iltasyazilim
Yeni Üye
Enam Suresi Türkçe Manası
Enam Suresi Türkçe Meali
En'am süresi Mekke'de nazil olan uzun sûrelerden biridir Genellikle akide ve iman esaslarını konu alır
KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ
1 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşdeğer sayıyorlar
2 Sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden O'dur Devir edilen bir ecel de (kıyamet zamanı) O'nun katındadır Daha Sonra bir de şüphe ediyorsunuz
3 O, göklerde de, yerde de (tek) Allah'tır Sizin gizlinizi, açığınızı ve ne kazandığınızı bilir
4 Onlara Rab'lerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez fakat, ondan yüz çevirmesinler
5 Adalet, kendilerine gelince onu yalanladılar Alaya aldıkları şeyin haberi yakında kendilerine gelecektir
6 Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkanları onlara vermiştik Onlara gökten bol bol yağmur indirmiş, altlarından ırmaklar akıtmıştık Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik Ve kendilerinden sonradan başka bir nesil yarattık
7 Eğer sana kağıtta yazılı bir kitap indirmiş olsak da onu elleriyle tutsalardı, yine de o kâfirler: Muhakkak fakat bu, apaçık bir sihirdirderlerdi
8 O'na bir melek indirilmeli yok miydi?dediler Eğer bir melek indirseydik, meslek bitirilmiş olurdu, sonradan kendilerine hiç göz açtırılmazdı
9 Eğer Peygamberi, biz bir melek yapsaydık, gerçi onu bir adam şeklinde yapardık ve onları yeniden düştükleri kuşkuya düşürürdük
10 Senden önce de peygamberlerle alay edilmişti Lakin onlardan alay edenleri, alay ettikleri şey kuşatıverdi
11 De fakat: Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş, görün!
12 De oysa: Göklerde ve yerde olanlar kimindir?Allah'ındırde O, rahmet etmeyi kendi nefsine yazmıştır Sizi, varlığında asla tereddüd olmayan kıyamet gününde toplayacaktır Lakin kendilerini zarara sokanlar inanmazlar
13 Gecede, gündüzde barınan her şey O'nundur O, işitendir, bilendir
14 De fakat: Gökleri ve yeri yoktan var eden, besleyen, ama kendisi beslenmeyen Allah'tan diğer dost mu tutayım?Ben İslâm olanların ilki olmakla emrolundumde ve sakın Allah'a müşterek koşanlardan olma
15 De fakat: Eğer Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım
16 O gün kimden azab giderilirse, kuşkusuz Allah ona rahmet etmiştir İşte anlaşılır biçimde kurtuluş budur
17 Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine kendisinden diğer açacak yoktur Ve eğer sana bir hayır dokundursa, kuşkusuz O, herşeyi yapabilendir
18 O, kullarının üstünde tam hâkimdir O, hüküm ve hikmet sahibidir, herşeyden haberdardır
19 De oysa: Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür? De ancak: Allah, benimle sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur'ân vahyolundu oysa, onunla hem sizi, hem de sizden sonra kendisine ulaşan herkesi uyarayım Allah'la beraber diğer ilâhlar olduğuna siz aslında şahitlik eder misiniz?De oysa: Ben buna şahitlik etmem O, fakat ve fakat bir tek ilâhtır ve aslında ben, sizin müşterek tuttuğunuz şeylerden uzağımde
20 Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, Peygamber'i, kendi oğullarını bildikleri gibi, bilirler Kendilerine eyvah edenler var ya! İşte onlar iman etmezler
21 Allah'a kötüleme ederek yalan uydurandan ya da âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Hiç şüphe değil ancak zalimler kurtuluşa eremezler
22 O gün hepsini mahşere toplayacağız Sonradan Allah'a ortak koşanlara: Hani nerede o Allah'a ortak saydığınız ortaklarınız?diyeceğiz
23 Sonra, (Onlar): Rabbimiz, Allah'a yemin ederiz ama, biz müşriklerden değildikdemekten başka bir özür bulamayacaklar
24 Bak, vicdanlarına karşısında nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti
25 İçlerinden seni dinleyenler de vardır, fakat biz, onu anlamalarına engel olmak için kalblerinin üstüne örtüler, kulaklarının içine de tartma koyduk Onlar, bütün delilleri görseler bile yine ona inanmazlar Hatta sana geldiklerinde seninle tartışırlar Ve o kâfirler: Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildirderler
26 Onlar, insanları Kur'ân'a iman etmekten menederler, keza de kendileri ondan uzakta dururlar Bu Nedenle yalnız kendilerini mahvediyorlar lakin farkında değiller
27 Onların, ateşin üzerinde durduruldukları süre: Ne olurdu dünyaya döndürülseydik, Rabb'imizin âyetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydıkdediklerini bir görsen!
28 Hayır, daha önce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan, yahut geri çevrilselerdi tekrar menedildikleri şeyi yapmaya dönerlerdi Çünkü onlar yalancıdırlar
29 Dediler ancakünya hayatımızdan diğer bir yaşam yoktur, biz diriltilecek değiliz
30 Rablerinin huzurunda durduruldukları vakit onları bir görsen! Rableri onlara şöyle der: Bu, bir reel yok midir? Onlar da: Rabbimize ant ederiz ancak gerçektirderler Rableri de onlara: Öyleyse inkârınız sebebiyle azabı tadın!der
31 Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar, fiilen hüsrana uğramışlardır Kıyamet günü pat diye gelince onlar, günahlarını sırtlarına yüklenmiş olarak şöyle derler: Dünyada yaptığımız kusurlardan dolayı yazıklar olsun bize!Bakın yüklendikleri günah ne kötüdür!
32 Dünya hayatı, ziyafet ve oyundan diğer bir şey değildir Ahiret yurdu ise, Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır Aklınızı kullanmaz mısınız?
33 Onların söylediklerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz Onlar gerçekten seni yalanlamıyorlar, lakin, o zalimler Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar
34 Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı Kendilerine yardımımız gelinceye dek yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler Allah'ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur hiç kuşkusuz sana, peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir
35 Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa yerin içine (inebileceğin) bir delik, ya da göğe (çıkabileceğin) bir meren ara ancak onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, kesinlikle onları hidayet üzerinde toplardı O halde cahillerden olma!
36 Daveti oysa dinleyenler kabul ederler Ölülere gelince, Allah onları diriltir, sonra O'na döndürülürler
37 Dediler oysa: Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?De fakat: şüphesiz ki Allah, bir mucize indirmeye kâdirdir, lakin çokları bilmezler
38 Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur fakat, sizin gibi birer ümmet olmasınlar Biz kitapta hiçbir şeyi beceriksiz bırakmamışızdır, sonradan hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar
39 Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir Allah dilediği kimseyi şaşırtır, dilediği kimseyi de dürüst yola koyar
40 De oysa: Kendinizi hiç düşündünüz mü, Allah'ın azabı size gelse veya kıyamet vakti gelse, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer sözünde içten kimselerseniz yanıt verin
41 Hayır, yalnız o Allah'a yalvarırsınız O da dilerse kaldırılmasını istediğiniz belayı kaldırır ve o zaman ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz
42 şüphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik Bize yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık
43 Bari kendilerine baskınımız geldiği zaman olsun, yalvarmalı değiller miydi? Lakin kalbleri katılaştı ve şeytan yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi
44 Kendilerine hatırlatılanları unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalınca onları azabımızla birden yakalayıverdik Anında ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler
45 Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun
46 De oysa: Söyleyin bakalım, eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alır da kalblerinize mühür vurursa, Allah'tan başka onları size getirecek tanrı kimdir? Uyarı et, âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklıyoruz, sonra da onlar yüz çeviriyorlar?
47 De ki: Söyler misiniz bana! Size Allah'ın azabı ansızın ya da açıkça gelirse, acımasız toplumdan başkası mı helak olur?
48 Biz peygamberleri, ancak rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri elde etmek üzere göndeririz Bundan Böyle kim iman edip durumunu düzeltirse, onlara hiç korku yoktur Onlar mahzun da olmayacaklardır
49 Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, yapmakta oldukları fenalıklar yüzünden onlara azap dokunacaktır
50 De ki: Size Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum Gaybı da bilmiyorum Ve size, ben bir meleğim de demiyorum Ben sadece bana vahyolunana uyuyorumDe oysa: Kör ile görebilen bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?
51 Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar Onlar için Allah'tan diğer ne bir arkadaş, ne de bir şefaatçi vardır Gerekir oysa Allah'tan korkarlar
52 Sırf Allah'ın rızasını dileyerek sabahleyin akşam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma Onların hesabından sen sorumlu değilsin, onlar da senin hesabından sorumluluk sahibi değiller Onları yanından kovduğun takdirde zalimlerden olursun
53 Biz onlardan kimini kimi ile, Allah aramızdan bunlara mı lutfunu değer fark ettidesinler diye, işte böyle imtihan ettik Allah, şükredenleri daha iyi haberdar olan değil midir?
54 Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, kesin fakat O, bağışlayan, esirgeyendir
55 Suçluların tuttuğu yol açığa çıksın diye, âyetleri işte böyle genişçe açıklıyoruz
56 De ama: hiç kuşkusuz bana, Allah'tan diğer yalvardıklarınıza ibadet etmem yasaklandı De fakat: Sizin çarpık isteklerinize uymayacağım, (eğer uyarsam) o zaman sapıtmış olur, içten yolda gidenlerden olmamış olurum
57 De oysa: Ben Rabbimden anlaşılır biçimde bir delile dayanmaktayım, siz ise onu yalanladınız O çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde değildir, hüküm oysa Allah'a aittir, gerçeği O anlatır ve O, hakkı bâtıldan ayırdedenlerin en hayırlısıdır
58 De ancak: Sizin ivedi gelmesini istediğiniz azab benim elimde olsaydı, benimle sizin aranızdaki şart illaki sonuçlanmış olurdu Allah, zulmedenleri en iyi bilendir
59 Gaybın anahtarları O'nun katındadır, onları O'ndan başkası bilmez, karada ve denizde olanları O bilir ve bir yaprak düşmez ancak, onu O bilmesin; ne toprağın karanlıklarında bir tane, ne de kuru ve yaş hiçbir şey yoktur ancak, o herşeyi açıklayan Kitap'ta bulunmasın
60 Sizi geceleyin ölü gibi uyutan, gündüzün ne yaptıklarınızı haberdar olan, sonradan vefat ânı gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandırıp kaldıran O'dur Sonunda da dönüşünüz oysa O'nadır Sonradan bütün yaptıklarınızı size O haber verecektir
61 O, kulları üzerinde hükümranlığı sürdürür ve size koruyucular gönderir, sonunda sizden birinize ölüm geldiği süre elçilerimiz, hiç eksiklik yapmadan, onun canını alırlar
62 Sonradan da hakiki Mevlâlarına döndürülürler Titiz olun, hüküm fakat O'nundur ve O, hesap görenlerin en süratlisidir
63 De oysa: Bizi bu tehlikeden kurtarırsa muhakkak şükredenlerden olacağızdiye dar ve aşikâr O'na yalvarıp dururken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?
64 De oysa: Allah, sizi ondan ve bütün sıkıntılardan kurtarır, sonradan da siz yine iki taraflı koşarsınız
65 De ancak: O'nun üstünüzden ve ayaklarınızın altından azab göndermeye, yoksa sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter Bak, âyetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ancak, onlar adamakıllı anlasınlar
66 Kavmin o (Kur'ân'ı) yalan saydı, halbuki o gerçektir De ama: Ben sizin vekiliniz değilim
67 Her haberin hemfikir olunmuş bir zamanı vardır, siz de onu yakında bileceksiniz
68 Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün vakit hemen onlardan uzaklaş oysa, ondan başka söze dalsınlar Eğer iblis bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma
69 Allah'tan korkanlara o zalimlerin hesabından bir mesuliyet yoktur Ama bu bir hatırlatmadır Gerekir fakat sakınırlar
70 Dinlerini bir oyun ve bir gösteri edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helake atmamasını, kendisi için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile hatırlat O, azaptan kurtulmak için tüm varını feda etse, kendisinden alınmaz Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır Onlar için, inkâr ettiklerinden nedeniyle kaynar bir meşrubat ve can yakıcı bir azab vardır
71 De ancak: Biz Allah'ı bırakıp da bize üstünlük ya da zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Allah bizi doğru yola kavuşturduktan sonra ardımıza mı dönelim? Arkadaşları, bize gel, diye içten yola çağırdıkları halde yeryüzünde şaşkın sersemlemiş dolaşıp, şeytanların ayartarak uçuruma çektikleri ahmak gibi mi olalım? De oysa: Allah'ın gösterdiği yol, yegane dürüst yoldur Bize, tüm âlemlerin Rabb'ine teslim olmamız emrolundu
72 Bize: Namazı direkt olarak kılın, Allah'a aleyhinde gelmekten sakının(diye emredildi), toplanacağınız yer O'nun huzurudur
73 Gökleri ve yeri, yerli yerince yaratan O'dur Bir şeye oldediği gün anında oluverir O'nun sözü haktır Sûra üfürüldüğü gün de mülk fakat O'nundur O, gizliyi ve açığı bilendir O, hikmet sahibi, her şeyden haberdardır
74 İbrahim, babası Âzer'e demişti ama: sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum
75 Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (mükemmel varlıklarını) gösteriyorduk fakat, emin inananlardan olsun
76 Üstüne gece bastırınca, bir yıldız fark etti:Rabb'im budurdedi Yıldız batınca da:Ben batanları sevmemdedi
77 Ay'ı doğarken fark etti: Rabb'im budurdedi O da batınca: Yemin ederim fakat, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdumdedi
78 Güneş'i doğarken görür görmez: Rabb'im budur, bu hepsinden büyükdedi O da batınca dedi oysa: Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) müşterek koştuğunuz şeylerden uzağım
79 Ben yüzümü iyice, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben katiyen Allah'a ortak koşanlardan değilim
80 Kavmi onunla tartışmaya başladı O da onlara dedi ki: Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle çaba mi ediyorsunuz? O'na müşterek koştuklarınızdan hiç korkmuyorum, ama Rabbimin dilediği şey hariç Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır Hiç düşünmez misiniz?
81 Hakkında hiçbir kanıt indirmediği halde, siz Allah'a karşılıklı koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin iki taraflı koştuklarınızdan nasıl korkarım?Eğer bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layıktır?
82 İman edenler ve imanlarını cefa ile karıştırmayanlar İşte güven onlarındır ve içten yolu bulanlar da onlardır
83 İşte bunlar, kavmine aleyhinde İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz Belirli Rabbin hikmet sahibidir, bilendir
84 Biz ona İshak'ı ve Yakub'u da armağan ettik: Hepsine de içten yolu gösterdik Nitekim daha önce Nuh'a ve onun soyundan Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a, Musa'ya ve Harun'a da yol göstermiştik Biz güzel davrananlara böyle karşılık veririz
85 Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'a da (hidayet ettik) Hepsi de salih kullarımızdandı
86 İsmail, Elyesa, Yunus ve Lut'u da (hidayete erdirdik) Hepsini âlemlere üstün kıldık
87 Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarını da (üstün kıldık) Onları seçtik ve dürüst yola ilettik
88 İşte bu, Allah'ın dürüst yoludur Kullarından dilediğini o dürüst yola iletir Eğer onlar Allah'a iki taraflı koşsalardı, yaptıkları bütün amelleri boşuna giderdi
89 İşte onlar, kendilerine kitap, hüküm (hikmet ve hükümranlık) ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir Bunlar, ona inanmayacak olurlarsa, yerlerine, onu tanımamazlık etmiyecek bir toplum getiririz
90 Bunlar, Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir Sen de onların hidayetine uy De ki:Ben ona karşılık sizden bir aidat istemiyorum O, sadece bütün âlemlere bir öğüttür
91 Onlar: Allah insanlara hiçbir şey göndermemiştirdemekle, Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar De ki: Musa'nın insanlara aydınlık ve hidayet almak üzere getirdiği, sizin parça parça kâğıtlara çevirdiğiniz, bir kısmını emin ettiğiniz, birçoğunu gizlediğiniz; sizinle babalarınızın, sayesinde bilmediğiniz birçok şeyleri öğrendiğiniz Kitab'ı kim yolladı? (Onlara karşı sen) Allahde Sonradan onları bırak, boş laflara dalarak oyalansınlar
92 Bu Kitap (Kur'ân), kendinden önceki kitapları tasdik eden, şehirler anası (Mekke) halkını ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır Öbür Dünya gününe iman edenler bu Kitab'a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar
93 Allah'a aleyhinde yalan uyduran, yoksa kendisine hiçbir şey vahyolunmadığı halde: bana vahyedildidiyen ve: Allah'ın indirdiği gibi bir kitap da ben indireceğimdiye iddiada bulunandan daha acımasız kim olabilir? O zalimlerin halini ölüm şiddeti içindeyken bir görsen! onlara ellerini uzatırlar ve:Ruhunuzu teslim edin Bugün, Allah'a karşısında hileli şeyler söylediğinizden ve O'nun âyetlerine karşısında böbürlenmenizden dolayı onur kırıcı bir azapla cezalandıralacaksınızderler
94 Bugün, sizi birincil kez yarattığımız zamanki gibi yapayalnız huzurumuza geldiniz, size verdiğimiz herşeyi arkanızda bıraktınız Allah'ın size göre ortağı olduklarını bahis ederek yardımlarına, şefaatlarına güvendiğiniz ortakları yanınızda görmüyoruz Aranızdaki bütün bağlar artık indirilmiş, güvendiklerinizin tümü kaybolup gitmiştir
95 şüphesiz ki taneleri ve çekirdekleri yaran Allah'tır O, ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkaran O'dur İşte Allah budur O halde nasıl yüz çevirirsiniz?
96 Karanlığı yarıp tanyerini ağartan O'dur Geceyi, istirahat etmek için; Güneş'i, Ay'ı (vakitlerinizi) hesaplamak için yaratmıştır İşte bu, her şeye galip gelen ve her şeyi haberdar olan Allah'ın takdiridir
97 Kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye yıldızları sizin için yaratan O'dur Şüphesiz biz, bilen bir toplum için âyetleri geniş bir şekilde açıkladık
98 Sizi bir tek içtenlikle yaratan O'dur Daha Sonra sizin için bir karar yeri, bundan başka emanet yeri vardır Biz âyetlerimizi, anlayan bir toplum için açık açık beyan ettik
99 Gökten suyu indiren O'dur Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, o bitkiden bir yeşillik çıkardık, ondan da birbiri üstüne binmiş taneler; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar (bahçeleri) çıkarıyoruz (Bunların) kimi birbirine aynı, kimi benzemez Bunlar meyvelendikleri zaman meyvelerinin olgunlaşmasına bakın! Bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır
100 Onlar, Allah'a cinlerden de ortak koştular Halbuki onları yaratan O'dur Bilgileri olmadan O'na oğullar, kızlar uydurdular O'nun şânı onların uydurdukları sıfatlardan münezzeh ve yücedir *
Enam Suresi Türkçe Meali
En'am süresi Mekke'de nazil olan uzun sûrelerden biridir Genellikle akide ve iman esaslarını konu alır
KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ
1 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşdeğer sayıyorlar
2 Sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden O'dur Devir edilen bir ecel de (kıyamet zamanı) O'nun katındadır Daha Sonra bir de şüphe ediyorsunuz
3 O, göklerde de, yerde de (tek) Allah'tır Sizin gizlinizi, açığınızı ve ne kazandığınızı bilir
4 Onlara Rab'lerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez fakat, ondan yüz çevirmesinler
5 Adalet, kendilerine gelince onu yalanladılar Alaya aldıkları şeyin haberi yakında kendilerine gelecektir
6 Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkanları onlara vermiştik Onlara gökten bol bol yağmur indirmiş, altlarından ırmaklar akıtmıştık Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik Ve kendilerinden sonradan başka bir nesil yarattık
7 Eğer sana kağıtta yazılı bir kitap indirmiş olsak da onu elleriyle tutsalardı, yine de o kâfirler: Muhakkak fakat bu, apaçık bir sihirdirderlerdi
8 O'na bir melek indirilmeli yok miydi?dediler Eğer bir melek indirseydik, meslek bitirilmiş olurdu, sonradan kendilerine hiç göz açtırılmazdı
9 Eğer Peygamberi, biz bir melek yapsaydık, gerçi onu bir adam şeklinde yapardık ve onları yeniden düştükleri kuşkuya düşürürdük
10 Senden önce de peygamberlerle alay edilmişti Lakin onlardan alay edenleri, alay ettikleri şey kuşatıverdi
11 De fakat: Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş, görün!
12 De oysa: Göklerde ve yerde olanlar kimindir?Allah'ındırde O, rahmet etmeyi kendi nefsine yazmıştır Sizi, varlığında asla tereddüd olmayan kıyamet gününde toplayacaktır Lakin kendilerini zarara sokanlar inanmazlar
13 Gecede, gündüzde barınan her şey O'nundur O, işitendir, bilendir
14 De fakat: Gökleri ve yeri yoktan var eden, besleyen, ama kendisi beslenmeyen Allah'tan diğer dost mu tutayım?Ben İslâm olanların ilki olmakla emrolundumde ve sakın Allah'a müşterek koşanlardan olma
15 De fakat: Eğer Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım
16 O gün kimden azab giderilirse, kuşkusuz Allah ona rahmet etmiştir İşte anlaşılır biçimde kurtuluş budur
17 Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine kendisinden diğer açacak yoktur Ve eğer sana bir hayır dokundursa, kuşkusuz O, herşeyi yapabilendir
18 O, kullarının üstünde tam hâkimdir O, hüküm ve hikmet sahibidir, herşeyden haberdardır
19 De oysa: Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür? De ancak: Allah, benimle sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur'ân vahyolundu oysa, onunla hem sizi, hem de sizden sonra kendisine ulaşan herkesi uyarayım Allah'la beraber diğer ilâhlar olduğuna siz aslında şahitlik eder misiniz?De oysa: Ben buna şahitlik etmem O, fakat ve fakat bir tek ilâhtır ve aslında ben, sizin müşterek tuttuğunuz şeylerden uzağımde
20 Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, Peygamber'i, kendi oğullarını bildikleri gibi, bilirler Kendilerine eyvah edenler var ya! İşte onlar iman etmezler
21 Allah'a kötüleme ederek yalan uydurandan ya da âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Hiç şüphe değil ancak zalimler kurtuluşa eremezler
22 O gün hepsini mahşere toplayacağız Sonradan Allah'a ortak koşanlara: Hani nerede o Allah'a ortak saydığınız ortaklarınız?diyeceğiz
23 Sonra, (Onlar): Rabbimiz, Allah'a yemin ederiz ama, biz müşriklerden değildikdemekten başka bir özür bulamayacaklar
24 Bak, vicdanlarına karşısında nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti
25 İçlerinden seni dinleyenler de vardır, fakat biz, onu anlamalarına engel olmak için kalblerinin üstüne örtüler, kulaklarının içine de tartma koyduk Onlar, bütün delilleri görseler bile yine ona inanmazlar Hatta sana geldiklerinde seninle tartışırlar Ve o kâfirler: Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildirderler
26 Onlar, insanları Kur'ân'a iman etmekten menederler, keza de kendileri ondan uzakta dururlar Bu Nedenle yalnız kendilerini mahvediyorlar lakin farkında değiller
27 Onların, ateşin üzerinde durduruldukları süre: Ne olurdu dünyaya döndürülseydik, Rabb'imizin âyetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydıkdediklerini bir görsen!
28 Hayır, daha önce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan, yahut geri çevrilselerdi tekrar menedildikleri şeyi yapmaya dönerlerdi Çünkü onlar yalancıdırlar
29 Dediler ancakünya hayatımızdan diğer bir yaşam yoktur, biz diriltilecek değiliz
30 Rablerinin huzurunda durduruldukları vakit onları bir görsen! Rableri onlara şöyle der: Bu, bir reel yok midir? Onlar da: Rabbimize ant ederiz ancak gerçektirderler Rableri de onlara: Öyleyse inkârınız sebebiyle azabı tadın!der
31 Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar, fiilen hüsrana uğramışlardır Kıyamet günü pat diye gelince onlar, günahlarını sırtlarına yüklenmiş olarak şöyle derler: Dünyada yaptığımız kusurlardan dolayı yazıklar olsun bize!Bakın yüklendikleri günah ne kötüdür!
32 Dünya hayatı, ziyafet ve oyundan diğer bir şey değildir Ahiret yurdu ise, Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır Aklınızı kullanmaz mısınız?
33 Onların söylediklerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz Onlar gerçekten seni yalanlamıyorlar, lakin, o zalimler Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar
34 Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı Kendilerine yardımımız gelinceye dek yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler Allah'ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur hiç kuşkusuz sana, peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir
35 Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa yerin içine (inebileceğin) bir delik, ya da göğe (çıkabileceğin) bir meren ara ancak onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, kesinlikle onları hidayet üzerinde toplardı O halde cahillerden olma!
36 Daveti oysa dinleyenler kabul ederler Ölülere gelince, Allah onları diriltir, sonra O'na döndürülürler
37 Dediler oysa: Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?De fakat: şüphesiz ki Allah, bir mucize indirmeye kâdirdir, lakin çokları bilmezler
38 Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur fakat, sizin gibi birer ümmet olmasınlar Biz kitapta hiçbir şeyi beceriksiz bırakmamışızdır, sonradan hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar
39 Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir Allah dilediği kimseyi şaşırtır, dilediği kimseyi de dürüst yola koyar
40 De oysa: Kendinizi hiç düşündünüz mü, Allah'ın azabı size gelse veya kıyamet vakti gelse, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer sözünde içten kimselerseniz yanıt verin
41 Hayır, yalnız o Allah'a yalvarırsınız O da dilerse kaldırılmasını istediğiniz belayı kaldırır ve o zaman ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz
42 şüphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik Bize yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık
43 Bari kendilerine baskınımız geldiği zaman olsun, yalvarmalı değiller miydi? Lakin kalbleri katılaştı ve şeytan yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi
44 Kendilerine hatırlatılanları unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalınca onları azabımızla birden yakalayıverdik Anında ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler
45 Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun
46 De oysa: Söyleyin bakalım, eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alır da kalblerinize mühür vurursa, Allah'tan başka onları size getirecek tanrı kimdir? Uyarı et, âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklıyoruz, sonra da onlar yüz çeviriyorlar?
47 De ki: Söyler misiniz bana! Size Allah'ın azabı ansızın ya da açıkça gelirse, acımasız toplumdan başkası mı helak olur?
48 Biz peygamberleri, ancak rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri elde etmek üzere göndeririz Bundan Böyle kim iman edip durumunu düzeltirse, onlara hiç korku yoktur Onlar mahzun da olmayacaklardır
49 Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, yapmakta oldukları fenalıklar yüzünden onlara azap dokunacaktır
50 De ki: Size Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum Gaybı da bilmiyorum Ve size, ben bir meleğim de demiyorum Ben sadece bana vahyolunana uyuyorumDe oysa: Kör ile görebilen bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?
51 Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar Onlar için Allah'tan diğer ne bir arkadaş, ne de bir şefaatçi vardır Gerekir oysa Allah'tan korkarlar
52 Sırf Allah'ın rızasını dileyerek sabahleyin akşam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma Onların hesabından sen sorumlu değilsin, onlar da senin hesabından sorumluluk sahibi değiller Onları yanından kovduğun takdirde zalimlerden olursun
53 Biz onlardan kimini kimi ile, Allah aramızdan bunlara mı lutfunu değer fark ettidesinler diye, işte böyle imtihan ettik Allah, şükredenleri daha iyi haberdar olan değil midir?
54 Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, kesin fakat O, bağışlayan, esirgeyendir
55 Suçluların tuttuğu yol açığa çıksın diye, âyetleri işte böyle genişçe açıklıyoruz
56 De ama: hiç kuşkusuz bana, Allah'tan diğer yalvardıklarınıza ibadet etmem yasaklandı De fakat: Sizin çarpık isteklerinize uymayacağım, (eğer uyarsam) o zaman sapıtmış olur, içten yolda gidenlerden olmamış olurum
57 De oysa: Ben Rabbimden anlaşılır biçimde bir delile dayanmaktayım, siz ise onu yalanladınız O çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde değildir, hüküm oysa Allah'a aittir, gerçeği O anlatır ve O, hakkı bâtıldan ayırdedenlerin en hayırlısıdır
58 De ancak: Sizin ivedi gelmesini istediğiniz azab benim elimde olsaydı, benimle sizin aranızdaki şart illaki sonuçlanmış olurdu Allah, zulmedenleri en iyi bilendir
59 Gaybın anahtarları O'nun katındadır, onları O'ndan başkası bilmez, karada ve denizde olanları O bilir ve bir yaprak düşmez ancak, onu O bilmesin; ne toprağın karanlıklarında bir tane, ne de kuru ve yaş hiçbir şey yoktur ancak, o herşeyi açıklayan Kitap'ta bulunmasın
60 Sizi geceleyin ölü gibi uyutan, gündüzün ne yaptıklarınızı haberdar olan, sonradan vefat ânı gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandırıp kaldıran O'dur Sonunda da dönüşünüz oysa O'nadır Sonradan bütün yaptıklarınızı size O haber verecektir
61 O, kulları üzerinde hükümranlığı sürdürür ve size koruyucular gönderir, sonunda sizden birinize ölüm geldiği süre elçilerimiz, hiç eksiklik yapmadan, onun canını alırlar
62 Sonradan da hakiki Mevlâlarına döndürülürler Titiz olun, hüküm fakat O'nundur ve O, hesap görenlerin en süratlisidir
63 De oysa: Bizi bu tehlikeden kurtarırsa muhakkak şükredenlerden olacağızdiye dar ve aşikâr O'na yalvarıp dururken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?
64 De oysa: Allah, sizi ondan ve bütün sıkıntılardan kurtarır, sonradan da siz yine iki taraflı koşarsınız
65 De ancak: O'nun üstünüzden ve ayaklarınızın altından azab göndermeye, yoksa sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter Bak, âyetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ancak, onlar adamakıllı anlasınlar
66 Kavmin o (Kur'ân'ı) yalan saydı, halbuki o gerçektir De ama: Ben sizin vekiliniz değilim
67 Her haberin hemfikir olunmuş bir zamanı vardır, siz de onu yakında bileceksiniz
68 Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün vakit hemen onlardan uzaklaş oysa, ondan başka söze dalsınlar Eğer iblis bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma
69 Allah'tan korkanlara o zalimlerin hesabından bir mesuliyet yoktur Ama bu bir hatırlatmadır Gerekir fakat sakınırlar
70 Dinlerini bir oyun ve bir gösteri edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helake atmamasını, kendisi için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile hatırlat O, azaptan kurtulmak için tüm varını feda etse, kendisinden alınmaz Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır Onlar için, inkâr ettiklerinden nedeniyle kaynar bir meşrubat ve can yakıcı bir azab vardır
71 De ancak: Biz Allah'ı bırakıp da bize üstünlük ya da zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Allah bizi doğru yola kavuşturduktan sonra ardımıza mı dönelim? Arkadaşları, bize gel, diye içten yola çağırdıkları halde yeryüzünde şaşkın sersemlemiş dolaşıp, şeytanların ayartarak uçuruma çektikleri ahmak gibi mi olalım? De oysa: Allah'ın gösterdiği yol, yegane dürüst yoldur Bize, tüm âlemlerin Rabb'ine teslim olmamız emrolundu
72 Bize: Namazı direkt olarak kılın, Allah'a aleyhinde gelmekten sakının(diye emredildi), toplanacağınız yer O'nun huzurudur
73 Gökleri ve yeri, yerli yerince yaratan O'dur Bir şeye oldediği gün anında oluverir O'nun sözü haktır Sûra üfürüldüğü gün de mülk fakat O'nundur O, gizliyi ve açığı bilendir O, hikmet sahibi, her şeyden haberdardır
74 İbrahim, babası Âzer'e demişti ama: sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum
75 Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (mükemmel varlıklarını) gösteriyorduk fakat, emin inananlardan olsun
76 Üstüne gece bastırınca, bir yıldız fark etti:Rabb'im budurdedi Yıldız batınca da:Ben batanları sevmemdedi
77 Ay'ı doğarken fark etti: Rabb'im budurdedi O da batınca: Yemin ederim fakat, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdumdedi
78 Güneş'i doğarken görür görmez: Rabb'im budur, bu hepsinden büyükdedi O da batınca dedi oysa: Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) müşterek koştuğunuz şeylerden uzağım
79 Ben yüzümü iyice, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben katiyen Allah'a ortak koşanlardan değilim
80 Kavmi onunla tartışmaya başladı O da onlara dedi ki: Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle çaba mi ediyorsunuz? O'na müşterek koştuklarınızdan hiç korkmuyorum, ama Rabbimin dilediği şey hariç Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır Hiç düşünmez misiniz?
81 Hakkında hiçbir kanıt indirmediği halde, siz Allah'a karşılıklı koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin iki taraflı koştuklarınızdan nasıl korkarım?Eğer bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layıktır?
82 İman edenler ve imanlarını cefa ile karıştırmayanlar İşte güven onlarındır ve içten yolu bulanlar da onlardır
83 İşte bunlar, kavmine aleyhinde İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz Belirli Rabbin hikmet sahibidir, bilendir
84 Biz ona İshak'ı ve Yakub'u da armağan ettik: Hepsine de içten yolu gösterdik Nitekim daha önce Nuh'a ve onun soyundan Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a, Musa'ya ve Harun'a da yol göstermiştik Biz güzel davrananlara böyle karşılık veririz
85 Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'a da (hidayet ettik) Hepsi de salih kullarımızdandı
86 İsmail, Elyesa, Yunus ve Lut'u da (hidayete erdirdik) Hepsini âlemlere üstün kıldık
87 Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarını da (üstün kıldık) Onları seçtik ve dürüst yola ilettik
88 İşte bu, Allah'ın dürüst yoludur Kullarından dilediğini o dürüst yola iletir Eğer onlar Allah'a iki taraflı koşsalardı, yaptıkları bütün amelleri boşuna giderdi
89 İşte onlar, kendilerine kitap, hüküm (hikmet ve hükümranlık) ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir Bunlar, ona inanmayacak olurlarsa, yerlerine, onu tanımamazlık etmiyecek bir toplum getiririz
90 Bunlar, Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir Sen de onların hidayetine uy De ki:Ben ona karşılık sizden bir aidat istemiyorum O, sadece bütün âlemlere bir öğüttür
91 Onlar: Allah insanlara hiçbir şey göndermemiştirdemekle, Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar De ki: Musa'nın insanlara aydınlık ve hidayet almak üzere getirdiği, sizin parça parça kâğıtlara çevirdiğiniz, bir kısmını emin ettiğiniz, birçoğunu gizlediğiniz; sizinle babalarınızın, sayesinde bilmediğiniz birçok şeyleri öğrendiğiniz Kitab'ı kim yolladı? (Onlara karşı sen) Allahde Sonradan onları bırak, boş laflara dalarak oyalansınlar
92 Bu Kitap (Kur'ân), kendinden önceki kitapları tasdik eden, şehirler anası (Mekke) halkını ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır Öbür Dünya gününe iman edenler bu Kitab'a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar
93 Allah'a aleyhinde yalan uyduran, yoksa kendisine hiçbir şey vahyolunmadığı halde: bana vahyedildidiyen ve: Allah'ın indirdiği gibi bir kitap da ben indireceğimdiye iddiada bulunandan daha acımasız kim olabilir? O zalimlerin halini ölüm şiddeti içindeyken bir görsen! onlara ellerini uzatırlar ve:Ruhunuzu teslim edin Bugün, Allah'a karşısında hileli şeyler söylediğinizden ve O'nun âyetlerine karşısında böbürlenmenizden dolayı onur kırıcı bir azapla cezalandıralacaksınızderler
94 Bugün, sizi birincil kez yarattığımız zamanki gibi yapayalnız huzurumuza geldiniz, size verdiğimiz herşeyi arkanızda bıraktınız Allah'ın size göre ortağı olduklarını bahis ederek yardımlarına, şefaatlarına güvendiğiniz ortakları yanınızda görmüyoruz Aranızdaki bütün bağlar artık indirilmiş, güvendiklerinizin tümü kaybolup gitmiştir
95 şüphesiz ki taneleri ve çekirdekleri yaran Allah'tır O, ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkaran O'dur İşte Allah budur O halde nasıl yüz çevirirsiniz?
96 Karanlığı yarıp tanyerini ağartan O'dur Geceyi, istirahat etmek için; Güneş'i, Ay'ı (vakitlerinizi) hesaplamak için yaratmıştır İşte bu, her şeye galip gelen ve her şeyi haberdar olan Allah'ın takdiridir
97 Kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye yıldızları sizin için yaratan O'dur Şüphesiz biz, bilen bir toplum için âyetleri geniş bir şekilde açıkladık
98 Sizi bir tek içtenlikle yaratan O'dur Daha Sonra sizin için bir karar yeri, bundan başka emanet yeri vardır Biz âyetlerimizi, anlayan bir toplum için açık açık beyan ettik
99 Gökten suyu indiren O'dur Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, o bitkiden bir yeşillik çıkardık, ondan da birbiri üstüne binmiş taneler; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar (bahçeleri) çıkarıyoruz (Bunların) kimi birbirine aynı, kimi benzemez Bunlar meyvelendikleri zaman meyvelerinin olgunlaşmasına bakın! Bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır
100 Onlar, Allah'a cinlerden de ortak koştular Halbuki onları yaratan O'dur Bilgileri olmadan O'na oğullar, kızlar uydurdular O'nun şânı onların uydurdukları sıfatlardan münezzeh ve yücedir *