Son Konu

HIV/AIDS ve Korunma

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
HIVAIDS ve Korunma HIVAIDS ve Korunma Hazırlayanlar: Prof Dr Serhat Ünal,Hacettepe AIDS Çare Araştırma Merkezi (HATAM) Müdürü Dr Aygen Tümer, Hacettepe AIDS Tedavi Araştırma Merkezi (HATAM) Koordinatörü Dünyada HIVAIDS Türkiye’de HIVAIDS HIVAIDS'in Bulaş Yolları ve Korunma Cinsel yolla bulaşma Kan ve kan ürünleri ile bulaşma Anneden bebeğe bulaşma Sağlık personeline bulaşma 2000'li yıllara girerken dakikada 11 yeni olgunun aramıza katıldığı çağımızın salgını olarak kabul edilen hastalık, AIDS Birincil defa 1981 yılında Amerika Birleşmiş Devletleri'nde ve Haiti'den gelen göçmenlerde ender rastlanan Pneumocystis carinii pnömonisi (PCP) ve Kaposi sarkomu (KS) olgularının saptanması ile AIDS, Edinsel İmmün Yetmezlik Sendromutanımlanmıştır PCP ve KS olguları o tarihe dek bir bir olarak görülmekte ve herhangi bir sorun olmamakta idi Benzer tarihlerde Amerika Birleşik Devletleri'nde sağlık merkezi klinisyenleri ve epidemiyologlar özellikle genç homoüel erkeklerde, birlikte görülen hastalık tablolarını ayrım etmişler ve bu olguları Rahatsızlık Kontrol ve Önleme Merkezine (Center for Disease Control and PreventionCDC) bildirmişlerdir 1981 yılının Haziran ayında sürveyans çalışmaları başlamış ve Şubat 1983 tarihine kadar 1000 HIVAIDS olgusu bildirilmiştir 1980'li yılların başlarında olgu sayısının eksik olması ve homoüel erkek grubunda görülmesi nedeni ile hastalık artı ilgi çekmemişti Ne zaman oysa biüel erkekler aracılığı ile kadınlara ve enfekte hamile kadınlardan da bebeklere enfeksiyon geçmeye başladı, vaka sayıları artan bir şekilde arttı ve HIVAIDS tüm dünyanın odak noktası durumuna gelmeye başladı Yayma yollarının özelliği, hastalığın belirtisiz geçen uzun bir döneminin olması ve tanı koymanın kan testleri açık havada mümkün olmaması HIV enfekte olgu sayılarının giderek artmasına neden olmaktadır Tıp dünyası, gönüllü kuruluşlar hastalığın öneminin anlatılabilmesi, toplumun bilgilendirilmesi ve korunma yollarının öğretilmesi için çalışmalar düzenlemeye başlamışlar ve 1 Aralık gününü de Dünya AIDS Günüolarak duyuru etmişlerdir Dünya Sıhhat Örgütü her yıl 1 Aralık için bir slogan belirlemekte ve tüm ülkeler bu çerçevede toplumu bilgilendirmeye yönelik çalışmalar yapmaktadırlar 1999 yılının sloganı Dinle, Öğren, Yaşa!olarak belirli olup bu slogandaki kasıt, hastalıkla ilgili farkındalılığı artırmak ve AIDS programlarını sağlamlaştırmak olarak düşünülmüştür Kan ve kan ürünlerinin rutin HIV yönünden taranması, antiretroviral ilaçların kullanıma girmesi, fırsatçı enfeksiyonların profilaksisinin (önlenmesinin) ve tedavisinin yapılabilmesi, yaygın ve etkili eğitim programlarının uygulanmaya başlanması ile HIVAIDS epidemisinde (yaygınlığında) son yıllarda kayda değer değişiklikler gözlenmeye başlamıştır Dünyada HIVAIDS Birleşmiş Milletler HIVAIDS Karşılıklı Programı (UNAIDS) verilerine göre dünyada 1994 yılında 17 milyon HIVAIDS'li birey yaşarken Aralık 1999 da bu rakamın 336 milyona ulaştığı bildirilmektedir (Şekil 1) Epideminin (Salgının) başından beri 163 milyon birey yaşamını HIVAIDS nedeni ile yitirmiş olup, bu olguların 127 milyonu 1549 yaş arası yetişkin ve 36 milyonu 15 yaş altı çocuklardan oluşmaktadır 1999 yılı içinde 56 milyon yeni olgu bildirilmiş olup, bu sayılara günde 16000, dakikada 11 yeni vaka eklenmektedir Veriler, son iki yıldır toplam HIVAIDS olgularında bir önceki yıla kadar %10 oranında bir çoğalma olduğunu ve yeni enfekte olguların %10'unun 15 yaş altı ve %50'sinin ise 1524 yaş arası gençler olduğunu bildirmektedir Bu veriler göstermektedir ancak; epidemideki en kayda değer değişikliklerden birincisi hastalığın ilk görülme yaşının 20’den 15’e inmesidir İkinci önemli değişiklik ise epideminin başlarında %20 olan enfekte bayan oranının %4050'lere yükselmiş olmasıdır Epidemiyologlar kadın erkek oranındaki bu eşitlenme trendinin geriye doğru dönemeyeceğini varsayım etmektedirler id Dünyada HIVAIDS olgularının %94'ü gelişmekte olan ülkelerde, %86'sı da SahraAltı Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya'da görülmektedir Ilk olguların görüldüğü yerler olan Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde 1994 yılından beri her sene tanı konan yeni vaka sayıları bir önceki yıldan artı değil iken, Afrika, Hindistan, Tayland gibi Asya ülkelerinde olgu sayıları katlanarak artmaktadır Bu farkın asıl nedeninin eğitimden kaynaklandığı düşünülmektedir, çünkü gelişmiş ülkeler etkin eğitim programları ile HIVAIDS' i ve korunma yollarını öğretebilmeyi başarmış gözükmektedir Eğitimde programların yanı sıra bir öteki önemli etkende idareli kuvvet olarak kabul edilmektedir Gelişmekte olan ülkeler kısıtlı bütçeleri ile giderek büyüyen sayıdaki hastalarını çare için gerekli masrafı yapmakta zorlanırken, beraberinde eğitim programlarını yürütememektedirler Bir Takım gelişmekte olan ülkelerde ve sanayileşmiş ülkelerde HIV enfeksiyonunun yayılımını engellemeye yönelik değişik programlar düzenlenmektedir Damar içi madde kullanımının önlenmesine karşın araştırmalar, ithal kan kullanımını sınırlayan politikalar, pak şırınga değişiklik programları üretilmiş olsa da bunların hiçbiri kimsesiz HIV bulaşını önlemede yeterli programlar olarak gözükmemektedir Türkiye’de HIVAIDS Türkiye'de cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili yeterli önlemlerin alınamaması ve eğitim programlarının yeterli etkinlikte olamaması nedenleri ile HIVAIDS büyük bir sorun olmaya başlamaktadır Ama ülkemizde sıhhat kayıt sistemlerinin bilhassa cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda tatmin edici çalışmaması ve hastalığın uzun süren belirtisiz döneminin olması nedeni ile gerçek rakamların bunun fazla üzerinde olduğu düşünülmektedir Türkiye'de birincil olguya 1985 yılında teşhis konmuş ve o tarihten başlayarak 1992 yılına dek vaka sayılarında bir önceki yıla tarafından fazla çoğaltma saptanmaz iken, 1992 yılından beri olgu sayıları katlanarak artmaktadır Türkiye'de HIVAIDS vaka sayılarının büyüme nedenleri şöyle sıralanabilir Ülke nüfusunun genç olması, Cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda bilgilerin kısıtlı olması, Turizm sektörünün ülkemizde artan bir şekilde gelişmesi: Ülkemize her geçen gün daha artı sayıda turist gelmektedir Bilhassa HIVAIDS olgularının sık olduğu ülkelerden gelen turistler aralarında bu hastalığa yakalanmış kişilerin bulunma olasılığı fazladır Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının çok sayıda olması ve gitgide artarak artması: Bilhassa yurt açık havada uzun süreli kalan vatandaşlarımızın bulundukları ülkedeki hasta sayısının sıklığına yan olarak bu hastalığa yakalanma riski artmaktadır Damar içi madde kullanımının gitgide artarak artması: HIVAIDS bulaş yolları aralarında damar içi madde kullananlar ikinci sırayı oluşturmaktadır Damar içi madde kullananların sayılarının gitgide artarak artması HIV enfekte olgu sayılarının da artmasına niçin olmaktadır Ülkemizde cinsiyete kadar dağılımda %735 erkek, %265 kadın olarak saptanmaktadır Olguların %20'sinin aralıksız yaşadığı yerin yurtdışı olduğu, toplam 57 ilden bildirim yapıldığı ve azami bildirimin Ankara, İstanbul ve İzmir'den olduğu bildirilmektedir HIVAIDS'in Bulaş Yolları ve Korunma Risk gruplarına göre HIVAIDS olguları incelendiğinde: %463 heteroüel, %948 damar içi madde kullananlar, %9 homoüel, %55 kan transfüzyonu (%15 hemofili hastaları, %4 öteki) yolu ile, %085 anneden bebeğe geçiş, %281 ise bilinmeyenlerden oluştuğu görülmektedir %281 gibi büyük bir oran göstermektedir fakat yetersiz bildirim laf konusudur ve bu da ülkemizdeki epideminin boyutunu öğrenmedeki güçlüğü gözler önüne sermektedir Cinsel yolla bulaşma HIV enfeksiyonunun en manâlı bulaş yolu cinsel temastır HIVAIDS her türlü cinsel temasla (homoüel, heteroüel, vajinal, oral, anal) bulaşmaktadır Semen (meni) ya da kanla temasa niçin olabilecek her türlü cinsel etkinlikte bulaş riski bulunmaktadır Bu tür bulaşa bağışık hiç kimse bulunmamaktadır Bulaş için HIV (+) kişi ile yapılan tek bir cinsel bağlantı bile yeterli olmakta ama cinsel temas sayısı arttıkça bulaş riski artmaktadır Cinsel aktiviteden bütünüyle kaçınarak ya da enfekte olmayan eşle monogamik bir ilişki sürdürerek HIV enfeksiyonunun bulaşı önlenebilmektedir Cinsel temas esnasında prezervatif (kondom, kılıf) kullanılmasının koruyuculuğu, kondomun lateks olması, dürüst ve kesintisiz kullanılması, yırtık veya delik olmaması kaydıyla kanıtlanmıştır Kadınlar için hazır olan intravajinal kondomlar da doğru ve aralıksız kullanımla etkili olmaktadırlar Kan ve kan ürünleri ile bulaşma Kanda virüsün yoğun miktarda bulunması nedeni ile virüsü içeren kişilerden alınmış kan ve kan ürünleri ile hastalık bulaşabilmektedir 1985 yılında antikor testlerinin bulunması ile dünyanın her yerinde kan ve kan ürünlerinin hastaya verilmeden önce HIV yönünden test edilmesi zorunlu kılınmıştır Türkiye'de 1987 yılından beri tüm kan ve kan ürünlerine ELISA yöntemi ile antikor saptandıktan sonradan hastaya verilmektedir, böylece kan ve kan ürünleri ile olan bulaş azalmış gözükmektedir Oysa hastalığın pencere döneminin olması, ivedi durumlarda test yapılmadan kan ve kan ürünlerinin kullanılabilmesi nedenleri ile oranı çok azda olsa bu yolla geçiş bildirilmektedir Damar içi madde kullanımı alışkanlığının önlenmesi, çare edilmesi, kullanılıyorsa ortak enjektör kullanımı risklerinin anlatılması bu grup hastalarda HIV bulaş riskini azaltmaktadır Bazı Avrupa ülkelerinde ve Amerika Birleşmiş Devletleri'nde devlet tarafından pak enjektör dağıtım programları uygulanmakta ve incelemeler önemli ölçüde galibiyet sağlandığını bildirmektedir Gelişmiş ülkelerde şırınga paylaşımının azaldığı, mikropsuz iğne satın alınışında ve iğne arıtma işlemlerinde yükselme gözlendiği saptanmaktadır Anneden bebeğe bulaşma HIV hamilelik süresince, doğum sırasında ve postpartum (doğum sonrası) dönemde emzirmekle bebeğe geçebilmektedir Bu oran %2030'dur Oysa HIV (+) anneye gebeliğinin son üç ayında, doğumdan daha sonra da bebeğe antiretroviral tedavi başlanır ve elektif sezaryen uygulanırsa bu oran %810'lara düşebilmektedir Perinatal(Doğum sırasında) geçişte korunmada kayda değer olan öncelikle HIV prevalansı(görülme sıklığı) yüksek olan bölgelerde doğurganlık yaşındaki ve HIV enfeksiyon riski olan kadınlara hastalığı öğretebilmektedir Eğer bayan HIV (+) ise doğum kontrol yöntemleri öğretilmeye çalışılmaktadır Buna karşın gebe kalan HIV (+) kadınlara erken dönemde kürtaj yapılması o kadar fazla ülke tarafından kabul edilmektedir Eğer anne adayı bebeği doğum yapmak istiyorsa gebeliğin son üç ayında anneye, doğumdan sonradan da bebeğe antiretroviral tedavi başlanmakta ve hasta yakın izleme alınmaktadır Afiyet personeline bulaşma Sıhhat personeline kan ile kontamine olmuş (bulaşmış) ceset sıvılarıyla bağlantı sonucunda HIV'nin geçişi olası olabilmektedir Kontamine iğne batmasını izleyen serokonversiyon riski %03 iken, mukoza veya derinin kanla kontamine vücut sıvılarıyla teması sonucunda serokonversiyon riski çok daha düşüktür Sağlık Durumu personeli öykü ve fizik inceleme ile enfekte hastaları ayırt etme olanağına sahip olamadıklarından korunmak için tüm hastaların kan ve diğer cisim sıvılarını potansiyel enfekte kabul ederek evrensel önlemlere uyarak çalışmalıdırlar Ülkemizde henüz sayıları bini bulan HIV enfekte olgular için hasta sayıları milyonları bulan ülkelerden misal alarak, sayıların daha da artmasını alıkoymak için çalışmalarımızı artırmalıyız HIV infeksiyonunun bulaş yollarını anlayışlı olmak, korunmayı öğrenmek, bilgi vermek ve tutum değişikliğinde bulunulmasını temin etmek, HIVAIDS'li hastaları toplumdan dışlamadan defalarca birlikte elele vererek yaşamakla bu hastalığa karşısında savaşım verebiliriz  
 
Üst Alt