Son Konu

Kelime Anlamı

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Kelime Anlamları
Kelime anlamı konu anlatımı

KELIME ANLAMI

GENEL BİLGİLER
Kelime, çoğu vakit, dilin kendi başına anlamı olan en küçük parçası, diye tanımlanır Ağaç, hayal, dost gibi sözcükler buna örnektir Bir Takım sözcükler ise kimsesiz amaç taşımayıp diğer sözcüklerle bir araya geldiğinde belli bir kasıt ifade eder: için, gibi, kadar vs
ÖSS ’de sözcük anlamına dayalı sorular öbür soru biçimleriyle karşımıza çıkar Kimileri “Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili kelime mecaz anlamıyla kullanılmıştır? gibi bilgiye dayalı olduğu halde, kimileri “Aşağıdakilerden hangisinde “gün sözü ötekilerden öbür anlamda kullanılmıştır? gibi sözcüğün tümce içindeki yorumuyla ilgilidir Hatta yoruma dayalı sorular sözcük anlamıyla ilgili soruların çoğunu oluşturur

GERÇEK, MECAZ VE TABI (YAKIŞTIRMA) AMAÇ
Gerçek amaç, bir sözcüğün esas anlamıdır; buna sözcüğün birincil akla gelen anlamı veya sözlükteki ilk anlamı da denir Bir sözcüğün diğer anlamları reel anlamından yola çıkılarak oluşturulmuştur Mesela “Burun dendiğinde aklımıza ilk gelen, insanın bir organıdır Öyleyse; “Burnundaki benler onu böylece tatlı gösteriyordu ancak cümlesindeki “burun sözü insanın bir organı anlamında olduğundan reel anlamında kullanılmıştır Ancak aynı laf; “Bugünlerde burnu büyüdü kimseleri gözü görmüyor cümlesinde insanın bir organı anlamını vermekten çok uzaktır Temelde bu, gerçek anlamdan doğmuş fakat iyice bambaşka bir özellik kazanmıştır
İşte sözcüğün gerçek anlamından en ince ayrıntısına kadar uzaklaşarak kazandığı bu anlama mecaz anlam diyoruz
bir de sözün, birçok kaynağın mecaz kavrayış dahil ettiği fakat mecaz anlamdan birazcık öbür olması yönüyle ast amaç ya da yakıştırma diye de anılan bir anlamı vardır Yukarıda verdiğimiz “burun sözünü “Ayakkabımı azıcık ufak almışım; burnu ayağımı sıkıyor cümlesinde ele alalım Buradaki “burun sözü gerçek anlamda değildir; çünkü “insanın bir organı ifadesini taşımıyor tamamen mecaz kavrayış da girmez; çünkü temelde gerçek anlamla yakın bir ilgisi vardır Ayakkabının o kısmına burun denmesinin nedeni insanın burnuna konum itibariyle benzemesindendir İşte sözcüğün, gerçek anlamında karşıladığı varlığa şekil benzerliğinden dolayı diğer bir varlığa verilmesine emrindeki anlam veya yakıştırma denir

BEDENSEL VE SOYUT MANÂ
Sözcükler varlıkları ve kavramları karşılar Varlık, madde olarak bulunan yani duyu organlarıyla algılanabilen bir nitelik taşır Mesela; ağaç, yeşil, kalem gözle; soğuk, ıslak dokunmayla; ses, şamata işitmeyle; koku koklamayla; acı, ekşi tatmayla algılanabilir İşte duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz bu sözcüklere fiziksel anlamlı sözcükler denir
Fakat üzüntü, sevgi, istek, hasret, rüya gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız; bunların yalnızca kavram olarak var olduğunu kabul ederiz İşte bu tür sözcüklere de soyut manalı sözcükler denir
Bir sözcük defalarca somut olamayacağı gibi her zaman görünmeyen da değildir Bir cümlede maddesel olan kelime diğer bir cümlede görünmeyen kasıt taşıyabilir Örneğin; “Bu iki çizgi arasındaki açı kırk beş derece vardır cümlesindeki “açı sözcüğü ölçülebilen bir değerinde taşıdığından somut anlamlıdır Aynı kelime “ Sen bu sorunu hangi açıdan ele aldın? cümlesinde, ölçülebilen bir layık olmaktan çıkmış, mecaz kasıt kazanarak görünmeyen bir kavramı karşılar duruma gelmiştir

TERİM KASIT
Herhangi bir bilim, sanat ya da meslekle ilgili özel bir kavramı tedarik eden sözcüklere terim denir Yeni bulunan bir kavram, yeni bir terimle karşılanabileceği gibi, günlük hayatta kullanılan bir sözcüğe özel bir anlam verilerek de karşılanabilir Örneğin “ağız sözü “Adamın ağzında diş kalmamış, hala genç gibi davranıyor cümlesinde reel anlamında ve jurnal kullanımıyladır Aynı laf “İstanbul ’da büyümüş; fakat Karadeniz ağzıyla konuşuyor cümlesinde dilbilgisinde bir tanım olan “bölgesel konuşmalara dilde verilen karşılık anlamına gelerek bir terim oluşturmuş ya da “Irmağın ağzı toprakla dolmuştu cümlesinde olduğu gibi “ırmağın denize karıştığı yer anlamında kullanılarak coğrafi bir terim olmuştur

BENZER ANLAM
Benzer kavramı tedarik eden ayrı sözcükler benzer anlamlıdır Örneğin “ayakkabı sözü ile “kundura sözü benzer nesneyi karşıladıkları için anlamdaş sayılır Fakat bir kelime defalarca başka bir sözcükle eş anlamlı olmaz Ara Sıra aynı kelime ayrı cümlelerde eş ya da ayrı anlamlar da taşıyabilir Cümlenin gelişine göre benzer anlamlılık durumu değişir Mesela; “Çocuğun kara gözleri, büyüleyiciydi cümlesindeki “kara yerine “siyah diyebiliriz Oysa “Ah alnımın kara yazısı! sözündeki “kara yerine “siyah getirilemez Çünkü “kara sözü cümlelerin ikisinde de farklı anlamlar veriyor Dolayısıyla ikinci cümlede mecaz anlama geldiği için yerine “siyah sözcüğünü getiremiyoruz

KARŞIT (ZIT) MANÂ
Birbirine karşıt kavramları tedarik eden sözcüklerdir Karşıt anlamlı sözcükler iki zıt noktayı belirtirler Örneğin; “güzel sözcüğünün karşıtı “ olamaz çünkü iticilikte sevimsizlik anlamı da vardır Oysa “hoş sözü sevgiyi beraberinde açıklama etmez Bunun karşıtı ancak “çirkindir Benzer şart eylemlerde de görülür Mesela; “hoşlanmak eyleminin karşıtı “hoşlanmamak değildir Çünkü “hoşuna gitmek iyi bir duygunun varlığını bildirir Sevmemekte ise bu duygunun bulunmadığı anlamı vardır Oysa karşıtlıkta, olan duygunun bütün karşıtı olmalıdır; bu da “korku etmektir böylece karşıtlıkla olumsuzluğun farkını bakmak önemlidir

DEYİM
asgari iki sözcükten meydana gelen, sözcüklerden minimum birisi mecaz anlamıyla kullanılan, cümlede eylem bildiren laf öbekleridir Deyimi oluşturan sözcükler çoğu süre kendi anlamlarından uzaklaşmış görülürler Örneğin; “Haberi duyunca etekleri zil çaldı cümlesinde “etekleri zil çalmak çok sevinmek anlamına gelen bir deyimdir Ancak burada etek, zil, çalmak sözlerinin sevinmekle bir ilgisinin olmadığı açık
Bir Takım deyimlerde ise sözcükler reel anlamlarını en ince ayrıntısına kadar yitirmemiş olabilir Mesela; “Yükte hafif pahada ağır ne varsa getirin cümlesindeki altı çizili deyimde “ağırlık ve “paha sözcüklerinin reel manalı olduğu açıktır
Deyimler genel olarak bir eylem bildirir böylece bir eylem gibi çekimlenebilir Bu yönüyle atasözlerinden farklılık gösterir Atasözleri tekrar tekrar tümce halinde bulunup hak bildirirlerken, deyimler mastar olarak da kullanılabilir Örneğin “küplere binmek deyimdir ve “çileden çıkartmak anlamındadır Mastar halinde de anlamlıdır Fakat bu açıklamaya uymayan deyimler de vardır Örneğin, “Dün hemen hemen kaza yapıyordum cümlesinde altı çizili söz deyim olarak verilmiş Biz bu deyimi “eksik kalmak biçiminde mastar olarak kullanamayız Aslında bir eylem de bildirmeyen bu nesil sözler, deyimlerin genel niteliklerine öyle uymaz

ÖZDEYIŞ
Yıllar önce söylenmiş, dilden dile aktarılarak günümüze değin gelmiş, öğüt belirten, genel kaide niteliği taşıyan laf öbekleridir Genelde belli bir yargı gösteren cümleler biçiminde görülür
Atasözlerinin söyleyeni belirli değildir Yalnızca mecaz kasıt veren özdeyiş olabileceği gibi, sadece gerçek veya keza reel ayrıca mecaz anlam taşıyanlar da vardır Mesela; “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır özdeyiş yalnızca mecaz; “Dost ile ye iç, alışveriş etme yalnızca reel; “Taşıma su ile değirmen dönmez hem hakiki hem mecaz amaç verir

HOMONIM (EŞSESLİ) SÖZCÜKLER
Yazılışları aynı, anlamları aralarında hiçbir ilgi bulunmayan sözcüklerdir Örneğin;
Bir gül de içimiz aydınlansın
Bu gül bahçesini fazla severim
cümlelerinde altı çizili sözlerin yazılışları aynıdır Fakat birincisi eylem, diğeri çiçek ismi olan bu sözler aralarında hiçbir manâ ilgisi yoktur Öyleyse bunlar sesteş sözcüklerdir

ATASÖZÜ (VECIZE)
Kim tarafından söylendiği aşina veciz sözlerdir Genelde evrensel nitelikler gösterir
Düşünüyorum, öyleyse varım
Descartes

YANSIMA SÖZCÜKLER
Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir Bu sözcüklerde seskasıt ilişkisi güçlüdür Bu tür sözcükler sese dayalı olduğundan çoğu dilde benzerlik gösterir
Çalılıktan çıtır çıtır sesler geliyordu
Köpek acı acı havlıyordu
Su şırıl şırıl akıyordu
cümlelerinde altı çizili sözler yansımadır
Yansıma sözcüklere benzer ama ses ilgisi bulunmadığından yansıma denmeyen sözcükler de vardır
Güneş pırıl pırıl parlıyordu
Işıl ışıl bir güne merhaba dedik
cümlelerinde altı çizili sözler sese dayalı olmadığından yansıma değildir

İKİLEME
Sözün anlamını pekiştirmek, onu zenginleştirmek veya değişik kasıt ilgileri oluşturmak için iki sözün bir araya getirilmesiyle oluşan laf öbeğidir İkilemeler yapıca ve anlamca farklılıklar gösterir

a Aynı sözcüğün tekrarıyla yapılabilir
Yöntem usul sınıfı terk etti
Koşa koşa geldi

b Yakın anlamlı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir
asılsız sözlerle ortalığı karıştırdı
Bundan Böyle kimsede ar namus kalmadı

c Karşıt manalı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir
öyle ya da böyle iki aydır kimse uğramadı buraya
İşin aslını er geç öğreneceğim

d Biri anlamlı biri anlamsız sözcüklerle yapılabilir
Eğri büğrü yollardan denize ulaştık
İçeriye küçük bir adam girdi

e Her ikisi de yararsız sözcüklerle yapılabilir
Ivır zıvır eşyaları tavan arasına kaldırdık
Böyle eften püften sebeplerle oyalama beni

f Sözcüklerden biri ya da her ikisine ekler getirilerek yapılabilir
Beni baştan aşağı şöyle bir süzdü
Onunla başa baş çaba etti
Her ikileme cümleye öbür bir kasıt katar
Yüzüme acı acı gülümsedi (kuvvetlendirme)
Gideli az çok iki gün oldu (olanak)
Ivır zıvır eşyaları atın (önemsiz)
Caddede sıra sıra ağaçlar vardı (çokluk)

ISIM AKTARMASI
Benzetme ilgisi kurmadan bir sözün diğer bir laf üstüne kullanılmasıdır Bunda, parça söylenip tüm, genel söylenip özel çağrıştırılabilir
“Biz hilale şöhret arayan gemicileriz
dizelerinde “hilal sözü bayrak yerine kullanılmıştır
“Bu derste Fikret ’i okuyacağız
sözünde “Fikret sözü Fikret ’in şiirleri anlamında kullanılmıştır
Alıntı *
 
Üst Alt