Son Konu

Kur'an Nedir?

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
http:img219**************img2193023kuranme2“İşte bu Kur’an muazzam bir kitabdır Onu biz indirdik Çok mübarektir (Fayda ve bereketi çoktur) Artık buna uyun, emirlerine bağlanın ve Allah’tan korkun Tâ ki merhamet olunasınız (En’âm: 155)

Kur'anı Kerîm, Allah'ın insanlara indirdiği son Mukaddes Kitaptır

Kur'an, son Peygamber Hz Muhammed'e (asm) Cebrâil (as) tarafından vahiy yoluyla indirilmiş ve ondan tevatür yoluyla nakl edilerek günümüze kadar gelmiştir


Kur'anı Kerîm ferde ve cem'iyete, bütün insan sınıflarına, bütün memleketlerde ve bütün devirlerde insan hayatının bütününe, maddî mânevî bir hidayet rehberidir Hükûmet başkanından, kumandandan sade vatandaşa ve sokaktaki adama kadar herkes, orada kendisiyle alâkalı olanı bulur Dünyevî ve uhrevî huzur ve saadeti için gerekli bilgi ve dersleri ondan alır



Kur'an'ın sâhip olduğu meziyet ve özellikler, âyetlerde ve hadîslerde şu şekilde beyan buyurulmuştur:



İşte bu Kur'an muazzam bir kitabdır Onu biz indirdik Çok mübarektir (Fayda ve bereketi çoktur) Artık buna uyun, emirlerine bağlanın ve Allah'tan korkun Tâ ki merhamet olunasınız(En'âm: 155)



Şu indirilmiş Kur'an, mübarek ve feyizli bir kitabdır ki elleri önündekini (Tevrat ve İncil'i) tasdik edicidir Tâ ki onunla Mekke halkını ve bütün çevresindeki insanları korkutsun åhirete îman edenler, namazlarına gereği üzere devam ettikleri gibi, Kur'an'a da inanırlar(En'âm: 92)



Onlar, hâlâ Kur'an'ın Allah kelâmı olduğunu ve mânasını düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından olsaydı, muhakkak ki içinde birbirini tutmayan birçok söz ve ifadeler bulurlardı(Nisâ: 82)



O Kur'an, insanları Hakk'a ulaştırır; helâl ile haramda ve din hükümlerinde hakkı bâtıldan ayırır…(Bakara: 185)



Kur'ânı Kerîm doğru yol gösterici, mü'minlere derecelerle kurtuluşu müjdeleyicidir(Bakara: 97)



Bu Kur'an, akıl sâhiplerinin, âyetlerini iyice düşünüp anlamaları ve ders almaları için, sana indirdiğimiz saadet kaynağı bir kitabtır(Sâd: 29)



Hâris bin A'ver'den rivayet edilmiştir:



Bir gün Hz Ali şöyle dedi: Bakınız, ben Resûlüllah'dan (asm): Yakında fitneler kopacaktırbuyurduğunu işittim Bunun üzerine, Ey Allah'ın elçisi, bu fitnelerden kurtuluşun çaresi nedir?diye sordum Allah'ın kitabı, Kur'an'dırbuyurdular (Daha sonra Hz Peygamber, Kur'an'ın özelliklerini şöyle açıkladı



Onda, sizden öncekilerin tarihi, sonrakilerinin haberi ve aranızdaki mes'elelerin hükmü vardır O, Hak ile Bâtılı birbirinden ayıran kesin bir hükümdür Her kim hidâyeti ondan başkasında ararsa, Allah onu şaşırtır O, Allah'ın kopmayan sağlam ipi, kuvvetli fikir kitabı ve doğru yoldur O, akılların sapıtıp şaşırmamasına ve dillerin karışmamasına yegâne sebebdir Kur'an, ilim adamlarının doymadığı, asla tekrarlanmaktan eskimeyen ve hayret veren üstünlükleri bitip tükenmeyen bir kitaptır Yine O, öyle eşsiz bir eserdir ki, cinler dahi onu dinlediği zaman, Biz, doğruluk ve olgunluk yolunu gösteren hârikulâde bir Kur'an dinledikdemekten kendilerini alamamışlardır Ona dayanarak konuşan doğru söylemiş, O'nu tatbik eden sevab kazanmış, O'nunla hükmeden adâlet etmiş ve insanları O'na dâvet eden dosdoğru yola yöneltmiş olur



* Kur'an apaçık bir nur, hakîm bir zikir ve en doğru yoldur



* Kur'anı Kerîm, Allah Teâlâ'nın gökten yeryüzüne uzatılmış bir ipidir



* Kur'an'ın sair sözlere üstünlüğü, Rahman'ın mahlûkatına nazaran üstünlüğü gibidir



* Kim Allah'ın kitabından bir âyet okursa, Kıyâmet günü kendisine nûr olur



* Evlerinizi namaz kılarak ve Kur'an okuyarak nurlandırınız

Kur'an'ın isimleri
Kur'an, kelime olarak, toplamak, okumak, bir araya getirmekmânalarına gelir Bu isim, Kur'an'a, bizzat kendisi tarafından verilmiştir (Bakara: 185)



åyet ve sûreleri bir araya getirdiği; İslâm'ın îtikad, ibâdât, ahlâk, hukuk, vs esaslarını toplayıp ihtiva ettiği; dünyada en çok okunan ve okunacak olan kitab olduğu için bu ismi aldığı ifade edilir



Kur'an'ın daha bir çok isimleri vardır Bu isimlerden bâzıları şunlardır: Kitab, Fürkan, Zikr, Hükm, Hikmet, Şifa, Hüdâ, Rahmet, Ruh, Beyan, Nimet, Bürhan, Nur, Hakk…

Kur'an'ın Unsurları
Kur'an'ın 4 unsuru vardır:



1 Lâfız, yani, okunur olması



2 Arapa olması



3 Hazreti Muhammed'e (asm) indirilmesi



4 Ondan bize eksiksiz, noksansız, tevatür yoluyla nakledilmiş olması Bu 4 unsurundan biri eksik olunca Kur'an olmaz Binaenaleyh tercüme ve meâllere Kur'an denilemez ve bunlar Kur'an'ın yerini tutamaz



Vahyi metlûv:



Allah, Cebrâil (as) vasıtasıyla bâzan da başka şekillerde, doğrudan doğruya kelâmını, emir ve iradesini, hikmetlerini Peygamber Efendimize indirmiş, bunlar Kur'an'ı meydana getirmiştir Kur'an, vahyin en yüksek şeklidir



KUR'AN NEDİR?



Kur'an, şu kitabı kebîri kâinatın bir tercümei ezeliyesi… Ve âyâtı tekvîniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercümanı ebedîsi… Ve şu âlemi gayb ve şehâdet kitabının müfessiri… Ve zeminde ve gökte gizli Esmâi İlâhiyyenin mânevî hazinelerinin keşşâfı… Ve sutûru hâdisatın altında muzmer hakâıkın miftahı… Ve âlemi şehadette âlemi gaybın lisanı… Ve şu âlemi şehadet perdesi arkasında olan âlemi gayb cihetinden gelen iltifatı ebediyei Rahmaniyye Ve hitabatı ezeliyei Sübhâniyyenin hazinesi Ve şu İslâmiyet âlemi mânevîsinin güneşi, temeli, hendesesi Ve avâlimi uhreviyyenin mukaddes haritası… Ve Zât ve Sıfat ve Esmâ ve şuûnu İlâhiyyenin kavli şârihi, tefsîri vâzıhı, bürhânı kâtı'ı, tercümânı sâtı'ı Ve şu âlemi insaniyetin mürebbîsi Ve insaniyeti kübrâ olan İslâmiyetin mâ' ve ziyâsı Ve nev'i beşerin hikmeti hakikiyesi Ve insaniyeti saadete sevkeden hakikî mürşîdi ve hâdîsi Ve insana hem bir kitabı şeriat, hem bir kitabı dua, hem bir kitabı hikmet, hem bir kitabı ubûdiyet, hem bir kitabı zikir, hem bir kitabı fikir, hem bütün insanın bütün hâcâtı mâneviyesine merci' olacak çok kitabları tazammun eden tek, câmi' bir KİTABI MUKADDES'tir Hem bütün evliyâ ve sıddîkîn ve urefâ ve muhakkıkînin muhtelif meşreblerine ve ayrı ayrı mesleklerine, her birindeki meşrebin mezâkına lâyık ve o meşrebi tenvîr edecek ve herbir mesleğin mesâkına muvafık ve onu tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kütübhâne hükmünde bir Kitabı Semâvîdir



KUR'AN; Arşı A'zam'dan, İsmi A'zam'dan, her ismin mertebei A'zamından geldiği için, bütün âlemlerin Rabbi itibariyle Allah'ın kelâmıdır Hem, bütün mevcudâtın İlâhı ünvanıyla Allah'ın fermanıdır Hem bütün semâvat ve arzın Hâlikı namına bir hitabdır Hem Rububiyyeti Mutlaka cihetinde bir mükâlemedir Hem, saltanatı âmmei Sübhâniyye hesabına bir hutbei ezeliyedir Hem, Rahmeti vâsiai muhîta noktai nazarında bir defteri iltifatı Rahmâniyyedir Hem, ulûhiyyetin azameti haşmeti haysiyetiyle, başlarında bâzan şifre bulunan bir muhabere mecmuasıdır Hem İsmi A'zamın muhîtinden nüzûl ile Arşı A'zam'ın bütün muhatına bakan ve teftîş eden hikmetfeşân bir Kitâbı Mukaddestir Ve şu sırdandır ki, Kelâmullahünvanı, kemâli liyâkatla Kur'an'a verilmiş ve daima da veriliyor Kur'an'dan sonra sair enbiyânın kütüb ve suhufları derecesi gelir Sâir nihayetsiz kelimatı İlâhiyyenin ise bir kısmı dahi has bir itibarla cüz'î bir ünvan ile hususî bir tecellî ile cüz'î bir isim ile ve has bir Rububiyyet ile ve mahsus bir saltanat ile ve hususî bir rahmet ile zâhir olan ilhâmât suretinde bir mükâlemedir Melek ve beşer ve hayvanın ilhamları, külliyet ve hususiyet itibariyle çok muhteliftir



KUR'AN; asırları muhtelif bütün enbiyânın kütüblerini ve meşrebleri muhtelif bütün evliyânın risalelerini ve meslekleri muhtelif bütün asfiyânın eserlerini icmâlen tazammun eden ve cihâtı sittesi parlak ve evham ve şübehâtın zulümâtından musaffa ve noktai istinadı, bilyakîn vahyi semavî ve kelâmı ezelî Ve hedefi ve gayesi, bilmüşahede saadeti ebediye İçi, bilbedahe hâlis hidâyet Üstü, bizzarure envârı îman Altı, biilmelyakîn delil ve bürhan Sağı, bittecrübe teslîmi kalb ve vicdan Solu, biaynelyakîn teshîri akıl ve iz'an Meyvesi, bihakkalyakîn rahmeti Rahmân ve dârı cinan Makamı ve revâcı, bilhadsi'ssâdık makbûlü melek ve ins ve cân bir Kitâbı Semâvîdir(Bediüzzaman, Sözler)



Kur'an, sadece mânası değil, aynı zamanda lâfızları itibariyle de Peygamberimizin kalbine vahyedilmiştir



Kur'an'a vahyi metlûv denilmesi bundandır Binaenaleyh Kur'an sadece mâna değil, lâfız ile mânanın bütünüdür



Kur'an, Peygamber Efendimize toptan gelmemiştir Âyet âyet, sûre sûre nâzil olmuştur



Kur'an mu'cizesi:



Kur'an, insanlığın hakikî saadetini te'min edecek her türlü îtikad, amel ve ahlâk esaslarını ihtiva eder Hem lâfzı, hem de mânası itibariyle, en büyük ve ebedi bir mu'cizedir



Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuştur:



Hiçbir peygamber yoktur ki, onlara kendi zamanlarındaki insanların inandıkları kadar mu'cize verilmiş olmasın Mu'cize olarak bana verilen ise, ancak Allah'ın bana vahyettiği (Kur'an)dır Bunun için kıyâmet gününde ben, peygamberlerin en çok ümmeti bulunanı olacağımı ümid ederim



Gerçekten de, diğer peygamberlerin mu'cizeleri devirleri geçtikçe bitmiştir Kur'an mucizesi ise, kıyâmete kadar bâkîdir



Kur'anı Kerîm'in muhtelif âyetlerinde Kur'an'ın mu'cize olduğu hususu, ısrarla belirtilir:



De ki, bu Kur'an'ın benzerini meydana getirmek için insanlar ve cinler bir araya gelseler ve hattâ birbirlerine yardım da etseler, onun gibisini meydana getiremezler…(İsrâ: 88)



Nitekim, Kur'an'ın lâfzındaki üslûb ve belâgata, şimdiye kadar hiç kimse nazîre getiremediği gibi, bundan sonra da getiremiyecektir…



Kur'an, lâfzı gibi, mânası bakımından da mu'cizedir



Peygamber Efendimiz okumayazma bilmezdi Kimseden bir şey öğrenmemişti Bu yüzden ümmî sayılıyordu Böyle olduğu halde, onun ortaya koyduğu kitab, en yüksek hakikatları ihtiva etmekte; ilmin ve tecrübenin yüzyıllarca uğraşarak ortaya koyduğu birçok ilmî gerçekleri 14 asır evvel haber vermektedir Bu da Kur'an'ın doğrudan doğruya Allah kelâmı olduğunu göstermektedir



Meselâ, Güneşin kendi etrafında dönerek, ayrıca kendine bağlı birçok gezegeniyle birlikte sâbit bir noktaya doğru yol aldığı; ehramların açılıp Fir'avn'ın mumyalarının ortaya çıkarılması gibi ilmî ve arkeolojik keşifler, son asrın keşifleridir Halbuki Kur'an bu ve bunun gibi birçok gerçeği, asırlar öncesinden haber vermiştir



İlim ve fen ne kadar ilerlerse ilerlesin, Kur'an'a aykırı düşemez Bil'akis müsbet ve içtimaî ilimlerin ilerlemesi Kur'an'ın tefsîrini ve açıklanmasını kolaylaştırır Bediüzzaman'ın ifade buyurduğu gibi Zaman ihtiyarladıkça Kur'an gençleşmekte; ihtiva ettiği hakikatlar daha parlak şekilde ortaya çıkmaktadır



Kur'anı Kerîm'in diğer bir mu'cizelik ciheti de, sonradan olacak birçok şeyleri önceden haber vermesidir Verdiği haberler, sonradan aynen çıkmıştır (Bizanslıların ateşperest İranlıları yeneceği; Mekke'nin fethedileceği haberleri gibi…)



Kur'anı Kerîm'in ihtiva ettiği hakikatler



Kur'anı Kerîm, insanlara îtikad, ibâdet, ahlâk, içtimaiyat, iktisad, siyaset, tarih, hukuk, insan, kâinat ve kâinat ötesi gibi birçok hakikatlerden bahsetmiştir Kur'an'ın bahsettiği bu hakikatlarîn en önemlilerini şu şekilde sıralayabiliriz:



1 Kur'an bütün insanları Allah'ın varlığına, birliğine îmana, yani, tevhid inancına dâvet eder Zihinlerde Allah'ın kudret ve azametini tespit edip yerleştirir…



2 İnsanları putperestlik ve şirkten şiddetle men'eder Yalnız ve yalnız, tek olan Allah'a ibâdet etmeye ve O'na hiçbir şey'i şerik koşmamaya dâvet eder…



3 Kur'an insanları ilme, irfana, tefekküre çağırır İnsanları gaflet içinde şuursuzca yaşamaktan men'eder Allah'ın kudret ve hikmetine dikkat etmelerini, kâinata ve hâdiselere ibret gözüyle bakmalarını ister



4 İnsanlara gönderilmiş bâzı peygamberler ve onların ümmetlerini irşad ve tebliğ tarzları hakkında bilgi verir Geçmiş ümmetlerin hallerinden ders almamızı söyler



5 İnsanların nefislerine esir olmamalarını, dünyayı âhirete tercih etmemelerini, dünyada her an imtihan içinde olduklarını unutmamalarını bildirir



6 Müslümanların dinlerinde sebat etmelerini, daima hakka tâbi olup hakkı savunmalarını, düşmanları karşısında kuvvetli olmalarını tavsiye eder



7 İçtimaî, iktisadî ve siyasî hayatta tâkip edilmesi gereken temel esasları ve saadet düsturlarını haber verir



8 İnsanlar arasında adalet, istikamet, tevâzu', sevgi ve şefkat, ihsan, afv, edeb ve eşitlik gibi ahlâkî değerleri tavsiye eder



İnsanları zulümden, hıyânetten, kibirden, cimrilikten, intikam duygularından, katı yüreklilikten, fuhşiyattan, haramdan men'eder



9 Allah'ın kâinata koymuş olduğu kanunların değişmeyeceğini, muvaffakıyet için bu kanunlara riayet etmenin lüzumunu anlatır İnsana kendi gayret ve çalışmasından başka hiçbir şey'in fayda vermiyeceğini bildirir



10 İslâm'a uyanların Cennete, uymayanların ise Cehenneme gireceğini bildirir Bu dünyanın, âhiretteki ebedî Cenneti ve saadeti kazandıracak bir imtihan meydanı olduğunu haber verir

Kur'an'a Karşı Vazifelerimiz
Bir müslüman olarak Kur'an'a karşı ilk vazifemiz, onun ve ihtiva ettiği hakikatların hak olduğunu tasdik etmektir Daha sonra, onu okumak, mânasını anlamak ve emirlerini tatbik edip yaşamak, ulvî düsturlarını, ferd ve cem'iyet olarak hayatımıza hâkim kılmak gibi diğer vazifeler gelir



Her müslümanın, namazı câiz olacak kadar Kur'an'dan bir bölüm ezberlemesi farzı ayndır Fâtiha sûresiyle birlikte başka bir sûreyi daha ezberlemek vâcibdir (Bununla farz da yerine getirilmiş olur)



Kur'anı Kerîm'in bütününü ezberlemek ise, farzı kifâyedir Yani bir kısım müslümanların hâfız olması, diğer müslümanları mes'ûliyetten kurtarır Ancak Kur'an'ı ezbere bilen hiç kimse kalmazsa bütün müslümanlar mes'ul olur



Kur'an'ı namaz dışında yüzünden okumak, ezbere okumaktan daha faziletlidir Zira bu okuyuşa hem göz, hem de dil iştirâk eder Tefekküre de daha müsaittir Ezbere okumaya ise sadece dilin iştirâki vardır Kur'an'ı namaz dışında da, kıbleye yönelerek, temiz giyimli olarak ve edeblice oturarak okumak müstehabtır



Okumaya başlarken EûzüBesmele çekilmesi de yine müstehabdır



Kur'an'ı yüzünden abdestli olarak okumak farzdır Çünkü abdestsiz Kur'an'a el sürülmez



Kur'an'ı ayda bir defa hatmetmek, umumiyetle güzel görülmüştür Senede 1, 40 günde bir, haftada 1 hatmi tercih edenler de vardır Ancak 3 günden az zamanda hatim caiz görülmemiştir Çünkü bu takdirde Kur'an'ı sür'atli okumaktan dolayı mânasını düşünmek kâbil olmaz, ayrıca telâffuz hatâları yapılabilir



Kur'anı Kerîm'i dinlemek farzı kifâyedir Bir mecliste Kur'an okunurken, dinliyenin bulunması, dinlemeyenlerden mes'uliyeti kaldırır Ancak başka işlerle meşgul olan kimselerin yanında yüksek sesle Kur'an okunması uygun görülmemiştir



Kur'an okumak, nafile ibâdet yapmaktan; Kur'an'ı sesli okumak ise, sessiz okumaktan efdaldir



Bir kimse, yürürken veya bir iş görürken Kur'an okuyabilir Yalnız bu hâlin Kur'an'ı gafletle okumağa sebeb olmaması gerekir Bil'akis okuduğu Kur'an, onu gaflete dalmaktan sıyırmalıdır



Namaz kılınması mekruh olan vakitlerde dua, tesbih, Peygamberimize salât ü selâm, Kur'an okumaktan efdaldir



Kur'an'ı güzel sesle ve tecvidle okumak müstehabdır Peygamber Efendimiz bir hadîsi şerîflerinde Kur'an'ı seslerinizle tezyîn edinizbuyurmuştur



Kur'an'ı tecvide aykırı şekilde nağmelerle okumak câiz değildir Kelimeleri değiştiren, mânayı bozan okumalar da haramdır



Kur'an okumayı öğrenmiş olan kimse, sonradan yüzünden okuyamıyacak derecede unutsa günahkâr olur



Kur'an'ı okumak gibi, başkasına okutmak, öğretmek de sevabı çok bir ibâdettir



Ücretle Kur'an okumayı bâzı âlimler caiz görmüşse de, bunu bir geçim yolu olarak benimsemekten kaçınmak gerekir



Yırtık ve eski olup kullanılmayan mushaf yakılmaz Temiz beze sarılıp toprağa gömülür Yahut toz gelmeyen temiz bir yere konur (Tatarhâniye'den)



Kur'an okumak ve okutmanın fazileti ile ilgili olarak hadîsi şeriflerde şöyle buyurulmuştur:



Ebû Mûsâ elEş'ari (ra) Hz Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:



Kur'an'ı okuyan ve gereğini olduğu gibi tatbik eden mü'min, kokusu hoş, tadı güzel turunç meyvesi gibidir Kur'an okumayan, fakat gereğini tatbik eden mü'min, tadı olan ve fakat kokusu bulunmayan hurmaya benzer Kur'an okuyan, fakat gereğini tatbik etmeyen münâfık da, sadece kokusu hoş olan fesleğen gibidir Kur'an okumayan münâfık da, tadı acı ve kokusu çirkin Ebû Cehil karpuzuna benzer



Ümmetimin yapacağı en faziletli ibâdetlerden biri de Kur'anı Kerîm'i yüzüne bakarak okumasıdır



Kul, Kur'anı Kerîm'i hatmettiği zaman hatim duası esnasında 10 bin melek ona bağış talebinde bulunur



Şu ibâdet işinde gözlerinizin hazzını verin… O da Mushaf'a bakarak okumak ve üstünde tefekkür etmek, acâibatından ibret ve ders almaktır



Evlerinizde Kur'an okumayı artırınız Bir ev ki, onda Kur'an okunmaz, o evin hayrı azalır, şerri çoğalır Ehline darlık gelir…



Kur'an'ı oku, yasak ettiği şeyleri anla Şayet okuman seni yasaklardan almıyorsa, onu okumuş, anlamış sayılmazsın



Oruç ve Kur'an, kıyâmet günü kula şefaat edecekler Oruç diyecek ki:



Ey Rabbim, ben onu yemekten ve şehevî şeylerden gündüzleri alıkoydum Ona şefaatimi kabûl buyur



Kur'an da diyecek:



Ey Rabbim, onu geceleri uykudan aldım Ona şefaatimi kabûl buyur



Şefaatleri kabul buyurulur



Herhangi bir cemaat, Allah'ın evlerinden birinde toplanır, Allah'ın Kitabını okur ve mânasını aralarında anlamaya çalışırlarsa, onlara sakînet (kalb huzuru ve itmi'nan) iner Kendilerini rahmet kaplar, çevrelerini melekler sarar ve Allah Teâlâ yanında bulunanlara onları anlatır



Kur'an hâfızları, ehli Cennetin reisleridir

Kur'an Okumanın Mânevî Yönleri
Okunan Kur'an'ın, insan ruhuna hâkim olması ve onu mânen yükseltmesi için, dikkat edilmesi gereken bâzı hususlar vardır Bu hususları şu şekilde sıralayabiliriz:



1 Okunan Kur'an'ın büyüklük ve ulviyetini anlamak…



Kur'anı Kerîm'de şöyle buyurulur:



Eğer biz Kur'an'ı bir dağın üzerine indirseydik, muhakkak o dağı, Allah korkusundan baş eğmiş ve parçalanmış görürdün…(Haşr: 21)



Allah, dağların bile çekemiyeceği bir yükü, insanlara vermiş olduğu kabiliyet ile taşıtmaktadır Şu halde Kur'an okuyan kimse, ilk olarak, okuduğu kelâmın azamet ve ulviyetini idrâk etmelidir



2 Mütekellimi tâzim:



Kur'an okuyan kimse, o Kur'an'ın sâhibinin (mütekelliminin) Allah olduğunu düşünmeli, okuduklarının bir beşer sözü olmadığını her an hatırlamalıdır



3 Kur'an'ı kalb huzuru içinde okumak, nefsin dedikodularını terk etmek…



Bir âlime, Sen Kur'an okurken gönlüne başka şeyler gelir mi?diye sorulmuş O da Benim için Kur'an'dan daha sevimli bir şey yoktur ki hâtırıma gelsinşeklinde cevab vermişler



4 Tedebbür (okuduğu hakikatları düşünmek)…



İnsanın bâzen Kur'an'ı, üzerinde düşünmeden okuduğu olur Halbuki Kur'an kırâetinden esas maksad, onu düşünmek, ders ve ibret almaktır Düşünmeye imkân verdiği için, Kur'an'ı ağır ağır okumak sünnet kabûl edilmiştir



Hazreti Ali, Anlamadan yapılan ibâdette, düşüncesiz yapılan kırâette hayır yokturdemiştir



Peygamber Efendimiz åli İmran sûresinin 90 âyetini okumuş, daha sonra da: Bu âyeti ağzınada okuyup (veya geveleyip) de üzerinde düşünmeyenin veyl hâline…buyurmuştur



5 Tefehhüm (anlamak)…



Kur'an okuyan kişi, okuduğu kısmın mânâsını imkân nisbetinde anlamaya da çalışmalıdır



6 Kur'an'ı anlayışa mâni olan hallerden uzaklaşmak…



Kur'an'ın mânâsını anlamaya mâni hallerin başlıcaları şunlardır:



a) Taklid ve taassub: Bâzı fikirlere taassubla bağlanmak veya taklid yoluyla bilgi edinmek, Kur'an'daki inceliklerin keşfine ve anlaşılmasına mâni olur



b) Kibir, günahta ısrar veya dünyanın geçici heveslerine iptilâ gibi haller de, Kur'an'ın hakikatlerini anlamaya perde olur



c) Kur'an tercümelerini okuyup, Kur'an'ın bütün mânasının o tercümede geçen söz ve bilgilerden ibaret olduğunu zannetmek



Bu durum, Kur'an'ı anlamaya en büyük manilerdendir Günümüzde pek çok kimsenin, Kur'an tercümelerini okuyup Kur'an'ın hakikatlarının o zâhirî mânalardan ibaret olduğunu zannederek kalbi bozulmakta, Kur'an'a karşı hürmeti zedelenmektedir



7 Kendini muhatab etmek



Kur'an okuyan kimsenin Kur'an'ın bütün hitablarında kendinin kastedildiğini kabûl etmesi gerekir Yani, Kur'an'a, nefsini muhatab ederek okumalıdır



8 Teessür…



Teessürden maksad, Kur'an okuyan kimsenin kalbinin, âyetlerin mânasından duygulanıp müteessir olmasıdır Kul, okuduğu âyetin bahsettiği muhtevaya uygun bir hâl içine girmelidir Azab âyetlerini okurken, hemen ölecekmiş gibi korkudan küçülmeli, rahmet ve mağfiret âyetlerinde de neş'elenip uçan kuş gibi sevinmelidir Allah'ın zikri, sıfatları, isimleri geçen âyetleri okurken Allah'ın yüceliği karşısında başını eğip azameti ilâhiyeyi düşünmelidir Kâfirlerin Allah'a isnad ve iftiralarını okurken sesini kısmalı, içinden müteessir olmalı, o sözlerden dolayı utanmalıdır Cennetin sıfatlarını bildiren âyetlerde Cennete karşı iştiyak ve arzu duymalıdır Cehennemden bahseden âyetlerde de tüyleri ürpermelidir Hakikî mânada yapılan Kur'an tilâvetinde dil, akıl ve kalb birlikte vazife görür Dilin görevi, tertîl ile harflerin hakkını vererek okumaktır Aklın vazifesi, mânaların tefsirini yapmaktır Kalbin görevi ise, okunanın etkisi altında kalarak kendine çeki düzen vermektir Binaenaleyh Kur'an dil ile okunur, akıl tercüme eder, kalb ise ders alır



9 Terakki…



Bundan maksad, Kur'an'ı okuyan kimsenin onu kendinden değil, Allah Teâlâ'dan dinliyormuşçasına rûhen yükselerek okumasıdır



10 Teberri…



Teberriden maksad, Kur'an okuyan kimsenin kendi havl ve kuvvetinden, nefsine itimad ve iltifattan vazgeçmesidir Salihler için olan müjde ve medh âyetlerini okuduğu zaman, mü'min kendini o sâlihler içinde görmemeli, ancak o nuranî kafileye kendini de katması için Allah'a yalvarmalıdır



Âsî ve günahkârları zemmeden âyetleri okuduğunda ise, kendini de o âsi kullar içinde saymalı, korkarak Allah'ın rahmetine sığınmalı, günahlarından tevbe ve istiğfar etmelidir
 
Üst Alt