Forumdas
Editor
- Katılım
- 6 Ara 2022
- Mesajlar
- 7,544
- Tepkime
- 15,298
- Puanları
- 113
- Konum
- adana
- Web
- forumdas.com.tr
- Credits
- -11
Huzeyfe Bin Yemân
Uhud savaşında bazı yakınları ölen müşrikler Müslümanlardan bunların intikamını almak istediler Alçakca bir plân hazırladılar Hemen de planı tatbike koydular Bu maksatla bir heyet Medine'ye giderek Resulullahın huzuruna çıkıp:
- Yâ Resûlallah Bizim kabîlelerimiz İslâmiyeti kabûl ettiler Yalnız Kur'ân-ı kerîm öğretmenine ihtiyâcımız var Lütfen bize; İslâmiyeti Kur'an-ı kerimi öğretecek kimseler yollar mısınız? diye ricada bulundu
Sevgili Peygamberimiz kendilerine 10 kişilik bir öğretmenler heyeti yolladılar Başlarında
Âsım bin Sâbit hazretlerinin bulunduğu bu heyette Mersed bin Ebî Mersed Hâlid bin Ebî Bükeyr Hubeyb bin Adiy Zeyd bin Desinne Abdullah bin Târık Muattib bin Ubeyd de bulunuyordu
Bu öğretmenler kâfilesi geceleri yürüyerek gündüzleri gizlenerek Hüzeyl Kabilesi topraklarında Reci' suyu başında seher vakti konakladılar
Bu sırada yanlarında bulunan Adal ve Kare kabilesi heyetinden biri bir bahane ile yanlarından ayrıldı Hemen Lıhyanoğullarına gidip haber verdi
Çarpışmaya karar verdiler
Çok geçmeden kâfilenin etrâfı sarıldı 200'den fazla silâhlı eşkiyâ oradaydı
- Bize öğretmen lâzım! diyenler çekip gittiler O güzîde Müslümanları eşkiyâ ile karşı karşıya bıraktılar
Lıhyânoğulları mensupları esir ticâreti ile geçinirlerdi Bu sebeple:
- Teslim olun Canınızı kurtarın teklifinde bulunuyorlardı Asıl niyetleri onları Mekke'de köle olarak satmaktı Böylece çok para kazanacaklardı Çünkü Mekke'li müşrikler kendilerine:
- Yakaladığınız her Müslüman için değerinden fazla para öderiz demişlerdi
Bunu Müslümanlar da duymuşlardı Onun için aralarında istişâre ederek çarpışmaya karar verdiler Arkalarını dağa dönüp kılıçlarını çekip Allahın dîni uğrunda vuruşmaya başladılar
İkiyüz kişilik düşmana karşı görülmemiş bir kahramanlıkla çarpıştılar Üzerlerine saldıran kuvvetten bir kısmını öldürdüler
Nihayet çarpışa çarpışa on Sahâbi'den yedisi okla vurularak orada şehid düştü
Sadece Hubeyb bin Adiy Zeyd bin Desinne ve Abdullah bin Târık kalmış müşriklerle çarpışıyorlardı
Çok geçmeden müşrikler onları sağ olarak yakaladılar
Arkadaşlarım bana örnektir
Lıhyanoğulları üçünü de yayların kirişleri ile bağladılar Mekke'ye götürmek üzere yola çıktılar
Abdullah bin Târık Mekkeli müşriklere götürülmeye râzı olmadı Gitmemek için zorlandı
- Vallahi ben size arkadaş ve yoldaş olmam! Şehid olan arkadaşlarım bana örnek ve önderdir deyip bir zorlayışta ellerini kurtardı
Lıhyanoğulları O'nu taşa tuttular sonunda O'nu da şehid ettiler
Lihyânoğulları Hubeyb bin Adiy ve Zeyd bin Desinne'yi Mekke'ye götürüp müşriklere yüksek bir fiyatla sattılar
Çünkü Hz Hubeyb Bedr Gazâsında müşriklerden Hâris bin Âmir'i Cehenneme yollamıştı
Onun oğulları şimdi kendisini almak için büyük para ödediler
Zeyd bin Desinne'yi de Safvân bin Ümeyye Bedir savaşında öldürülen babası Ümeyye bin Halef'in intikâmını almak üzere satın aldı
Mekkeli Müşrikler Hz Hubeyb ve Zeyd'i satın aldıktan sonra onlara ne cezâ vereceklerini konuşuyorlardı:
- Hayır! Evvelâ işkence etmeliyiz
- Ama Harâm aylar içinde bulunuyoruz!
- Evet! Bu sebeple hemen öldüremeyiz! Harâm ayların geçmesini beklememiz gerek
- O hâlde hapsedelim
- Ellerini ayaklarını zincire vuralım! diyorlardı Öyle yaptılar
İntikam hırsı
Harp meydanındaki yenilginin intikâmını müdâfaasız bir insandan alacaklardı Hem de o esîri; harpte değil parayla pazardan almışlardı!
Hârisoğulları iftihârla Hubeyb bin Adiy'i kendi âile fertlerine gösteriyorlar:
- İşte babamızı öldüren Şimdi vereceğimiz cezâyı beklemekte! diyorlardı
Hz Hubeyb bin Adiy hapsedildiği evde tam bir tevekkül ile Allahü teâlânın kendisi hakkındaki takdirini bekliyordu
Üzüm salkımı
Hapsedildiği evde bulunan ve azatlı bir cariye olan Mâviye şöyle anlatmıştır:
Hübeyb benim bulunduğum evde bir hücreye hapsedilmişti Ben ondan daha hayırlı bir esir görmedim
Bir gün baktım elinde insan başı gibi kocaman bir üzüm salkımı vardı Ondan yiyordu Hergün böyle üzüm salkımı elinde görülürdü
O mevsimde hem de Mekke'de üzüm bulmak asla mümkün değildi Allahü teâlâ ona rızık veriyordu
Hz Hubeyb hapsolunduğu hücrede namaz kılar Kur'ân-ı kerîm okurdu Onun okuduğu Kur'ân-ı kerîmi dinleyen kadınlar ağlaşırlar Ona acırlardı
- Ona bir isteğin var mı? dediğimde
- Bana tatlı su ver putlar için kesilen hayvanların etinden getirme bir de beni ödürecekleri zaman önceden haber ver başka birşey istemem dedi
Öldürüleceği gün kararlaştırılınca gidip kendisine söyledim Hayret ettim öldüreceği zamanı öğrenince onda en ufak bir değişiklik ve zerre kadar üzüntü eseri görülmüyordu Bana:
- Ne olur bana bir ustura buluver Temizlik yapacağım Ben de sana duâ ederim dedi
Haksız yere cana kıymayız
Ben de çocuğumun eline bir ustura verip gönderdim Çocuk yanına gidince birden korktum
- Eyvah bu adam çocuğu ustura ile keser o nasıl olsa öldürülecek dedim Koşup çocuğa baktım
Hubeyb gönderdiğim usturayı çocuğun elinden alıp çocuğu sevmek için dizine oturtmuştu Ben bu durumu görünce çok korkup feryâd etmeye başladım Durumu anlayınca
- Bu çocuğu ödüreceğimi mi zannediyorsun? Bizim dînimizde böyle şey yok Haksız yere cana kıymak bizim hâl ve şânımızdan değildir dedi Aslında eli usturalı bir esir çok şey yapabilirdi Hattâ bu fırsat sâyesinde hürriyetine bile kavuşabilirdi
Hz Hubeyb böyle birşeyi düşünmek bile istemedi Küçük bir yavruyu âlet etmek küçüklüğünü aklına bile getirmedi
Hubeyb bin Adiy ve Zeyd bin Desinne'yi öldürmek için müşriklerin kararlaştırdığı gün gelmişti Fakat müşriklerin kin ve intikâm hisleri geçmek bilmedi
Herkese haber verildi Bu yüzden şehrin zengin-fakîr genç-ihtiyâr kadın-erkek ve bütün çocuklar oradaydılar Bu iki yüce Sahâbenin başına gelecekleri merak ediyorlardı
Bir isteğin var mı?
Bir sabah erkenden O büyük îmânlı Sahâbînin zincirlerini çözüp zindandan çıkardılar Mekke dışında Ten'im denilen yere götürdüler Çünkü bütün mel'anetlerini orada yapmayı âdet edinmişlerdi
Bu iki Allah ve Resûlullah dostu ise heyacanlı değildilerYolda karşılaşıp görüşen bu iki Sahâbî kucaklaşarak birbirlerine uğradıkları belâya sabretmelerini tavsiye ettiler
Az sonra bir müşrik bağırdı:
- Ey Hubeyb! Sen bizim babamızı Hâris bin Âmir'i öldürdün Bugün onun intikâmını senden alacağız Ölmeden önce bir isteğin var mı?
Hubeyb bin Adiy gâyet sâkin şunları söyledi:
- Yaşatan ve öldüren ve öldükten sonra gene diriltecek olan yalnız Cenâb-ı Allahtır O'na binlerce hamd olsun
Darağacında namaz
Müşrikler hayretle tekrar sordular:
- Ölmeden önce son bir arzun yok mudur?
- Beni bırakınız iki rekât namaz kılayım
- Kıl orada
Elleri ve ayakları çözülen Hz Hubeyb hemen namaza durup büyük bir sükûnet içinde huşû' ile iki rekât namaz kıldı Cenâbı Hakka son duâlarını yaptı
Uhud savaşında bazı yakınları ölen müşrikler Müslümanlardan bunların intikamını almak istediler Alçakca bir plân hazırladılar Hemen de planı tatbike koydular Bu maksatla bir heyet Medine'ye giderek Resulullahın huzuruna çıkıp:
- Yâ Resûlallah Bizim kabîlelerimiz İslâmiyeti kabûl ettiler Yalnız Kur'ân-ı kerîm öğretmenine ihtiyâcımız var Lütfen bize; İslâmiyeti Kur'an-ı kerimi öğretecek kimseler yollar mısınız? diye ricada bulundu
Sevgili Peygamberimiz kendilerine 10 kişilik bir öğretmenler heyeti yolladılar Başlarında
Âsım bin Sâbit hazretlerinin bulunduğu bu heyette Mersed bin Ebî Mersed Hâlid bin Ebî Bükeyr Hubeyb bin Adiy Zeyd bin Desinne Abdullah bin Târık Muattib bin Ubeyd de bulunuyordu
Bu öğretmenler kâfilesi geceleri yürüyerek gündüzleri gizlenerek Hüzeyl Kabilesi topraklarında Reci' suyu başında seher vakti konakladılar
Bu sırada yanlarında bulunan Adal ve Kare kabilesi heyetinden biri bir bahane ile yanlarından ayrıldı Hemen Lıhyanoğullarına gidip haber verdi
Çarpışmaya karar verdiler
Çok geçmeden kâfilenin etrâfı sarıldı 200'den fazla silâhlı eşkiyâ oradaydı
- Bize öğretmen lâzım! diyenler çekip gittiler O güzîde Müslümanları eşkiyâ ile karşı karşıya bıraktılar
Lıhyânoğulları mensupları esir ticâreti ile geçinirlerdi Bu sebeple:
- Teslim olun Canınızı kurtarın teklifinde bulunuyorlardı Asıl niyetleri onları Mekke'de köle olarak satmaktı Böylece çok para kazanacaklardı Çünkü Mekke'li müşrikler kendilerine:
- Yakaladığınız her Müslüman için değerinden fazla para öderiz demişlerdi
Bunu Müslümanlar da duymuşlardı Onun için aralarında istişâre ederek çarpışmaya karar verdiler Arkalarını dağa dönüp kılıçlarını çekip Allahın dîni uğrunda vuruşmaya başladılar
İkiyüz kişilik düşmana karşı görülmemiş bir kahramanlıkla çarpıştılar Üzerlerine saldıran kuvvetten bir kısmını öldürdüler
Nihayet çarpışa çarpışa on Sahâbi'den yedisi okla vurularak orada şehid düştü
Sadece Hubeyb bin Adiy Zeyd bin Desinne ve Abdullah bin Târık kalmış müşriklerle çarpışıyorlardı
Çok geçmeden müşrikler onları sağ olarak yakaladılar
Arkadaşlarım bana örnektir
Lıhyanoğulları üçünü de yayların kirişleri ile bağladılar Mekke'ye götürmek üzere yola çıktılar
Abdullah bin Târık Mekkeli müşriklere götürülmeye râzı olmadı Gitmemek için zorlandı
- Vallahi ben size arkadaş ve yoldaş olmam! Şehid olan arkadaşlarım bana örnek ve önderdir deyip bir zorlayışta ellerini kurtardı
Lıhyanoğulları O'nu taşa tuttular sonunda O'nu da şehid ettiler
Lihyânoğulları Hubeyb bin Adiy ve Zeyd bin Desinne'yi Mekke'ye götürüp müşriklere yüksek bir fiyatla sattılar
Çünkü Hz Hubeyb Bedr Gazâsında müşriklerden Hâris bin Âmir'i Cehenneme yollamıştı
Onun oğulları şimdi kendisini almak için büyük para ödediler
Zeyd bin Desinne'yi de Safvân bin Ümeyye Bedir savaşında öldürülen babası Ümeyye bin Halef'in intikâmını almak üzere satın aldı
Mekkeli Müşrikler Hz Hubeyb ve Zeyd'i satın aldıktan sonra onlara ne cezâ vereceklerini konuşuyorlardı:
- Hayır! Evvelâ işkence etmeliyiz
- Ama Harâm aylar içinde bulunuyoruz!
- Evet! Bu sebeple hemen öldüremeyiz! Harâm ayların geçmesini beklememiz gerek
- O hâlde hapsedelim
- Ellerini ayaklarını zincire vuralım! diyorlardı Öyle yaptılar
İntikam hırsı
Harp meydanındaki yenilginin intikâmını müdâfaasız bir insandan alacaklardı Hem de o esîri; harpte değil parayla pazardan almışlardı!
Hârisoğulları iftihârla Hubeyb bin Adiy'i kendi âile fertlerine gösteriyorlar:
- İşte babamızı öldüren Şimdi vereceğimiz cezâyı beklemekte! diyorlardı
Hz Hubeyb bin Adiy hapsedildiği evde tam bir tevekkül ile Allahü teâlânın kendisi hakkındaki takdirini bekliyordu
Üzüm salkımı
Hapsedildiği evde bulunan ve azatlı bir cariye olan Mâviye şöyle anlatmıştır:
Hübeyb benim bulunduğum evde bir hücreye hapsedilmişti Ben ondan daha hayırlı bir esir görmedim
Bir gün baktım elinde insan başı gibi kocaman bir üzüm salkımı vardı Ondan yiyordu Hergün böyle üzüm salkımı elinde görülürdü
O mevsimde hem de Mekke'de üzüm bulmak asla mümkün değildi Allahü teâlâ ona rızık veriyordu
Hz Hubeyb hapsolunduğu hücrede namaz kılar Kur'ân-ı kerîm okurdu Onun okuduğu Kur'ân-ı kerîmi dinleyen kadınlar ağlaşırlar Ona acırlardı
- Ona bir isteğin var mı? dediğimde
- Bana tatlı su ver putlar için kesilen hayvanların etinden getirme bir de beni ödürecekleri zaman önceden haber ver başka birşey istemem dedi
Öldürüleceği gün kararlaştırılınca gidip kendisine söyledim Hayret ettim öldüreceği zamanı öğrenince onda en ufak bir değişiklik ve zerre kadar üzüntü eseri görülmüyordu Bana:
- Ne olur bana bir ustura buluver Temizlik yapacağım Ben de sana duâ ederim dedi
Haksız yere cana kıymayız
Ben de çocuğumun eline bir ustura verip gönderdim Çocuk yanına gidince birden korktum
- Eyvah bu adam çocuğu ustura ile keser o nasıl olsa öldürülecek dedim Koşup çocuğa baktım
Hubeyb gönderdiğim usturayı çocuğun elinden alıp çocuğu sevmek için dizine oturtmuştu Ben bu durumu görünce çok korkup feryâd etmeye başladım Durumu anlayınca
- Bu çocuğu ödüreceğimi mi zannediyorsun? Bizim dînimizde böyle şey yok Haksız yere cana kıymak bizim hâl ve şânımızdan değildir dedi Aslında eli usturalı bir esir çok şey yapabilirdi Hattâ bu fırsat sâyesinde hürriyetine bile kavuşabilirdi
Hz Hubeyb böyle birşeyi düşünmek bile istemedi Küçük bir yavruyu âlet etmek küçüklüğünü aklına bile getirmedi
Hubeyb bin Adiy ve Zeyd bin Desinne'yi öldürmek için müşriklerin kararlaştırdığı gün gelmişti Fakat müşriklerin kin ve intikâm hisleri geçmek bilmedi
Herkese haber verildi Bu yüzden şehrin zengin-fakîr genç-ihtiyâr kadın-erkek ve bütün çocuklar oradaydılar Bu iki yüce Sahâbenin başına gelecekleri merak ediyorlardı
Bir isteğin var mı?
Bir sabah erkenden O büyük îmânlı Sahâbînin zincirlerini çözüp zindandan çıkardılar Mekke dışında Ten'im denilen yere götürdüler Çünkü bütün mel'anetlerini orada yapmayı âdet edinmişlerdi
Bu iki Allah ve Resûlullah dostu ise heyacanlı değildilerYolda karşılaşıp görüşen bu iki Sahâbî kucaklaşarak birbirlerine uğradıkları belâya sabretmelerini tavsiye ettiler
Az sonra bir müşrik bağırdı:
- Ey Hubeyb! Sen bizim babamızı Hâris bin Âmir'i öldürdün Bugün onun intikâmını senden alacağız Ölmeden önce bir isteğin var mı?
Hubeyb bin Adiy gâyet sâkin şunları söyledi:
- Yaşatan ve öldüren ve öldükten sonra gene diriltecek olan yalnız Cenâb-ı Allahtır O'na binlerce hamd olsun
Darağacında namaz
Müşrikler hayretle tekrar sordular:
- Ölmeden önce son bir arzun yok mudur?
- Beni bırakınız iki rekât namaz kılayım
- Kıl orada
Elleri ve ayakları çözülen Hz Hubeyb hemen namaza durup büyük bir sükûnet içinde huşû' ile iki rekât namaz kıldı Cenâbı Hakka son duâlarını yaptı