Son Konu

Fesat

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
FESAT


‘Fesat’, sözlükte bozulma, karışma, kokuşma ve orta yoldan ayrılma demektir Bir şeyin faydalı olmaktan çıkıp zararlı olmaya başlaması fesattır 1

Aynı kökten gelen ‘ifsat’, bozma, karıştırma, kokuşturma, geçersiz duruma getirme anlamına gelir Müfsit, bozan, bozgunculuk yapan, ifsat eden demektir

Fesadın karşıtı sulh ve salahtır Sulh veya salah, iyi olma, düzelme, iyiliğe aracı olma anlamlarına gelir Bunun çoğulu maslahattır Maslahat, iyi olan halleri, düzelmeyi ve faydalı olan şeyi ifade etmektedir

Fesat, kavram olarak Kur’anı Kerim’de; yeryüzünde fitne uyandırıp, insanların durumunu ve yaşama yollarını doğruluktan saptırıp, din ve dünyaya ait çıkarlarını zedelemek anlamında kullanılmıştır

Fesat, bazen şahıslar mabeyninde dar alanlı olarak cereyan etmiş, bazen gruplar arasında oldukça geniş bir mahiyette ortaya çıkmış, bazen de bütün bir toplumu sarsacak ve her şeyi alt üst edecek bir genişlikte meydana gelmiştir Yerinde aklı selim, kalbi selim ve hissi selimle engellenebilmiş, hiç olmazsa tahribatı azaltılmış ise de çok defa en korkunç tsunamiler gibi kontrolsüz yığınları birbirine düşürmüş, kargaşaya sebebiyet vermiş ve arkada bir sürü kinler, nefretler ve yıllarca süren ayrılıklar bırakmıştır
İslâm, fesat çıkarana “müfsit demiş ve onu lanetlemiş; devletler, milletler değişik kanun ve nizamlarla onu önlemeye çalışmış ve ahlâkçılar da ona karşı sürekli mücadele vermişlerdir; ama, her şeye rağmen o, varlığını günümüze kadar sürdürmüştür


Evrenin Düzeninde Fesat


İnsanlardan bir kısmı kendi görüş ve arzularına uyarlar Allah (cc)’tan gelen kuralları ve ölçüleri tanımazlar Böyle kimseler isteklerine kavuşmak, arzularını gerçekleştirmek için her yola baş vururlar İnsanların hak ve özgürlüklerine saldırırlar İşte yeryüzündeki fesatlar bunların yüzünden çıkmaktadır

Kendi nefsini ilâh haline getiren insanlar fesada sebep olurlar Halbuki yerlerde ve göklerde tek bir ilâh vardır ki O da Allah (cc)’tır O Allah (cc) yeryüzüne ve gökyüzüne bir düzen koymuştur İnsan toplulukları da düzen içinde, fesattan uzak yaşasınlar diye peygamberler ve onlarla beraber din göndermiştir Yani ilâhî kurallar sistemi göndermiştir Bu ilâhi kurallar, insanlar arasında ve toplumda düzeni sağlar ve fesadı önler

“Eğer o ikisinde (göklerde ve yerde) Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, mutlaka fesada uğrarlardı (Bozulur ve kargaşa olurdu) 2

Bütün evrenin ve evrendeki bütün varlıkların tek Yaratıcısı Allah Tealâ’dır Eğer bu Yaratıcı’dan başka yaratıcılar veya O’nun ortakları olsaydı, yerler ve göklerde sistem ve düzen olmaz ve ilahlar arasındaki farklı emir ve yasakların çatışmasından dolayı bütün evren fesada giderdi

Yeryüzünde fesada sebep olan münafıklar ve inkarcılar hep korkak ve aç gözlüdürler Bu yüzden birbirlerine her konuda yardım ederler Özellikle fesat çıkarma işinde birbirlerinin yardımcısıdırlar Yeryüzünün huzurunu bozan bu fesatçılara karşı ıslah edicilerin, yani müslümanların da daha fazla işbirliği yapmaları gerekir Kur’anı Kerim bunu açıkça emrediyor: “Kafir olanlar bile birbirlerinin yardımcılarıdır Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmezseniz) yeryüzünde bir fitne ve bir büyük fesat olur 3

Fesat olan Eylemler Nelerdir?


Fesat özelliğinde olan eylemleri üç grupta toplamak mümkündür

1 İlahi Hakları İhlal Etmek


Alemlerin Rabbi olan Allah (cc)’ı inkar etmek, O’nun birliğini kabul etmemek, ya da insanları O’nun yolundan alıkoymak fesatlıktır ve büyük azabı gerektirir 4

Hz Salih (as), kendi halkına insanları Allah (cc)’ın yolundan alıkoymamalarını söylüyor ve böyle bir eylemin fesat olduğunu, fesatçıların sonunun da iyi olmayacağı uyarısında bulunuyordu 5

Allah (cc)’ın peygamberler (as) aracılığı ile gönderdiği dini yalanlamak, ona karşı gelmek bir çeşit fesattır Böyle bir fesada düşenler de zalimlerdir 6

Kur’an, bütün peygamberlerin getirip tebliğ ettiği dine ve onların kurmaya çalıştıkları huzur ve mutluluk düzenine karşı çıkanlara müfsitler, yaptıkları bu bozgunculuk işlerine de fesat demektedir Bu şekilde fesat çıkaran bütün topluluklar tarih boyunca hep hüsran oldular Bu bozgunculuk onlara yarar getirmedi Nitekim Hz Şuayb (as) kendisine karşı gelen kavmini ‘müfsitlerden olmayın’ diye uyarmıştı Ancak Medyen halkı O’nu yalanladı Bu yüzden de cezaya çarptırıldılar 7

Firavun ve kavminin ileri gelenlerinin Hz Musa’yı (as) dinlememeleri, kurdukları zulüm düzeni, gönderilen ayetlere karşı haksızlık etmeleri ve kibirlenmeleri de fesattan başka bir şey değildi 8

Peygamberlerin (as) görevi inançta ve sosyal düzende yerleri ve hedefleri sapmış, bozulmuş, yanlışa dönüşmüş her şeyi yerli yerine koymak, insanı ve onun yaşadığı hayatı ıslah etmektir Ancak onların bütün bu çabalarına rağmen, her dönemde insanlardan bir grup kendilerine karşı gelmişler ve onları engellemeye çalışmışlardır Böyle kimseler kargaşa ortamını, düzensizliğin, sömürü ve tahakküm düzeninin devam etmesini isterler Bu da fesattır 9

2 İnsanların Haklarını İhlal Emek


Fesadın en yaygın olarak işlendiği alan insanlara ait haklara tecavüzdür Bu fesadın en önemlisi de insanın yaşama hakkına yapılan haksız saldırıdır Kur’an, bir kimsenin haksız yere başkasını öldürmesini ‘bütün insanları öldürmüş’ gibi saymaktadır 10

İslâm ceza hukukunda, en ağır cezalardan birisi başkasını haksız yere öldürene verilmektedir

Fesat; iyilik, güzellik, doğruluk ve adalet ilkeleri esas alınarak oluşturulan ya da oluşturulmaya çalışılan bir sosyal düzene karşı çıkmayı simgeleyen bir kavramdır Adalet ve huzur düzenine aykırı bütün kötülükler fesattır Bu bağlamda hırsızlık, ölçü ve tartıda hile yapmak, kamu düzenini bozmak, ticari ve iktisadi hayatı mahvetmek, hak ve adalet sınırlarını aşarak azmak, bozgunculuk yapmak, ya da buna sebep olmak, insanları zayıflatmak için gruplara bölmek, zalim yöneticilerin hükmetme arzusu, iktidar tutkunluğu, her türlü aşırılığa sapmak insanların haklarına zarar veren fesat türlerindendir

Aslında hiçbir müfsit ‘Ben müfsidim!’ demez ve hiçbir bozguncu kendini bozguncu kabul etmez Bunlar, ağızlarını her açışlarında ıslahtan, imardan bahisler açar; kendilerini ifadeden, iradelerinin hakkını eda etmekten dem vururlar Böyle deyip böyle düşündükleri aynı anda vicdanlara baskı yapar, başkalarının hakkını çiğner, zulmün en hunharcasını irtikap eder, insanlar arasındaki münasebetleri kırar döker, azgınlıktan azgınlığa koşar ve herkesi sindirmeye çalışırlar Dahası, bunca fezayi ve fecâyii mazur göstermek için sürekli paranoyalar icad ederler: ‘Nükleer santral’ der birine saldırır; ‘Kara tehdit’ der, diğerini ortadan kaldırır; ‘irtica’ der, tiranlar döneminde bile eşine rastlanmayan kanunlar çıkarır; gelir gelir meşru ve yerleşik nizamlara toslarlar


İşe vaziyet edince isyanlarına, başkaldırmalarına meşruiyet kazandırmak için demogojilere girer, gerekli görürlerse bütün yasaları temelden değiştirir; kanunlara göre hareket edeceklerine, heva ve heves edalı hareketlerine göre kanunlar çıkarır ve herkesi aldattıklarını sanarlar gerçi bütün bunlara hiç kimse inanmaz ama korkudan da sesini çıkaramaz 11

Hiçbir zaman meşruiyet tanımayan ve fesat düşüncelerini başkalarına bir nizam gibi dayatan bu müfsitler, kuvvetlerini korudukları ve stratejik davrandıkları sürece mefsedetlerine devam edegelmişler ve kimseye de hesap vermemişlerdir; hatta çok defa bir kısım şakşakçılar tarafından alkışlandıkları dahi olmuştur Bu şekilde ortamı müsait buldukça bunlar daha da küstahlaşmış, Allah’a isyan etmiş, dinediyanete sövüp saymaya durmuş, hukuku ve insanî değerleri hiçe saymış, istediklerini ezmiş, istediklerinin sesini kesmiş; kan düşünmüş, kan dökmüş, anarşiye zemin hazırlamış, cismaniyeti şahlandırmış, bohemliği körüklemiş; sonra da bütün bunları yararlı, gerekli ve çağın icapları gibi göstermişlerdir

Eskiden beri bütün münkiri, mülhidi ve mürtediyle bir kısım din ve iman düşmanları hep böyle davrandılar İfsadı ıslah gösterdi, fesadı salah saydı; sürekli bozgunculukta bulundu, kitleleri birbirine düşürdü; farklılıkları kavga vesilesi yaptı, tahrik edilebilecek saf yığınları provoke etti; kan, irin ve gözyaşı üzerine saltanatlar kurarak kendi zevk ve sefalarına baktılar

Müfsit, Allah kuralları dahil hiçbir nizama saygılı olmamış, hep başına buyruk hareket etmiş ve her zaman bir anarşist gibi davranmıştır O bir dinsizdir ama dindar görünür; tam bir bozguncudur, ancak hep ıslahtan dem vurur Bir despottur, fakat ağzını her açısında “demokrasi der durur; sürekli terör estirdiği halde hiç sıkılmadan “insan haklarından söz eder Aslında farklı coğrafyalarda terörün asıl mimarı da işte odur Odur yeryüzünde fitne ve fesadı körükleyen; odur masum insanların kanına giren; odur diktatörlük tesis etmek için uluslararası kuralları kendine benzetmek isteyen; odur çıkarları uğruna canlara kıyan ve hanümanları yerle bir eden ve odur siyasî, idarî, iktisadî, kültürel bunalımlara sebebiyet veren

Hele bir de bunların arkasında Akif’in ifadesiyle zulmü alkışlayan, zalimi seven, şirretleri sevindirmek için kalkıp kendi değerlerine söven tali’siz bir güruh vardır ki, onlar da, duruşları itibarıyla öncekilerden daha geri değillerdir; böyleleri, her şeye bir ‘Evet!’ çeker, ellerini göğsünde kenetler, ‘Eyvallah!’ der ve akıllı davrandıklarını, herkesi idare ettiklerini sanarlar Oysa ki fesadın kanunu, kuralı olmadığı gibi müfsidin de belli bir çizgisi yoktur O, bugün böyle, yarın başka türlü, öbür gün ayrı bir fanteziye dilbeste ve bir başka zaman da farklı bir hezeyan peşindedir İşte, bunları alkışlayanların hâlleri bunlardan daha utandırıcı ve daha acıdır

Bunlar, farkına varmadan bir gün ‘demokrasi’, ‘hürriyet’ ve ‘insan hakları’ sözcüklerini alkışlarlar; bir başka gün ise, müfsitlerin darbelerine, zalimce savaşlarına, kan döküp kan içmelerine yahşi çekme mecburiyetinde kalırlar

Öyle görülüyor ki, insanlık Allah (cc)’a yönelip, her şeyi bir kere daha Hak anındaki mukadder duruşuna göre gözden geçireceği ana kadar ne fesat denen bu melanet dinecek, ne yeryüzündeki kargaşalar sona erecek, ne de asırlardan beri hayal edip durduğumuz huzur ve umumi saadet rüyaları gerçekleşecektir

Bu itibarla da bize, verilen çerçevede her zaman fesada karşı, onunla baş edebilecek dinamiklerle dimdik durmak, ıslah düşüncesine kilitli bulunmak, zulümden fersah fersah uzaklaşmak, adaletin yanında olmak ve en korkunç fesat girdapları karşısında dahi “pes etmeden hakkı tutup kaldırmak düşer

3 Ahlâk Açısından Fesat Olan Davranışlar


İslâm’ın koyduğu bazı ahlâk kurallarını çiğnemek de Kur’an tarafından fesat olarak nitelendirilmektedir Örneğin, büyü yaparak kötülüğe sebep olmak, akrabalık bağlarını koparmak, yalan söylemek, müminlerin birbirlerine yardım etmemeleri, Hz Lût (as) kavminin çirkin davranışları, mal ve servet biriktirerek onunla övünmek ve insanlara hükmetmeye kalkışmak gibi davranışlar birer fesattır

Kısaca can, mal, nesil, din ve akıl güvenliğini tehlikeye sokan her şey fesat, bunu yapan müfsit, bu zararlı işlere ‘mefsedet’ denir

Fesadın Sonuçları nelerdir?


Şüphesiz ki insanlar, hayır veya şer olsun bütün yaptıklarının karşılığını alırlar Yeryüzünde çeşitli şekillerde fesat çıkarıp ilâhî düzeni, kişilerin ve toplumların ahlâklarını, ürünlerini ve nesillerini bozan, onların haklarına tecavüz edip zulme sebep olan ve saadet halini kargaşaya ve mutsuzluğa çeviren bütün müfsitler cezalarını bulurlar

Kur’anı Kerim, Allah (cc)’ın fesat eylemlerini ve bunları yapanları bildiğini, onların yaptıklarından haberdar olduğunu, dolayısıyla onlara hak ettiklerini mutlaka vereceğini bildiriyor 12

Allah (cc) fesat çıkaranlara, ahdini bozanlara ve birleştirilmesini istediği bağları koparanlara lanet ediyor ve yurdun kötüsünü (Cehennemi) onlar için hazırladığını haber veriyor 13

İnsanların yaptıkları fiiller yüzünden hem karada, hem de denizde fesat çıkar Bununla toplumların huzuru kaçar, haklar ihlal edilir ve hatta tabiatın dengesi bozulur Bu fesada sebep olanlar, yaptıklarının karşılığının bir kısmını dünyada tadarlar Bazen bir belaya uğrarlar, bazen helak edilirler Tarihte bunun pek çok örnekleri vardır 14

Örneğin, Hz Şuayb (as)’i dinlemeyen ve fesat işlerden vazgeçmeyen Medyen halkı, kendilerini, Allah (cc)’a kulluk edin, yeryüzünde fesat çıkarmayın, diye uyaran Hz Salih (as)’e karşı kibirlenen ve alaya alan Semûd kavmi, kendilerini iffetli olmaya davet eden Hz Lût (as)’u dinlemeyen ahlâksız topluluk çeşitli cezalara çarptırıldılar

Allah (cc)’ın âyetlerini inkar eden ve davetlerinden yüz çevirip, fesada teşebbüs edenler için ahirette azap üstüne azap verilir 15

Fesat Hastalığından Kurtuluşun Yolu

Yeryüzünde karışıklık, kargaşa, fitne ve fesat, insanoğlu yaratıldığı günden bu yana her zaman varolmuş ve kıyamete kadar da varolacaktır Bazen sulh erlerinin karşı koymasıyla duraklayacak, bazen Cenâbı Hakk’ın ekstra inayetleriyle engellenecek, ama her zaman yeniden zaaflarımızın, ihtiraslarımızın bağrında boy atıp gelişecektir Bugüne kadar hep böyle oldu; bundan sonra da böyle olacağa benzer

Kur’ânı Kerim, fesadın insan tabiatında meknî bulunduğuna işaret eder ve ona karşı iman ve ameli salih yolunu salıklar İnsan, iman ve salihâtla kalbî ve ruhî hayata yönelerek nefsanî ve hayvanî hislerini baskı altına alabildiği ölçüde fesada karşı başarılı sayılır Aksine o, din ve diyanet adına tam donanımlı olmazsa, her zaman fesada yenik düşer ve çevresini de ifsat eder

Kendini ifsada salmış fertlerden sağlıklı bir toplum oluşturmanın mümkün olmadığıolamayacağı açıktır Böyle bir toplumda sürekli herc ü merç yaşanır, kaoslar kaosları takip eder, yığınlar heva ve heveslerine göre davranır; anarşi başını alır gider ve müfsitler bir baştan bir başa milleti kendilerine benzetirler Ne güven kalır ne huzur, ne saygı kalır ne de itibar; bütün değerler alt üst olur, her yanda sadece müfsitlerin edip eyledikleri konuşulur ihtimal, meleklerin mahiyeti Âdem karşısında istifsar edalı endişeleri de böyle bir âkıbete bakıyordu Eğer, bu endişenin altında, Allah (cc)’ın vaz’ettiği teşriî ve tekvinî emirlere başkaldırma, fıtrî ve tabiî nizamı ihlal ve şimdilerde olabildiğine yaygınca görüldüğü gibi kin, nefret, zulüm ve bohemce yaşamanın mevcudiyeti söz konusu idiyse, bugün bunların hepsi var; olmasını beklediğimize gelince, o da meleklerin göremedikleri ve sadece Allah’ın bildiği kalp ve ruh insanlarının mevcudiyetidir

Bugün, yeryüzünde Allah (cc)’ın tesis buyurduğu ve yaşanmasını istediği hayat tarzına, peygamberlerle gerçekleştirilen semavî anlayış ve telakkiye, insanca yaşamaya ve hayatı ukba derinlikleriyle yorumlamaya karşı ciddi bir tavır var Bir tavır var lahûtîliğe ve insanın iç derinlikleriyle kendini ifade etmesine ve pirim veriliyor âsîye, fesatçıya, bozguncuya Her yanda kalbini şeytana satmış bir sürü insan bozması var; bunlar, vuruyorkırıyor, çalıyorçırpıyor; vicdanlara baskı yapıyor, hakları çiğniyor; meşru sistemleri yıkıyor, yerine despotizmler ikame ediyor; kinle, nefretle gürlüyor, kan döküyor; sonra da kalkıp bütün bunları insanlık ve insanî değerler adına yaptıklarından dem vuruyorlar bin nefrin fesadı salâh sayanlara ve yazıklar olsun bu müfsitlere aldananlara! 16


Müminler, öncelikli olarak kendileri ıslah olmak ve fesat işlerden uzak durmak zorundadırlar Sonra da birbirlerine destek olarak fitne ve onun bir benzeri olan fesada karşı mücadele vermelidirler Onlar, fesada ve fitneye yol açacak davranışlara fırsat vermezler Fesatçılara karşı direnirler, onların ifsatlarını kolaylıkla yapmaları için meydanı boş bırakmazlar Müslümanlar bu görevi yerine getirmedikleri zaman yeryüzünde fesat giderek yaygınlaşır 17

Müslümanlar, fitne ve fesadı önlemek üzere müfsitlerin (bozguncuların) peşlerinden gitmezler, onlara ve onların sistemlerine, fikirlerine, eylemlerine hiçbir şekilde destek olmazlar Onlar akıllı insanların yaptığı gibi yaparlar Fesat zihniyetini iyi tanırlar ve onunla mücadele ederler 18


1 Büyük Türkçe Sözlük, D Mehmet Doğan
2 Enbiya sûresi, 2122
3 Enfal sûresi, 873
4 Nahl sûresi, 1688
5 A’raf sûresi, 78587
6 Yunus sûresi, 103942
7 Ankebût sûresi, 293637
8 A’raf sûresi, 7103
9 İslâm’ın Temel Kavramları H K ECE
10 Maide sûresi, 532
11 Fethullah Gülen
12 Âli İmran sûresi, 363
13 Ra’d sûresi, 1325
14 Rûm sûresi, 304142
15 Nahl sûresi, 1688
16 Fethullah Gülen
17 Enfal sûresi, 873
18 Ra’d sûresi, 1322


Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

 
Üst Alt