Son Konu

Garpçılık ne demek kısaca

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Osmanlıda Garpçılık ne çağırmak kısaca

Garbcılık (Batıcılık)


Tanzimat'tan sonra devleti kurtarmak ve modernleştirmek yolunda ortaya çıkan zihin akımlarından biri de Garpçılıktır Fikrin kökenini ıslahat faaliyetlerinin başlangıcı ile bütünleştirmek mümkündür Bu yüzden, I Meşrutiyet'e gelinceye dek Batılaşma hareketinin önderleri, ya padişahların bizzat kendileri veya onların desteklediği devlet adamlarıdır Koşul böyle olunca, hareketin kapsamı Gülhane Hattı Hümayunu gibi hükümdarla tebaa arasındaki münasebetlerin yeni hukuk esaslarına tarafından ayarlanmasından ibaret kaldı Bunun en kayda değer sebebi de Osmanlılar ve Avrupalıların ortak siyasî ve sosyal münasebetlerinde, inanç ve kültür farklılığının mevcudiyeti ve Osmanlı Müslüman toplumunun kendisini kültürel bakımdan Avrupalılardan üstün saymasıydı

I Meşrutiyet, Batılılaşma hareketlerinde bir dönüm noktasını teşkil eder Bu akımın civarda toplananlar, fikirlerini çoğunlukla İçtihaddergisinde ortaya atarlar Ama, Garpçıların da kendi arasında tam bir düşünce birliği içinde oldukları söylenemez Gerilemenin bir dizi gerekçeleri aralarında aydınlarıbaş sorumluluk sahibi tutmaları ve kendisine nur verilmeyenden nur istemeye hakkımız yokturifadeleri uyarı çekicidir bununla birlikte iyimserdirler Uçurumun kenarına gelmiş tek İslam Devleti'nin her şeye karşın kalkınabileceğine inanmışlardır Bir şartla ancak, sosyal inkılap yapılsın Bu ilmî bir metotla olabilir

Batıcılara tarafından Osmanlı Devleti'nin en büyük problemi Batılı olmamaktan kaynaklanmaktadır Dolayısı ile tek kuruluş yolu vardır o da bu yüzyılın fikir ve ihtiyaçlarına uygun medenî bir devlet ve halk müziği halini almaktır Yani ilmî manasıyla GarplılaşmaktırNur ondadırOna gitmek mecburidir Çünkü ikinci bir uygarlık yokturBatıcılar bu noktada ikiye ayrıldılar Batı'nın bir tüm olduğunu gülü ve dikeni ile benimsenmesini savunan Abdullah Cevdet ve arkadaşları birinci grubu oluşturur Bu noktada Abdullah Cevdet Batıyla çatışmayı Bal kabağının Krupp güllesiyle çarpışmasıolarak değerlendirir ve tatlı ama anlamsız bir hayal olduğunu ifade eder

İkinci grubu yaratıcı Celal Nuri ve arkadaşları ise Batının yalnız teknolojisinin alınması gerektiğini, Osmanlı Devleti hakkında düşmanca duygular besleyen Batıya kültürel açıdan karşısında çıkılmasının mecburi olduğunu savunur

Batıcıların esas tezlerini şu şekilde özet çıkarmak mümkündür

Batılaşmak, yani Batı devletlerine aynı bir ayla gelmek kaçınılmazdır

İmparatorluğun gelişmesine ve ilerlemesine din, tek başına bir engel değildir Ama İslamiyet'in hatalı yorumlanması ve bir dizi batıl itikatların gelişmesi kalkınmaya engel olmaktadır

Özel teşebbüsün desteklenmesi gerekmektedir

Batıcılar İttihadı Anasıryani Osmanlı birliğine taraftardırlar Bu anlamda Tanzimat ve Tanzimatçılığı savunmaktadırlar

Bu görüşlerin yanı sıra Batıcılar o dönem için radikal diyebileceğimiz fikirleri de savunmaktadırlar Bunların arasında padişahın tek eşli olması, fes'in atılarak şapkanın benimsenmesi, kadınların diledikleri tarzda giyinmelerine ve dolaşmalarına izin verilmesi, mevcut alfabenin atılarak Latin harflerinin kabul edilmesi, okuyuculuk, üfürücülük, falcılık vb davranışların yasaklanması, medreselerin kapatılarak batı kolejleri tipinde okulların açılması, birer aylaklık yuvası olan tekke ve zaviyelerin kapatılması

Batıcılık düşüncesini savunanlar siyasî partilerden aracısız yardım görmediler Fakat, fikirlerinin kayda değer bir kısmı Cumhuriyet'in ilanından daha sonra uygulama alanı buldu

Osmanlı İmparatorluğu'nda II Meşrutiyetin ilanından itibaren başlayan özgürlükçü hava içinde farklı alanlara yönlendirilmiş siyasal hafıza ve eylemlerin yanında Sosyalizmdüşüncesi de gündeme geldi Ama son derece zayıf bir akıntı olarak kaldı Parti, 1908 yılı sonundaki grev hareketleri ve 1909 yılında parlamento da uzun tartışmalara sebep olan işçi sendikalarıtartışmalarından daha sonra Eylül 1910'da Osmanlı Sosyalist Fırkasıadı ile kuruldu Parti, beyannamesinde Sosyalizmin Osmanlı İmparatorluğu'nda uygulamasını istemiştir Gerek şartname ve gerekse parti programındaki görüşler sosyalizmin alışılmış açıklamalarından öteye gitmemiştir

Osmanlı Sosyalistleri fikirlerini partinin kuruluşundan önce şubat 1910'da Hüseyin Hilmi (Sosyalist Hilmi) kadar çıkarılmaya başlanan İştirakdergisinde açıklamışlardır Keza fazla şikayetçi oldukları basın hürriyetininkötü uygulanması yüzünden kısa ömürlü olan jurnal gazeteleri de vardı

Parti, emekçi meselelerinin tartışılması üstünde kurulmasına rağmen; partinin parlamento içinde işçi sorunları, ya da sosyalist düşüncelerin tartışılması gibi konularda hiçbir katkısı olmadı Bunun şayet de en manâlı sebebi, partinin milletvekilinin bulunmaması ve parlamentodan da partiye hiçbir katılımın olmamasıdır

Osmanlı sosyalistleri insicamlı ve sürekli olmayan fikirleri içinde Batılaşma meselesini sosyalizmin gerçekleşmesine bağlamıştır Bu bakımdan, iki devrelik bir program öneri ettikleri görülmektedir Birinci devre siyasidir Öteki devrenin ise sosyalist olması gerekir Siyasi devre 10 Temmuz 1908'de meşrutiyetle gerçekleşmiştir Bu devrede kısa talimat yapan sosyalistler ihtilâlci ve savaşçı düşüncelerini ortaya koymaktan çekinmediler 10 Temmuz hürriyeti yine de harbenfeth olunmadı, alındıOsmanlı sosyalistlerine kadar Hürriyet ancak harp ve darp ilebüyük fedakarlıklarla, parça parça feth olunur Bu bakımdan 10 Temmuz sosyalist bir hareket değildir O halde yeni bir devrime lüzum vardır Fakat, devrimden daha sonra nasıl bir uygulamaya geçileceği ya da toplum refahının arttırılacağı konusunda her hangi bir çözüm yolu önermemiştir çünkü, tatmin edici veri birikimi, kadrosu ve alt yapısı yoktur *
 
Üst Alt