Son Konu

Evliya Çelebi ve Anadolu Ağızları

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Evliya Çelebi ve Anadolu Ağızları EVLİYA ÇELEBİ ve ANADOLU AĞIZLARI HASAN EREN EVLİYA ÇELEBİ ve ANADOLU AĞIZLARI HASAN EREN ​ Büyük Türk gezgini Evliya Çelebi'nin Seyahatname'si, abartmalı yanlarına karşın coğrafya, tarih, etnografya, folklor bakımlarından üstünde durulmaya değer büyük bir eserdir Sağlam bir gözlem yeteneğine sahip olan Seyahatname yazarı, yalnız coğrafya, tarih, etnografya bilgileri vermekle kalmayarak, eserinin birçok yerlerinde yerli diller üzerine topladığı veri ve verilere de yer verilmiştir Örneğin Seyahatnamemde yazar, Abaza dili, Kaytak dili, Gürcü dili, Mingrel dili, Arap dili, Türkmen dili, Dobruca Tatarlarının dili, Tiflis Kürt dili, Rus dili, Sırp dili, Boşnak dili, Hırvat dili, Venedik İtalyancası, Macar dili, Alman dili, Kırım Tatarlarının dili, Nogay dili, Kalmak dili üzerinde durmuştur Evliya Çelebi'nin bu diller üstüne vermiş olduğu bilgi ve verilerin büyük bir bölümü işlenmiş, değerlendirilmiştir Bilhassa onun Kafkas dilleri üzerine verdiği bilgiler önemle ele alınmıştır Çünkü Seyahatnamemde Kafkas dilleri üstüne verilen bilgiler, bu dillerin en eski yazılı belgeleri arasında yer alıyordu Yalnız, Kafkas dilleriyle ilgili olarak Evliya Çelebi'nin işlediği bir kabahatüstünde durmak gerekir Evliya Çelebi'nin eserinde Dağıstanlı Kaytakların dili üstüne minik bir liste vardır Daha çok hayvan adlarını kapsayan bu liste, Kaytak dili ve Kaytak tarihi ile uğraşanlar için her bakımdan ilginçtir Bu bakımdan bilginler Evliya Çelebi'nin Kaytakça listesi üzerinde sık sık durmuşlardır Evliya Çelebi'nin verdiği Kaytakça söz listesi ilk olarak W Barthold'un gözüne çarpmıştır Barthold, K voprosu o proisxojdenii kaytakov (Etnografiçeskoe Obozrenie LXXXIV LXXXV, 1910, 37 45) adlı yazısında, Evliya Çelebi'nin verdiği bilgileri B Ya Vladimircov'un yardımıyle çözmüştü Bu çözümlere dayanan alim, Kaytak dilinin bir Moğol diyalekti olduğu inancına varmıştı G J Ramstedt'in 1911'de çıkan küçük yazısı (K voprosu o kaytakax Etnografiçeskoe Obozrenie LXXXVIII LXXXIX, 1911, 239 240), bu konuda yeni bir şey getirmemiştir Buna karşılık, Hamdullah Kazvinî'nin Nüzhetü'lkulûb adlı eserindeki Moğolca sözleri yayan N Poppe (Mongol'skie uazvaniya jivotnix v trude Xamdallaxa Kazvini Zapiski Kollegii Vostokovedov I, 1925, 195 208) Moğol dili uzmanlarına Evliya Çelebi'nin Kaytakça listesi için yeni olanaklar vermişti Bir yanlamasına Poppe'nin verilerine, bir yanlamasına da kendi birleştirmelerine dayanan P Pelliot (La pretendu vocabulaire deş Kaitak du Daghestan Journal Asiatique 1927, I, 279 294), Kazvinî'nin Moğolca verileriyle Evliya Çelebi'nin Kaytakça sözleri arasında köklü bir mukayese yaptıktan daha sonra, Kaytakça verilerle Kazvinî'nin verdiği Moğolca biçimler arasında kuşkulu benzerlikler (ressemblances inguietantes) bulunduğunu belirtmiştir (294 s) Bundan daha sonra J Stephenson, Kazvinî'nin eseri üzerine yeni bir egzersiz yaymıştı (The Zoological Section of the NuzhatulQulüb of Hamdullah alMustaufî alQazwînî London, 1928) Pelliot, Poppe'nin eski yazışma ve Stephenson'un ortaya koyduğu yeni gereçlere dayanarak, NüzhetÜ'lkulûtfAaki Türkçe ve Moğolca sözleri uzuıı açıklamalarla tekrar yaydı (Leş Formes turques et mongoles dans la nomenclature zoologique du Nuzhatu'lkulûb Bulletin of the School of Oriental Studies VI, 1931, 555 580) Pelliot'nun yeni araştırmaları sonunda Evliya Çelebi'nin Kaytakça listesiyle bu eserdeki Moğolca biçimler aralarında varlığından söz açtığımız benzerlikler de arttı Bu benzerlikleri göz önüne bölge yazar, Evliya Çelebi'yi Kazvinî'yi yağma etmekle suçladı: Deş â present je considere qu'Evliyâ Celebi a froidement pillt; Kazwînî(580 s) Büyük Fransız bilgininin haklı eleştirmeleri karşısında, eski eserlerden aldığı bilgileri kendi gözlemi gibi göstermekten çekinmeyen Evliya Çelebi'yi savunacak değilim Yalnız, onun Abaza, Gürcü, Mingrel, Arap, Kürt, Tatar, Rus, Sırp, Boşnak, Hırvat, Macar dilleri üstüne Verdiği bilgilerin her bakımdan sağlam olduğunu belirtelim Bu diller üstünde duran gezginin direkt kendi gözlemlerine dayandığı anlaşılıyor Bu bakımdan sağlam bilgiler veren bu küçük sözlüklerin bir bölümü uzmanlarca tamamlanmış, değerlendirilmiştir Örneğin R Bleichsteiner, Evliya Çelebi'nin Seyaftatraame'sinde Kafkas dilleri üstüne verilen dil örnekleri üstünde durmuştur (Die kaukasischen Sprachproben in Evliya Ğelebi's Seyahetname Caucasica XI, 1934, 84 126) S S Djikiya, Evliya Çelebi'nin Mingre) ve Gürcü dilleriyle ilgili verilerini toplamıştır (Evliya Çelebi o mingrelskom i gruzinskonı yazıkax Sovetskoe yazıkoznanie II, 1936, 109128) Bundan sonradan Djikiya, Evliya Çelebi'nin Lazlar ve dilleri üzerine verdiği bilgileri de gözden geçirmişti (Evliya Çelebi o lazax i lazskom yazıke İberiyskokavkazskoe yazıkoznanie VI, 1954, 243 256) H J Kissling, Evliya Çelebi'nin Almanca örnekleri üstünde durduğu gibi (Einige deutsche Sprachproben bei Evliya Celebi Leipziger Vierteljahrschrift für Südosteuropa II, 1938, 212 220), L Ligeti de onun Macarca veri ve örneklerini değerlendirmiştir (Evliya Cselebi magyar szöjegyzeke Magyar Nyelv LXVII, 1971, 394 409) Evliya Çelebi'nin eserinde Dobruca ve Kırım Tatarlarının dili, Nogay dili, Türkmen dili gibi Türk dilleri üzerine veri verdiğini yukarıda belirtmiştim Bu minik örnekler yanına gezginimiz Anadolu ağızlarına da değinmiş, yerli insanlar aralarında kullanılan birtakım sözleri yazmıştır Benim bildiğime kadar, Evliya Çelebi'nin Tosya, Bolu, Dörtan Türklerinin lisan ve lehçelerikonusunda sıraladığı örnekler, onun Anadolu ağızları için verdiği en zengin sözlüktür Seyahatname yazarının düzensiz olarak verdiği sözler gibi, bu sözlük de şimdiye kadar Türk dili ve Türk diyalektolojisi bakımından değerlendirilmemiştir Seyahatname'de dağınık olarak bahşedilen yerli sözlerin toplanması, işlenmesi uzun sürer Oysa, Tosya, Bolu ve Dörtan Türklerinin dilleri üstüne verilen örnekler, Anadolu diyalektolojisi bakımından kolaylıkla değerlendirilebilir Seyahatname1 mu Ahmet Cevdet baskısında Tosya, Bolu, Dörtan ağzı sözlüğü olduğu gibi verilmiştir (II, 175176 s) Zuhuri Danışman baskısında ise bu sözlük yeni yazıya çevrilmiştir (3 kitap 174 157 s) Danışman, Evliya Çelebi'nin verdiği sözlerin okunmasında büyük güçlüklerle karşılaşmıştır Bu bakımdan küçük bir notta, bu sözlerin doğru olarak yeni yazıya çevrildiğini bahis edemeyeceğini belirtmiştir Bu sözlükteki verileri değerlendirirken Evliya Çelebi Seyahatname'sinin bütün yazmalarını göz önünde yakalamak gerekir Bu büyük eserin birkaç yazması vardır Ahmet Cevdet baskısı Insanlar Kütüphanesindeki Pertev Paşa yazmasına dayanmaktadır Danışman, Topkapı Sarayında Bağdad Köşkü kütüphanesinde yer alan yazmayı kullanmıştır Bunlardan diğer, Süleymaniye Kütüphanesinde Beşir Ağa kitapları arasında da Seyahatname'nin güzel bir yazması vardır Bu yazmalar aralarında bugüne kadar sağlam bir mukayese yapılmamıştır Evliya Çelebi ve eseri üzerine hoş bir araştırma yapmış olan Prof Cavit Baysun da bu konu üzerinde böylece durmamıştır Bu duruma göre Seyahatname'nin sağlam yazmasının hangisi olduğunu bilmiyoruz Bu şartlar aşağıda Evliya Çelebi'nin Tosya, Bolu, Dörtan Türklerinin dilleri üstüne verdiği örnekleri değerlendirirken Seyahatname'nin tüm yazmalarını göz önünde bulundurmaktan diğer çıkar yol yoktur Azıcık daha sonra sunacağım örneklerden de anlaşılacağı gibi, gezginimizin Tosya, Bolu, Dörtan ağzı üzerine verdiği örneklerin bir bölümü, bütün yazmaların göz önünde tutulması halinde bile çözülememektedir Seyahatname'rân Tosya, Bolu, Dörtan Türklerinin lisan ve lehçeleriadlı bölümü, bu eserde yer alan dil örneklerinin en büyüklerinden biridir Yukarıda adlarını andığımız yabancı diller için örnek olarak 40 50 laf vermekle yetinmiş, olan yazar, bu listede 100'den çok biçim sıralamıştır Bu bildirinin kuytu çerçevesi içinde tüm bu örnekler üstünde birer birer durulamayacağı açıktır Bu bakımdan Evliya Çelebi'ye borçlu olduğumuz bu sözlüğün kapsam ve değerini belirtirken oysa birkaç misal vermekle yetineceğiz Evliya Çelebi'nin tanıdık olmayan dilleri tanıtırken tuttuğu belirli bir yol vardır Yazar, önce l'den başlayarak 15'e, 20'ye dek rakam adlarının yabancı dildeki karşılıklarını verir, daha sonra ekmek, su, şarap gibi yiyecek ve içeceklerin adlarını sayar Tanıdık Olmayan diller üstüne verilen bilgiler, birtakım sorularla sona erer Sırpça, Hırvatça, Gürcüce, Mingrelce gibi diller konusunda bahşedilen örnekler bu plana tarafından düzenlenmiştir (Bildirimin başında sözünü ettiğim Kaytakça sözlüğün yapısı bu plandan farklıdır Bu sözlükteki örneklerin Hamdullah Kazvinî'nin eserinden olduğu gibi küskün olması, yazarın, dillerin tanıtılmasında uyduğu plandan ayrılmasına yol açmıştır, sanıyorum) Evliya Çelebi'nin Tosya, Bolu, Dörtan ağızlarının özelliklerini belirtirken de yabancı diller için kullandığı plandan ayrıldığı göze çarpıyor Yazarın Anadolu ağızlarını tanıtırken bu yoldan uzaklaşması doğaldır Türk ağızlarında s ayı adlarında bir başkalık söz konusu değildir Bu bakımdan yazan, Türk ağızlarının özelliklerini belirtmeye çalışırken sayı adlarını saymaktan çekinmiştir Nitekim Güneydoğu Anadolu Türkmenlerinin dilinde kullanılan özel biçimleri verirken sayı adlarını anmamış, bunun sebebini de açık açık söylemiştir: Türkman dilinde hesaplar bildiğimiz gibi bir, iki, üçvesairedir, lakin diğer kelimat ve tabirleribir nebzeverilmiştir Evliya Çelebi'nin Tosya, Bolu, Dörtan Türklerinin lisan ve lehçeleriadı aşağıda verdiği sözlükle ilgili olarak üstünde durulması gereken en manâlı sorun, verilen örneklerin doğrusu bu ağızlarda kullanılıp kullanılmadığı sorunudur Bu soruna olumlu bir karşılık tahsis etmek gerekir Sözlükte verilen biçimlerin büyük bir bölümü bugün de Tosya, Bolu ve Dörtan çevrelerinde kullanılmaktadır Evliya Çelebi'nin listesinde bugün yalnız bu ağızlarda kaldığı belli ki birkaç örnek de vardır Mesela Evliya Çelebi, Tosya, Bolu ve Dörtan ağızlarında kullanılan yemiş adlarını sıralarken kiraz, kiraz kurusu, inciranlamına gelen adlar yanında kişne (veya gişne) biçimini veriyor ve bunun vişneanlamına geldiğini belirtiyor Vişne biçiminin Anadolu ve Rumeli ağızlarında kullanıldığını biliyoruz Değişik Türk diyalektlerinde kullanılmayan bu sözün komşu dillerden alındığı açıktır Bizim için acayip olan, yazarın verdiği kişne biçimidir Dialectologique sözlüklerimizde kişne (ya da gişne) biçimi verilmemiştir Ama, Evliya Çelebi'nin vermiş olduğu bu biçimin varlığından değişkenlik edilemez Öğrencilerim, bu biçimin Bolu köylerinde bugün de kullanıldığını bildirdiler Böylelikle Evliya Çelebi'ye borçlu olduğumuz bu verinin Bolu ağzında kullanıldığı anlaşılmış oldu Evliya Çelebi'nin listesinde ağaç bardakanlamına gelen boduç biçimi de geçer Bu, Anadolu ağızlarında yaygın olarak kullanılan bir biçimdir Bu sözün Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, Zonguldak, Çankırı, Kastamonu, Çorum, Tokat, Yozgat, Amasya, Bolu, Bursa, Afyon, Bilecik, Denizli, Aydın, İsparta, Muğla, Kütahya, Konya, Niğde, Ankara, Sivas, Kayseri, îçel, Antalya illerinde kullanıldığını biliyoruz Bilecik, Kütahya, Balıkesir, İsparta, Konya, Niğde, îçel, Adana illerinde boduç yanına melalhetique bocut biçimi de vardır Buna göre, Evliya Çelebi'nin verdiği boduç da Tosya, Bolu, Dörtan ağzında kullanılan sağlam bir veridir Evliya Çelebi, Tosya, Bolu, Dörtan Türkleri aralarında güneşanlamına gelen çoğaç biçimini de vermiştir Dialectologique sözlüklerimize göre çoğaç, Bolu, Konya, Denizli, îçel illerimizde kullanılan bir biçimdir Bunlardan diğer, bu sözün Anadolu'da çuvaş biçiminde kullanıldığını da biliyoruz Bu Türkçe sözün eski kaynaklarda kullanıldığına da şahit oluyoruz Bu duruma kadar, Evliya Çelebi'nin verdiği çoğaç da bu alan ağızlarının malıdır (Evliya Çelebi, Seyahatnameydin başka bir uygun Kastamonu bölgesi Türkleri aralarında bardakanlamına gelen seyek biçiminin kullanıldığını da bildirmiştir Boduç gibi, bu laf de Anadolu ağızlarında kalmış eski bir biçimdir) Seyahatname yazarının verdiği diğer bir laf de apıştı sözüdür Sacayakanlamına gelen bu biçimin Konya ve Eskişehir illerinde kullanıldığını biliyoruz Bunun yanında yazan, Tosya, Bolu, Dörtan çevresinde sacayaka üçbastı adının verildiğini haber veriyor Bu adın Anadolu ağızlarında ve özellikle Tosya, Bolu, Dörtan çevresinde kullanıldığı açıktır Ama, öğrencilerim arasında bu biçimi bilenler çıkmadığı gibi, Bolu köylerinde yaptığım araştırmalarda da bu ada rastlamadım Dialectologique sözlüklerimizde de bu isim verilmemiştir Yalnız, Söz Derleme Dergisinde apıştı maddesinde üçbastıkarşılığı da kullanılmıştır (Anadolu ağızlarında sacayak yanına üçayak adı da kullandır) İşte Evliya Çelebi'nin apıştı biçimi yanına saydığı üçbastı adı da amaç bakımından üçayak'tan farksızdır Evliya Çelebi'nin araba' anlamıyle verdiği gaŋlı biçimi de ilginçtir Bu sözü bugün cephane arabası olarak kullanıyoruz Fakat, Seyahatnamemde bahşedilen biçim, bu sözün eski biçimine daha yakındır Evliya Çelebi'nin listesinde üstünde durulmaya layık birtakım meyve ve sebze adları da vardır Muşmulaanlamına gelen döngel, kestaneanlamına gelen dombak, lahanaanlamına gelen kelem gibi Döngerin Bolu, Denizli, İsparta, Ankara illerinde kullanıldığını biliyoruz Samsun, Sinop, Bolu, Giresun illerinde ise töngel olarak kullandır (Anadolu'nun birçok yerlerinde döngel'e beşbıyık ve ezgil gibi birtakım adlar da verilir Ama, Evliya Çelebi Tosya, Bolu, Dörtan çevresi için yalnız döngefi vermekle yetinmiştir) Evliya Çelebi'nin verdiği dombak da sağlam bir veridir Yalnız, dialectologique sözcüklerimizde bu biçim daha çok şeftali, zerdaliya da kayısıolarak verilmiştir Anadolu ağızlarında tombak ( dombak) yanına tüylü tombak, tüylü tombalak biçimleri de kullandır Bunlardan diğer, tombalak biçimi domatesanlamına da gelir Lahanaanlamına gelen kelem'e gelince: Kelemdin Bolu çevresinde kullanıldığını biliyoruz üstelik, bu laf Safranbolu, İsparta, Kütahya, Denizli ve Karaağaç'ta da kelem olarak kullanılır (Anadolu'nun kuzeybatı illerinde lahanaya dürme adı da verilir Ama, Seyahatname yazarının bu adı Tosya, Bolu, Dörtan Türkleri arasında duymadığı anlaşılıyor) Evliya Çelebi, havuçiçin kızıl ağaç, pürçüklü ve yer sapı adlarını sayıyor Anadolu ağızlarında havuçun türlü adları vardır: badul (Konya), deber otu (Denizli, Bilecik), deper otu (Afyon, İsparta, Kütahya), teber otu (Afyon, Kütahya), teper otu (Ankara, Eskişehir, Uşak, Kütahya, İsparta, Bursa, Eskişehir, Okumuş, Bilecik, Afyon, Antalya, Konya, Denizli, Çankırı, Bolu, Muğla, içel), kızıl ot (Muğla, İsparta, Denizli), sarı ot (Denizli) gibi Yazarımızın vermiş olduğu kızıl ağaç biçimi bakımından kızıl ot ve son ot adları üstünde durulmaya bedel Pürçüklü biçimine gelince: Bu, Anadolu ağızlarında havuça verilen en yaygın addır: Dialectologique sözcüklerimizde bu adın Bolu ilinde kullanıldığı belirtilmemişse de, bu isim Niğde, İzmir, Ankara, Çorum, Afyon, Sivas illerinde pürçüklü, Kastamonu, Amasya, Bilecik, Tokat illerinde ise pürçekli biçiminde kullanılır Son olarak Evliya Çelebi havuça bu çevrede yer sapı adının verildiğini bildiriyor Sözlüklerimizde onun verdiği bu ada da rastlanmıyor Fakat, yurdumuzda buna aynı birtakım adlar vardır Örneğin yer otu (Kayseri, Konya, Çorum, Yozgat, Adana) adı her bakımdan yer sapı'na benzer bir addır Kerkük'te kullanılan yer kökü adı ise yer sapı adına büsbütün yakındır Anadolu'da havuça yerebatan (Bilecik, yeregeçen (İsparta, Afyon), yerekaçan (İsparta) gibi adlar da verilir Evliya Çelebi kereviziçin hanza veya hınza diye bir biçim de veriyor Anadolu ağızlarında kereviz, çorduk (Kayseri, Konya), gelin parmağı (Amasya), kokar ot (Aydın) gibi adlarla anılır Anadolu'da çorduk biçimi daha fazla ahlatanlamında kullanılır Gelin parmağı ise kerevizyanında havuçanlamına da gelir Kokar ot'un da kerevizden diğer bir çeşit yaban otuanlamında kullanıldığım biliyoruz Ama, Anadolu ağızlarında kereviz(veya havuç) anlamına gelen ve Evliya Çelebi'nin yazdığı veriye benzer bir biçime rastlayamadık Bunun gibi, turpanlamına geldiği bildirilen sepüger (ya da sepüker) sözüne benzer bir söz de bulamadık Yurdumuzda turp yanında acurga yaban turpu(Manisa), baştankara kara turp(istanbul) gibi birtakım sözler kullanılır Oysa, bu sözlerle Evliya Çelebi'nin verdiği data arasında bir bono düzenlemek olanaksızdır Seyahatnamemde Evliya Çelebi Tosya, Bolu, Dörtan •çevresinde rastladığı köpek türlerini de sırahyor: göblez yavru köpek, çomar koyun köpeği, mastı fino köpeği, tula zağar Bu veriler aralarında yazan, tazıanlamına gelen garip bir biçim de veriyor Yazmalarda bu bilgi yetken (ya da yitken) biçiminde yazılmıştır Topkapı Sarayı yazmasında ise bu data yetekez ( veya yetkez) olarak verilmiştir Evliya Çelebi, Seyahatnamemin diğer bir uygun, Sarıkeçili dağında yaylayan Türkmenlerin dilini tanıtırken de bu sözü tekrarlamıştır Atsız (Evliya Çelebi Gezinâmesi'nden Seçmeler II, istanbul, 1972) bu veriyi tigen diye okumuştur (239 s) Fakat, bunun bizim üzerinde durduğumuz yetken ya da yetfcez'den diğer bir şey Kaynak: Bilimsel Bildiriler, TDK Yayınları, 1972  
 
Üst Alt