Son Konu

Kaza Namazı Hakkında Bilgi

nicebayan

Yeni Üye
Katılım
24 Ara 2016
Mesajlar
378,708
Tepkime
2
Puanları
38
Yaş
35
Web
nicebayan.com
Credits
-1
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Kaza Namazı Nedir
kaza namazı hakkında Bilinmesi Gerekenler

Zamanında kılamayıp kazaya kalan namazları altı vakti bulan veya daha çok olan bir kimse kaza namazları arasında bir sıra gözetmediği gibi, kaza namazları ile zaman namazları aralarında da bir sıra takibi yapmaz Namaz kılmanın mekruh olduğu üç kerahet vaktinin dışarıya istediği ve müsait olduğu defalarca kılabilir Çünkü kaza namazları için muhakkak bir süre yoktur Meselâ, zamanında kılınamamış olan bir ikindi namazı yatsıdan sonra, bir yatsı namazı da öğleden sonradan kılınabilir

Kaza namazlarını kılarken vakti belirlemeye gerek yoktur Bu fazla şiddet olacağından basit olanı gerçekleştirmek daha uygundur Bir kaza namazı şöyle maksat edilerek kılınır:

Meselâ: Vaktine yetişip de kılamadığım ilk öğle namazınıyahut son öğle namazım Allah rızası için kılmaya amaç ettimBu Nedenle kazaya kalmış olan namazlar, ya ilk kazaya kalmış olanından başlanmış olur veya en son kazaya kalmış olanından başlanmış olur fakat, her iki halde de belli bir düzene göre geçmiş namazlar kılınarak azalmış olur

Daha basit olması bakımından Üzerimde olan bir öğle ya da ikindi namazını kaza ediyorumşeklinde niyet etmek de yeterlidir
Bir vaktin namazı kaza edileceği süre önce bir ezan okunur, daha sonra ikamet getirilerek kılınır Pat Diye artı kaza namazı kılınacağı vakit da hepsi için bir ezan kâfi gelirken, her farz namazı için ayrı olarak ikamet getirmek sünnettir

Kazaya kalmış olan namazların kaç zaman olduğunu kesin olarak bilemeyen kimse, galip tahminine tarafından hareket eder Sayı bakımından bütün bir varsayım yapamıyorsa, üzerinde kaza namazı kalmadığı kanaatine varıncaya değin kılar

Aynı namazları kazaya kalmış olanlar bu namazı cemaatle kılabilirler Fakat farklı öbür namazları kılmaya kalkanlar tek bir cemaat olamazlar; ayrı ayrı kılmaları gerekir

Kaza namazlarını, mümkünse evde kılmayı seçim etmelidir Şayet bu namazlar mazeretsiz olarak kazaya bırakılmışsa bir günah sayılacağından bunu teşhir etmek yerinde olmaz

Kur'ânı Kerîm'de şöyle buyurulur: O Kadar erkekler vardır fakat, onları ne bir ticaret, ne bir alışveriş, Allah'ı anmaktan, namazı doğrudan doğruya kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamaz Onlar, dehşetinden kalblerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar (enNûr, 2437)

Hz Peygamber'e hangi amelin daha erdemli olduğu sorulunca; ilk zamanında kılınan namazdırcevabını vermiştir
(bk Ebû Dâvud, Salât, 9; Tirmizi, Mevârit, 13; Ahmed b Hanbel, Müsned, VI, 374, 375, 440)

Hendek Savaşı'nda Rasûlüllah (sas)'i, müşrikler dört vakit namazdan alıkoymuşlar, hatta gecenin de bir bölümü geçmişti Sonunda Allah elçisi, Bilâli Habeşi'ye ezan okumasını dikte buyurdu Bilâl ezan okudu, sonradan kâmet getirdi ve öğleyi kıldılar Sonra kâmet getirerek ikindiyi, sonradan yeniden kâmet getirerek akşam namazını, daha sonra tekrar kâmet getirerek yatsıyı kıldılar Ebû Saîd elHudrî (ra) bu sırada Su âyetin indiğini nakleder: Allah kâfirleri öfkeleriyle geri çevirdi Hiç bir şey elde edemediler İman edenlere savaşta Allah'ın yardımı yetti Allah mutlak kudret sahibidir her şeye galiptir(elAhzab, 3325) Fakat Hen değin Savaşı esnasında, henüz nefret edilen şey namazı ile ilgili âyet inmemişti Ulu Allah bu âyette şöyle buyurur: Eğer dehşet içinde bulunursanız, yayalara ait olarak ya da binekli iken namazını kılın Güven içinde bulunduğunuzda da bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin(elBakara, 2239; bk enNisâ 4101103)

Hz Peygamber bazı gazvelerinde, sonra ashabı kiram mecusîlerle yaptıkları savaşlarda dehşet namazıkılmışlar Düşman korkusu yüzünden namazı kazaya vazgeçme yolunu tercih etmemişlerdir Korku namazı Ebû Hanîfe ve imam Muhammed'e tarafından, düşman, sel baskını, yangın vb korkulu zamanlarda başvurulacak olan ve kıyamete değin yürürlükte yer alan bir namazdır Bu durum İslâm'ın namaza ve onun cemaatle kılınışına verdiği önemi göstermektedir Vefat tehlikesi gibi ağır şartlar oluşmadıkça, zorlama yettiği ölçü ve şekilde, ayakta, oturarak, yatarak, gerektiğinde yalnız, başın iması ile namazın kılınmasının istenmesi, namazın belirli olan vakti içinde kılınmasını temin etmek amacına yöneliktir

Rasûlüllah (sas), namazın oysa iki durumda kazaya kalması halinde mü'minin özürlü sayılacağını anlatmak üzere şöyle buyurmuştur: Kim uyur kalır veya unutarak namazı vaktinde kılmamış bulunursa, onu hatırlayınca kılsın(Tirmizî, Salât, 16, Mevâkit, 53; İbn Mâce, Salât, 10) Burada yalnız uyku ve unutma halinde vaktinde kılınamayan namazın kazasından söz edildiği için ibn Hazm gibi bir takım bilginler bir mazeret olmaksızın namazını kasten kılmayanların, daha sonra bunu kaza edemeyeceklerini lakin bunun yerine Allah'a tevbe ve istiğfar etmenin daha uygun olacağını söylemişledir (İbn Rüşd, Bidâyetü'lMüctehid, Terc Ahmed Meylânî, İstanbul 1973, I, 268)

Fakat İslâm fakihlerinin büyük çoğunluğuna kadar zamanında kılınamayan farz namazların kazası da farzdır Çünkü uyku veya unutma gibi bir özür hâlinde bile kaza gerekince, bir özrü olmaksızın namazını zamanında kılmayanlara da kaza etmeleri ilk önce gerekir Keza, namazı geciktirmekten dolayı Allah'a tevbe ve istiğfar edilir Namazı kaza etmeden yapılacak tevbe geçerli olmaz Çünkü tevbenin ön şartlarından birisi, önce ma'siyetten vazgeçmektir (İbnü'lHümâm, age, I, 485 vd; İbn Âbidin, age, II, 6267)

Ebû Bekir ibnü'lArabi'ye kadar Rasûlüllah (sas) yolculuklarında, üç defa uyuyarak, sabahleyin namazını ashabı kiramla kaza etmiştir Bunlardan birisi Hayber Gazası dönüşüdür Ebû Hüreyre'den nakledildiğine göre, Allah'ın Rasûlü konaklama yerinde, uyku basınca istirahate çekilmiş ve Bilâl (ra)'e kendilerini sabah namaz için uyandırmasını bildirmiştir Bilâl, nâfile namaz kılmış, sabahtan yaklaşınca da, hayvanına dayalı olarak uyuya kalmış Güneş yüzlerine vuruncaya dek fazla yorgunluktan ne Rasûlüllah (sas) ve ne de sahabeden hiçbiri uyanmamışlardı Ilk uyanan Rasûlüllah olmuş ve Bilâl'ı uyarmıştır Kafilenin ilerlemesinden bir müddet daha sonra Ashab'a abdest almaları emredilmiş, Hz Peygamber iki rek'at namaz kılmış, daha sonra Bilâl kamet getirmiş ve sabah namazı cemaatle kaza edilmiştir Sonradan Allah elçisi şöyle buyurmuştur: Her kim namazını unutursa, onu hatırladığı vakit anında kılsın Çünkü, Allah: Beni anman için namaz kıl(Tâhâ, 20 14) buyurdu(Müslim, Mesâcid, 309; Ebu Dâvud, Salât, 11; Tirmizi, Tefsîru Sûre, 20; İbn Mâce, Salât, 10; Ahmed b Hanbel, Müsned, IV, 47)

Ebu Katâde ve İmran b Hüsayn'ın ayrı olarak naklettiği diğer bir yolculukta da uyku sebebiyle sabahleyin namazı Rasûlüllah (sas) kadar güneş doğup beyazlaştıktan daha sonra kaza olarak kılınmıştır Burada, olayı rivâyet edenler hangi gezi olduğunu belirtmedikleri için, hadisçiler, bunun Hayber, Tebük, Hudeybiye ya da Ceyşü'lUmerâ gazâsına ait olabileceğini ifade etmişlerdir (bk Buhârî, Teyemmüm, 6; Menâkıb, 25; Müslim, Mesâcid, 311, 312; Sahîhi Müslim Terceme ve Şerhi, IV, 19551963)


Aşağıdaki üç vakitte ne kazaya kalmış farz namazlar, ne vitir gibi vacip namaz ve ne hazırlanmış durumdaki cenaze namazı kılınamaz Daha önce okunmuş olan secde âyetinden nedeniyle tilâvet secdeside yapılamaz

1 Güneşin doğmasından, kırkelli dakika geçip, yükselmesine değin

2 Güneşin bütün başımızın üzerinde bulunduğu süre Buna zeval ânı denir

3 Güneşin sararmasından, yani gözleri kamaştırmaz bir hale geldiğinden itibaren, batıncaya kadar olan vakit *
 
Üst Alt