı, Kıpçak, Yabagu, Tatar, Kay, Çumulve Oğuzlar her zamanz ’yi söz içinde y ’ye dönüştürür Hiçbir vakit z ile söylemezler Buyüzden onların dışındakiler kayı ağacına kazın der Bu boylardan kişiler kayın der ’
diye açıklar Evet sözcüğünü ise şöyle açıklar:
‘Bu kelime üç türlü söylenir Yagma, Tohsı, Kıpçakar evat, Uygurlar emet ya da evat der Diğer Türkler yemet der ’
Kaşgarlı, sözlükte gramer kuraları üzerinde de durur Sözgelimi,
‘Oğuzlar zaman ve yer adlarındaki –gu ekinin yerine –ası ekini kullanır, bargu diyecek yerde –‘varacak yer anlamında ’ anlamında barası derler ’
diye data verir
Yalnız ahali ağzından seçilmiş sözcüklerle kalınmaz, o dönemin herzamanki yazı dilinden de alıntı yapılır Nedir, alıntıların kimden alındığı belirtilmez Yalnız Çuçu adlı bir Türk ozandan söz edilir
Seçilen sözcüklerde konu ve amaç bakımından ayrım yapılmaz Sesbilgisi,yapıbilgisi ve ağız ayrılıkları birbirine ast olarak ele alınır Yansıma sözcükler, saray dilinden kimi öğeler, dilbilgisi kuralları bu ayrıma girmez Yer ve ülke adlarından yalnız emin başlıları alınır Bu adlardan kimileri Divan ’a eklenen haritada gösterilmez
Yapıt, söz varlığı bakımından doğaüstü zengindir Sözlükte dokuz bini aşkın sözcük ve sözbirliği verilir Millet yazınından örnekler sunulur Tepe, insanlar ve yer adları sıralanır Bulgar lehçesine oldukça eksik yer verilir Orhun ve Hazar Türkçelerine hiç değinilmez Türkçe olmayan sözcükler üzerinde durulmazOysa kimi yabancı sözcükler Türkçe sanılarak açıklanır
Söz başı olarak seçilen Türkçe sözler Arap yazısı ile verilir Bu sözlerin Türkçe ’ye özgü ses özelliklerini belirlemek için Arap yazısının duraksama, dış ünlüleme, çift ünlüleme ve yineleme (sükun, hareke, med ve teşdid) imlerinden yararlanılır Arap yazısından bulunmayan Türkçe ’ye özgü kimi sesler için özel çevriyazı imleri konur Sözgelimi, Türkçe ’nin uzun a ünlüsü için iki elif yazacı bağlı yanlamasına yazılır W sesini kullanmak için üç noktalı f kullanılır Bu Nedenle Kaşgarlı, Arap imlâ geleneği ile yetinmez Türkçe sözlere eşsiz yeni bir yazım yaratır
Uzun ünlü: Kaşgarlı, Türkçe ’nin kimi ses özelliklerini başarıyla saptar Türkçe ’nin uzun ünlülü yapısını ilk önce o ortaya koyar Sözgelimi kimi sözleri şöyle gösterir:



aaw ‘av ’ aaq ‘ak ’
aasmaq ‘asmak ’ aal ‘hile ’
aaç ‘aç ’ aaş ‘yemek yemek ’
aat ‘ad, san ’ aay ‘ay ’
aaz ‘az ’ baal ‘bal ’
baalıg ‘yaralı ’ baar ‘var ’
baaş ‘bere ’ çaal ‘laca, kır ’
qaan ‘kan ’ qaar ‘kar ’
saag ‘sağlam, sağ ’ saan ‘sayı ’
taan ‘reddetmek ’ taaş ‘taş ’
taaz ‘kel ’ yaap ‘aldanma ’
çııq ‘nemlenmek ’ qıın ‘kın ’
qıız ‘kız ’ tıın ‘nefes ’
beeg ‘bey ’ nee ‘ne ’
iil ‘memleket ’ iin ‘çukur, iniş ’
bood ‘tepe, cisim ’ bool ‘almak ’
soogun ‘soğan ’ yoog ‘ağlama ’
kööz ‘göz ’ ööç ‘öc ’
söök ‘sövmek ’ buut ‘etap, bacak ’
küü ‘ün, şan ’ küüç ‘baskı, kuvvet ’
Türkçe sözbaşları Arapça olarak açıklanır Açıklama örnekleri çoğunlukla atasözlerinden ya da ırk yazınından seçilir Bu yüzden yapıtta Türk halk yazınından dört manâlı uzun yas ile birlikte birtakım destan, hikmet, atasözü, pendname ve bahriyeler bulunur Sözgelimi, Türk abecesine kadar her tarafta düzenlenmiş bir kesit şöyledir:
Alıqer alıqtı: Adam alçaldı Baş alıqtı: Bere azdı, bozuldu Cünup aybaşı, loğusa olan kimselerin bakmasından bozulan her şeye de böyle denir Alıqar, alıqmaq Şu kesitte de geçer:
Başı anıñ alıqtı Yarası onun azdı
qanı yozup turuqtı Kanı çok akıp durdu
balıg bolup tagıqtı Yaralanıp dağa çıktı
emdi hatıra kim yeter Şu Anda ona kim yetişir
alış: Su ağzı ve buyun havuza döküldüğü yer
Alış: Borçluyu borcu yüzünden sorguya çekme
Alış bériş: Bir hakkı alma, bir hakkı verme
Alışdı ol maña alım alışdı: O, bana alacağını almakta destek etti Başkası da böyledir Alışur, alışmaq
Almıla: Elma
Alp: Yiğit Yüksek Dağ yagıda alçak çogıda ‘yiğit düşman aleyhinde, yumuşak huylu adam savaşta emin olur ’ Şu kesitte kullanılmıştır:
Alp er toña öldü mü Alper Tunga öldü mü
Êsiz ajun qaldı mu Kötü dünya kaldı mı
Öğlek öçin aldı mu Felek öcün aldı mı
Amdı kalp yırtılur Acilen kalp yırtılır
(Afrasiyap Han öldü mü? Kahpe dünya kurtuldu mu?Zaman ondan öcünü aldı mı? Derhal onun ülkesi üzerine –zamaneye kızarak kalp parçalanır)
alpagut: tek başına düşmana saldırgan, hiçbir yanlamasına yakalanmayan yiğit Şu kesitte de geçer:
buğraç yeme qudurdı Budhraç yeniden kudurdu
alpagutın ağırdı Yiğitlerini ayırdı
süsin yandan qadırdı Askerini tekrar döndürdü
kelgelimet irkişür Varmak için toplaşıyorlar
(Yabaku oymağının beyi Budhraç tekrar askerleriyle döndü, yiğitlerini seçti, varmak için toplandı)
alqaldıbegke alqış alpaldı: Bey öğüldü, alkışlandı alqalur, alqalmaq
Alqaşdı ol menig birle alqış alqaşdı: O, benimle alkış alkışladı Öğmekle alkışta yarış yerine getirmek da böyledir Alqaşur, alqaşmaq Şu kesitte de geçer:
Alplar arıg alqışur Yiğitler temiz öldürüşür
Küç bir qılıp arqaşur Şiddet birleştirip arka verir
tek tek üze alqaşur Birbirini övüşür
Eğgermedhip oq atar Düşünmeksizin ok atar
Alqındı alqındı neñ: bir şey tümden bitti, tükendi er alqındı: Adam öldü alqınur, alqınmaq
Alqış: Dua etme, övme, birinin iyiliklerini sayma Ol bagke alqış bérdi: o beyi övdü Yalavaçqa alqış bérgil Yalvaç Muhammet ’e salavat getir
Alqıştıdoruk êkki bile alqıştı: İki tepe birbiriniyok etti Herhangi bir şeyi yok etmek için,yarıştırmak da böyledir Alqışur,alqışmaq
Alptıol tavarın alqtı: O malının bitirdi Başka Biri da böyledir Alqar, alpmap
Alsadıol at alsadı: O, beygir almak istedi Başka Biri da böyledir Aslar, alsamaq
Alsıqtıol tawarın alsıqtı: Onun malı alındı, soyundu alsıqar, alsıqmaq
Altın: Altında, daha alçak
Altun tarım: Büyük kadınlara verilen bir san
Alturdummen andan yarmaq alturdum: Ben ondanpara aldırdım Altururmen alturmaq
Aluç: Soğutulmuş nesne
Aluçın: Yenilen, boğumlu ot
Aluş: Kaşgar ’da bir köy adı
Altun: Altın *
 
Üst Alt