Son Konu

Hattat Hâfız Osman Efendi

nicebayan

Yeni Üye
Katılım
24 Ara 2016
Mesajlar
378,708
Tepkime
2
Puanları
38
Yaş
35
Web
nicebayan.com
Credits
-1
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
HATTAT HÂFIZ OSMAN EFENDİ

Osmanlı Devletinde yetişen âlim, velî ve büyük hattatlardan 1642 (H1052) senesinde İstanbul'da doğdu Babası, HasekiCâmiinin müezzini Ali Efendi idi Zamânının hat üstâdı olması nedeniyle, ilmî yönden fazla hattatlığı ile meşhûr oldu Osmanlı Devletinin en meşhûr hattâdı Şeyh Hamdullah Efendiden yüz sene sonra gelip, onun gibi yeni bir çığır açtığı için; Şeyhi sânî(İkinci şeyh) nâmıyla anıldı 1698 (H1110) senesinde İstanbul'da vefât edip, müdâvimi olduğu Kocamustafapaşa'daki Sünbül Efendi Dergâhı bahçesinde defnedildi

Ufak yaşta, Allahü teâlânın ulu kitabı Kur'ânı kerîmi ezberleyen Osman Efendi, Hâfız Osman nâmıyla anılmaya başlandıKüçücük yaşındaKur'ânı kerîme saygısı ve edebi ile dikkatleri çektiSadrâzam Köprülüzâde Fâzıl Mustafa Paşa göre himâye edildi Kur'ânı kerîm yazısına istidât ve hevesi dikkate alınarak, hat ustalarından Derviş Ali Efendiden ders alması temin edildi Derviş Ali Efendi kendisinin yaşlılık devresinde olması nedeniyle böyle kâbiliyetli bir talebeyi misafir etmek istemedi Kendi talebelerinin ileri gelenlerinden olan Suyolcuzâde Eyyûblu Mustafa Efendiye havâle etti Suyolcuzâde'den, aklâmı sitte adı verilen; sülüs, nesih, belirlenmiş, reyhânî, tevkî ve rik'a adındaki altı çeşitlilik yazı şeklini öğrendiğine dâir icâzet aldı Bu sırada on sekiz yaşındaydı 1659 (H1070) senesinde Şeyh Hamdullah'ın yazı stilini zamânında en iyi bilen hattat Nefeszâdeİsmâil Efendiye talebe oldu Her Tarafta Elifbeden başladı Şeyh Hamdullah'ın yazı üslûbunun tüm inceliklerine vâkıf oldu Yazıları Şeyh Hamdullah'ın yazılarına pek benzerdi oysa, işin mütehassısı olan kimseler bile, imzâsız yazıların kime âit olduğunu ayırt edemezlerdi

Hâfız Osman, kırk yaşına değin Şeyh Hamdullah'ın usûlünde yazı yazmaya devâm etti 1679 (H1090) senesinde sülüs ve nesihte kendi usûlünde eserler vermeye başladı Şeyh Hamdullah'ın yedinci yüzyıl hattatlarından YâkutülMusta'sımî'yi unutturduğu gibi, Hâfız Osman'ın ünü de beş yıl gibi kısa bir zaman içerisinde Şeyh Hamdullah'ı insanların zihninden sildi Hat'tan (hoş yazıdan) bahsedilen bitmiş Hâfız Osman akla gelirdi Devrin ileri gelen hattatlarındanAğakapılı İsmâil Ağa, Hâfız Osman Efendinin üstünlüğünü kabûl ederek; Hüsni hattı biz bildik, Osman Efendi yazdıderdi Zamânın pâdişâhı Sultan İkinci Mustafa Hana 1694 senesinde hat dersleri vermeye başladı Hâfız Osman Efendi, Pâdişâhın özlem ettiği yazıları yazar, Pâdişâh da o yazıları taklîd ederdi Hâfız Osman Efendi yazı yazarken, Pâdişâh hokkasını tutardıSultan Üçüncü Ahmed Hân da, Hâfız Osman'ın hat dersi verdiği talebeleri arasındaydı

Sünbül Efendi dergâhı şeyhlerinden Seyyid Alâeddîn Efendiden aldığı ilim ve feyzle, kalbini tasfiye ve nefsini tezkiye eden Hâfız Osman Efendi, ilim ve ibâdette zühd ve takvâda fazla ilerlemişti Hâl ve hareketlerini, ahlâk ve tabiatını Allahü teâlânın emrine, Resûli ekremin sünneti şerîfine uydurmakta büyük mesâfeler katetmişti Her hafta Cumâ günleri Sünbül Efendi dergâhına gider, dervişlere zikr esnâsında nezâret eder, onlara yol gösterirdi Zikr esnâsında kendisinden geçer, koynuna koyduğu varaklar hâlindeki yazılar, ortalığa yayılırdı Üstünde fevkalâde güzellikte yazılar bulunan bu varaklar, orada bulunanlar kadar toplanır, daha sonraHâfız Osman'ın müsâdesiyle arzu edenlere dağıtılırdı İhtiyâcı olan dervişler, kendisine verilen varakı satarak ihtiyâcını görür, ihtiyâcı olmayan da bereketlenmek için o varakı saklar, evinin en güzel köşesine asardı

Hâfız Osman Efendi, gâyet mütevâzî ve cömertti Allahü teâlânın bir kulunu memnun etmekten bir müslümanın işini görüp, duâsını almaktan fazla hoşlanırdı Meşk (Hat) dersi olmak için gelen coşkulu ve istidâtlı olan herkesle ilgilenirdi Pazar ve Çarşamba günleri umûmî ders yapardıBir gününü zenginlere, bir gününü de fakirlere ayırmıştıCumâ günleriSünbül Efendi Dergâhına sırası gelmişken evinden erken vakitte çıkar, yolu üzerinde, elindeki yazısını tashîh ettirmek için bekleyen talebelerle tek tek ilgilenirdi Bekliyeni gördüğünde hemen atından iner, yol üstündeki bir taşa oturur, zorunlu düzeltmeyi yapardı Talebelerinin özürlerini kabûl eder, onları sıkıntıya sokmazdı Birgün talebelerinden biri peşi sıra geldi Tâkib edildiğini anlayanHâfızOsman Efendi, dönüp ona ne arzu ettiğini sordu O da, rahatsızlığı sebebiyle birkaç gündür dersine gelemediğini, meşkini tashîh ettirmek için de fırsat bulamadığını söyledi OsmanEfendi, talebenin özrünü kabûl edip, anında atından indi Yol üstünde bir taşa oturup, zorunlu tashîhi yaparak talebenin gönlünü ve hayır duâsını aldı

Hâfız Osman Efendinin bu hâlleri pâdişâh hocası olduktan sonra da değişmedi Benzer tevâzu ve benzer alçak gönüllülüğü devâm etti Eline geçen malı Allah yolunda, yoksul fukarâya harceder, kendisi eski hâlinde devâm ederdi

Hâfız Osman Efendi, vakitlerini bir an anlamsız geçirmez, ya ilim öğrenmekle, ya ibâdet etmekle, ya ilim öğretmekle, veya hat dersleri vermekle geçirirdi Elinin alışkanlığının bozulmaması için hergün mutlakâ yazardı Hacca giderken de her konaklayışta yazı yazmış, el alışkanlığının bozumamasına fazla dikkat etmiştir

Ömrünün sonuna içten hastalanıp felç hâli vâki oldu Pâdişâh şahsen ilgilenip, kendi doktorlarını yolladı Yapılan tedâvi neticesi, Allahü teâlânın izniyle nisbî şifâ bulup üç sene daha yaşadı Meşk çalışmalarına ara vermeden, hastalığında bile devâm etti

Vefât etmeden önce, en son dersini Yedikuleli Emîr Efendiye verdi Emîr Efendinin İmâmı Zeynelâbidîn hazretlerinin bir şiirinden; Ve eykane ennehû yevmelfirâk(O, onun ayrılık günü olduğunu kat'î olarak bildi) mısra'ı üzerindeki hat çalışmasını tashîh edip, düzeltti İki saat sonradan vefât eyledi Sünbül Efendi Dergâhı bahçesinde defnine müteâkib imâm efendi telkîn saptamak için kalkınca, orada bulunan zamânın evliyâsından Sipâhi Mehmed Dede, hemencecik müdâhale edip; Hacı Efendi, zahmet çekme! Merhûmun işi şimdiden tamam oldu Rûhu illiyyîne yükseldi Hak teâlâ şefâatini müyesser eyleye!dedi

Kırk sene baştan başa durup dinlenmeden çalışan Hâfız Osman Efendi; yirmi beş Mıshafı şerîf, çok sayıda En'âmı şerîf, Delâili hayrât, yazı kıt'aları, karalamalar, murakka'lar yazdı Bir gece rüyâsında Resûli ekrem efendimizi görmekle şereflenerek aldığı emir üstüne, ilk defâ levha biçiminde Hilyei seâdet'i yazdı Bu hilyelerde Resûli ekremin şemâili şerîflerini, mübârek yüzlerinin şekillerini, hazreti Ali'nin rivâyetine tarafından târif ettiAsırlarca elden ele duvardan duvara dolaşan Hilyei seâdet levhaları, cemâli Resûlullaha âşık insanların yetişmesine vesîle oldu O'nun mübârek şemâili şerîflerini geceleri rüyâlarında, gündüzleri âşikâre görebilen bu mübârek halk, Hâfız Osman Efendiye binlerce duâlar gönderdiler

Hattat Osman Efendi, özenerek, bütün ustalığını kullanarak şânına lâyık edeb ve saygıya riâyet ederek yazmış olduğu Mıshafı şerîfleri; zamânın en sanatçı nakkaş ve tezhibçilerine teslim ederdi Onlar da benzer edeb ve saygı içerisinde vazifelerini icrâ ederler, asırlara mâl olacak, binlerce müslüman kadar kopye edilip yazılacak, milyonlarca müslüman tarafından okunacak şâheserler vücûda getirdi Hâfız Osman Efendinin eserlerini, yeğeni Bayrampaşa türbedârı Hâfız Mehmed Çelebi ve Ahdeb Hasan Çelebi gibi tezhib ustaları süslerlerdi İstanbul'un, zamânın hilâfet merkezi olması sebebiye, Hâfız Osman hattı ile basılan Kur'ânı kerîmler tüm dünyâya yayıldı Hâfız Osman Efendi de bütün dünyâda rahmetle anıldı

Birçok talebe yetiştiren Hâfız OsmanEfendi, hiçbir talebesinden ödenti almaz, bilakis talebesinin kâğıt ve kalem ihtiyâcını da kendisi tedârik yoluna giderdi Kendisinden icâzet alan talebe, tam bir ahlâk ve edeb numûnesi olarak mezûn olurdu Hâfız Osman Efendinin, elli civârında talebesi kitaplarda kaydedilmiştir Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi,Anbârîzâde Derviş Ali Efendi, Hasan Üsküdârî, Bursalı Mehmed Efendi, Kürtzâde Bursalı İbrâhim, Derviş Mehmed Kevkek ve Yûsufi Rûmî, Hâfız Osman Efendinin ileri gelen talebeleri arasındadır

1) Tuhfei Hattâtin; s301
2) Hat ve Hattâtân (Habib Efendi), İstanbul 1305, s121
3) Sicilli Osmânî; c3, s421
4) SefînetülEvliyâ; c3, s297
5) Bütün İlmihâl Seâdeti Ebediyye; (49 Baskı) s1084
6) KâmûsülA'lâm; c3, s1914
7) İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c16, s357 *
 
Üst Alt