Son Konu

Gelecekten Haber Verme Aldatmacası: Fal, Astroloji

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Gelecekten Haber Verme Aldatmacası: Fal, Kehanet, Astroloji



Gelecekte neler olacak? Bu yıl başıma neler gelecek? Bunlar gibi onlarca soruyla ilgili olarak, insanların tarihin en eski zamanlarından bu yana birer aldatmaca olmasına rağmen başvurdukları fal ve kehanet yöntemlerinin iç yüzü nedir?

Tarihin en eski çağlarından bu yana, insanların gelecekte ne olacağını bilme merakı fal, kehanet gibi batıl arayışları canlı tutmuştur İnsanların bir kısmı başlarına gelecek tehlikeleri önceden öğrenebilecekleri zannıyla bazen sırf meraklarını giderebilmek, bazen kendilerince önlem alabilmek, bazen de sadece eğlence adı altında fal, kehanet ve astroloji gibi batıl yöntemlere başvurmuşlardır

Kimi insanlar bu batıl yöntemlerin Allah Katında yasaklandığını düşünmeksizin bunları zararsız bir uğraşı olarak görürken, bazıları ise insanların geleceği öğrenme merakından çıkar sağlamaktadırlar Oysa bu batıl arayışların hepsi asılsızdır Müminler “Onlar, 'tümüyle boş' şeylerden yüz çevirenlerdir (Müminun Suresi, 3) ayetinin hükmü gereği bu batıl inançların hiçbirine itibar etmezler Allah’a ve yarattığı kadere imanı zayıf olan veya bilgi eksikliği bulunan bazı insanların başvurdukları falcılık, tarot kartları, ruhlarla bağlantı kurduğunu iddia ederek gelecekten bilgi alma gibi yöntemlerin birer aldatmaca olduğunun bilincindedirler

Fal Bakmak, Baktırmak Kuran’da Yasaklanmıştır

Falcılık, çok eski çağlardan beri çeşitli kültürlerde izine rastlanan bir faaliyettir Falın geçmişinin milattan önce 4000 yıllarına kadar uzandığını gösteren belgeler, Mısır, Çin, Babil ve Kalde’de falcılık yapıldığını ortaya koymaktadır En eski falcılık örneklerinin ise Mezopotamya’da bulunduğu tahmin edilmektedir (Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 12135) Oysa Kuran’da eskiden Arapların da başvurduğu bu batıl geleneğe işaret edilerek fal kesin olarak yasaklanmıştır:

“Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur kurtuluşa erersiniz (Maide Suresi, 90)

Yıldız Falı: Astroloji

Günümüzde en yaygın olan fal türlerinden biri yıldız falıdır Gökyüzündeki yıldızların konumuna göre gelecekten haber verme aldatmacasına dayanan bu falın tarihi Sâbiîlere uzanır Sâbiîler, göğü oniki burca bölmüş, tapındıkları ve heykellerini diktikleri gezegenlerin durumlarına göre, yeryüzünde meydana gelecek olayları bildireceği iddiasıyla yıldızlarla ilgili birtakım hurafeler ortaya atmışlardı (Elmalılı MHYazır, Hak Dini Kuran Dili, VII 5208)

Günümüze kadar ulaşan bu sapkın inanç doğrultusunda yıldızların insan üzerinde etkisi bulunduğuna inanmak, gök cisimlerine müstakil bir güç atfedilmesine neden olacağı ve insanları giderek onları ilah edinmeye (Yüce Allah’ı tenzih ederiz) yönelteceği için Kuran ahlakı ile bağdaşmaz

Bazı kişilerin yanlış bir kader anlayışına sahip olmaları, bazılarının da yıldızların geleceğe dair haber verdiğine inanmaları ahir zamanın göstergelerindendir Peygamberimiz (sav) bir hadisinde bunu şöyle ifade etmiştir:

“Ahir zamanda ümmetim hakkında en çok endişe duyduğum: yıldızlara (inanmak), kaderi yalanlamak… (RamuzEl Ehadis, 11540)

Allah’ın emir ve yasakları, hoşnut olduğu ahlak özellikleri Kuran’da apaçık bildirilmişken kuşkusuz bu iddialarının ne denli akılsızca ve samimiyetsiz olduğu ortadadır Kuran’da büyük bir yanılgı içinde olan bu kişiler şöyle haber verilmiştir:

“Biz bunlara sırf bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz (Zümer Suresi, 3)

Gaybı Allah’tan Başkası Bilemez

Falcılık bir tür gayb (bilinmeyen) bilgisinden haber verme iddiasıdır Oysa Kuran’da gaybı Allah'tan başka hiç kimsenin bilemeyeceği, peygamberlerin dahi, kendilerine izin verilmedikçe gaybdan haber veremeyecekleri açıkça bildirilmektedir (En’am Suresi, 50)

Rabbimiz ancak razı olduğu kullarına gayb bilgilerini vahyedebilir Bu gerçek Kuran’da şu şekilde haber verilmiştir:

“O, gaybı bilendir Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz) Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer (Cin Suresi, 2627)

Ayetlerde de bildirildiği üzere Allah’ın seçtiği elçiler dışında hiçbir insanın kendi başına çabalaması ya da ruhlarla bağlantı kurmak için uğraşması o kişiyi gaybe dair bir bilgiye ulaştırmaz İnsanlar tarafından uydurulmuş New Age gibi batıl hareketlere kapılan insanlar çevrelerinde dikkat çekebilmek veya sivrilebilmek için medyumluk, kahinlik gibi özelliklere sahip oldukları yalanının arkasına saklanırlar Bu yolla insanları kandırmayı, onlardan saygı görebilmeyi, maddi çıkar elde etmeyi umarlar İnsanların birkaç kağıt parçasına, taşlara, kristal kürelere bakarak geleceği söyleyebilmeleri, Allah'ın dilemesi dışında, mümkün değildir

De ki: ‘‘Göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka kimse bilmez Onlar ne zaman dirileceklerinin şuuruna varmıyorlar’’ (Neml Suresi, 65)

Kehanette Bulunmak Kuran’da Yasaklanmıştır

Günümüzde sık sık karşılaştığımız, gelecekten veya geçmişten haber verdiğini iddia eden kahinler ve falcıların gaybı bilmeleri mümkün değildir İman etmeyen cinlerle iş birliği halinde olan bu kişiler, zan ve tahminle yalan söylemektedirler Kehanet adı verilen bu uydurmalar, Allah inancı zayıf bazı insanlar üzerinde etkili olabilmektedir Allah’ın belirlediği kader dışında hiçbir şeyin gerçekleşemeyeceğini bilmeyen bu insanlar korku ve endişeye kapılmakta, kendilerince tedbir almak amacıyla akıl ve mantık dışı şeyler yaparak komik duruma düşmekte, böylece şeytanın oyununa gelmektedirler Daha önce de belirttiğimiz gibi gaybı yalnızca Yüce Allah ve O'nun dilemesiyle ilim verdiği kişiler bilebilirler Bu nedenle falcılık ile geleceğe ve geçmişe dair bilgiler edinip bunlara göre hareket etmek büyük bir sapkınlıktır

Cinler de Gaybı Bilemezler

Bazı insanlar cinlerin gaybı bildiği yönünde yanlış bir inanışa da sahiptir Ancak gayb konusunda cinler de tıpkı insanlar gibi Allah’ın bildirdiği dışında herhangi bir bilgiye sahip değillerdir Gaybe dair söyledikleri ise birer zan ve tahminden ibarettir Çünkü cinler de tıpkı insanlar gibi imtihan için yaratılmış varlıklardır İçlerinde iman edenleri olduğu gibi, inkar içinde yaşayan cinler de bulunmaktadır Kuran’da kesin olarak bildirilen önemli bir gerçek ise cinlerin gaybı bilmedikleridir Cinlerin gayb haberlerine ulaşmaya çalıştıkları ancak başarılı olamadıkları ayetlerde şöyle bildirilir:

Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk Oysa gerçekte biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir şihab bulur Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?(Cin Suresi, 810)

Cinlerin insanlara gaybtan haber vermelerinin mümkün olmadığının açık bir delili ise Sebe Suresi'nin 14 ayetinde haber verildiği üzere cinlerin Hz Süleyman’ın ölümünden, sonradan haberdar olmalarıdır Bu gerçek Kuran’da şöyle haber verilmiştir:

Böylece onun (Süleyman’ın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü, onlara, asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi Artık o, yere yıkılıpdüşünce, açıkca ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azab içinde kalıpyaşamazlardı (Sebe Suresi, 14)

Mümin Ancak Allah’tan Yardım Diler

Hak dine karşılık binlerce çeşit hurafeye dayalı batıl inanç vardır Uğurlu günler, uğursuz günler, sayılar, renkler, tarihler, bazı hayvanlar, eşyalar, sözde uğur getiren taşlar, kurutulmuş otlar ve daha sayamayacağımız kadar çok yüzlerce batıl inanç

Bunlar tüm insanlık tarihi boyunca var olmuş ve hak dinden uzaklaşıldığı dönemlerde iyice yaygınlaşmıştır İnsanların maneviyat ihtiyaçlarını batıl inançlarla doldurmaya çalışan materyalist bir zihniyetin ürünü olan bu tür inanç ve öğretiler, hak dinin yaygınlaştığı yerde yok olmaya mahkumdur Bu batıl inançlar günümüzde bir kısım medya tarafından da desteklenmektedir Bunun sebebi, insanların maneviyat ihtiyaçlarının suni olarak karşılanabileceğinin ve din adı altında sunulan batıl geleneklerin din hakkında olumsuz bir kanı oluşturacağının düşünülmesi, bu sayede de insanların Kuran ahlakından büsbütün uzaklaşmasının beklenmesidir

Sonuç: “Hak geldi, batıl yok oldu

İnsan Allah’a kulluk etmek için yaratılmıştır Allah kimin daha iyi ve güzel davranışlarda bulunacağını, kimin şükredeceğini ve Kendi rızasına uygun yaşayacağını denemek için dünyayı yaratmıştır ve her canlı için bir kader belirlemiştir Allah’ın belirlediği kader kusursuzdur, onbinlerce kez yaşansa da asla tek bir karesi bile değişmez Kaderin kusursuzluğuna rağmen gelecekten haber almaya çalışmak ve bu çaba içinde asıl yaratılış amacından uzaklaşmak yalnızca zaman kaybetmektir

Allah’ın insanlar için seçip beğendiği İslam ahlakı akılcıdır, aydınlıktır, insanları akla ve bilime yöneltir Oysa batıl inançların mantıksızlığı ortadadır İslam ahlakında yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak vardır, ibadetler son derece açıktır, kolaydır Ancak batıl öğreti ve uygulamalara baktığımızda birbiriyle tutarsız, akıl ve mantıktan uzak yüzlerce farklı uygulamayla karşılaşırız Unutulmamalıdır ki Kuran ahlakının hakim olduğu bir toplumda batıl yok olmaya mahkumdur Alemlerin Rabbi olan Allah Kuran’da bu gerçeği şöyle bildirmiştir:

“Hak geldi, batıl yok oldu Hiç şüphesiz batıl yok olucudur (İsra Suresi, 81)

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 31 sayı (Ocak 2007) 56 sayfada yayınlanmıştır
 
Üst Alt