Son Konu

Hızır Celebi (Hızır Bey)

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
HIZIR CELEBİ (Hızır Bey)


Osmanlı evliya ve alimlerinin buyuklerinden İsmi, Hızır Celebi bin Celaleddin'dir Nasreddin Hoca'nın torunlarındandır 1407 (H810) senesi Rebi'ulevvel ayının birinde Eskişehir'e bağlı Sivrihisar kasabasında doğdu 1458 (H863) senesinde İstanbul'da vefat etti Vefa ile Zeyrek arasında, Unkapanı'na giden cadde kenarında defnedildi

Kucuk yaşta babasından ilim tahsil etti Sonra MollaYegan'a talebe olup, akli ve nakli ilimleri tamamladı ve kızıyla evlenip damadı oldu İbni Cezeri'den kıraat ilmini oğrendi

Hızır Bey, zekasının kuvveti ve calışmasının cokluğu sebebiyle, bircok dini ve fenni ilimlerde derin alim oldu Memleketi olan Sivrihisar'da kadılık ve muderrislik yaptı Cok ince bilgilere vakıf olup, Fenari'den sonra eşi yoktu

Hızır Celebi, Bursa'daki Sultaniye Medresesinde pekcok oğrenci yetiştirdi Mevlana Muslihuddin Kastalani, Mevlana AliArabi, Hocazade ve Hayali Ahmed Efendi gibi meşhUr alimler ondan ilim ve feyz alarak yetişti Sonra onlar da pekcok oğrenci yetiştirmiş ve eserler vermişlerdir

Bursa'daki Bayezid Medresesinde de gorev yapan Hızır Bey, oradan İnegol'e kadı oldu Nihayet Edirne'ye gelerek yeniden eğitim ve oğretim hayatına dondu Bu arada Yanbolu kadılığında bulunduğu da belirtilmektedir

Ote yandan Osmanlı padişahı Sultan Mehmed, uzun zamandır yaptığı hazırlıkları tamamlayarak İstanbul'u kuşatmış ve gunlerce suren muhasara sonunda 29 Mayıs 1453'te Peygamber efendimizin mujdesine mazhar olarak şehri fethetmişti Fetihten bir gun sonra Padişahın Otağı HumayUnunda butun ileri gelen umera ve ulema toplanmışlardı Fatih Sultan Mehmed fetihle ilgili son bilgileri alıp gerekli emir ve fermanları verdikten sonra, Hızır Celebi'ye donerek; İstanbul kadısına hukum odur kidedi Bu fermanla Fatih, Hızır Beyi, İmparatorluğun en onemli vazifelerinden birine tayin ediyor ve ona olan guvenini en ust derecede gosteriyordu

Hızır Beyin İstanbul kadılığı uzun surmedi İstanbul'un fetih tarihi olan 1453'ten vefat ettiği 1458 yılına kadar 56 yıllık bir sure ile bu onemli vazifeyi yerine getirdi Ancak bu kısa surede gosterdiği icraatı ile cok başarılı oldu Bu başarı da Hızır Beyin unutulmaz Turk velileri ve alimleri arasında sayılmasında buyuk rol oynadı Adaleti ile ilgili menkıbeleri gunumuze kadar geldi Şoyle ki:

O zamanda kadılar bugunku belediye reislerinin yaptıkları işleri de yaparlardı Cunku o zamanlar, nufus ne kadar kalabalık olursa olsun, insanların mahkeme ile işleri az olurdu Kimse kimseye kotuluk duşunmez, komşu komşusunun hakkına riayet ederdi Nitekim Fatih'in, İstanbul'un fethinden once tebdili kıyafetle Edirne bedesteninde dolaşırken başından gecen hadise meşhUrdur Fatih Sultan Mehmed Han, bir sabah vakti, tebdili kıyafetle alışverişe cıktı Yanında halk kıyafetindeki vezirinden başka kimse yoktu Girdiği dukkandan iki okka yağ istedi Onu aldıktan sonra, beş okka da bal vermesini soyledi Dukkan sahibi; Efendim, ben siftahımı yaptım, balı da komşudan alın, o da siftah etsindedi Obur dukkana gittiler Oradan da ikinci bir şey alamadılar Boyle kac dukkanı dolaştılar, hicbirinden ikinci bir şey alamadılar Hızır Bey, komşunun değil hakkına, komşuya karşı ihsana bu kadar riayetkar olan boyle bir milletin kadısı idi

Boyle sultana, boyle kadı

Hızır Bey, İstanbul kadısı ve belediye başkanı olarak vazifeye başladıktan bir muddet sonra, bir hıristiyan mimar geldi Hızır Beyi buldu Kadı efendiye halini arzedip, padişah Fatih Sultan Mehmed Handan şikayetci olduğunu soyledi O zamanlar, Avrupa ulkelerinde değil kralı mahkemeye vermek, aleyhinde konuşmak bile, bir insanın kendi hayatından olması demekti O gunlerde, İspanya'da hıristiyanlar, binlerce muslumanı; kadın, ihtiyar, cocuk demeden kılıctan gecirmekteydi Bir hıristiyan ise, bir musluman devletinde, o devletin kadısına, devletin padişahını şikayet edebilme hakkını kendisinde bulabiliyordu

Hızır Bey, hıristiyan mimarı dinledi Fatih Sultan Mehmed Han, bugunku Ayasofya Camiinden daha yuksek kubbeye ve daha ustun mimari husUsiyetlere sahip bir cami yaptırmak istemiş ve o hıristiyan mimar da bu işe talib olmuştu Ama bir hıristiyan olarak, muslumanların, meşhUr Ayasofya kilisesinden daha ustun husUsiyetleri haiz bir esere sahib olmalarına gonlu razı olmamıştı Bu gayesini gercekleştirebilmek icin de, boyle bir camiyi kendisinin yapabileceğini soyleyerek işe talib oldu Caminin inşaatı başladı Mısır'dan binbir zahmetle getirilmiş sutunların yuksekliklerini kısa tutmuş, dolayısıyle kubbenin yuksekliği de Ayasofya'dan alcak olmuştu İnşaatın bitmesine yakın ziyarete giden Fatih Sultan Mehmed Han, sutunların kasıtlı olarak kucultulup, meşhUr Ayasofya'dan daha ustun bir binanın yapılmaması gayreti gudulduğunu anladı Bu hale cok hiddetlendi Hıristiyan mimarın cezalandırılmasını emretti Emir yerine getirildi Eli kesildi Yuzlerce kilometreden binbir emekle gelen mermer sutunlar, hıristiyan gayreti ile kısaltılmış, Sultanın emri ve iyi niyeti ayaklar altına alınmıştıUstelik devletin kanun ve nizamına uymak karşılığında zımmilik hakkı bahşedilmiş olmasına rağmen, boyle bir yola tevessul etmişti Bir mimar icin el, her şeyden daha fazla luzumluydu Ama malesef, duşunmeden işlediği bir suca diyet olmuş, elsiz kalmıştı İki cocuğu bir hanımı vardı Muslumanların halini, Osmanlıların adaletini bilenler; Bu işte bir acelelik var, muslumanlar bu işi yapanı suclu bulurlar, hele onların adil kadıları, padişahın bile gozunun yaşına bakmaz cezasını verirlerdediler Hıristiyan mimar pek inanmadıysa da, ısrarlar karşısında dayanamayıp kadıya gitmeye karar verdi İşte onun icin, Hızır Beyin huzUrunda bulunmaktaydı Butun bunları, adil Osmanlı'nın adil kadısına tek tek anlattı Hızır Bey, tam bir sukUnetle hadiseyi dinledi Daha sonra soruşturup, meseleye vakıf oldu Şahidlerle beraber, Fatih Sultan Mehmed Hanı, imparatorların, kralların, beylerin taht ve mulkleri, iki dudağı arasından cıkacak bir cift soze bağlı olan Osmanlı padişahını mahkemeye davet etti Bildirilen saatte mahkeme teşkil edildi O sırada, Fatih Sultan Mehmed Han da geldi Eli kesilen hıristiyan mimar ayakta duruyor, urkek urkek etrafını seyrediyordu Boyle bir mahkemeyi ilk defa goruyordu Cunku onların bildiği, guclu olanın hakim olmasıydı ve gucu yetene her şey mubahtı Kohne Bizans, zayıf olan herkesin ezildiği, gucsuzun elinden ekmeğini kapanın kahraman olduğu, mahkemelerin değil sucluya ceza vermek, zulum goren masUmu cezalandırdığı bir yerdi Boyle bir toplumdan gelen bir kimse, Osmanlının adil idaresini hayal bile edemezdi İstanbul Fatihi Sultan Mehmed Han, mahkeme salonu olarak kullanılan yere girince, baş koşede bulunan yere oturmak arzusuyla o tarafa doğru yoneldi Padişahın bu halini goren kadı Hızır Bey, hic cekinmeden; Oturma begum! Hasmınla yuzleşmek uzere, mahkeme huzUrunda ayakta dur!dedi Sultan, sozu ikiletmeden soylenilen yere gecti Mahkemenin padişahı HızırBeydi Cunku Hızır Beyin şahsında, İslamiyetin adil hukumleri karşısında bulunmaktaydı Hızır Bey; Sen, Murad oğlu Mehmed! Bu zımminin elini kestirdin mi?deyip soze başladı Mahkeme neticesinde; Sen, Murad oğlu Mehmed! Mahkeme edilmeden bu zımminin elini kestirdiğin icin kısas olunacaksın! Senin elin de onunki gibi kesilecek! Eğer zımmiyi razı edebilirsen, olunceye kadar onun ve colukcocuğunun maişetini temin etmek karşılığında elini kesilmekten kurtarabilirsin!dedi Herkesle birlikte Padişah da tam bir sukUnet icerisinde kararı dinledi Hıristiyan mimar, bu ulvi karar karşısında daha fazla dayanamadı Ağlayarak Padişahın ellerine kapandı Olunceye kadar maişetini temin etmek karşılığında anlaştılar Zalimleri bile ağlatacak boyle bir adaletin, ancak hak bir dinin mensupları tarafından icra edilebileceğini duşunen hıristiyan mimar, aile efradı ile birlikte musluman olmakla şereflendi O da yuce İslam dininin yayılması icin gayret eden kimseler arasına katıldı Bu mahkemeden birkac gun sonra, Fatih Sultan Mehmed Han, Kadı Hızır Beyi ziyaret etti Mahkeme esnasında gosterdiği adalete teşekkur edip; Eğer bana, bir suclu gibi değil de, bir padişah gibi muamele etseydin, seni şu kılıcımla parcalardımdedi Hızır Bey de, Padişaha mahkeme esnasındaki hal ve hareketleri icin teşekkur ettikten sonra; Eğer padişahlığına guvenip, dinin emri olan hukmume karşı gelseydin, seni bu arslanlara parcalattırırdımdedi ve paltosunun iki eteğini cekti Bakanlar, Hızır Beyin eteği altındaki iki arslanın sert bakışlarını gorduler Boyle sultana, boyle kadıdemekten kendilerini alamadılar
 
Üst Alt