Son Konu

Mimar Sinan nasıl bir insandı?

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Mimar Sinan nasıl bir insandı?
Hayatı ve kişiliği hakkında bilgi verir misiniz?


Mimar Sinan'ın Allah'ın sevgili kullarından biri olduğu kanaatindeyiz Allah yaptığı hayırlarını kıyamete kadar amel defterine yazsın

Kısaca Hayatı:

Mimar Sinan, Kayserinin Ağırnas koyunde doğduğu tahmin edilmektedir 1511'de Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak istanbul'a geldiği bir soylentiden ibarettir, bu konuda hicbir bilgi yoktur Mimar olarak Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferine katıldı 1521 yılında Kanuni Sultan Suleymanın Belgrad Seferine Yeniceri olarak katıldı 1522de Rodos Seferine Atlı Sekban olarak katılıp, 1526 Mohac Meydan Muharebesi'nden sonra, gosterdiği yararlıklar sebebiyle takdir edilerek Acemi Oğlanlar Yayabaşılığına (Boluk Komutanlığına) terfi ettirildi

1533 yılında Kanuni Sultan Suleymanın İran Seferi sırasında Van Golu'nde karşı sahile gitmek icin Mimar Sinan iki haftada uc adet kadırga yapıp donatarak buyuk itibar kazandı İran Seferinden donuşte, Yeniceri Ocağında itibarı yuksek olan Hasekilik rutbesi verildi Bu rutbeyle, 1537 Korfu, Pulya ve 1538 Moldavya seferlerine katıldı 1538 yılında Hassa başmimarı oldu

Mimar Sinanın, Mimarbaşılığa getirilmeden evvel yaptığı uc eser dikkat cekicidir Bunlar: Halepte Husreviye Kulliyesi, Gebzede Coban Mustafa Kulliyesi ve İstanbulda Hurrem Sultan icin yapılan Haseki Kulliyesidir

Halepteki Husreviye Kulliyesinde, tek kubbeli cami tarzı ile, bu kubbenin koşelerine birer kubbe ilave edilerek yan mekanlı cami tarzı birleştirilmiş ve boylece Osmanlı mimarlarının İznik ve Bursadaki eserlerine uyulmuştur Kulliyede ayrıca, avlu, medrese, hamam, imaret ve misafirhane gibi kısımlar bulunmaktadır

Gebzedeki Coban Mustafa Paşa Kulliyesinde renkli taş kakmalar ve suslemeler gorulur Kulliyede cami, turbe ve diğer unsurlar ahenkli bir tarzda yerleştirilmiştir

Mimar Sinanın İstanbuldaki ilk eseri olan Haseki Kulliyesi, devrindeki butun mimari unsurları taşımaktadır Cami, medrese, subyan mektebi, imaret, daruşşifa ve ceşmeden oluşan kulliyede cami, diğer kısımlardan tamamen ayrıdır

Mimar Sinanın Mimarbaşı olduktan sonra verdiği uc buyuk eser, onun sanatının gelişmesini gosteren basamaklardır Bunların ilki İstanbul'daki Şehzade Camii ve kulliyesidir Dort yarım kubbenin ortasında merkezi bir kubbe tarzında inşa edilen Şehzade Camii, daha sonra yapılan butun camilere ornek teşkil etmiştir

Suleymaniye Camii, Mimar Sinanın İstanbuldaki en muhteşem eseridir Kendi tabiriyle kalfalık doneminde, 15501557 yılları arasında yapılmıştır

Mimar Sinanın en buyuk eseri ise, seksen yaşında yaptığı ve ustalık eserimdiye takdim ettiği, Edirnedeki Selimiye Camiidir (1575)

Mimar Sinan, Mimarbaşı olduğu surece birbirinden cok değişik konularla uğraştı Zaman zaman eskileri restore etti Bu konudaki en buyuk cabalarını Ayasofya icin harcadı 1te Ayasofyanın kubbesini onararak cevresine, takviyeli duvarlar yaptı ve eserin bu gunlere sağlam olarak gelmesini sağladı Eski eserlerle abidelerin yakınına yapılan ve onların gorunumlerini bozan yapıların yıkılması da onun gorevleri arasındaydı Bu sebeplerle Zeyrek Camii ve Rumeli Hisarı civarına yapılan bazı ev ve dukkanların yıkımını sağladı

İstanbul caddelerinin genişliği, evlerin yapımı ve lağımların bağlanmasıyla uğraştı Sokakların darlığı sebebiyle ortaya cıkan yangın tehlikesine dikkat cekip bu hususta ferman yayınlattı Gunumuzde bile bir problem olan İstanbulun kaldırımlarıyla bizzat ilgilenmesi cok ilgi cekicidir

Mimar Sinan 84 cami, 52 mescit, 57 medrese, 7 darulkurra, 20 turbe, 17 imaret, 3 daruşşifa (hastane), 5 su yolu, 8 kopru, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak uzere 365 eser vermiştir Buyukcekmece Koprusu uzerinde kazılı olan muhru şoyledir: Elfakiru Hakir Ser Mimaranı Hassa (Değersiz ve muhtac kul, Saray ozel mimarlarının başkanı)

Hizmet eri Sinan

Başarılarıyla kırk yaşlarında “reisi mimaranı dergahı ali rutbesini almış ve vefatına kadar mimarbaşı olarak vazife yapmıştır Sinan, mimarlıkta orijinal eserler verebilecek derecede sanat bakışına ve teknik birikime sahip ust seviyede bir Osmanlı burokratı idi ve Osmanlıdaki butun inşaat işlerinin idaresi elindeydi Sinan yaptığı işlerle bize guzel bir ornek olduğu gibi, insanlığa kazandırdığı eşsiz eserleriyle de hizmetin doruklarında yer almıştır

Mutevazı Sinan

Mimar Sinanın, aralarında Selimiye ve Suleymaniye gibi dunyanın en muhteşem abideleri kabul edilen bircok caminin de bulunduğu yuzlerce eserine, uc kıtaya yayılan Osmanlı topraklarının hemen her koşesinde rastlanır Boyle bir şeref insanlık tarihinde kac mimara nasip olur Ancak o muhteşem mimar mutevazılığını, dervişlik terbiyesi ile yetişmiş her Osmanlı sanatkarı gibi imza ve muhrunde ortaya koymaktadır Kişiliğini on plana cıkarmamak icin adının başına mutevazı sıfatlar eklemiştir İmzası istifli tarzda daha once de aktardığımız gibi, “Elfakir Sinan sermimaranı hassa, yazar Muhrunun ortasında “El fakirul hakir Sinan (zavallı fakir Sinan), alt bolumunde “Pir sermimaran habar mustement (aciz mimar başının muhru) ve ust bolumunde “bendei miskin kemine derdmend (Cok fakir değersiz dertli) sozleri yer almaktadır

Sinanın Şehzade Camiinde, Suleymaniyede, Selimiyede ve diğer eserlerinde imzasına rastlanmamıştır Tek istisna eski TopkapıSilivri yolu uzerindeki Buyukcekmece Koprusudur

Sinanın bilinen tek mimar imzasının bulunduğu kitabesi uzerinde “GafaraAllahu lehu ve lil mubaşirin (Allah onu ve burada calışanları bağışlasın) yazmaktadır Ayrıca Sinan eserlerinin inşaatında işcilerle birlikte calışacak, taş taşıyacak, harc karacak kadar mutevazı idi Belki de eserlerinin her aşamasında birlikte calıştığı insanlara, nasıl calışmaları gerektiğini bizzat gostermek ve ortaya cıkmakta olan eserin beyninin icindeki projeye uygun olup olmadığını kontrol etmek istemiştir

Sanatkar Sinan

Elleriyle eserini yapana işci; elleri ve beyni ile eserini yapana zanaatkar; elleri, beyni ve gonlu ile eserlerini yapana ise sanatkar denmektedir Sinan bir sanatkar idi, o Osmanlı medeniyetini her yonuyle eserlerine yansıtmıştır

İbadet alanını tek kubbe altında toplayarak bununla Allahın birliğini ifade etmeye calışmıştır

Sinanın cıraklıktan ustalığa geciş eserlerine bakıldığında, cıraklık eseri Şehzade Camiine, kalfalık eseri Suleymaniyeye ve ustalık eseri Selimiyeye kadar, hep bu tek kubbeyi buyutmeyi başardığını gormekteyiz Eserlerinde kubbeleri buyuturken, ağırlığını ve basıncını iyi bir şekilde temele iletmiştir

Sinan, Selimiye Camiini yaparak 6 yydan bu yana tek kubbe altındaki en buyuk yapı olan Ayasofyanın kubbesi buyukluğunde bir kubbeyi Osmanlıya kazandırmıştır

Sinanın cağdaşı olan Ronesans ustası Michelangelo (Mikelanj)ın yaptığı San Pietro (Sen Piyer)in catlayan kubbesini, Romalı demirciler bir kasnakla kurtarmaya calışırken, Sinan; eserlerinde en guzel orneklerini verdiği kubbelerin insanlık var oldukca dimdik ayakta kalabileceğini gosteriyordu

Sinanın mekanları İslam duşuncesini yansıtan subjektif mekanlar olduğu kadar, insana huzur veren faktorleri de icermektedir Oyle ki, mekanların ferahlığıyla sağlamlığı insanda bir guven ve huzur duygusu oluşturmaktadır Sinan eserlerini yaparken temsil ettiği misyonu unutmamıştır Sinan gibi atalarımız, sahip oldukları duygu ve duşuncelerini eserlerine yansıtarak, takdire şayan bir medeniyetin oluşumuna katkıda bulunmuşlardır Sinanın eserleri yalnız Osmanlı mimarisinin değil dunya mimarisinin de en onemli mirasları arasındadır

Ehil Sinan

Sinan pratikten yetişmiş, aldığı eğitimle geometriye hakim olmuştur Geometriyi iyi kullanan bir muhendis olduğu eserlerine bakıldığında gorulmektedir Geometri bilgisini teorik araştırmalar icin kullandığını gosteren bulgular yoktur Mimarbaşı iken ekibi ile Osmanlı topraklarında onemli eserlere imza atmıştır Ayrıca Sinan tasarımlarında insanı on planda tutmuştur Eserlerindeki kapı, pencere ve revaklar, kullanıma uygun tasarlanmıştır

Genc yaşta ehil bir inşaat ustası olduğundan, normalden daha buyuk bir yaşta devşirme olarak Osmanlı ordusuna secilmiştir Askeri muhendis olarak goz doldurmuş, Osmanlıda baş mimar makamına atanmış ve devletin inşaat işlerini idare etmiştir

Sinan ve insan yetiştirme

Sinan sahip oluğu mimarlık ve muhendislik birikimini yeni nesillere aktarmak icin, cok sayıda mimar yetiştirmiştir Sinan ekolunun Lale Devrine (1718) kadar devam ettiği bilinmektedir İnsan yetiştirmenin kesintiye uğramasıyla, yahut tamamen son bulmasıyla 18 yuzyıldan itibaren buyuk kamu yapılarının değil yapımı, tamiri icin dahi yabancı mimarlara başvurulmuş ve ulkede mimarlık kulturu yok olmaya başlamıştır Oyle ki, camilerin akustik acıdan tasarımını zorlaştıran kubbelerinin akustik performansını artıran boşluklu rezonator teknolojisi, Osmanlının son donemlerinde unutulmuş ve hatta var olanlar ne yazık ki korunamamıştır Sinan eğitime verdiği onemle, sadece yaşadığı doneme değil, olumunden sonraki donemlerde de ekolunu canlı tutabilmiştir

Mimar Sinan, şohretine ve servetine rağmen, geride bir şey bırakmamış, kazandıklarını kurmuş olduğu vakıflara bırakmıştır O, Yuce Yaratıcının gosterdiği yolda yuruyen bir insandı Geleceği gormuşcesine, eserleriyle, “Dinin terakkiye mani olduğu safsatasını curutmuştu O, ilme talip olmuş, azimle calışmış ve dunyanın takdir ettiği bircok esere imza atmıştır

Eserlerinin bir kısmı İstanbuldadır 1588de İstanbulda vefat eden Mimar Sinan, Suleymaniye Camii'nin yanında kendi yaptığı sade turbeye gomuldu

Mimar Sinan Turbesi, İstanbul Muftuluğu'nun sutunlu kapısından cıkınca hemen solda, iki caddenin kesiştiği noktada Fetva Yokuşu sonunda solda, Suleymaniye Camii'nin Halic duvarının onunde, beyaz taşlı sade bir turbedir (bk Mehmet CAMALAN, Sızıntı, Eylul, Ekim 2004)




Sorularla İslamiyet
 
Üst Alt