bilgiliadam
Yeni Üye
Nasrettin Hocanın Hikayesi
Nasrettin Hocanın En Guzel Hikayeleri
HOCA İLE BALIKLAR
Hoca, akşam eve donerken, komşusundan gelen yemek kokularına imrenir Komşusu o akşam, balık kızartması yapmaktadır
Hoca, kapıya yanaşır İceriden gelen konuşmaları dinler Ev hanımı kocasına:
Aman efendi, der Hoca, her zamanki gibi kokuyu alıp gelebilir Kızaran balıkların irilerini, oğlan icin dolaba saklayalım
Hoca, bu konuşmalardan sonra, kapıyı calar:
Komşum, bereketli olsun Balığın guzel kokusu, butun mahalleyi sardı der
Komşusu Hocayı iceriye alır Yemeğe otururlar Hoca, onune konan kucuk balıklara bakar, bir şeyler mırıldanır Sonra, balığı kulağına goturur, onu dinler gibi yapar Bu durumu gorenev sahibi sorar:
Hayrola Hocam, ne yapıyorsun oyle?
Balıkla konuşuyorum Bunları pek kucuk gordumde, siz hangi deryanın kuzularısınız? diye sordum
Komşu, hayretle:
Peki, o sana nededi? diye sorar
Hoca hemen cevap verir:
Biz cok kucuğuz, nereden geldiğimizi bilemeyiz Dolapta buyuklerimiz var Siz, onlara sorun, dedi
Ev sahibi, dolaptaki balıkları sofraya getirir
KIRK YILLIK SİRKE
Nasreddin Hoca, evinde dinlenirken, gece yarısına doğru kaoı, şiddetle calınmış
Hoca, gecenin bu ilerlimiş saatinde evine gelen bu misafiri merak etdip, kapıyı acmış
Bitişik komşusu, elinde bir tasla, Hocaya
Aman Hocam, hanım cok hasta Sizde kırk yıllık sirke varmışİlac icin, biraz sirke verir misin? demiş
Nasreddin Hoca,komşusuna kızmış:
Verememdemiş
Sonra, durumu acıklamış:
Eğer her isteyene verseydim, bende kırk yıllık sirke kalırmıydı
AYI KUYUDAN CIKARMIŞ
Havanın guzel olduğu bir gece, Nasreddin Hoca, kuyudan su cekmeye karar vermişElindeki kovası, bahcedeki kuynun başına gelmiş Tam kovayı sarkıtacağı sırada, kuyunun icinde Ayı gormuş:
Eyvah! Ay kuyuya duşmuş, diye uzulmuş Sonra da Ayı kuyudan nasıl cıkaracağını duşunmuş Aklına kovası gelmiş Ay kova ile cıkarmaya karar vermiş
Kovayı, ipiyle kuyuya sarktıtmış Kova, suya değince de ,cekmaya başlamış Su ile ağırlaşan kova bir sure sonra, kuyu duvarına takılmış Nasrettin Hoca, kovayı ne kadar cekmek istemişse de bir turlu becerememiş
Kan ter icinde kalmış Kovanın yukarı gelmemesinin nedenini , Ayın ağır olmasına vermiş Kovayı, yukarı cekmeyi surdurmu
Fakat ipi o kadar şiddetli asılmışki, ip kopmuş Nasreddin Hoca da, sırt ustu yere yuvarlanmış
Nasrettin hoca, gozunu acınca, gokte parıldamakta olan Ayı gormuş,
Oh, cok şukur! Epeyce uğraştım, epeyce yoruldum, ama, sonunda Ay2ı kuyudan cıkarmayı başardımBu iş butun yorgunluğuma değdi demiş
HOCANIN TAVUKLARI
Nasreddin Hoca, tavukları satmak icin, komşu kasabaya doğru yola cıkar Tavuklarını kafesa koyarak eşeğine yukler Bir sure sonra da, kafes icinde sıkışıp kalan tavuklara acır:
Şunları kafesten cıkarıyım da rahat rahat gitsinler, diye soylenir
Kafesi acınca, horaz onde, tavuklar arkada, hepsi yola dokulurlerŞaşkınlıkları gecince etrafa dağılırlar Hoca, onları nasıl toplıyacağını bilemez Hemen eline bir sopa alır Horozu doğerken:
Gece yarısı sabah olduğunu bilirsinde, oğle zamanı kasabanın yolunu neden bilmezsin!diye soylenir
KEDİ NERDE
Nasreddin Hoca, kasaptan iki kilo et alır, eve gelirKarısına, akşama et yemeği yapmasını soyler Yeniden işine doner
Hoca gidince, karısı yemeği pişirir Sonra da komşularını cağırır onlara bir yemek ziyafeti ceker Akşam olunca Hoca eve gelir Karısı sofrayı hazırlar Bir tabak bulgur pilavını Hocanın onune koyar Hoca pilavı gorunce şaşırır:
Hanım, hani et yemeği yapacaktın? Bunun icin sana gunduzun, kasaptan aldığım eti getirmiştim Karısı, uzgun uzgun onunde bir sure durur Sonra, başını onune eğerek:
Ah Efendi, sorma! Bizim hınzır kedi, etin epsini yemiş der
Bu duruma cok kızan Hoca, oturduğu yerden fırlar, eline bir sopa alır Kediyi, iyice doğmeye karar verir Bir koşede buzulup oturmakta olan sıska kediyi gorunce kuşkulanır Karısına:
Bana hemen teraziyi getir, der
Terazi gelince, Nasreddin Hoca, keditartar Kedi, iki kilo ağırlığındadır Busbutun şaşıran Hoca, karısına:
Kedinin ağırlığı iki kilo, kasaptan, aldığım et nerede? Diyelimki et budur, kedi nerede?
TURŞUYU SEN Mİ SATACAM
Nasreddin Hoca, gunun birinde turşu satmaya karar verir Turşu tenekelerini hazırlar, eşeğine yukler Sokak sokak dolaşarak turşu satmaya başlar:
Haydi turşu! Turşu!
Fakat Hoca, tam boyle bağırırken, eşeği de anırmaya başlar Oyle gur bir sesle anırır ki, Hocanın sesini bastırır
Hoca, bir turlu istedi gibi bağıramaz Son bir kere daha bağırır Fakat eşek, yine durmaz Oda yuksek sesle anırır Hoca dayanamaz:
Yeter artık! diye eşeğe bağırır Turşuyu senmi satacaksın, yoksa benmi?
ON AKCE OLSUN
Nasreddin Hoca, bir gece, derin uykuda iken gormuş Tanımadığı kişiler, Hocaya dokuz akce vermişler
Hoca,dokuz akceyle yetinmek istememiş
Hic değilse, bunu on akce yapın demişFakat, parayı verenler, dokuz akceden fazlasını, bir turlu vermek istememişler
Tam bu sırada, Hoca uykusundan uyanmış Birde bakmışki, avucunda, değil dokuz akce, bir akce bile yokyok Şaşırmış, uzulmuşGozlerini sıkı sıkı kapayarak, elini uzatmış:
Vazgectim on akceden, dokuz akce olsun demiş
Nasrettin Hocanın En Guzel Hikayeleri
HOCA İLE BALIKLAR
Hoca, akşam eve donerken, komşusundan gelen yemek kokularına imrenir Komşusu o akşam, balık kızartması yapmaktadır
Hoca, kapıya yanaşır İceriden gelen konuşmaları dinler Ev hanımı kocasına:
Aman efendi, der Hoca, her zamanki gibi kokuyu alıp gelebilir Kızaran balıkların irilerini, oğlan icin dolaba saklayalım
Hoca, bu konuşmalardan sonra, kapıyı calar:
Komşum, bereketli olsun Balığın guzel kokusu, butun mahalleyi sardı der
Komşusu Hocayı iceriye alır Yemeğe otururlar Hoca, onune konan kucuk balıklara bakar, bir şeyler mırıldanır Sonra, balığı kulağına goturur, onu dinler gibi yapar Bu durumu gorenev sahibi sorar:
Hayrola Hocam, ne yapıyorsun oyle?
Balıkla konuşuyorum Bunları pek kucuk gordumde, siz hangi deryanın kuzularısınız? diye sordum
Komşu, hayretle:
Peki, o sana nededi? diye sorar
Hoca hemen cevap verir:
Biz cok kucuğuz, nereden geldiğimizi bilemeyiz Dolapta buyuklerimiz var Siz, onlara sorun, dedi
Ev sahibi, dolaptaki balıkları sofraya getirir
KIRK YILLIK SİRKE
Nasreddin Hoca, evinde dinlenirken, gece yarısına doğru kaoı, şiddetle calınmış
Hoca, gecenin bu ilerlimiş saatinde evine gelen bu misafiri merak etdip, kapıyı acmış
Bitişik komşusu, elinde bir tasla, Hocaya
Aman Hocam, hanım cok hasta Sizde kırk yıllık sirke varmışİlac icin, biraz sirke verir misin? demiş
Nasreddin Hoca,komşusuna kızmış:
Verememdemiş
Sonra, durumu acıklamış:
Eğer her isteyene verseydim, bende kırk yıllık sirke kalırmıydı
AYI KUYUDAN CIKARMIŞ
Havanın guzel olduğu bir gece, Nasreddin Hoca, kuyudan su cekmeye karar vermişElindeki kovası, bahcedeki kuynun başına gelmiş Tam kovayı sarkıtacağı sırada, kuyunun icinde Ayı gormuş:
Eyvah! Ay kuyuya duşmuş, diye uzulmuş Sonra da Ayı kuyudan nasıl cıkaracağını duşunmuş Aklına kovası gelmiş Ay kova ile cıkarmaya karar vermiş
Kovayı, ipiyle kuyuya sarktıtmış Kova, suya değince de ,cekmaya başlamış Su ile ağırlaşan kova bir sure sonra, kuyu duvarına takılmış Nasrettin Hoca, kovayı ne kadar cekmek istemişse de bir turlu becerememiş
Kan ter icinde kalmış Kovanın yukarı gelmemesinin nedenini , Ayın ağır olmasına vermiş Kovayı, yukarı cekmeyi surdurmu
Fakat ipi o kadar şiddetli asılmışki, ip kopmuş Nasreddin Hoca da, sırt ustu yere yuvarlanmış
Nasrettin hoca, gozunu acınca, gokte parıldamakta olan Ayı gormuş,
Oh, cok şukur! Epeyce uğraştım, epeyce yoruldum, ama, sonunda Ay2ı kuyudan cıkarmayı başardımBu iş butun yorgunluğuma değdi demiş
HOCANIN TAVUKLARI
Nasreddin Hoca, tavukları satmak icin, komşu kasabaya doğru yola cıkar Tavuklarını kafesa koyarak eşeğine yukler Bir sure sonra da, kafes icinde sıkışıp kalan tavuklara acır:
Şunları kafesten cıkarıyım da rahat rahat gitsinler, diye soylenir
Kafesi acınca, horaz onde, tavuklar arkada, hepsi yola dokulurlerŞaşkınlıkları gecince etrafa dağılırlar Hoca, onları nasıl toplıyacağını bilemez Hemen eline bir sopa alır Horozu doğerken:
Gece yarısı sabah olduğunu bilirsinde, oğle zamanı kasabanın yolunu neden bilmezsin!diye soylenir
KEDİ NERDE
Nasreddin Hoca, kasaptan iki kilo et alır, eve gelirKarısına, akşama et yemeği yapmasını soyler Yeniden işine doner
Hoca gidince, karısı yemeği pişirir Sonra da komşularını cağırır onlara bir yemek ziyafeti ceker Akşam olunca Hoca eve gelir Karısı sofrayı hazırlar Bir tabak bulgur pilavını Hocanın onune koyar Hoca pilavı gorunce şaşırır:
Hanım, hani et yemeği yapacaktın? Bunun icin sana gunduzun, kasaptan aldığım eti getirmiştim Karısı, uzgun uzgun onunde bir sure durur Sonra, başını onune eğerek:
Ah Efendi, sorma! Bizim hınzır kedi, etin epsini yemiş der
Bu duruma cok kızan Hoca, oturduğu yerden fırlar, eline bir sopa alır Kediyi, iyice doğmeye karar verir Bir koşede buzulup oturmakta olan sıska kediyi gorunce kuşkulanır Karısına:
Bana hemen teraziyi getir, der
Terazi gelince, Nasreddin Hoca, keditartar Kedi, iki kilo ağırlığındadır Busbutun şaşıran Hoca, karısına:
Kedinin ağırlığı iki kilo, kasaptan, aldığım et nerede? Diyelimki et budur, kedi nerede?
TURŞUYU SEN Mİ SATACAM
Nasreddin Hoca, gunun birinde turşu satmaya karar verir Turşu tenekelerini hazırlar, eşeğine yukler Sokak sokak dolaşarak turşu satmaya başlar:
Haydi turşu! Turşu!
Fakat Hoca, tam boyle bağırırken, eşeği de anırmaya başlar Oyle gur bir sesle anırır ki, Hocanın sesini bastırır
Hoca, bir turlu istedi gibi bağıramaz Son bir kere daha bağırır Fakat eşek, yine durmaz Oda yuksek sesle anırır Hoca dayanamaz:
Yeter artık! diye eşeğe bağırır Turşuyu senmi satacaksın, yoksa benmi?
ON AKCE OLSUN
Nasreddin Hoca, bir gece, derin uykuda iken gormuş Tanımadığı kişiler, Hocaya dokuz akce vermişler
Hoca,dokuz akceyle yetinmek istememiş
Hic değilse, bunu on akce yapın demişFakat, parayı verenler, dokuz akceden fazlasını, bir turlu vermek istememişler
Tam bu sırada, Hoca uykusundan uyanmış Birde bakmışki, avucunda, değil dokuz akce, bir akce bile yokyok Şaşırmış, uzulmuşGozlerini sıkı sıkı kapayarak, elini uzatmış:
Vazgectim on akceden, dokuz akce olsun demiş