Son Konu

Kabir Azabı Nasıl Olur ? - Kabir Azabının Kısımları

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Kabir Azabı Nasıl Olur ? Mezar Azabının Kısımları

Şunu da bilmelisin ancak, mezar azabı iki kısımdır; bunlardan bir kısmı süreklidir Bu, kâfirlerle münafıkların ve dahası bazı isyankâr kulların mezar azabıdır

İkincisi ise kesintisiz olmayı kesilecek olan azaptır Bu, işle*diği suçu ve isyanı hafif olanların göreceği azaptır Bu du*rumda olanlar işledikleri suçun karşılığı olan cinayet ya da azap ne ise onu çekerler, o bitince de kabir azapları sona erer Bu gibilerin azaplarını sona ermesi ya kendilerinden sonradan gelen salih çocuklarının veya bunlardan birinin ardından hayır duada bulunması tamamen olacaktır veya hayatta iken yap*tığı şanslı ve hoş bir işin

Mesela sadakayı cariye ve kendisinden yararlanılan yardımsever bir ilim gibi sebeplerle mezar azabı sona erer

Müslim ’in Ebu Hureyre ’den yaptığı rivayete kadar, Ebu Hureyre Peygamber (as) ’in şöyle buyurduğunu anlatmış:

“İnsan ölünce üç gurup insanı dışındakilerin amel defteri kapanır, Bunlardan birincisi sadakayı cariyedir, yani sürekli sevap getiren bir uğurlu meslek yapmasıdır, veya kendisinden yararlanılan yardımsever bir ilimdir veya kendi*sine hayır duada bulunan salih bir çocuk1

Unutma fakat, anlattığımız bu mezar azabı ile alakalı bilgiler en ince ayrıntısına kadar gabya dayalı olan, kanımca müşahede etmediğimiz bilgilerdir Çünkü hadislerde ifadesini bulan bu hususular, tarafımızdan kanımca duyu organlarıyla algılanan, algılama oluna şeyler değiller Bu bilgileri bize hem işitme ve rivayete dayalı deliller yoluyla gelen bilgilerdir

Belki bir çıkar da şöyle bir soru veya laf yönelterek: “Efendim nasıl olurda öldükten sonra kabirde uygulanacak olan cefa ya da ceza keza ruha ve hem cisim üstüne yakışır*lanabilir oysa? Çünkü bizler, gördüğümüz kadarıyla ölen kim*senin üzerinden uzunca bir müddet geçtikten sonradan, o ölen kimseni bedeni dağılıyor, çürüyüp toprak oluyor ve kaybolu*yor, hatta dağılan ve toz haline gelen bedeninin zerrecikleri yel yoluyla bir şekilde yeryüzünün, kara ve denizlerin har yanında dağılıp gitmektedir Bunu nasıl izah edeceksiniz?

Bizim buna vereceğimiz cevap şöyle olacaktır: “Çünkü ulu Allah haber verdiği doğru bilgilere ilişkin deliller ortaya koymuştur Yani yaratmış olduğu yollarla ve bunlara ilişkin sebeplerle ilgili bilgileri delillendirerek bize haber vermiştir Nitekim çağdaş bilim çağı da, deneyleriyle bunun gerçek olduğunu ortaya koymuştur Bildiğin şeyleri onay edip doğruluğunu kabul ettiğin gerçekler, sana bilmediğin ve yalanlanmasına da kesinkes bir kanıt ortaya koyama*dığın şeyleri de ister istemez kabullenmek ve doğrulu*ğuna inanmak zorunda kalacaksın

Bu, tıpkı nimetler içerisinde yüzen ya da cefa gören ruh ve vücut gibidir Az Kalsın bir televizyon verici istasyonu gibi veya tıpatıp emin frekans ve dalgalarda yayın yapan radyoların yayını gibidir Nitekim apaçık milyonlarca cihaz var ama, bütün bunlar, laf konusu istasyona bağlanıp onunla sabitleşmek için hepsi de televizyon kanallarını veya radyo dalgalarını o kanallar odaklamaktadırlar Adı geçen yayın istasyonları ne kadar uzak bulunsalar bile, tüm alıcılar o vericilere kadar ayarlanınca tümü de benzer anda televizyondaki yayını keza görüş ve ayrıca ses olarak, radyo ise yalnızca ses olarak görü ve duyabilirler İşte nimetten kullanma veya azap kadar olayı da, bu ikisi ruh ve cesede kadar ne değin uzakta bulunsalar bile, bu, bir şey değiştirmez, Ayrıca ruh ve gövde benzer hazzı ya da azabı yaşarlar Ruh Allah ’ın ezeli ilminde de bilindiği gibi kendi yerinde ve makamında bulunmakla birlikte bedenle defalarca bağı bulunmaktadır Bu neredeyse, o kadar bir tekniğe benze fakat, demin var olan bilim ve imkanlar o şeyin gerçeğini, hakikatini ve içyüzünü bilemedikleri halde, o var olan gerçe*ğin, o bilinemeyen teknikle bağlarının bulunduğunu kabul ederler

diğer taraftan akla dayalı deliller de bu gibi olayların doğruluğunu ortaya koymaktadır Derhal uyumakta olan bir kişiyi düşünün, Hepimiz de bilir ve kabul ederiz oysa, adan bir rüya görür, öylesi bir rüyadır ki, onu rüyada etmiştir, bütün acı ve kederlerinden uzak olarak göstermiştir Adam bu hali rüyada yaşar Ta da tam bunun tersi, rüyasında adam, meslek*kence, cefa ve canice görür, uyuyan kişi tüm bu acıları o anda hisseder, yaşar Örneğin adam rüyasında bir yılan kadar sokulduğunu veya onu izleyen bir felaketin her an kendisini bekleyip durduğunu görür, rüyasında huzursuzluk duyar, ıstırap çeker, tıpatıp uyanık bir kimsenin gördü eza, gaddarlık ve cefa gibi Ama o anda bizler de rüya görenin fazla yakı*nında olabiliriz lakin olan bitenden katiyen bir haberimiz olmaz Ancak o adam rüyasında ecel terlerini dökmektedir

İşte ölen kimsenin de durumu tıpatıp buna benzer Çünkü bu kimse mülk yani şu varlık âleminden Melekût âlemine gitmiştir Bizim duyu organlarımız bu melekût âlemini, fizik ötesi âlemi kavrayabilecek durumda değildir Bizim aklımız da bu âlemin hakikatini idrakten ve algılamaktan acizdir *
 
Üst Alt