Son Konu

Müminlere nasihatlar

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Sevgili arkadaşlar bu bölüme beğenip hoşunuza giden özlü sözleri yazıp paylaşabilirsinizAllah dostlarının hayat'a dair,İman'a dair ve maneviyata dair olan öğütlerini,nasihatlerini yazabilirsiniz



Hasanı Basrî kuddise sirruh (d 642, v 728)


Ey Âdemoğlu! Gerçek mümin, ihsân sâhibi bile olsa yine de korku üzere sabahlar Zaten ona da bu yaraşır Mümin, akşama yine aynı korku ile kavuşur Evet, o her zaman şu iki korku arasındadır
1 Geçmiş günahlar Bu günahları sebebiyle Cenâbı Hakk'ın kendisine nasıl muâmelede bulunacağını bilemez
2 Gelecek hayatı Nasıl bir hayat sürecek, son nefesi nasıl verecek? Bu soruların cevaplarını devamlı tefekkür eder
Ey insanlar! Şu hakîkati idrâk ederek sâlih amel işleyin Allâh ve Rasûlü yaptığınız işleri görmektedir Siz, birgün gizliyi ve âşikârı bilen Allâh'a döndürüleceksiniz İşte o gün yaptıklarınızı tek tek size haber verecektir
Sizler kalblerinize çok dikkat edin Onları devamlı Allâh'ın zikri ile yenileyin Zirâ kalb çabuk paslanır Nefislerinizi de dizginleyin Çünkü o çok azgındır Eğer siz nefislerinizin kötü isteklerine mâni olmazsanız, o birgün sizi korkunç bir uçuruma yuvarlar
Kendi ayıplarınız dururken başkalarını ayıplamaktan vazgeçmedikçe kâmîl îmân sâhibi olamazsınız O hâlde, başkalarının ayıplarına bakmadan evvel kendi ayıplarınıza bir göz atın; onları düzelterek işe başlayın!
Ey insanlar! Kur'ânı Kerîm müminler için şifâ, müttakîler için rehberdir Kim O'na uyarsa, hidâyete erer ve doğru yolu bulur Ondan yüz çeviren bedbaht olur ve felâketlere sürüklenir
Ey Âdemoğlu! Tek başına ölecek, tek başına dirilecek, tek başına hesaba çekileceksin!




Malik Bin Dinar kuddise sirruh (v 748)



Şu iki şey hâriç dünyâda safâ kalmadı:
1 Kardeşlerle karşılaşmak ve onlarla sohbet etmek,
2 Teheccüd namazına kalkmak ve o feyizli vakitte doya doya zikir ve Kur'ân ile meşgûl olmak


Câferi Sâdık kuddise sirruh (d 699, v 766)



Bir sâlih amel işleyince onu gözünde küçültesin ve gizli tutasın Çünkü küçük görürsen seni ucuba (kendini beğenmeye) götürmez Gizlersen, eksiği tamam olur yâni fazîleti artar Acele edersen, o sâlih amele bir an önce kavuşmuş olursun Zîrâ nefs zaafa kapılıp onu geciktirebilir veya seni ondan vazgeçirebilir
Mümin kardeşine âit sevmediğin bir şey duyarsan, ısrarla onun bir mâzeretinin olabileceğini düşün Bulamazsan, belki benim anlayamadığım bir özrü vardır, de ve ayıbını setret!




Süfyânı Sevrî kuddise sirruh (d 713, v 777)



İlim tahsili, Allâh'a karşı ittikâ sahibi olmak, emirlerini yerine getirmek ve O'ndan korkmak için yapılmalıdır İlmin fâzîlet bakımından üstün oluşu, anlatılan yüce duygulara insanı sahip kıldığı içindir Böyle olmasaydı, o da diğer eşyalar meyânında sayılırdı
Horasan'a gidip tebliğde bulunmak; Mekke'de mücâvir olmaktan (orada ikâmet etmekten) senin için daha kazançlıdır
İlim için ilk gerekli şart; onu bulma yollarını aramaktır Bulunca ve ilmi elde edince de amel gelir? Sonra sükût ve tefekkür Daha sonra kâinâta ibret nazarı ile bakış




Cüneydi Bağdâdî kuddise sirruh (v 909)



Allâh ile sohbet, yâni O'nunla berâber olmak, güzel bir edeb, heybet ve murâkabe hâlinin devâmıyla;
Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem ile sohbet, O'nun sünnetine ve siyerine ittibâ ile;
Evliyâullâh ile sohbet, ihtirâm ve hizmet ile;
Ehl ü iyâl ile sohbet, güzel ahlâk ile;
İhvân ile sohbet, devamlı güleryüzlü olmak ve onları sevindirmekle;
Avâm ile sohbet ise, duâ ve merhamet ile olur




İmam Gazalî kuddise sirruh (v 1111)



Oğlum! Şu üç ibâdetinde mutlak sûrette kalbini teyakkuz hâlinde bulundur, aklın ve kalbin başka yerde olmasın! Bunlar, Kur'ânı Kerîm okurken, Rabbini zikrederken ve namaz kılarken Bu üç hâlde bir an bile aklını ve gönlünü başka yere verme Allâh'ın huzûrunda olduğunu unutma! Yoksa yönünü kıbleye çevirip de, aklın başka şeyler peşinde olursa, bunun değeri zaafa uğrar Yönünü İslâm'ın doğduğu ilk mâbed olan Kâbe'ye, kalbini de Hazreti Allâh'a bağla! Ayrıca âriflerden olmak istersen; sükûtun fikir, bakışın ibret ve dileğin tâat olsun Zîra bu üç haslet, âriflerin alâmetidir
Oğlum! Kul borcundan son derece sakın! Bir kuruş borç yüzünden, kabul olmuş pek çok ibâdetin sevabı gider Rasûli Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem, borçlu olarak ölenlerin namazını kılmazdı Bundan maksadı, zengini merhamete getirip alacağını bağışlatmaktı Mümin, borç yaparken fuzûlî yere borca girmez Lâkin zarûreten borçlanırsa ve ödemek niyetiyle alırsa, Allâh Teâlâ ona yardımcı olur Hattâ ödemenin gayreti içinde olup da borcunu ödeyemeden ölürse, kıyamette de Allâh yardımcısı olur
Belâya da şükretmek lâzımdır Çünkü küfür ve günahlardan başka belâ yoktur ki, içinde senin bilmediğin bir iyilik olmasın! Allâh, senin iyiliğini, senden daha iyi bilir Şer zannettiğin çok şey vardır ki senin için hayırdır Hayır zannettiğin çok şey vardır ki senin için şerdir En selâmet yol, ilâhî takdîre râzı olman, her hâle şükür diyebilmendir
Oğlum! Son derece dikkat edeceğin bir cihet varsa, o da kimler ile düşüp kalktığındır Şunu iyi bil ki bir sepet sağlam elma, içindeki bir çürük elmayı sağlama çıkartamaz Fakat bir çürük elma, hepsini çürütür Bunun için dâima sâlihlerle düşüp kalk!
İyi arkadaş da, gül yağı satana benzer, ya satın alırsın, ya o sana biraz sürer veya hiç olmazsa yanında bulunduğun müddetçe güzel koku taşırsın Kişi sevdikleri ile beraberdir Dünyada kimi sever ve kim ile düşüp kalkarsan kıyamette onunla haşrolunursun O hâlde ilmi ile amel eden âlimlerin ve sâlihlerin sohbetine devam et!
Oğlum! Hayatta her şey Allâh'ın taksîmi iledir Allâh; kimini zengin, kimini yoksul, kimini sağlam, kimini sakat, kimini âlim ve kimini câhil kılmıştır Dünyanın düzeni ancak böyle sağlanır Kendinden düşük kimseleri gördüğün vakit, böbürlenip onları hakîr görme! Sen onların yerinde, onlar da senin yerinde olabilirdi İşte bunu düşünerek yoksullar ile arkadaş ol! Onlara karşı dâima alçak gönüllü olmaya çalış! İnsanlık ve İslâmlık vakârını koru! Saadet ancak böyle elde edilir Dünya ve âhirette huzur istersen, kimseyi incitme! Senden gencini gördüğün vakit; Bunun günahı benden az, senden yaşlısını gördüğün vakit; Bunun sevabı benden çok, bilmediğim tarafları ile benden daha fazîletlidirdüşüncesi ile onlara bak! Bir âlim gördüğünde; Bunun ilmi var, kendisini kurtarır, senden câhilini gördüğünde; Bu bilmez, Allâh onu bağışlar, diye düşün! Hattâ bir kâfir gördüğün vakit, son nefes belli olmadığından; Allâh Teâlâ buna hidâyet nasip ederse, bütün günahları bağışlanmış ve tertemiz olarak ilâhî huzûra çıkabilir Acaba benim son nefesim ne olur?diye âkıbetini düşün! Kendini ne kadar tanır ve ne kadar düşük görürsen, Allâh katında o nisbette mevkî kazanırsın
Oğlum! Elinden geldiği kadar din kardeşlerinin ihtiyaçlarını karşıla! Zîrâ Rasûli Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
Kim mümin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allâh Teâlâ da onun bir ihtiyacını giderir(Buhârî, Mezâlim, 3)
Diğer bir hadîsi şerîfte Rasûli Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:
Kim bir müslümanın ayıbını örterse, Allâh Teâlâ da dünya ve âhirette onun ayıbını örter(Müslim, Birr, 72)
Aklı olan kimse nefsine demelidir ki: Benim sermâyem, yalnız ömrümdür Başka bir şeyim yoktur Bu sermâye, o kadar kıymetlidir ki, verilen her nefes, artık hiçbir şekilde ele geçmez Nefesler sayılıdır ve azalmaktadır O hâlde, nefeslerini iyi değerlendir ve bu fânî dünyâya yarın ölecekmiş gibi nazar et Bütün azâlarını haramdan koru ve takvâya sarıl
Allâh'ım! Ömrümüzü saadetle sona erdir Rızâyı ilâhiyyene ve Cemâlullâha nâiliyet nasîb eyle! Sabahakşam bizi âfiyetten ayırma! Takvâyı bize azık kıl, tevekkül ve güvenimizi sana yönelt! Bizi hak yolda sâbit kıl! İbâdete lâyık ancak Sen'sin Sen'i noksan sıfatlardan tenzîh ederim Sana lâyıkıyla kulluk edemediğim için zâlimlerden oldum
Hamd, âlemlerin Rabbi Allâhu Teâlâ'ya; salât ü selâm, Fahri Cihân Efendimiz Muhammed Mustafâ'ya olsun!


Abdülkâdir Geylânî kuddise sirruh (d 1077, v 1166)



Ey oğul! Sana takvâ gerek Bu sebeple takvânın îcablarını îfâya gayret et ki, kalbin iç düşmanlıklardan ve çirkin huylardan kurtulsun Hayırla istikâmetlensin
Ey oğul! Dünyâlık toplarken, gece odun toplayan fakat eline ne geldiğini bilmeyen kişi gibi olma Eline geçen dünyâlığın helâl mi haram mı, meşrû mu yoksa gayri meşrû mu olduğuna dikkat et Bütün fiillerinde tevhîd ve takvâ güneşi ile berâber ol
Ey oğul! Kur'ân ile amel etmek, seni Kur'ân'ın mevkîine yükseltir; oraya oturtur Sünnet ile amel etmek ise, seni Allâh'ın Rasûlü'ne yaklaştırır Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem'in kalbî ve mânevî himmetiyle, Allâh dostlarının kalbleri çevresinden bir an dahî ayrılmazsın Allâh dostlarının kalblerini güzelleştiren odur
Ey oğul! Haram yemek kalbini öldürür Helâl yemek ise ihyâ eder Lokma vardır seni dünya ile; lokma vardır seni âhiretle meşgul eder Yine lokma vardır, seni dünyâ ve âhiretin Yaratanı'na rağbet ettirir
Ey oğul! Nefsinle cihâd husûsunda sana yardım edenle arkadaş ol Onun sohbetlerinde bulun Nefsinin azmasına yardım edenle arkadaş olma Önce kendi nefsinle meşgûl ol, kendi nefsine faydalı ol ve kendi nefsini düzelt Sonra başkalarıyla meşgul ol Başkalarını aydınlattığı hâlde kendini eritip bitiren mum gibi olma Ey Allâh yolunda güzel ameller işlemek isteyen kişi! İhlâslı ol! Aksi hâlde, boşuna yorulmuş olursun
İnsanları irşâd etmek, lafla değil, gönülden hâlis bir inanış ve iştiyâkla gerçekleşir Yine bütün bunlar; halvet, ibâdet, zikir, riyâzât ve murâkabe ile alınacak netîcelerdir Yoksa, şekilcilikten ve zâhirî gösterişten öteye geçmeyen ve rûha asla işlemeyen birtakım davranışlarla elde edilecek netîceler değildir Bu sebeple, Allâh yolunun yolcusunun dili ile kalbi, içi ile dışı, sözü ile özü bir olmalı ve aynı şeyi terennüm etmelidir



Ahmed erRifâî kuddise sirruh (d 1118, v 1182)



Efendiler! Evliyâullâh'a yakınlık peydâ etmeye çalışın Çünkü Allâh'ın velîsini seven, Allâh'ı sevmiş; ona düşmanlık eden, Allâh'a düşmanlık etmiş olur
Zikre devam ediniz Çünkü zikir, vuslatı ilâhî için bir mıknatıs, kurbi ilâhî için sağlam bir iptir Zikrullâha devam edenler, Allâh ile hoştur Allâh ile hoş olan, O'na kavuşmuştur Zikrin kalbe yerleşmesi sohbetin bereketiyle mümkün olur Çünkü kişi dostunun yolundadır
Tefekkür, Peygamber Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem'in ilk amelidir Nitekim bütün farzlardan önce O'nun ibâdeti Allâh'ın mahlûkâtını ve nîmetlerini düşünmekten ibâretti Öyleyse siz de tefekküre iyi sarılın ve ibret vesîlesi yapın
Dikkat edin! Elek gibi, unun incesini döküp, kepeğini kendinize koymayın Sakın ağzınızdan hikmet dökülürken kalblerinizde hîle ve fesâd olmasın Yoksa, İnsanlara iyiliği emredip kendinizi unutur musunuz?(elBakara, 44) âyetince hesâba çekilirsiniz
Kalblerinizi tertemiz yapınız, çünkü kalb temizliği üstbaş temizliğinden daha önemlidir Zaten Allâhu Teâlâ elbiseye değil, kalblere nazar eder İstikâmet hudûdunu gözetip Allâh'tan başkasını taleb ve ihtiyâr etmeyin
Efendiler! Tevâzû ve sükûnetle kapıyı çalana kapı açılır İçeriye kabul edilir Boynu bükük olarak içeriye giren, izzetle ağırlanır



Abdülhâlık Gucdevânî kuddise sirruh (v 1189)



Ey oğul! Sana vasiyet ederim ki; bütün hâllerinde ilim, edep ve takvâ üzerinde olasın! Geçmişlerin eserlerini oku ve Ehli sünnet velcemaat yolundan git! Fıkıh ve hadîs öğren ve câhil sofîlerden bucak bucak kaç! Namazlarını, mutlaka cemaatle kıl! Kalbinde şöhrete meyil varsa imam ve müezzin olma! Şöhretten gücünün yettiği kadar uzaklaş! Şöhrette âfet vardır Makamlarda da gözün olmasın; dâima kendini aşağılarda tut! Tâkat getiremeyeceğin işe kefil olma! Halkın seni alâkadâr etmeyen işlerine karışma! Fâsık idarecilerle düşüp kalkma! Her hususta dengeyi muhâfaza et! Ölçüyü kaçırıp güzel ses dinlemeğe fazla kapılma ki, rûhu karartır ve sonunda nifak doğurur Böyleyken güzel sesi de inkâr etme ki, onunla ezân ve Kur'ân, ruhları ihyâ eder Az ye, az konuş, az uyu; ve gâfillerden arslandan kaçar gibi kaç! Fitne zamanları yalnızlığı tercih et, menfaati icâbı fetvâ vererek dînin hafife alınmasına sebep olanlardan, mağrur zenginlerden ve câhillerden uzak dur! Helâl ye, şüpheli işlerden sakın ve evlenmede takvâya dikkat et Aksi hâlde dünyaya bağlanır ve o uğurda dînini zedelersin Çok gülme; hele kahkahayla gülmemeye dikkat et! Çok gülmek kalbi öldürür Fakat tebessümü de elden bırakma Herkese şefkat gözüyle bak ve kimseyi hakîr görme! Kendi dışını aşırı bezeyip süsleme ki, dış mamurluğu iç haraplığından gelir Münâkaşa etme, kimseden bir şey isteme, müstağnî kal, kanaatle zengin ol, vakarını koru! Sende emeği olanlara ve seni terbiye edenlere karşı vefâkâr ol, malınla ve canınla onlara hizmet et ve onların hâli ile hâllen! Onları kınayan gâfiller felâh bulmaz Dünyaya ve dünya ehli olan gâfillere meyletme! Gönlün dâima mahzûn, bedenin kulluğa güçlü, gözün yaşlı ve kalbin rakik olmalı İşin hâlis, duân ilticâ ve libâsın mütevâzî, yoldaşın Hak dostları, sermayen zahirî ve batınî din ilimleri, evin mescid ve yakının Allâh dostları olsun!


Feridüddîn Attar kuddise sirruh (d 1119, v 1220)



Seni incitenlerin özürlerini kabul et Halkı inciteni Allâh sevmez Böyle bir huy dindar birine yakışmaz Zulümle bir kalbi yaralayan, o yarayı kendi vücûdunda açmış olur Kendi ayıbını görebilenlerin ruhlarında bir kuvvet belirir
Ahmaklığın alâmeti şunlardır:
Kendi ayıbını görmeyip de başkalarının kusurunu aramak Gönlüne cimrilik tohumu saçtığı hâlde cömertlik ummak
Ahlâkı ile halkı hoşnud etmeyen kimsenin Allâh katında hiçbir değeri yoktur
Hastaları ziyâret et, çünkü bu Peygamber sünnetidir Elinden gelirse susuzları suya kandır Meclislerde insanlara hizmet et Yetimlerin hâl ve hatırlarını sor ki, Allâh seni azîz eylesin Çünkü yetimin bir anlık ağlaması bile, arşı âlâyı titretmeye yeter Bir yetimi ağlatan zâlim, cehennem ateşine odun olur Hasta bir yetimi sevindiren, kendisi için cennet kapısını açmış olur
Allâh yolunda ne verirsen, öz malın odur Geri kalanın hesâbı vardır



Muhyiddîn İbnü'lArabî kuddise sirruh (d 1165, v 1240)



Kalbini Allâh'ın zikrine alıştırırsan, mutlaka kalbin zikrin vereceği nûrla nûrlanır O nûr kalb gözünün açılmasını sağlar
Allâh'ın kullarına, şefkat ve merhametle muâmele et Merhametini bütün canlılara bolca saç Şöyle deme: Bu ottur, cansızdır, faydası yokturEvet onların faydası ve birçok da hayrı vardır Yaratılmışı kendi hâline bırak ve ona, yaratıcının merhametiyle merhamet et
İsteyeni boş çevirme, güzel bir sözle dahî olsa onun gönlünü al, güler yüz göster İleride Allâh'a mülâki olacağını düşün
Dünyâlık için Allâh'tan başkası seni kul edinmesin Çünkü sen ancak seni kul olarak kabul eden Allâh'ın kulusun
Allâh'ın mümin kullarına, selâm vermek, yemek yedirmek, işlerini görmek sûretiyle muhabbet göstermelisin Şunu iyi bil ki, müminlerin tümü, tek bir insan, tek bir vücûd gibidir
Kendini cemâate alıştır Allâh korkusundan ağlamaya çalış Allâh'ın ipine sarıl Allâh'ın sevip hoşnud olacağı şeylere rağbet göster


Hazreti Mevlânâ kuddise sirruh (d 1207, v 1273)



Allâh Teâlâ, nebîleri ve velîleri âlemlere rahmet olarak dünyaya göndermiştir Bu yüzden halka bıkmadan, usanmadan nasihatte bulunurlar Bu nasihatları dinlemeyip kabul etmeyenler için de, Yâ Rabbi! Sen bunlara acı, rahmet kapısını bunlara kapatma!diye yalvarırlar
Sen aklını başına al da, velîlerin öğütlerini canla başla dinle! Dinle de, üzüntüden, korkudan kurtul, mânevî rahata kavuş, eminliğe eriş!
Fırsatı kaçırmadan ve tereddüde düşmeden, bu fânî âlemin aldatmacalarından sıyrılmış, kendini tamamıyla Hakk'a teslim etmiş olan kâmil insanın eteğini tut ki, âhir zamanın, şu bozulmuş dünyanın fitnelerinden kurtulasın!
Velîlerin sözleri âbı hayatla dolu, saf, dupduru bir ırmak gibidir Fırsat elde iken ondan kana kana iç de gönlünde mânevî çiçekler, güller açılsın
Efendi, bilmiş ol ki edeb, insanın bedenindeki rûh gibidir Aslında edeb, Allâh dostlarının gözü ve gönül nûrudur Eğer şeytanın başını ezmek dilersen, gözünü aç da gör ki, şeytanın kâtili edebtir
Gözünü aç da, baştan başa Allâh kelâmı olan Kur'ânı Kerîm'e bak! Kur'ân'ın bütün âyetleri edeb talim eder, edeb öğretir
Sen varını, yoğunu, malını, mülkünü ver de bir gönül al Al da, o gönül, mezarda, o kapkara gecede, sana ışık versin, nûr versin
Hak dostu olan bir insan ile bir an beraber bulunmak, bir ömre bedeldir Ondan düşen bir kıl ise kıymetli bir madene bedeldir Fakat Hak dostlarının zıddı olan öyle katı kalbli insanlar da vardır ki, onlarla bir arada bulunmak ve konuşmak şöyle dursun, onları görmemek ve onlardan uzak olmak cihân mülküne bedeldir
Gönlüme dedim ki: Önde olmaya heves etme, lutuf merhemi ol İnciten diken olma Kimseden sana bir kötülük gelmesini istemiyorsan, kötü sözlü, kötülük öğreten, kötülük düşünen olma Her hâlinle ameli sâlih içinde ol


İbrâhim Desûkî kuddise sirruh (v 1277)



Oğlum! Sana gereken odur ki, evliyâ zümresinin duâsını alasın Teberrüken onların himmetine nâil olmayı arzulayasın
Ey Kur'ânı Kerîm'i okuyup ezberleyen kimse! Onu okuyup ezberlediğin için fazla övünme Hâline bir bak: Onun gereği ile amel ediyor musun? Yoksa etmiyor musun?
Ey oğlum! Cedel, nakil, yaldızlı sözler gibi faydasız şeylerle meşgûliyeti bırakarak sükût ehli ol İhlâsı seç, bu yolda sâlih amel işle ve nefsine uyma
O kimse ile otur kalk ki, şerîati ve hakîkati özünde toplamış ola Şunu unutma ki, bu yolda sana en çok yardımı dokunan kişiler, bu gibi insanlar olacaktır
Oğlum! İsterim ki, dâimâ sünnetle amel edesin Bu yolda lüzûmlu olan edeb esâsına da riâyet edesin
Cesur olmalısın Gölgesinden bile ürken korkaklardan olmamalısın Herhangi bir sıkıntı, ilk anda seni yere sermemeli
Mevlânın sevgisi ile dol; hattâ onunla vecd hâlinde ol
Evladlarım! Gıybet etmek için birini ararsanız; babanızın, ananızın gıybetini ediniz Çünkü onlar; iyiliklerinizi almaya, diğerlerinden daha lâyıktır
Allâhu Teâlâ bir gün ve gecede yetmiş iki kere kullarının kalbine nazar eder O hâlde, kalbinizi temiz tutunuz, güzel ve parlak kılınız Çünkü orası, Rabbinizin nazargâhıdır
Ey kardeşim! Sakın kendi başına bir şey yaptım zannetme Bil ki; oruç tuttuğunda onu sana Allâh tutturmuş, namaz kıldığında onu sana Allâh kıldırmış, bir iş yaptığında onu sana Allâh yaptırmıştır Takvâ derecesine ulaşmışsan Allâh seni ulaştırmış, maddîmânevî bir şeye mazhar olmuşsan Allâh seni mazhar kılmıştır
Ey oğulcuğum! İnsanların ve cinlerin ameli kadar amelin olsa bile bendemekten sakın! Zîra Allâh, beniddiasında bulunanları acziyet içerisinde bırakır Benlik davasında isen maddî ve mânevî derecen düşer, bunu unutma!



Bahâüddîn Nakşibend kuddise sirruh (d 1318, v 1389)



Bizim yolumuz, Allâh Teâlâ'nın gösterdiği kurtuluş yoludur Çünkü bu yol, sünnete uymak ve ashâbı kirâma tâbî olmaktır Bu sebeple yolumuzda az zamanda çok kazanç elde edilir
Yolumuz, sohbet ve muhabbet yoludur Sahabei kirâmın yolunun sohbet olduğu gibi Hayır ve bereket, beraberliktedir; beraberlik de sohbetle olur Yalnızlığa (inzivâya) çekilmekte şöhret tehlikesi de olabilir, şöhret ise âfettir
Bizim yolumuzda olan kimselerin şu üç şeye dikkat etmesi gerekir:
Birincisi; Allâh Teâlâ'ya karşı edebdir Yâni zâhiri ve bâtını ile tamamen kulluk içinde olmalı, Allâh Teâlâ'nın bütün emirlerini yerine getirip, yasaklarından sakınmalı, Allâh Teâlâ'dan başka her şeyi gönülden çıkarmalı ve nîmetleri Allâh yolunda seferber etmelidir
İkincisi; Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem'e karşı edebdir Bu da; ibâdet, muâmelât ve bütün davranışlarda O'na muhabbetle uymaktır
Üçüncüsü; seni irşâd eden Hak dostuna karşı edebdir
Yenilecek bir gıdâ, bir yiyecek, her ne olursa olsun gafletle, öfke ile veya istemeyerek hazırlanmış ve tedârik edilmişse, onda hayır ve bereket yoktur Zîrâ ona nefs ve şeytan yol bulmuştur Böyle bir yiyeceği yiyen kimsede, mutlaka feyiz ve huzurunu bozacak bir netice meydana gelir Gaflete dalmadan yapılan ve Allâh Teâlâ'yı düşünerek yenen helâl ve hâlis yiyeceklerden hayır meydana gelir İnsanların hâlis ve sâlih ameller işlemeye muvaffak olamamalarının sebebi; yemede ve içmede harama, şüpheli şeylere ve kul haklarına dikkat etmemeleridir Her ne hâl olursa olsun, bilhassa namazda huşû ve huzur hâlinde bulunmak, zevkle ve gözyaşı dökerek namaz kılabilmek; helâl lokma yemeye ve yemeği Allâh Teâlâ'yı hatırlayarak pişirip O'nun huzûrunda imiş gibi yemeye bağlıdır Vücûdu haram lokma ile beslenmiş olan bir kimse, namazdan bir neşve duyamaz
Allâh Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem'in:
Namaz, müminin mîrâcıdır(Süyûtî, Şerhu İbni Mâce, I, 313) ifâdesinde hakîki namazın derecelerine işâret vardır Namaza duran kimsenin, iftitâh tekbîrini söylerken, Allâh Teâlâ'nın azametini, yüceliğini düşünerek, huşû ve huzur hâlinde olması gerekir Öyle ki, bu hâlini istiğrak, yâni kendinden geçme hâline eriştirmelidir Bu hâlin zirvesi, Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem'dedir
Lâ ilâhe illallâhkelimesini söylemenin hakîkati, Allâh Teâlâ'dan başka ne varsa hiçbirini kalbde put hâline getirmemektir İslâm dîninin hükümlerini îfâ etmek, yâni emirleri yapıp yasaklardan sakınmak; haramları, şüpheli şeyleri, hattâ mübahların fazlasını terk etmek, ruhsatlardan uzak durmak, mübahları zarûret miktarınca kullanmak, tamâmen nûr ve safâdır Aynı zamanda evliyâlık derecelerine kavuşturan bir vâsıtadır Velâyet derecelerine bunlarla ulaşılır Uzak kalanların hepsi, bunlara dikkat etmediklerinden uzak kalırlar ve kendi arzularına uyarlar Yoksa Cenâbı Hakk'ın feyzi her an gelmektedir


Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî kuddise sirruh (v 1826)



Sana Allâh'a tâati ve takvâ üzere bulunmanı, nerede olursan ol insanlara ezâ ve cefâ vermemeni, özellikle Harameyni Şerîfeyn'de daha fazla titiz davranmanı tavsiye ederim
Gıybetini yapsalar dahî sen kimsenin gıybetini yapma Hiç kimsenin dünya malından bir şey alma Şerîatın alınmasını helâl kıldığını al ve onu hayır yollarda harca Mümin kardeşlerin aç ve yoksul durumda bulunurken, şehvetin için harcama yaparak lezzetlenme Kesinlikle yalan söyleme Hiç kimseyi hakîr görme Hiç kimseden nefsinin üstün olduğunu düşünme Kalbî ve bedenî ibâdetlerde tüm kuvvetini sarfet Bunun yanında nefsine Hiçbir zaman makbul olacak hayır işlemedimdüşüncesini kabul ettir Çünkü ibâdetlerin rûhu niyettir Niyet ise ancak ihlâs ile mümkündür Senden daha büyük olanlara ihlâs gerekirse sana nasıl gerekmesin Allâh Teâlâ'ya yemin ederim ki; annem beni doğurduktan bugüne kadar, Allâh katında makbûl ve mûteber olup hesabı sorulmayacak bir tek hayır işlediğime inanmıyorum
Eğer kendi nefsini bütün hayır işlerde iflâs etmiş olarak görmüyorsan bu, cehâletin en son noktasıdır Eğer iflâs etmiş olarak biliyorsan Allâh'ın rahmetinden de ümitsiz olma




Mûsâ Efendi kuddise sirruh (d 1918, v 1999)



Bir müminin gönül âlemi ve kemâli, davranışlarında sergilenir Bu güzelliklerin en başta gelenlerinden birkaçı şöyledir:
Daimî olarak alçak gönüllü olması, zamanlarının ve nefeslerinin kıymetini bilip israf etmemesi, Allâh'ın kullarını sevip onlarla çekişmemesi, muhatablarına dinî seviyesine göre muâmele etmesi, kabahat örtücü olması, haram ve helâle dikkat etmesi ve herkesin küçük gördüğü masiyetleri dahi büyük görmesidir Zîrâ günahını küçük gören hâşâ Cenâbı Hakkı küçük görmüş olur
Mevlâmızın rızası yolunda, seher vakitlerini namaz, zikir, duâlarla zînetlendirelim Başta âile efrâdımızın ve aile büyüklerimizin hizmetinde bulunalım Dünyacılarla ülfeti azaltıp, salihlerle oturup kalkalım Diğer akrabalarımız ile muhtaçların hizmetinde olup, gerek lisânen gerek maddeten yardımda bulunalım En önemlisi haram ve helâle titizlik gösterelim Ayrıca çarşıpazar işlerinde de dikkatli davranalım ki, kulluktan fire vermiş olmayalım
Bütün hatalar, nisyanlar, bocalamalar; zikirden gâfil olduğumuz anlarda husûle gelir Zikrin mânevî hâlini devam ettirenlerde dünyâ kederi, üzüntüsü, hattâ lüzûmundan fazla dünyevî neş'e dahî bulunmaz Dâimî huzur, sehâvet ve mahlûkâta şefkatli olmak, o boşluğun yerini doldurur Yâni sevgi, daimâ sevgi Allâh Teâlâ Hazretleri, kendisini seven kulunu sevgi deryasına daldırır Artık o kimse Cenâbı Hakk'ın sevdirdiği nisbette sevilmeye lâyık olanları sever
Bir insan mensûb olduğu cemiyete, rızayı ilâhî için güzelce hizmet etmeyi pek kıymetli bir vazife bilmelidir Bir cemiyetin hayatına, intizamına, refahına hizmet eden kimse, o cemiyet arasında pek kıymetli bir varlık sahibi demektir Binâenaleyh onun ecir ve mükâfâtı da o nisbette büyüktür
Hadisi şerifte:

??? ? ???

Bir kavme hizmet eden kimse, (ecir ve mükâfâta nâiliyet itibâriyle) onların en büyüğüdür(Deylemî, Müsned, II, 324) buyurulmaktadır
Birçok kimseler, ibâdet ve tâate çokça yöneldikleri hâlde, Cenâbı Hakk'ın sıfatı olan settâru'luyûb, yâni ayıpları örtücülük ve kusurları affedicilik hasletine lâkayd kalıyorlar Bu sebeple de tam istenildiği gibi terakkî edemiyorlar Hâlbuki bağışlamak ve kusur örtmek, güzel ahlâkın en ehemmiyetlilerinden biridir Allâh Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri biz kullarının sayısız kusur ve hatalarını örtüp affettiği gibi, biz de affedici olmalıyız Zirâ Allâh sevgisine sâhip olanlar, affetmeyi bilirler
Bütün hüner, bu dünya hengâmesinde ve binbir türlü meşgale içinde Hak'la beraber olabilmektir Bu öyle hoş bir hâldir ki, Cenâbı Hakk'ın kuluna bir atiyyesi, yâni hediyesidir Bu pek ulvî vazifeyi teemmül edebilirsek, dünyanın gelgeç oyuncaklarına aldanmaktan da kurtuluruz
Cenâbı Hakk'ın, bir kuluna en büyük nîmetlerinden biri, o kuluna aczini bildirmesidir Bu mâneviyat yolunda kazandığım belki de en büyük nîmet, hatâlarımı görmem oldu Rabbime karşı müflisliğimi idrâk ettim Böylece kimsenin hatâsını görmeye ve onunla uğraşmaya tâkatim kalmadı Hamdolsun, bütün bunların şükrü içindeyim
Rabbimiz! Hak dostlarının gönüllerindeki muhabbet ateşinden bizlere de bir nasîb lutfeyle! Mânevî himmetleriyle perverde olduğumuz Hak dostlarının feyizli îkâz, irşad ve nasîhatleriyle istikâmetlenmemizi nasîb eyle!
Âmin!
 
Üst Alt