Son Konu

Namazla ilgili Kur'an Ayetleri

nicebayan

Yeni Üye
Katılım
24 Ara 2016
Mesajlar
378,708
Tepkime
2
Puanları
38
Yaş
35
Web
nicebayan.com
Credits
-1
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Kuranı Kerim'de geçen Namaz ile ilgili ayetler arıyorsanız sayfamızda aradığınız ayeti kerimeleir bulabilirsinizKuranı Kerim'de geçen Namaz ayetleri aşağıdaki gibidir;

şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar

Ankebût sûresi (29), 45

Ayeti kerîmenin tamamının anlamı şöyledir: Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar Allah'ı kutlamak elbette en büyük ibadettir Allah yaptıklarınızı bilir

Âyette hayasızlık ve kötülük diye çeviri edilen fahşa ve münker kelimelerinin anlamı daha kapsamlıdır Fuhşiyat, açıktan ve alenî işlenilen bütün çirkinlikleri, edepsizlikleri ve ahlâk dışı davranışları ifade eden bir kelimedir Münker de, aklın ve şerîatın beğenmediği bütün uygun olmayan davranışları ve günahları açıklama için kullanılır Ilk Olarak namaz içinde böyle şeyler yapılmaz, onun gerektirdiği tüm edeplere uyularak namaz kılınır Gerçekten şuurla ve hakikatına erilerek, haberdar olunarak, ne olduğu bilinerek kılınan bir namaz, namaz dışında da insanı her türlü çirkinlikten, uygun olmayan davranıştan, edep dışı hareketlerden alıkoyar Onun için Resûli Ekrem Efendimiz: Kim namaz kılar da o namaz kendisini hayasızlıktan ve kötülükten alıkoymazsa, o namaz olsa olsa onun Allah'tan daha pozitif uzaklaşmasını sağlarbuyurmuştur (Münâvî, Feyzü'lkadîr, VI, 221) Kur'lahza'ın namazla ilgili çoğu ayeti vardır Nevevî'nin konuyla ilgili olarak sadece bu âyetle yetinmesinin sebebi, onun kapsayıcılığından olsa gerektir

2 Namazlara, özellikle orta namaza devam ediniz

Bakara sûresi (2), 238

Beş vakit namazı eksiksiz kılmak ve bunu ara vermeksizin yerine getirmek gerekir Çünkü âyetteki muhafaza kelimesi namazların eksiksiz, en şekilde ve zamanında kılınması gibi özellikleri kapsamına alır Ayrıca bütün rükünlerini ve şartlarını da yerine getirerek namaz kılmamız icap eder Zira âyetin devamındaki Allah için boyun eğerek kalkın namaza durun emri bunu gerektirir Burada geçen kunut tabiri, taati, huşûu, boyun eğmeyi ve ayakta durmayı ifade eder fakat, dilimizde buna an durmak denir Peygamberimiz: Namazın en faziletlisi kunutu uzun olandır buyurmuştur (Müslim, Müsâfirîn 164165)

Orta namaz dediğimiz salâtı vustânın hangi vaktin namazı olduğu hakkında farklı alanlara yönlendirilmiş fikirler ileri sürülmüşse de, genel kabul görebilen ikindi namazı olduğudur Sahâbeden HzAli, İbni Mes'ûd, Ebû Eyyûb, İbni Ömer, Semüre İbni Cündeb, Ebû Hüreyre, İbni Abbas, Ebû Saîd elHudrî, HzÂişe ve daha birçokları salâtı vustânın ikindi namazı olduğu görüşündedir Ebû Hanîfe, İmam Mâlik, bir görüşünde İmam Şâfiî ve Ahmed İbni Hanbel de benzer kanaattedirler HzÖmer, Ebû Mûsa ve Muâz'ın da arasında bulunduğu bir takım sahâbîler ise sabahleyin namazı olduğunu söylemişlerdir Bazı sahâbîlerin öğle namazı, bazılarının akşam, bazılarının da yatsı namazı dedikleri nakledilir Hatta bu düşünceler cuma namazından bayram namazına kadar uzanan bir çerçeveye oturtulmaya çalışılır Bunların her biri üstünde duracak değiliz Ama Peygamber Efendimiz'in: Orta namaz ikindi namazıdırhadisi (Tirmizî, Salât 19) ve Ahzab harbi gününde: Bizi orta namazdan, ikindi namazından alıkoydular Allah onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun(Müslim, Mesâcid 205) buyurması,ikindi namazıdırdiyenlerin delilini teşkil etmektedir Ayrı namazlar olduğunun ifade edilmesi de, tüm namazların korunması ve hiçbirinin dikkatsizlik edilmemesi gerektiğini ortaya koyar Nitekim âyetin başında bütün namazları muhafaza ediniz emrinin yer alması bunun en muhakkak delilidir

Eğer tövbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse onları özgür bırakın

Tevbe sûresi (9), 5

Bu ayetin tamamının anlamı şöyledir: Haram ayları çıkınca Allah'a karşılıklı koşanları nerede bulursanız öldürün; onları yakalayın, hapsedin ve her gözcülük yapma yerinde oturup onları bekleyin Eğer pişmanlık ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse onları özgürlük bırakın Çünkü Allah bağışlayan, esirgeyendir

İnsanın mü'min olmasının en kayda değer göstergelerinden biri namazdır Namaz kılan insana âyette geçen muamelelerin hiçbiri yapılmaz Bu âyetin hükmü müşrik Arapları kapsamaktadır Onlar iman edip namaz kılmayı ve zekât vermeyi kabul edince, daha önce yapmış oldukları şeyler, küfür ve haksızlıklar bağışlanır Çünkü İslam insanın geçmişini örter, kişi âdeta hayata yeni başlamış ve dünyaya yeni gelmiş gibi muamele görür

Cuma namazı kılınınca yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan isteyin Allah'ı fazla zikredin ama kurtuluşa eresiniz

Cum'a sûresi (62), 10

Cuma namazından önce ve sonra kılınacak sünnet namazlar hakkında 101 numaralı hadiste bilgi verilmiştir Bu âyeti kerîmenin bulunduğu Cuma sûresinin dokuzuncu âyetinde cuma ezanı okununca, işi gücü bırakıp Allah'ı anmak üzere cuma namazı kılınması gerektiği belirtilmekte, açıklamakta olduğumuz yukarıdaki onuncu âyette de cuma namazını kıldıktan daha sonra herkesin ayrıntılarıyla özgür olduğu, dilediği şekilde hareket edebileceği ifade edilmektedir Diğer bir söyleyişle, cuma namazını kılan kimsenin bu görevini yerine getirmiş olduğu, ola ki ticaretinin başına dönmek istiyorsa dönebileceği, ilim öğrenmek istiyorsa tekrar kitaplarının başına oturabileceği, ibadet etmek istiyorsa dilediği şekilde ibadet edebileceği, hatta dinlenmek istiyorsa dinlenebileceği ortaya konmaktadır Âyeti kerîmedeki yeryüzüne dağılınifadesi belirlenmiş bir dikte değildir Artık herkesin dilediğini yapmakta özgürlük olduğu yönünde bir açıklamadır

Ayeti kerîmenin devamındaki Allah'ı fazla zikredin ancak kurtuluşa eresiniz buyruğu, cuma namazı kılanlara bir hatırlatma ve dikkat mâhiyetindedir Yüce Rabbimiz bu kısa ve veciz tavsiyesi ile bize şöyle demektedir:

Siz cuma namazını kılmakla bir görevi yerine getirdiniz, bundan böyle dağılıp gidebilirsiniz; ama kendinizi büsbütün dünyaya kaptırmayın Kalbinizi sürekli surette canlı ve açıkgöz tutabilmek için işinizin başında veya evinizde iken yahut bir yere gelip bu vesileyle Allah'ın adını anıp zikrederek, ara sıra Kur'an okuyarak, nâfile namazlar kılarak, Allah'ın kullarına ve öteki mahlûkatına iyi davranıp hizmet ederek, O'nun size esirgemeden verdiği lütufları düşünerek Cenâbı Hakk'ı her fırsatta anıp zikredin Böyle davranırsanız Allah'ın rızâsını kazanabilir ve dolayısıyla kurtuluşa erebilirsiniz

Gecenin bir bölümünde de uyanıp kalk ve sana mahsus elde etmek üzere, nafile namaz kıl; olur ya bu sâyede Rabbin seni övgüye layık bir makama ulaştırır İsrâ sûresi (17), 79

Ayeti kerîmede Peygamber Efendimiz'den, gecenin bir kısmında uykudan kalkması ve namaz kılması istenmektedir Arapçada geceleyin uykudan uyanarak namaz kılmaya teheccüt dendiği için bu namaza da teheccüt namazı adı verilmiştir

Peygamber Efendimiz tüm gece uyumayıp namaz kılan sahâbîlerini ikaz etmiş, bunun vücudu bezginlik düşüreceğini dikkate alarak tüm gece ibadet etmeyi doğru bulmamıştır 152 numaralı hadiste geniş bir şekilde ele alındığı üzere, Resûli Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem genç sahâbîsi Abdullah İbni Amr İbni Âs'ın kendini hırpalarcasına ibadet etmesini yasaklamıştır

Âyeti kerîmeden anlaşıldığına tarafından teheccüt namazı yalnızca Peygamber Efendimiz'in şahsına kasıtlı olarak bir ibadettir Bu ibadetin Resûlullah için fazladan bir fazilet yani mendup ve nâfile olduğunu söyleyen âlimler vardır Onları böyle düşünmeye sevk eden, Peygamber aleyhisselâm'ın geçmişte kalan ve ileride işlenmesi muhtemel görülen tüm günahlarının bağışlanmasıdır Ümmeti için koşul kesinlikle farklıdır Gece namazı onların günahlarına kefâret ve bağışlanmalarına sebep olur Bir Takım âlimler ise teheccüt namazı denilen gece namazının Peygamber Efendimiz için beş süre namaz üzerine ilâve edilmiş fazladan bir farz olduğunu söylemişler, bu özel farz ile onun ümmetine olan üstünlüğünün bir kere daha pekiştirildiğini belirtmişlerdir

Âyette Ola Ki bu sâyede Rabbin seni övgüye bedel bir makama ulaştırırdiye kayıtlı makâmı mahmûd, hamd, minnet ve teşekkürlerini sunma makamı demektir Bu ulu makam Resûli Ekrem Efendimiz'e mahsustur Kıyamet gününde her ümmet, diğer bir ifadeyle tüm beşeriyet Resûlullah'ın şefaatıyla mahşerdeki o dehşet bekleyişten bir an önce kurtulmak isteyecekler, kurtulur kurtulmaz da ona bu lütuf ve şefâatinden nedeniyle şükranlarını sunacaklardır Makâmı mahmûd'un, makâmı şefaat olduğu söylenebilir

Vücutları yatak yüzü görmez

Secde sûresi (32), 16

Vücutlarının yatak yüzü görmediği belirli kimseler, geceleyin kalkıp Allah rızâsı için ibadet eden, namaz kılan, dua eden kimselerdir Bu âyeti kerîmenin tamamı şöyledir:

Korkuyla ve ümitle Rablerine yalvarıp ibadet ettikleri için vücutları yatak yüzü görmez Kendilerine verdiğimiz nimetlerden Allah yolunda harcarlar

Geceleri kalkıp ibadet eden kimselerin mükâfatı yukarıdaki âyetin devamında (17 numaralı âyette) şöyle belirtilmektedir:

Yaptıklarına karşılık olarak onlar için kendilerini mutlu edecek ne güzel nimetler hazırlanıp saklandığını bilemezler

Âyeti kerîmede bu mükâfatın büyüklüğünü hiç kimsenin tahmin ve hayal edemeyeceği belirtilmektedir Onun ne muazzam ve erişilmez bir mükâfat olduğunu sadece Cenâbı Hak bilir 1884 numaralı hadiste geleceği üzere Peygamber Efendimiz Allah Teâlâ'nın has kulları için hazırladığı bu mükâfatı hiçbir gözün görmediğini, hiçbir kulağın duymadığını, bu büyük lutfun hiçbir insanın hatır ve hayalinden geçmediğini söylemiştir

İbadet ve tâatla meşgul oldukları için vücutları yatak yüzü görmeyen bu bahtiyar insanlardan, aşağıdaki âyette şöyle söz edilmektedir:

Geceleri o kadar eksik uyurlar

Zâriyât sûresi (51), 17

Ayeti kerimenin baş tarafından itibaren cenneti kazanmış muttaki insanların özellikleri sayılmakta, bu özelliklerden birinin, dünyada iken geceleri teheccüt namazı kılmak için pek az uyumaları, zamanlarını Allah'a ibadet ve dua ile geçirmeleri olduğu belirtilmektedir Bir sonraki ayette onların bu ibadetlerinin seher vakitlerine dek devam ettiğine işaretle seher vakitlerinde bağışlanma diledikleri söylenmektedir

Rabbim hepimize ibadet zevki nasip eylesinAminn *
 
Üst Alt