Son Konu

Malazgirt Savaşı Ve Türk Tarihindeki Yeri nedir

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Malazgirt Savaşı Ve Türk Tarihindeki Yeri nedir
Malazgirt Savaşı
Malazgirt Savaşı Ve Türk Tarihindeki Yeri

Tarih:
26 Ağustos 1071
Yer:
Malazgirt
Netice:
Selçuklular'ın zaferi
Alan Değişimi:
Doğu Anadolu
Taraflar
Bizans İmparatorluğu Büyük Selçuklu İmparatorluğu
Kumandanlar
4 Romen Diyojen
Nicephorus Bryennius
Theodore Alyates
Andronikos Doukas Yüksek Dağ Arslan
Güçler
40000 200000 54000 150000
Kayıplar
10000 civarı Bilinmiyor

Malazgirt Savaşı 26 Ağustos 1071 tarihinde Alp Arslan göre yönetilen Selçuklular ile Bizans İmparatorluğu aralarında gerçekleşmiş, Bizans İmparatorluğu'nun yenilgisi ve İmparator 4 Romen Diyojen'in tutsak düşmesiyle sona ermiştir
Malazgirt Savaşı (Malazgirt Zaferi) Türklere Anadoluyu kazandıran, SelçukluBizans Savaşı Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen kuvvetleri aralarında, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Doğu Anadoluda Malazgirt Ovasında meydana geldi Bu muharebe, dinî, millî, siyasî, askerî neticeleri ve Türkİslâm tarihinin en büyük zaferlerinden biri olması bakımından önemlidir
Selçuklu Türkleri, Malazgirt Meydan Muharebesinden yıllar önce, Anadolu içlerine gazâ akınları düzen ettiler Bu akınlarda, Anadolunun, Türklerin yerleşmesine müsait coğrafî hususiyet ve zenginliklere sahip olduğu tespit edildi Selçuklu Türklerinin Anadoluya akınları, Bizans Devletini telaşlandırdı Akıncıların bu gazâlarında, Anadolu ahalisine terör ve tahribattan ziyade adaletle muamelesi, zalimleri ortadan kaldırmaları, can, mal, ırz emniyetini sağlamaları, bölge halkının Selçuklu idaresini gönülden seçim etmelerine yol açtı Doğu hududundaki hadiseleri özenle takip eden Bizanslı idareciler; ülkelerinin bütünlüğü ve devletin bekası için tedbir almaya başladılar Bizansın oysa ünlü tarihi entrikalarla yüzyıllardan beri Anadoluda hakimiyetini koruyabilmesi, zulme varan sıkı tedbirleri, halka fena muamelesi, yerli ahalinin Türklerin idaresini tercih etmelerini daha da kolaylaştırdı
Bizans İmparatoru Romanos Diogenes (Romen Diyojen) iyi bir cengâverdi Ama hanedan mensubu değildi Askerlik bilgisi, tecrübe ve cesareti, dul Bizans İmparatoriçesi Eudoxienin dikkatini çektiğinden, diğer namzet ve teklifleri reddederek, 1068de Diyojeni seçim etmesine sebep oldu Hanedan dışından bir şahsın Bizans İmparatorluğuna getirilmesi üstüne asiller, iktidara aleyhinde cephe aldılar Ülke içindeki muhalefeti tasfiye etmekle meşgul olan Diyojen, zekâ ve tecrübesine inandığı şahısları devlet kadrolarında vazifelendirip, Bizansın doğu hududundaki hadiseleri de dikkatle peşine düşüp takip ettirdi Ani ve Karsı zaptederek Aninin askerî mevkilerini tahrip eden Selçuklulara karşısında, tahta çıkışından, 1071 yılına kadar her yıl sefere çıktı 1068de Pozantıya, 1069da Paluya dek geldi 1070te de Kayseriye ordu yolladı Bu seferlerle, Bizans ordusunun muharebe kabiliyeti ve tecrübesi arttırılıp, disiplinli olması sağlandı
Selçuklu akınlarının Ege Denizine, Marmaraya değin uzanması ve 1071de ŞiîFâtımî Devletinin, İslâm ülkeleri ve Abbasî Halifeliği için risk talep etmesi üzerine, Darı Seferine çıkan Selçuklu Sultanı, Suriyede bulunuyordu Türklerin Suriye topraklarındaki harekâtını haber bölge Bizans İmparatoru Diyojen, doğuya hareket etti Hareketinden önce verdiği nutukta azmini şöyle belirtiyordu: Doğu hudutlarımızda büyük bir İslâm tehlikesi belirmiştir Bu tehlikeyi büyümeden ortadan kaldırmalıyız Ordunun başında; bu tehlikeyi kesinkes kaldırmaya gidiyorum
Romen Diyojen, 13 Mart 1071de İstanbuldan 200 000den ziyade Frank, Norman, Slav, Gürcü, Abaza, Ermeni ve Rumelide yaşamış İslâm dînini kabul etmemiş Peçenek ve Uz Türklerinden de ücretli asker alarak Anadoluya geçti
Bütün kaynaklarını seferber ederek hazırladığı ordusuna güvenen Diyojen, Bizanslılara büyük zaferle dönmeyi vaad ediyordu Sivasa gelen Diyojen, bu bölgedeki Ermeni Prensleri ile ahalisini, toptan öldürttü Ermenilerin mallarını askerlerine yağma ettirdi Sivastan hareket etmeden önce, generalleri ile harp meclisi kurdu Bu harp meclisinde, muharebenin, alınacak karar, plan ve hedefi ödev edilecekti Yine De Diyojenin plan ve hedefi kafasında çizilmişti Bu, Türklerin Anadoluya yeniden akın yapmamalarını sağlayacak bir plandı İranın içlerine ilerleyecek, Türkleri daha da doğuya sürecek, başşehirlerini zaptedecekti İmparator, yalnız Anadoluyu elinde bulundurmak ve Türkleri imha etmek değil, bütün İslâm ülkelerini de almaya karar vermişti Horasan, Rey, Irakı Acem ve Arap, Suriye valiliklerini komutanlarına vermeyi tasarlamış ve hattâ vaad etmişti İstilâ edeceği İslâm ülkelerindeki camilerin yerine kiliseler açmayı ve bu suretle İslâm dinini ortadan kaldırmayı da aklına koymuştu Harp meclisinde, generallerden, peşine düşüp takip edilmesini lazım gördükleri tekliflerin, ortaya konmasını istedi
Sivastaki harp meclisinde, yapılacak harekâtın plan ve hedefi hakkında, iki asıl önerge ortaya çıktı Birincisi; Bizans ordusunun en bilgili ve deneyimli komutanlarından Rumeli ordusu kumandanı General Nikefor Bryennes ile iyi bir stratejist ve deneyimli bir komutan olan Türk asıllı general Magistors Tarkhal'dan (Jozeph Tarhchaniotes) geldi Bu iki general, sınır boylarındaki tecrübelerine dayanarak, Türklere aleyhinde fazla ihtiyatlı harekâta girişmeyi tavsiye edip, ordunun Erzuruma dek ilerleyerek, burada Türk ordusunu muharebeye zorlayacak ve kışkırtacak bir tertibin alınmasını, bu suretle muharebenin kendi toprakları içinde yapılarak lojistik desteğin kolaylaştırılmasını ve Türklerin istifadesine yarayacak her türlü maddî imkânların tahrip edilmesini teklif ettiler Bu teklife karşılık, İmparatora güzel gözükmek isteyen ikinci önerge sahibi muhalif generaller ise, hedefin daha derin olmasını ve ordunun süre kaybetmeden Erzuruma varıp, İrana yönelmesini ve Türk ordusu ile nerede rastlanırsa orada, daha ziyade Türk ülkeleri içinde harp edilerek yok edilmesini öneri edip, birincileri korkaklıkla suçlama ettiler Bu son önerge, aslında Bizans İmparatorunun planına yerinde düştüğünden, ordunun doğuya hareketini emretti
Bizans ordusunun doğuya hareketini haber bölge Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan, Darı Seferinden vazgeçti Suriyeden geri dönüşte, önce doğuya yönelerek, zorunlu savaş hazırlıklarını yaptı giderken karakulakları (ajan) vasıtalarıyla da Bizanslılara, Türklerin Reye çekildiği haberlerini yaymakta idi Nihayet Diyarbekirden kuzeye yöneldi ve Bizansın beklemediği bir anda, Malazgirtin doğusunda ordugâhını kurup savaş hazırlığına başladı Alparslan, muharebe azmiyle ordugâh kurarken, önceden, düşmanla dövüşeceğini Bağdattaki Abbasî Halifesine bildirdi Büyük Sultan, savaş başlamadan evvel, Halife ElKâim'in (10311075) gönderdiği İbnülMahlebanı (İbni Mühelban), kıymetli komutanlarından Sav Tiginle birlikte Diyojene elçi yolladı
Sultan Alparslanın heyeti, 25 Ağustos 1071 sabahı, Bizans ordugâhında hafife alınıp, hakarete uğradı Diyojen, heyet başkanına; Kışlamak için İsfahanın mı, yahut Hemedanın mı daha iyi olduğunu sordu Sulh teklifini güçlü olarak reddedip; Sultânınıza söyleyiniz; kendileriyle sulh müzakerelerini Reyde yapacağım, ordumu İsfahanda kışlatıp, Hemedanda sulayacağım dedi Heyet başkanı da, Diyojene; Atlarınızın Hemedanda kışlayacaklarından ben de eminim, fakat sizin nerede kışlayacağınızı bilemiyorum diyerek, gereken karşılığı verdi
Sultan Alparslan, muharebe öncesi Halifeden dua talep etti Abbasî Halifesi, camilerde cuma hutbesinde Alparslan ve ordusunun muzaffer olması için okunacak hutbe metni gönderdi Muharebe gecesi, Alparslan, ayırdığı bir güçlü olarak Bizanslıları, atılan ok ve naralar ile bütün gece tâciz ederek halsiz bir hâle düşürdü Selçuklular, Bizanslı safında bulunan Türk asıllı birliklerle bağlantı kurdu Onların, Bizans ordugâhından ayrılarak Selçuklu ordusuna katılmalarını temin etti
Malazgirt Muharebesinde Bizans ordusunun kumanda kademesi şu şekilde idi: Merkezde Bizans İmparatoru Romen Diyojen olup, yanında hassa ve seçkin birlikler vardı Sağ kanatta, Anadolu ordusu kumandanı Mikhail Attalicpiates; sol kanatta Rumeli ordusu kumandanı Nikefor Bryennes; ihtiyatta da Andronikos Doucas vazifeliydi Bizans ordusunun taktiği, Türkleri imha etmekti Sultan Alparslan kumandasındaki kırk bin karakter Selçuklu ordusu, yarım hilâl biçiminde düzenek aldı Hafif süvâri kıtaları, kanatlara yerleştirildi Ordu merkezi, düşman aleyhinde birleşmeden ağır ağır geri çekilecek ve onu hırpalayacak, at üzerinde ok atan süvariler, düşmanın alt ve gerilerine taarruz ederek, Bizans ordusunu dağıtmaya çalışacaklardı Taarruza katılan düşman süvarisi ezilerek geri atılacaktı Bu şekilde ilerleyen düşman ordusu, karargâhından kâfi derecede uzaklaştıktan daha sonra, hakim kıtaları, düşmanın gerilerine taarruz edecek, asıl ordu da, bir yük teşkil ederek, düşmanın kanatlarından birine taarruzla, onu yıktıktan sonra saldırıyı diğer kanada çevirmek suretiyle sonuca gidilecekti
Selçuklu Sultanı Alparslan, âlim ve devlet adamlarının tavsiyesiyle, muharebeyi Cuma günü yapmayı tercih etti 26 Ağustos Cuma günü askerlerini toplayan Alparslan, atından inip secdeye vardı; Yâ Rabbî sana tevekkül ediyor, azametin karşı yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda cihad ediyorum Yâ Rabbî niyetim hâlistir Bana destek et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret! diye dua etti Sonradan askerlerine dönerek; Burada Allahü teâlâdan başka bir sultan yoktur, emir ve felek Onun elindedir Bu sebeple benimle birlikte cihad etmekte ya da benden ayrılmakta serbestsiniz dedi Askerler coşarak defalarca bir ağızdan; Asla emrinden ayrılmayacağız karşılığını verdiler Daha Sonra tümü ağlayarak helâlleştiler Sultan, beyazlar giydi Atının kuyruğunu bağlayıp, eline er silâhı olan gürzü alıp, şöyle hitap etti: Askerlerim! Şehit olursam, bu beyaz elbise, kefenim olsun O zaman rûhum göklere çıkacaktır Benden daha sonra oğlum Melikşahı tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız Zaferi kazanırsak, istikbal bizimdir Bu nutku, hitabet sanatının ve muharebe öncesi psikolojik şartların, bütün inceliklerine sâhipti Askerler coşup, şevke geldi
Cuma namazından daha sonra başlayan muharebede Sultan Alparslan, fevkalade bir muharebe taktiği uyguladı Bozkır çevirme hareketiyle, Türk ordusu hilâl biçiminde yayıldı Muharebenin başlamasından iki saat sonra, Peçenek ve Uz Türkleri, Bizanslılardan ayrılıp, millî bir his ile, Müslüman Selçuklu Sultanına tâbi oldular
Mezhep baskısı sebebiyle Bizanslılara küskün ve kavgalı bulunan Ermeni kuvvetleri de, muharebe meydanını terk etti Bu hadiseler, Bizanslılarda manevî bozguna yol açtı Bizans ordusunda Türklerin ok, gürz ve kılıcından kurtulanların, akşam teslim olmaya can attıkları görüldü Cengâverliğine karşın hiçbir şey yapamayan mağrur Bizans İmparatoru Diyojen, yaralı halde tüm mâiyeti ile birlikte esir edildi
Malazgirt meydanındaki mücadeleden yenik meydana çıkan İmparator, Sultanın huzuruna getirildiğinde, utancından başını kaldıramıyordu Sultan Alparslan, onu kibarca kabul edip oturttu, gönlünü aldı Diyojen, muharebe öncesi, koskocaman ordusunun Türkleri emin yeneceğine inandığını itiraf etti Sultan Alparslan; Eğer galibiyet sizin olsaydı, bana ne yapardın? diye sordu Diyojen, öldürteceğini açıklayamadı Kamçılardım cevabını verdi Alparslan; Benim size ne yapacağımı düşünüyorsunuz? diye sordu Ya öldürtürsünüz, yoksa İslâm memleketlerinde bir tutsak gibi dolaştırır, süründürürsünüz Olur Ya de Fakat onu göz önünde bulundurmak bile istemiyorum; olası görmüyorum, lakin Şayet de, affedersiniz! dedi Alparslan, yenilgiye uğramış bir insanı daha da aşağılamak istemedi Bizans İmparatorunu affetti Ağır şartlarla mukavele imzaladı Lakin Romen Diyojen, dönüşünde Bizanslılar tarafından, Türklerden görmediği hakaretlere uğrayıp öldürüldü Yeni Bizans İmparatoru Yedinci Mihail, Diyojenin Türklerle yaptığı anlaşmayı kabul etmedi
Kazanılan büyük zaferden nedeniyle Abbasî Halifesi, Sultana tebrik ve teşekkür mektupları gönderdi Birçok İslâm şairi, Alparslanı öven kasideler yazdılar
Türklerin yeni yurt edinmesini sağlayan Malazgirt Zaferinden daha sonra, on beş sene içinde, Anadolu ele geçirildi Bu zaferle, Anadolunun tapusu, Türklerin eline geçti Bu bakımdan, Malazgirt Zaferi, Türk ve dünya tarihinde bir dönüm noktası oldu
Anadoluya, burayı vatan edinen Selçuklu Türkleri ile diğer Türk boyları yerleştirildi Bozkır kültüründen, İslâm medeniyeti dairesine iyice giren Türklerin hayat felsefesi daha da gelişti Doğudan gelen göçebe Türkler, Anadoluda oturmuş medeniyete geçirildi Şehirler kurup geliştirerek kültür, sanat, sosyal müesseseler tesis edildi Kıymetli mîmarî eserlerle, bu ikâmetgâh merkezleri süslendi

Netice

Yenilgiye karşın, Bizanslılar'ın kayıpları izafi olarak düşüktü Ducas hiç kayıp vermeden kaçmıştı ve Diyojen'e karşısında bir darbe girişiminde bulunmak için İstanbul'a şipşak geri dönmüştü Bryennius da kanadının bozguna uğramasına rağmen az adam kaybetmişti Gece karanlığına kadar savaş olmadığı için, Yüksek Dağ Arslan kaçan Bizans ordusunun peşinde gitmedi, oysa Bizans ordusunun çoğunu bu karar kurtardı Böylece ancak, Türkler Malazgirt'i bu noktada ele geçirmedi bile Bizans ordusu tekrar gruplaştı ve Diyojen bir hafta ardından serbest bırakıldığında imparatorla Tosya'da birleştiler Görünüşe bakılırsa en önemli kayıp imparatorun lüks arabası olmuştu
Yıllar ve asırlar daha sonra, Malazgirt'in Bizans İmparatorluğu için bir facia olduğu düşünülmeye başlandı ve sonraki kaynaklar savaştaki asker sayılarını ve kayıpları abartılı bir şekilde göstermeye başladılar Bizans tarihçileri sıkça geriye bakıp o günkü 'afet' için inleme miktar, imparatorluğun çöküşünün başlangıcı olarak Malazgirt Savaşı'nı gösterirlerdi Halbuki, savaş, askeri açıdan, hemen gerçekleşen bir yıkım değildi; çoğu birlik sağ kalmıştı ve birkaç ay içinde Balkanlar'da veya Anadolu'da savaşlara gönderilmişlerdi öte yandan, Bizanslılar'ın yenilgisi Selçuklular'a Bizanslılar'ın yenilemez ve ele geçirilemez olmadıklarını göstermişti Andronicus Dukas'ın darbesi de imparatorluğu politik dengesizliğe sürüklemişti ve savaş ardından başlayan Türk göçlerine karşı direnişi organize etmek zorlaşmıştı
Birkaç yıl içinde yaklaşık olarak bütün Anadolu, Selçuklular kadar ele geçirildi 1075'de Selçuklu hanedanından Kutalmışoğlu Süleyman Şah İznik'i alarak başkent yapmış, 1081'de Çaka Bey'in müstakil kuvvetleri İzmir'i alarak ve anında bir donanma inşa ederek, Ege Denizi'nde ve Çanakkale Boğazı'nda Bizans İmparatorluğu'nu korkutma etmeye başlamışlardı Bu ilk Türk ilerleyişi 1095'teki Haçlı Seferi'ne kadar sürdü Haçlı orduları aleyhinde Türkler Orta Anadolu'ya çekilerek Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurdular ve Batı Anadolu Anadolu Beylikleri dönemine kadar sürecek şekilde bitmiş Bizans denetimine geçti
Tarihçiler Bizanslılar'ın çöküşünün bu savaş sonrasında başladığı konusunda hemfikirdirler Türkler için ise Malazgirt Savaşı 'Türkler'e Anadolu kapılarını açan savaş' olarak tarihe geçmiştir Ayrıca Malazgirt Savaşı Haçlı Seferleri'nin temel nedenlerinden biri olarak görülür Batı, Bizanslılar'ın doğudaki hristiyanlığı artık koruyamadığını bu savaş sonrasında anlamıştır








*
 
Üst Alt