Son Konu

Muşun Tarihi Yerleri

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Muş tarihi güzellikleri
Muş tarihi mekanları
Muş Tarihi Eserleri

Muş İli Tarihi Yerleri

Camiler

Ulu Cami

Avlusunda yatan Şeyh Muhammedi Mağribi göre yaptırılan Yüce Cami, Alâeddin Bey ve Hacı Itibar camilerinin batısındadır Mimari özelliklerinden nedeniyle 14 yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen cami, moloz taştan yapılmış, dikdörtgen, planlı ve kitabesizdir

Ana mekân, ortada kubbe, yanlarda beşik tonoz örtülü olup, kuzeyinde kesme taştan üç kubbeli son cemaat yeri vardır Yeniden kesme taştan yapılmış, sade taç kapı sivri kemerli bir niş içindedir Batı duvarı dışında değişik duvarlarda ikişer pencere vardır Minaresi, depremden yaralı olup, aslına sadık kalınarak 1968 ve 1972 yıllarında yenileme yapılmıştır

Hacı Haysiyet Camii

Bir Selçuklu yapısı olan Aslanlı Hanın içinde yer alan cami 17 yüzyılda yaptırılmıştır Başlıca mekânı kare planlı olup, besbelli büyük yanlarda basık kubbelerle örtülmüştür Sade mihrabı dairesel kemerli ve niş biçimindedir Camiye sonradan eklenilen minare 1902 yılında, son cemaat yeri ise 1997 yılında yapı edilmiştir

Alâeddin Bey (Paşa) Camii

Cami, 18 asır başlarında şehrin valisi Alâeddin Bey kadar yaptırılmıştır Apaçık büyük, yanlarda ise küçük kubbelerle örtülü ana mekân kare planlı olup, dokuz nefe ayrılmıştır Başlıca mekâna, üç basık kubbeyle örtülü son cemaat yerindeki taç kapıdan geçilerek ulaşılır Taç kapının yanları, kabartma kandil motifleri, orta nefte bulunan mihrap da, sütunçeler ve bitki motifleriyle süslenmiş caminin minaresi kare kaideli silindir gövdeli olup, iki renkli kesme taştan yapılıdır

Çanlı Kilise (Surp Garabet)

Yaygın Beldesine alt Yukarı Yongalı köyünde bulunmaktadır Ilk yapıldığı dönemlerde “Alev Tapınağı olarak kullanılan kilise, Sasaniler kadar 399 yılında Hıristiyanların ibadetine açılmıştır Bugün halen kalıntıları mevcut olan kilise, tanıdık olmayan turistlerin en fazla rağbet ettiği yerlerden birisidir

Hamamlar

Alâeddin Bey Hamamı

Muş şehir halkı merkezinde yer alan hamam, Alâeddin Bey tarafından Alâeddin Bey Camii ile benzer tarihte yaptırılmıştır Günümüzde de kullanılmakta olan hamam Osmanlı son dönem eserlerinden birisidir Inşa malzemesi ve mimari özellikleri, Alâeddin Bey Camii ile benzer nitelikte olan eserin iç süslemelerinde bitki motifleri kullanılmıştır Hamamın acayip bir özelliği de, büyük locaya girişte, kapının anında üzerindeki kaplumbağa kabartmasının bulunmasıdır

Güllü Hamam

Muş'un natürel afetlerde yıkılan bir diğer hamamı da Güllü Hamam ’dır Kerpiç yapısı, Horasan harcı ile moloz taşlardan örülen duvarlar ile desteklenen hamamın en büyük özelliği, “Türk üçgeni denilen ve kubbelere taşıyıcı görevi sağlayan üçgenin kullanılmış olmasıdır

Türbeler ve Yatırlar

Kesik Baş

Hacı Asalet Camisi ’nin avlusundadır Hazireden günümüze cami duvarına bitişik 2 mezar kalmıştır Bu mezarlarda yakın geçmişte onarılmıştır Kesikbaş Haziresi caminin doğu duvarına bitişik dış cephede yer almaktadır Mezarların sanduka kısmı ve şahideleri mozaikli beton ile yenilenmiştir Orijinal üretim malzemesi ve şahideleri kayıp olmuştur Mevcut mezar yapısı dikdörtgen prizma konumunda yerden 80120 cm yüksekliğinde, üzeri demir kafes ile çevrili dış cephesi Ahlât taşı ile kaplıdır Rivayete tarafından bu zat savaşta başı gövdesinden bölünmüş olmasına rağmen kopan başını koltuğunun altına alarak savaşmayı sürdürmüş, sonra bugünkü mezarının bulunduğu yere gelerek şehit olmuştur

İbrahim Samidi (zemzemi)

Alâeddin Bey (Paşa) hamamının karşısındaki bahçededir Arabistan ’dan geldiği söylenti edilmektedir Taş binanın altındadır, türbe dikdörtgen planlı arka arkaya iki odadan oluşmaktadır 1 odanın girişi kuzeyden olup kıble duvarında bir mihrap mevcuttur mihrabın doğusunda sandukanın bulunduğu başlıca türbeye geçişi sağlayan kapı vardır Bu kabir ve türbeye ait moloz ve kesme taş inşa tam orijinal görünmektedir Sandukanın içi minik bir odacık şeklinde anlamsız bir mekândır ve buraya sandukanın doğu batısında girilmektedir Türbenin yapımı Selçuklu Türk mezar mimarisini hatırlatmaktadır Akıtlarda görülen iç içe odalar ve bu odalardan birinde gömü yerinin bulunması bir benzerlik teşkil etmektedir Keza kara mescit kısmı kümbetlerin üst kısmı, kümbetlerin mumyalı kısmını hatırlatmaktadır Sanduka içerisindeki küçük odacık insanların bu mekânda bu kabir sahibinin ruhu ile görüşmek amacını izhar anlamını taşımaktadır ancak bu özelliği ile İslam öncesi inanışların izlerini taşıdığı kanaatini uyandırmıştır Bu türbede yöre insanları ruhi bozukluklara, dağıtılmış sıkıntılara ve sıtma hastalıklarına aleyhinde şifa için dua etmektedirler Hastalar haftanın Çarşamba günleri getirilerek bir müddet sanduka içerisindeki küçük odacıkta bekletildikten sonra alıp götürülmektedir Bu işlem üç Çarşamba günü tekrar tekrar tekrarlandıktan sonradan hastaların sağlıklarına kavuştuklarına inanılmaktadır


Şeyh Muhammedİ Mağribi

Yüce Caminin avlusundadır Şeyh Muhammedi Mağribi de İbrahim Samidi gibi Arap kökenli olduğu ve Yüce Cami yaptırdığı söylenti edilmektedir

Şeyh Halil Ve Şeyh Mustafa

Kızılay binasının karşısındaki bahçe içerisindedir Her iki türbe de Cuma günleri ziyaret edilir Yaygın bir rivayete göre her iki Şeyhin mezarları 1012 yaşlarındaki bir çocuk göre yaptırılmış

Şeyh İbrahim Hazretleri

Flu İlçesinin Esenli Köyündedir Esenlik camisinin yakınındadır Şeyh İbrahim Mevlevi tarikatına mensup olduğu söylenti edilmektedir Değişik hastalıkları iyileştirdiğine inanılmaktadır

Flu ilçesinin Mollakent Köyündedir Şeyh Ömer Sahubi ’nin kendi rütbesi ile türbenin yan mutfak, misafirhane ve genişçe avluyu sağlığında yaptığı rivayet edilmektedir Türbe ırk arasında Çilehane diye anılmaktadır İnanca kadar Sara ve hasta olanlar bu türbede bir gece kalırlar ise iyileşirler

Abdulvahap Gazi Türbesi Ve Çatbaşı Şehitliği

Muş İli Merkez ilçeye emrindeki Çatbaşı köyünde bulunmaktadır Şehre 78 Km Mesafede olup şehrin batısındadır Çatbaşı Köyü Camii bitişiğindedir Yaklaşık 4050 mezarın bulunduğu, dörtgen planlı, mazgal pencereli, beşik tonuz örtülü türbe, ahşap destekli sırık, üzeri toprak örtülü bir ön odadan oluşmuştur Türbenin doğusunda bulunan kare planlı, kutup destekli düz toprak dam örtülü eski camii türbenin ziyaretçilerinin ibadet ve ikametgâhı için yapıldığı düşünülmektedir Türbeyle camii arası ahşap kakmaların taşıdığı sırık destekli düz damla örtülerek, her şart aşağıda camii den türbeye gidiş geliş sağlanmıştır Türbenin içinde üç gömü mevcut olup, bunlar; Sahabeden Abdulvvahap Gazi, Tarışlı (Silvan) Şeyh Haysiyet ve Muş ulemalarından Hacı Tayyip Efendi ’ye aittir Türbe ile camii arasındaki üzeri örtülü mekânda beş gömü mevcuttur Bunlardan üçü bilinmektedir Bunlar Öğretmen İbrahim Efendi, Muş âlimlerinden Faik Aykal efendi ve Hacı Tayyip efendinin oğlu Molla Fethi Rahman efendiye aittir

Şeyh Molla İbrahim Efendi Türbesi

Hayatı hakkında pozitif bir bilgi bulunmamaktadır Muş merkez ilçeye emrindeki Çatbaşı köyündendir aynı köyde dünyaya gelmiş bir din adamıdır birçok öğrenci yetiştirmiştir

Seyyid Ahmed (Hacı Gal) Hazretleri

1696 da Bağdat ’ta doğmuştur Evliyadandır 1710 yılında Bitlis ’deri babası şeyh Fazıl Efendinin emri ile Muş halkının talebi üzerine Muş ’a gelmiştir 107 yıl ömür sürmüştür 7 kere yaya olarak Hacca gitmiştir En son Hacca gidişi vefatından 1 sene evveldir Çoğu büyük keramet göstermiştir Seyiddir, soyu Peygamberimizin evladı Hz Hüseyin ’e dayanır Muş ’un kale mahallesinde 1710 da bir kadiri tarikatı dergâhı kurmuştur Dergâh halen varlığını devam ettirmektedir 1803 te vefat etmiş olup, kabri halen Kale Mahallesindeki mezarlıktadır Keza Kale Mahallesi mezarlığında 2 evliya mezarı daha vardır Bunlar Durmuş Baba ve Derviş Ömer ’dir Bunlar hakkında hiçbir data yoktur

Kale Bağlarının üzerinde İslam fütuhatı esnasında şehit olan Müslüman savaşçıların defnedildiği Arap Mezarları ve Şeyh Leymon ismindeki bir evliyanın mezarı da bulunmaktadır Bunlar hakkında da belli bir bilgi yoktur

ÜstadI Azam Şeyh Molla Resuli Sipiki

Bitlis ’in Sipik köyünden olup doğum tarihi bilinmemektedir Yüksek dini ilminden nedeniyle “Üstadı Azam unvanını almıştır Devrin padişahı göre mükâfatlandırılarak Muş ’un Beşparmak (Gemik) köyü kendisine hediye olarak verilmiştir Bundan sonraki hayatı hakkında emin bir veri yoktur Mezar kitabesinden 1829 ’da ölüm ettiği bilinmektedir Muş ’ta Alâeddin Bey Camii avlusunda metfun bulunmaktadır

Ören Yerleri

Varto Kayalıdere Ören Yeri (Kale Şehri)

Merkez İlçeye 40 km, Varto ’ya 20 km uzaklıkta Kayalıkaya Köyü ’ndedir Bir Urartu yerleşmesidir İngiliz Arkeoloji Enstitüsü ’nce Prof Dr Seton Lloyd ve CA Burrey başkanlığında, 1965 ’de yapılan kazıda bulunmuştur Kazılarda; kale, tapınak, şarap mahzeni, kabir ve minik buluntular ortaya çıkarılmıştır Urartu Kralı II Sarduri devrine ( MÖ764735) tarihleşen kale, epeyce sağlamdır Avlusu taş döşemeli tapınakta, oturur durumda MÖ VII yyın tunç aslan heykeli, düğmeler, ok başları, tunç iğneler, aslan avı tasvirli kemer parçaları ele geçmiştir Buluntular, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ’nde sergilenmektedir

Dolabaş Höyüğü

Malazgirt İlçesinin Dolabaş Köyü ’ndedir Bir Urartu yerleşmesidir Koruma altına alınmıştır Kazı çalışmalarına hemen şimdi başlanmamıştır

Bostankale Höyüğü

Malazgirt İlçesinin Botan Köyündedir Bir Urartu yerleşmesidir Birinci derecede sit alanı olarak koruma altına alınmıştır Kazı çalışmalarına henüz başlanmamıştır

Aradere Köyü Mezarlığı

Malazgirt ilçesinin Aradere Köyündedir Atatürk Üniversitesinden bir ekipçe yapılan yüzey araştırmaları sonunda manâlı bulunmuştur Kazı çalışmalarına demin başlanmamıştır

Muş – Yağcılar (Evran) Höyüğü

Yapılan incelemeler daha çok kayıtlı yerlerde yoğunlaştırılmış, bunun dışına o kadar çıkılmamıştır Alpaslan Barajı nedeniyle Murat Nehri baştan başa araştırmacı MS Rothman, Yağcılar Höyüğü yakınındaki Yeroluk (Palas) ve Bozbulut ’ta (Komus) bir takım çalışmalar yapmış, ancak incelediğimiz höyükten laf etmemiştir

Yağcılar Höyüğü, Muş ’un 24 km kuzeybatısında, MuşElazığ yolu üstünde, Murat Köprüsünü 1700 m geçtikten daha sonra kuzeye ayrılan yolun 7 kmsinde, Yağcılar Beldesi sınırları içinde yer almaktadır

Kaleler

Muş Kalesi

Muş merkezdedir Kale şehrin en eski yerlerindendir Belirlenmiş tarihi bilinmemekle birlikte Moğol istilasını müteakip 7 yüzyıl ortalarına içten Hz Osman vaktinde bu çevre ile birlikte kalede savaşlara sahne olmuştur Sonraları Ermeni Derebeyleri Bağdat ’taki Abbasi Halifelerine emrindeki olarak bu çevrenin ve kalenin idaresi için memur kılınmışlardır Muş Hicri 27 yılında Hz Ömer döneminde Müslümanların eline geçince bu kale de tabi olarak Müslümanların eline geçmiştir Uzun süren savaşlar üzerinde bulunan tarihi değerlerin yok olmasına sebep olmuştur Kalenin batı tarafında imha olmuş Arap mezarlığı, Selçuklu mezarlığı ve Osmanlı mezarlığı girift ve dağınık bir haldedir

Hasbet Kalesi

Muş ’un güneyindeki Kızıl Ziyaret Dağının doğu uzantısında bir yamaçtadır Surları ve iki kulesi kısmen ayaktadır Diğer kısımları natürel afetlerde yıkılmıştır Belirlenmiş tarihi bilinmemekle birlikte, yapıda kullanılan malzeme ve sanat yapısı itibari ile Horasan harcı ile imar edilmiş ovaya hâkim emniyet konumunda kendini göstermektedir Eteklerinde bulunan Soğucak köyünde büyük ölçüde imha olan 2 adet gözetleme kulesi de mevcuttur Bir rivayete tarafından Büyük İskender Darı ’ı fethe bu arada kendine bağlı Komutan Beatlis ’e ( Bitlis) geri döndüğünde geri alamayacağı kudrette bir kale yapmasını istemiş Emri bölge Komutan Beatlis, Büyük İskender ’in Mısır ’dan Dönüşüne dek Bitlis Kalesini yapmış ve Büyük İskender ’i emri doğrultusunda Muş Ovasına püskürtmüştür Büyük İskender her zaman Bitlis ’e saldırmış fakat her seferinde Muş Ovasına geri dönmek zorunda kalmıştır Yine mağlubiyetle sonuçlanan bir saldırı sonucu Büyük İskender Muş Ovasında gece konaklarken, orduyu tedirgin eden bir atlı gurubun varlığını görür ve bu savaşçılara hayran kalır Savaşçıların ikamet ettiği Haspet Kalesine elçi göndererek mülâkat talep eder Kaledekiler bu talebi kabul ederek Büyük İskender ’in yanında giderler Rivayete tarafından Büyük İskender hayran olduğu bu kişilere atfen “Siz kimsiniz ki, dünyayı fethe çıkmış bir komutanın ordusunu rahatsız ediyorsunuzdemiş “Bizler Gur Beyleriyiz, sizler bizim topraklarımıza girmekle bizi rahatsız ettiniz cevabını alır giderken Komutan Beatlis, Büyük İskender ’e haber göndererek kaleyi teslim edeceğini bildirir Büyük İskender ’in huzuruna meydana çıkan Beatlis, hükümdarın “Bu kaleyi neden yeniden teslim etmedin ve ordumdan birçok askerin kırılmasına niçin oldun ? sorusuna “ Hükümdarım siz bana buraya böylece bir kale yap ki dünyanın en enerjik hükümdarı ordusuyla gelse bile burayı alamasın diye dikte ettiniz Bende buraya güçlü ve sağlam bir kale yaptım Siz de dünyanın en zinde hükümdarı ve ordunuzda dünyanın en dinç ordusu olduğu halde burayı ele geçiremediniz Acilen görevimi yerine getirdiğime inanarak kalenin anahtarlarını size teslim ediyorum der Büyük İskender bunun üzerine komutanının bu cevabından fazla memnun kalır ve onu affeder Bir vakit daha sonra da ordusuna Muş Ovasından çekilme emrini verir

Muşet Kalesi

Muş ’un güneyindeki Kızıl Ziyaret Dağındadır Muş adı ile özdeşleşmiştir Ilk yapımı Urartu ’lara ait olduğu tahmin edilmektedir Ortaçağ kalesi görünümünde olan bugünkü yapısına daha sonra kavuşmuş olabilir Kale Horasan harcı ile yapılmıştır Malzeme ve doku olarak Haspet kalesi ve Ahlât eski şehirdeki yıkık kale ile birbirinin aynıdır Polis Merkezi olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir Tarihi kaynaklara kadar boylar arasında adı en son geçen Muşkan oymağı lideri adına yapılmıştır Van tarihinde Hitit Devleti yıkıldıktan sonra yerini alan birçok krallıklar arasında Muşkiler da sayılmaktadır Tekrar Şah Tahmasp 1530 da Muslu Kabilesine mensup Zülfikar ’dan Bağdat ’ı aldı biçiminde geçer Muşkiler de kökü Urartulara dayanan oymaklardan biri olarak kabul edilmektedir

Malazgirt Kalesi

Malazgirt ’tedir Heybetli bir görünüme sahiptir Kalenin ilçeyi çevreleyen bir birine paralel iki suru onarılmıştır İslam kaynaklarında bu kale gerek İslamiyet ’in birincil döneminde gerekse Bizanslar zamanında çoğu savaşa sahne olmuştur Eski Malazgirt ’i çepeçevre kuşatan kalenin ana burcu ile burçları bu tarihi özellikleri ile ilgi çekmektedir Natürel afetlerde surları yıkılmıştır Değişik zamanlarda onarılmıştır Onarımlar kısmen de olsa günümüzde de devam etmektedir Efsaneye tarafından Malazgirt Kalesi civarında ateşperestler yaşarken başlarında Teymus isminde bir şah bulunuyormuş Şahın çocuklarından Beşir Allah ’a iman getirince babası Teymus Şah oğlu Beşir ’in dilini dipten keserek Malazgirt ’cilt sürgün etmiş Beşir aylarca yol kat edip Müslümanların bulunduğu Mekke ’ye gelmiş, durumu öğrenen Hz Ali sahabelerden oluşan bir ordu toplayarak Malazgirt üstüne yürümüş Yapılan savaşta Teymus Şah ve beraberindekiler kılıçtan geçirilmiş Hz Ali ordusu ile şimdi ilçenin bir mahallesi olan Şahneder köyüne gelmiş ve orada konaklamak istemiş Askerler yorgun ve susamış olmaları sebebiyle köydeki çeşmeden su içmek istemişler, suyun zehirli olduğu söylenmiş Bunun üzerine Hz Ali çeşmenin kaynağında örümcek ağı gibi kaynaşmakta olan yılanları görünce askerlerin su içmesine engel olmuş Askerlerin su içme ihtiyacını belirli etmesi üstüne Hz Ali köyün anında güneyindeki düz arazi görünümde olan Salkayalığına gitmiş, kılıcın çekerek taşa vurmuş kılıcın darbesi ile kaya yarılmış ve acilen yılanlar kuyusu denilen halini almış Çeşmede kaynaşmakta olan yılanların çekilmesi için Allah ’a dua etmiş aynı ayna yılanlar açılman bu kuyuya çekilmişler Sonunda askerler bu çeşmeden su içerek yorgunluklarını üzerlerinden atmışlar Günümüze değin her sene yalnız 15 Mayıs 15 Haziran arasında bu yılanlar kuyusu aynı doruk ve renk zehirsiz yılarlarla dolar bu güne kadar, bu yılanların köylüler kadar ellerine alarak oynattıkları halde hiç kimseye hasar vermedikleri saptama edilmiştir Bakmak isteyenler belirli günler aralarında Şahnedar köyü yılanlar kuyusuna gidebilirler

Katerin (Zincirli) Kale

Malazgirt ilçesi sınırları içersindeki Katerin Dağı üzerindedir Doğu Roma eseridir Rivayete göre Malazgirt ile Katerin Kaleleri Kalın zincirlerden bir köprü ile birbirlerine bağlanmıştır

Tıkızlı Kalesi

Malazgirt ilçesinin Tıkızlı Köyündedir Yapılan çalışmalar sonucunda kalenin Urartu ’lara ait olduğu belirlenmiştir Kale bir yokuş üstünde büyük taşların bir biri üstüne yığılması ile harçsız olarak yapılmıştır

Doğu Anadolu ’da son yıllarda yapılan çoğu araştırma ve kazıya karşın, bunları sınırlı bir alanı kapsadığı ve özelliklede Van ili ve çevresinde yoğunlaştırıldıkları dikkati çekmektedir Bunun yanı sıra fazla kısıtlı da olsa Sancı ve Erzurum çevresinde bazı yüzey araştırmaları ile Elazığ Bölgesinde de kurtarma kazıları gerçekleştirilmiştir Muş ve bilhassa Malazgirt İlçesinde ise bugüne dek kapsamlı bir araştırma yapılmamıştır böylece altında enine boyuna tanıtmaya çalışacağımız Kale, yörede antik yerleşimin yoğunluğunu ve yeni araştırmaların sürdürülmesinin gerekliliğini ortaya koyması açısından büyük yük taşımaktadır Kalıntıların bu günkü durumuna tarafından Kale ’nin merkezi kısmı yaklaşık 2530 x 3035 metrelik bir alanı çevrelemektedir İç kalenin 4m Genişliğindeki kuzeydoğu ve kuzey sur duvarlarının yer yer 1,52m yüksekliğe kadar korunabilmişliğine karşın dış sur duvarları bir takım kısımlarda salt birkaç taş sırası halinde günümüze gelmiştir

Bostankale Kalesi

Malazgirt ’te 10 km uzaklıktadır Yapılan yüzey araştırmaları sonucunda kalenin Urartu ’lara ait olduğu saptama edilmiştir Kale büyük bir kaya kütlesi oyularak yapılmıştır

*
 
Üst Alt