Son Konu

Kafirun suresi

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
SEShttp:wwwdiyanetgovtrturkishsessuremp3kafirunmp3SES

Anlamı:De oysa: Ey kâfirler! Tapmam o taptıklarınıza Siz de tapanlardan değilsiniz benim Mabudum (Allah)'a Keza ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza Keza de siz tapıcı değilsiniz benim ibâdet ettiğim (Allah)'a Size dîniniz, bana da dînim

Tefsir Bu sûreye, Kâfirûn Sûresi denir De amabuyruğu, Peygamberimizedir Mekke devrinde nâzil olmuştur Peygamber Efendimiz Allâh'tan aldığı buyrukları, fazla yumuşak bir şekilde söylemeğe memur idi Halbuki bu sûreyi beyanname ederken, 'Ey kâfirler?' diye en ağır bir vasıfla başlaması için dikte alıyor Çünkü bu sûrede kendilerine Ey kâfirler!diye söylenilen kimseler hakka karşısında besledikleri kinlerini, gayızlarını ve öfkelerini bir türlü gideremiyen, tuttukları kötü yoldaki inatlarından vazgeçmiyen ve îmana gelmiyecekleri, Allâh'ın katında kesin bulunan kimselerdir ki küfürbunlar için değişmeyen bir vasıftır Binâenaleyh, buradaki kâfirlerden amaç, Kureyş'den muayyen kimselerdir

Peygamber Efendimiz İslâm dâvâsını, bir tek Allâh'a îman ve ibâdet etmek akîdesini ortaya atıp da Ey ahali, bu putlara tapmayı bırakın, Allâh'ın bir olduğuna îman ve yalnız O'na ibâdet edin, O'ndan diğer ibâdete lâyık bir İlâh yokturdediği vakit, Kureyş O'na şöyle karşı koydular: Biz dedelerimizden kalan putlarımızı bırakamayız Biz onlara tapmak suretiyle asıl Allâh'a, yeri göğü yaradana yaklaşabileceğiz Atalarımızın yolundan ayrılıp da senin peşinden gidemeyiz

Allâh'a bir takım iki taraflı isnat eden, Allâh'ı bırakıp da kendi elleriyle yaptıkları putlara tapan bu müşrikler fikirlerinde öyle inat ve ısrar ettiler ancak, kendilerini dürüst yola çağıran Peygambere ve O'na îman edenlere yapmadık ızdırap bırakmadılar Peygamber Efendimiz de hiç durmadan ve yılmadan vazifesine devam ediyordu

En sonra Kureyş'in azılılarından beş on birey Peygamberimize gelerek şöyle bir teklifte bulundular: Sen bu dâvâdan vazgeç, biz sana istediğin kadar mülk verelim, seni kendimize reis yapalım Eğer buna da razı olmazsan seninle bir uzlaşma yapalım: Sen bâzan bizim putlarımıza tap, biz de arasıra senin Allâh'ına tapalım Böylece hayır ve selâmet hangisinde ise ona hepimiz kavuşmuş oluruz

Kalbleri kararmış olan bu zavallılar Peygamberlik ne aramak olduğunu bir türlü anlayamıyorlardı Bilmiyorlardı ama: Hazreti Muhammed (aleyhi'sselâm) bu ilâhî dâvâsından, bu yargı yolundan asla dönemezdi Hiçbir sebep ve avantaj O'nu yolundan çeviremezdi Çünkü O, maddî bir üstünlük, bir şan peşinde koşmuyordu O, Allah'ın bir elçisi idi ve O'nun adına hareket ediyordu

İşte müşriklerin böyle söylemeleri üzerinedir ama, Allah bu sûreyi Peygamberine indirdi ve onlara verilecek yanıt bu sûreyi okumak olduğunu bildirdi Peygamber Efendimiz de onların yukarıdaki ahmakça tekliflerine cevap olarak bu sûreyi okudu Bununla onlara bir defa daha anlattı ancak: Ey Allâh'a inanmayan ve O'na ortaklar yapan ve putlara tapan kâfirler! Ben Allâh'ın Peygamberiyim; sizi yargı yoluna çağırmaya memurum; bu benim kendi dâvam değildir Size ama Allâh'ın emirlerini söylüyorum Allâh'tan nasıl almış isem öylece size beyanname ediyorum, bildiriyorum Sizin teklifiniz, cahilce, ahmakça, kâfirce bir tekliftir Çünkü ben, sizin İlâh diye tapıp durduğunuz ve benim de bir takım kez tapmamı istediğiniz o putlara ne geçmişte, ne derhal, ne de bundan sonra bir lahza bile tapmadım, tapmıyacağım ve tapmam Ben, yalnız ve yalnız Rabbü'lâlemin olan tek Allâh'a ibâdet ederim Aslında siz de benim ibâdet ettiğim hak mâbuda, Allâhu Teâlâ'ya ibâdet edicilerden değilsiniz Bugüne değin O'na ibâdet etmediğiniz gibi şimdi de O'na tapmıyorsunuz ve bu halinizle O'na tapıcı ve tapacak da değilsiniz Çünkü O'nun birliğine ve ibâdetin yalnız O'na olacağına, O'ndan başkasına tapmanın şirk ve küfür olduğuna îman etmediniz ve etmiyorsunuz (Bâzan putlarımıza, bâzan da Allâh'a tapalım) demek, Allâh'ın bir olduğuna inanmamaktır Binâenaleyh sizin taptığınız, benim ibâdet ettiğim Allâh olmadığı gibi, ibâdetiniz de benim ibâdetim değildir Ben yeri göğü yaratan bir Allâh'a, O'nun emrettiği gibi ibâdet ediyorum; siz ise kendi elinizle yaptıklarınıza tapıyorsunuz halbu ki öyledir ve madem ki sizde hakkı duymak istidadı yoktur; bundan böyle sizin olsun dîniniz ve taptıklarınız; hak İslâm Dîni de benimdir

Bu sûreden şunları da öğreniyoruz: Allâh'a kulluğun şartı bütün bir îman ve ihlâstır Her şeyten önce O'nun bir olduğuna, ölümsüz ve küllî kudretine; her tasarruf O'nun elinde olduğuna, eşi ve sözde olmadığına itimat etmek lâzımdır Ama bu kadarı yetmez Bundan daha sonra da O'na öz yürekle ibâdet etmek, ibâdetin de yalnız O'na olacağına güvenmek ve ibâdette O'na başkasını şerik yapmamak, canlı cansız, ne suretle olursa olsun başka birine tapmamak, tapınır derecede gönül vermemek gerektir Yoksa keza Allâh'a ibâdet, ayrıca de bizi Allâh'a yaklaştırsın niyetiyle başkasına taparcasına sevmek ve Allâh'tan istenilecek şeyleri ondan arzu etmek, îmansızlıktan başka bir şey değildir Sonradan îman demek, bir şeye sıkıca sarılmak demektir Bugün bir türlü, yarın başka türlü, her gün renkten renge girmek îman değildir

Bu sûrenin sonunda Sizin dîniniz size, benimki de banabuyurulması müşriklerle bir mütareke yapmak değil, onlara bütün bir meydan okumaktır

*
 
Üst Alt