Günümüz dünyasında gelişen teknoloji ve üretimler, artık yalnızca bir lüks olmaktan fazla muhtaçlık haline geldi. Bilhassa git gide berbatlaşan etraf şartları, iklim sıkıntıları, dünya kaynakları üzere sebepler hasebiyle, çevreyi önemseyen teknolojik gelişmeler daha değerli bir rol üstleniyor. Bu teknolojilerden birisi de hiç elbet elektrikli arabalar.
Dünyadaki birçok araç markası, gerek verimliliği artırmak, gerek çevreyi korumak için klasik yakıt modellerinin dışına çıkarak farklı metotlar deniyor. Gün geçtikçe daha fazla yaygınlaşan elektrikli arabalar de bu teknikler ortasında yer alıyor. Dünya genelinde devam eden çalışmalar, elektrikli araba kullanımının yaygınlaşması için şirketlere makul kolaylıklar ve imkanlar sağlıyor. Bu çalışmalardan biri olan Automative Cells Company (ACC) teşebbüsü de, bünyesinde bulundurduğu şirketlerle birlikte imkanları artırmaya çalışıyor. Stellantis ve TotalEnergies’in yanı sıra, Mercedes-Benz de bu teşebbüste yer almaya başladı.
“Karbon nötr maksadımıza ulaşmamızda stratejik bir adım”
Stellantis ve TotalEnergies tarafından 2020 yılının Ağustos ayında kurulan ACC’ye Mercedes-Benz’in de iştiraki kıymetli bir güç sağlamış oldu. Daha evvel, piyasaların elverişli olması halinde 2030 yılında büsbütün elektrikli araçlara geçiş yapmayı planladığı bilinen Mercedes-Benz, bu atılımıyla birlikte kararından emin görünüyor.
Mercedes-Benz, her bir firmanın 8,2 milyar dolardan fazla yatırıma sahip olacağı bu teşebbüste üçte bir paya sahip olacak. Mercedes-Benz CEO’su Ola Kallenius kelam konusu yatırıma yönelik, “Bu yatırım, karbon nötr maksadımıza ulaşmamızda stratejik bir kilometre taşı. Yeni paydaşlık, arz güvenliği sağlamanın yanı sıra müşterilerimize üstün batarya teknolojisi sağlama fırsatı sunacak” değerlendirmesinde bulundu.