Son Konu

Halk Hikayeleri - Halk Hikayesi örnekleri

Welcome! You have been invited by osmanke to join our community. Please click here to register.

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Halk Müziği Hikayeleri nedir?
Ahali Hikayesi örnekleri
Millet Hikayeleri

Millet Hikayeleri Millet Hikayesi örnekleri

Irk anlatılarının önemli bir türü olan millet hikayeleri, batıda ve bizde üretiliş stil ve biçimi belirtilen bir tür olarak ele gücenmiş ve diğer anlatı türleri ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir

Millet hikayelerinde de bu anlatım ananesi devam etmekle beraber önemli bir takım farklar onu destandan ayırır Bunları şöyle düzenlemek mümkündür:

A) Tarihi bir vakanın olması durum değildir

B) NazımNesir karışıktır Zamanla nesir nazıma avantaj kazanmıştır

C) Şahısları ve olayların anlatılmasında realist, çizgilere daha çok yer verilmiştir

D) Kahramanlıktan fazla aşk maceraları konunun ağırlığını teşkil etmektedir

Konuları Bakımından Insanlar Hikayeleri:

1) Aşk Hikayeleri

2) Yiğitlik Hikayeleri

3) Aşk ve Mertlik Hikayeleri

Coğrafi Yayılışları Bakımından Irk Hikayeleri:

1) Anadolu'da Bilinen Millet Hikayeleri

2) Türk Dünyasının Bir Bölümünde Tanıdık Halk Müziği Hikayeleri

3) Türk Dünyasının Genelinde Bilinen Halk Müziği Hikayeleri

Çeşitli ve sayıları o kadar fazla olan Anadolu Halk hikayeleri, fazla öbür kaynaklardan gelmişlerdir Bunlar arasında, kökleri binlerce sene önceki Türk tarihinin derinliklerinde olanlar bulunduğu gibi, yeni olaylardan doğanlar ya da yabancı kültürden aktarılanlar da vardır Ahali hikayelerini barbar bir sınıflandırma ile, aşağıdaki türlere ayırabiliriz:

1) Destanlar ve Destanımsılar
2) Tarihler ve Menkıbeler
3) Aşık Hikayeleri
4) Masallar, Fıkralar ve Efsaneler

1) Destanlar ve Destanımsılar:
Epope, sözcük anlamı olarak Epos demektir; destanın diğer bir türü olan aşık şiirinde iyice farklıdır Destanın başlıca niteliği uzun soluklu bir anlatım olmasıdır Örneğin Oğuzlardan bize kalmış Büyükbaba Korkut Kitabı adlı destan, dresden yazmasında 12 tepe ve 300 sayfalık bir metindir Kırgızların Manaz Destanı sıradan olarak 90000 dize miktar Görüldüğü gibi destanlar en uzun millet edebiyatı türlerindendir
Destanlar çoğunlukla nazımla düzenlenmiştir Benzer öteki irk edebiyatı türlerinde olduğu gibi destanda da söz, ezgi ve seyirlik anlatım biçimi kullanılmaktadır Bütün bunların dışında destanlar ölçülü söz şeklinde söylenmiş, yani ölçü kullanılmıştır Destanlarda anlatılanlar yiğitlik hikayeleri ve doğa üstü varlıkların geçtiği olaylardır
Destanlar ulusların yazı öncesi çağlarında oluşmuş ve gelişmiş yapıtlardır Destanlar da, o çağlarda insanları yaratılış, tanrılar, keza de toplumun geçmişine dair bilgiler vemek amacıyla yazılırdı bu yüzden destanlar konuları bakımından iki grupta toplanır

1) Kozmogoni ve mitoloji konuları Tanrılar ve evrenin yaratılışını inceler
2) Ulusun geçmişindeki manâlı olaylar ve büyük önderler
Destanların günümüze kattıkları, geleneklerimiz, göreneklerimiz ve tarihimiz hakkında verdiği bilgilerdirEn önemlileri: Oğuz Destanı, Dede korkut hikayeleri, Ergenekon Destanı

2) Tarihler ve Menkıbeler:
Manâlı bir takım tarih olayları, insanlar aralarında, hikaye şekline dökülerek anlatılır Ağızdan ağıza dolaşan bu hikayeler, süre geçtikçe, esas hallerinden uzaklaşırlar Bunlar, ara sıra, kimlikleri bilinmeyen kişiler kadar yazıya geçirilir Anlatılan tarihi durum, eski çağlara doğru uzaklaştıkça, hayalle beslenerek destana masala içten kaymaya başlar Bu kayma, olaylar yazıya üstünden uzun süre geçtikten daha sonra geçirildiği zaman görülür Tevarihi Ali Osman(Osmanoğulları Tarihleri) adlı eser, olaylar yaşandığından fazla kısa bir zaman daha sonra yazıya geçirildiği için esasına emrindeki kalmıştır Klasik üstü olaylarla bezenen eserler de, İslam tarihinde görülmektedir: Seyyid Battal Gazi, Caferi Tayyar, Hz Ali'nin Cenklerigibi

3) Aşk Hikayeleri:
Aşk hikayelerinin khramanı bir aşıktır Rürk halkı şiire ve şaire aleyhinde büyük hürmet duyduğu için, çoğu saz şiarlerinin hayatlarını acıtatlı olaylarla süsleyerrek öykü etmişlerdir Kimi aşıklar da bu millet geleneğine uyarak, kendi hayatlarından kendi aşklarından laf eden hikayeler düzenlemişlerdir
Bir saz şairinin hayatı çevresinde doğan hikayelerin en tanınmışları: Köroğlu, Aşık Kerem, Aşık Garip'tir Köroğlu'ndan bir misal:

Dinleyin ağalar dinleyin beyler
Sorarım bunları birgün olur fakat
Adam olup koç bir soy binmişim
Kırarım belleri bir gün olur ancak
Ben yükümü dağ başında çözersem
Sıra sıra koç yiğidi dizersem
Yiğitler elinde bade süzersem
Ararım bunları bir gün olur ama

4) Masallar, Fıkralar ve Efsaneler:
Masallar nesirle söylenmiş, dinlik ve büyülük inanışlardan ve törelerden bağımsız, iyice hayal ürünü, gerçekle ilgisiz, ve anlattıklarında inandırmak iddiası olmayan, kısa bir anlatıdır Ancak, masalı yalnızca mucizeviolayları konu eden yazı biçimi olarak tanımlamak da kusur olur, çünkü, hayal ürünü olup doğaüstü olmayan masallar da vardır Masalı öykü, epope ve efsaneden ayıran esas özellik, masalın, gerek alışılmışüstü, lüzum reel hayattan alınma olayları, düş ürünüymüş gibi anlatmasıdır
Fıkra terimi, başlıca, fıkra, latife, nükte, ve çoğu hallerde yalnızca hikaye anlatılarına bahşedilen genel addır Fıkralarda kısa ve yoğun bir anlatım tekniği kullanılır Bu anlatı biçimi, halk edebiyatında, gerek sözlü, gerek yazılı olsun, bir hazine değerindedir fakat tamamen derlenmiş, sınıflanmış ve incelenmiş olmadıkları için bu hikayelerden yeterince yararlanılamaz
Efsaneyi, diğer anlatım türlerinden ayrı kılan efsanenin geçmiş hakkında söylediğinin hakiki olarak kabul edilmesidir Efsaneler reel niteliktedir Öteki bir anlatım farkı ise, efsanelerin jurnal anlatım diliyle, uslüpsüz, düz yazı şeklinde yazılı olmasıdır Bir epope parçası kompleks ve uzun soluklu anlatı bütününden kopup, kendine özgü üslup niteliklerini yitirince, sadece mucizevi yönleriyle bir kişiyi ya da bir olayı bildirmek göreviyle sınırlanınca efsaneolur

Millet Hikayesi Örneği (Tahir ile Zühre)


(Bir padişahla vezirin çocukları olmamaktadır Vezirin önerisiyle diyar diyar gez*meye karar verirler Yolda bir dervişe rastlarlar Derviş bir elmayı ikiye bölüp verir Birinin bir kızı olacağını; adını Zühre koymalarını; birinin de bir oğlu olacağını adını Tahir koymalarını ve bunların birbiriyle evlenmelerini tembih eder Sözlerine, bunları ayırmaya kalkanların dertten kurtulamayacağını ekledikten sonra giz olur Padişahla veziri yurtlarına dönerler

Bir süre sonra padişahın bir kızı, vezirin de bir oğlu olur Bunlar o kadar figân ederler fakat ancak ast yana gelince sesleri kesilir İkisini bir köşke koyup birlikte büyütürler)

Büyüyünce Tahir ile Zühre birbirine sevdalanır Aşklarını mânilerle anlatırlar

Ne diyeceklerse birbirine mânilerle demişler, E her mâni bir ima ise her ima da bin mana değil mi? Kâh gül, kâh karanfil, kâh sümbül üstüne mâniler dizerek diyeceklerini demişler birbirine ve o gün bu gün mâniler, kalpten kalbe giden bir yol olarak kalmış bizlere Sözü uzatıp da günaha girmeyelim, ne diyecektim sizlere:

Bir gün bu iki sevdalı, ne yaprağı bırakmışlar, ne dalı; mâni üstüne mâniler dizmişler



ALDI TAHİRALDI ZÜHRE

Benim yârim bir tane Talanım yok sözümde

Sarılmış mor mintana Sevdası var özümde

Canım kurban otsun Tek Tahir benim olsun

Senin gibi sultana Sultanlık yok gözümde



ALDI TAHİR ALDI ZÜHRE

Maşallah Zühre'm, maşallah Koncalar açıp doldu

Sen benimsin inşallah, Ne kurudu, ne soldu,

Herkesi kavuşturan, Ben seninim Tahir'im,

Bir Allah'tır, bir Allah Bu benim ahdim oldu *
 
Üst Alt