bilgiliadam
Yeni Üye
Nasrettin Hocanın Uzun Fıkraları
Nasrettin Hoca Fıkraları Uzun
Kime İtimat
Nasrettin Hoca, altını cize cize Hic bir dunyevi işle iştigal etmedimdiyor ya! Bunu duyan biri:
Nasrettin Hoca, demiş, sen bu ailene neyle nasıl bakıyon Allah aşkına yaaav? Nereden geliyor bu değirmenin suyu?gibi soruları sıralamaya başlamış Nasrettin Hoca Talak Suresi 3 ayetini okuyarak:
kim Allah'a tevekkul ederse, Allah ona yeterbir de ona, ummadığı yerden rızık verir, diye cevap vermiş, fakat adam tatmin olmamış:
Nasrettin Hoca, amenna, amenna da Neyinen geciniyoooon? diye tekrar sormuş Nasrettin Hoca bu kez de, Zumer suresi, 36 ayetle cevap vererek;
Allah kuluna kafi değil mi? demiş, adam yine aynı densizlikle:
Nasrettin Hoca, amenna, anladık, Allah kuluna kafi de Sen neyinen geciniyooon? diye ustelemiş Nasrettin Hoca da dayanamamış ve latife babında:
Şu kadar hanım, bu kadar hamamın var! gibilerinden olmayan şeylerini saymaya başlayınca adam:
Hah, demiş şimdi oldu işte canım! deyince, Nasrettin Hoca'nın tepesi atıvermiş:
Allah'a itimat etmiyon, hana hamama itimat ediyon sen! Cabuk, tovbe et hergele!
Mum Ateşi
Koyu bir sohbet sırasında Nasrettin Hoca soğuk kıştan hic rahatsız olmadığını hatta geceleri evde ısınmak icin ateş bile yakmadığını soyler Fakat kimse buna inanmaz En sonunda iddiaya tutuşurlar Şayet Nasrettin Hoca ateş olmadan koyun meydanında sabaha kadar beklerse ona yemek ısmarlayacaklar, yok eğer bekleyemezse Nasrettin Hoca hepsine evinde bir akşam yemeğe davet edecektir Nasrettin Hoca sabaha kadar meydanda bekler, sabah olunca iddiayı kazandığından bahisle yemeği isteyince birisi itiraz eder:
Olmaz Nasrettin Hoca efendi ben gordum, 300 metre ilerideki evde bir mum yanmaktaydı Bu nedenle bahsi kaybettinNasrettin Hoca ne kadar direndiyse de adamlarla başa cıkamaz ve mecburen bir akşam yemeğe Nasrettin Hocanın evine cumbur cemaat doluşurlar Nasrettin Hoca ise yemeği hazırlamak icin mutfağa gecer fakat onca zaman gecmesine rağmen bir turlu yemeğin gelmediğini goren davetliler sonunda mutfağa gelince bir de ne gorsunler Nasrettin Hoca tavandan astığı kocaman bir kazanın altına koymuş bir mum ve kaynamasını beklemiyor mu! Hep bir ağızdan:
İlahi Nasrettin Hoca! Hic koca kazanla yemek mum ateşiyle kaynar mı?derler Nasrettin Hoca hemen taşı gediğine koyar:
300 metreden bir adamı ısıtan mum alevi 3 santimden bir kazanı neden ısıtmasın!?
Allah Taksimi mi? Kul Taksimi mi?
Cocuklar, mahallede birbirlerine girmişler Kavga doğuş, kıyamet! Ele gecirdikleri bir kucak cevizi bir turlu doğru durust boluşturemiyorlarmış Kavganın kızıştığı bir sırada Nasrettin Hoca da oradan geciyormuş Cocuklar koşarak ona başvurmuşlar:
Nasrettin Hoca Efendi, ne olur, şunları bize guzelce boluşturuver!
Cocuklar bir kenara cekilmişler Nasrettin Hoca gecmiş cevizlerin başına:
Cocuklar demiş, Allah taksimi mi istersiniz, yoksa kul taksimi mi?
Cocukların hepsi birden:
Allah taksimi, Allah taksimi!diye bağırmışlar Bunun uzerine Nasrettin Hoca bir avuc ceviz alıp bir cocuğa vermiş Arkasından iki cevizi bir başkasına, birkac avucu otekine, beş altı taneyi berikine Bazı cocuklara da hic vermemiş Cocuklar Nasrettin Hocaya itiraza başlamışlar
Bu nasıl taksim Nasrettin Hoca Efendi, haksızlık ettin!demişler Nasrettin Hoca da:
Cocuklar, siz benden Allah taksimi istemediniz mi? Allah taksimi boyledir O, dilediğine az, dilediğine cok verir, hic vermediği de olur, herkes kısmetine boyun eğer!
Yağmurdan Kacıyormuş!
Bir gun, bardaktan boşanırcasına yağmur yağarken, Nasrettin Hoca da evinin penceresinde oturarak sokağı seyrediyormuş Bir ara dostlarından birini, cubbesinin eteklerini beline dolayarak koşa koşa evine giderken gormuş ve pencereyi acarak seslenmiş:
İnan olsun ki cok ayıp! Senin gibi aklı başında, olgun bir adam, Allahın rahmetinden kacar mı? İcinden Nasrettin Hocaya hak veren adamcağız, bu sefer ağır ağır yurumeye başlamış; fakat tepeden tırnağa ıslanmış olarak evine varınca, Nasrettin Hocanın oyununa uğradığını anlamış Gunun birinde Nasrettin Hoca yolda yağmura tutulmuş; koşar adım evine yonelmiş Birkac gun once kendisiyle alay ettiği ahbabının evi onunden gecerken adamcağız taşı gediğine koymanın tam zamanı diyerek, evin penceresinden Nasrettin Hocaya bağırmış:
Nasrettin Hoca, Nasrettin Hoca, Allahın rahmetinden nicin kacıyorsun, ayıp değil mi sana? Nasrettin Hoca, hic istifini bozmadan koşmaya devam ederek şu cevabı vermiş:
Hay anlayışsız, hay! Ben rahmetten kacmıyorum; tam tersine yere duşen rahmetleri ciğnememek icin koşuyorum!
Doksan Dokuz
Bir devirde Nasrettin Hoca buyuk bir para sıkıntısına duşmuş Ne yapsın? Başlamış gece gunduz evinde yuksek sesle dua etmeye:
Yarabbim, bana yuz altın ver! Doksan dokuz olursa asla kabul etmem Onun durmadan boyle dua ettiğini duyan zengin bir komşusu merak etmiş Yanına doksan dokuz altın alarak gorunmeden Nasrettin Hocanın damına cıkmış Tam Nasrettin Hoca aynı duayı sayıklarken başlamış bacasından teker teker altınları atmaya Nasrettin Hoca, bacasından altın yağmaya başladığını gorunce, Allahın nihayet duasını kabul ettiğine inanarak koşmuş Başlamış altınları toplamağa Bir taraftan da sayarmış Altınların sayısı doksan dokuz olunca:
Buna da şukur Allahım! Varsın doksan dokuz olsun! Diyerek altınları cebine indirmiş Bacanın tepesinde bu işin sonunu bekleyen zengin komşu hemen telaşlanmış Yukarıdan seslenmiş:
Nasrettin Hoca! Nasrettin Hoca! Hani altınlar doksan dokuz olursa kabul etmeyecektin! Oldu mu ya! Nasrettin Hoca pişkin bir tavırla şoyle cevap verir:
Doksan dokuz altını veren Allah, elbette birini de verir
İnek
Nasrettin Hoca dişten tırnaktan arttırıp kara gun icin biraz para biriktirmiş Parayı bir keseye doldurup ağzını sıkıca bağlamış Once bahcesinin bir koşesine gommuş Ama ici rahat etmemiş, hırsız gomduğu yeri bulacak endişesine kapılmış ve keseyi oradan alıp başka yere gommuşOrayı da beğenmemiş bu kez başka yere gommuş Derken bahcede neredeyse kazmadığı yer kalmamış Nereye gomse gonlu bir turlu rahat etmiyor, burasını da hırsız bulur diyormuş Oyle şaşkın şaşkın elinde para kesesi bahcenin ortasında duşunup dururken gozune koşedeki tumsek ilişmiş Tamam, demiş, tam yerini buldum Para kesesini uzun bir sırığın ucuna iliştirip o tumseğe cakmış Kendi kendine, hırsız kuş değil ya, sırığın tepesindeki para kesesini alsın, diyerek evine gitmiş Nasrettin Hoca butun bunları yaparken, meğer adamın biri kendisini gozetliyormuş Nasrettin Hoca eve girer girmez adam bahceye atlamış Sırığı cıkarıp ucundaki para kesesini aldıktan sonra da tepesine biraz sığır pisliği surerek eski yerine cakmış ve cekip gitmiş Gel zaman, git zaman Nasrettin Hocaya para gerekmiş Bahceye gelip bakmış ki sırığın ucundaki para kesesi yerine sığır pisliği var Başını iki yana sallayarak kendi kendine soylenmiş:
Allah Allah, ben buraya adam cıkmaz diyordum, nasıl oldu da inek cıkabildi?
Uzayan Maşa
Nasrettin Hoca, bedestende dolaşırken tellalın bir kılıc sattığını gorur:
Bu kılıc gazidir On altına satıyorum; bedavadır, bedava! Tellalın yanına varan Nasrettin Hoca, bu kılıcın bu kadar pahalı satılmasındaki kerameti sorar Tellal:
Nasrettin Hoca, bu kılıc, duşmana uzatıldığı vakit tam beş arşın uzayıverir! Nasrettin Hoca, icinden ya, oyle mi? der ve koşa koşa eve gelerek buyuk mangal maşasını alıp tekrar bedestene doner; maşayı sallaya sallaya bağırmaya başlar:
On altına; bedava, bedava!Nasrettin Hocayı gorenler guluşerek:
Bir akca bile etmeyen adi bir ocak maşası on altın eder mi? Derler Nasrettin Hoca da onlara şu cevabı verir:
Ya, siz adi bir kılıcı biraz once on altına satıyordunuz!
Ama o kılıc, cenkte beş arşın uzar! Nasrettin Hoca:
Eee der, bu maşa da bizin hatunun bana kızıp da şoyle bir kaldırdığı zaman 50 arşın, belki de daha fazla uzuyor!
Kaybettin
Nasrettin Hoca, bir gun eşeğiyle odun getirir Karısına:
Hatun, eşek cok yoruldu, onu bir yemleyiver, diye seslenir Karısı da:
Efendi, benim işim var, sen yemleyiver, der Nasrettin Hoca sıcaktan iyice bunalmış vaziyette kendini minderin uzerine atar
Olmaz! Hic halim yok, veremem, sen ver derEşeğin yemini sen vereceksin ben vereceğim derken iş kızışır Kim once konuşursa eşeğe o yem vermek uzere bahse tutuşurlar Az sonra kadın, el işini alarak komşuya gider Aradan biraz zaman gecer Eve bir hırsız girer Nasrettin Hocayı gorunce kacacak olur Ama Nasrettin Hoca'dan hic ses ve tepki gelmediğini anlayınca kacmaktan vazgecer Ortalıkta ne var ne yoksa koca bir cuvala doldurur Nasrettin Hocanın gozleri onunde cuvalı yuklenerek evden cıkar Karısı epey zaman sonra eve girip evin halini gorur Eşyaların yerinde yeller esmektedir Telaşla:
Bu ne hal Efendi! diye cığlık atar Nasrettin Hoca yattığı yerden doğrularak:
Haydi bakalım Hatun, bahsi kaybettin Eşeğin yemini sen vereceksin
Kapalı Kapının Ardından
Nasrettin Hocanın karısı geceleri komşu komşu gezermiş Buna pek canı sıkılan Nasrettin Hoca, bir gece, karısı yine evde yokken kapıyı arkasından surgulediği gibi yatağına yatmış Kadıncağız, gec vakit eve donduğu zaman calmış calmış actıramamış kapıyı Nasrettin Hocanın kızdığını anlayarak, yalvarıp yakarmaya başlamış:
Vallahi, billahi, bir daha seni yalnız bırakıp bir yere gitmeyeceğim canım kocacığım! Ac kapıyı; bu saatte ben nereye gideyim? Kadın, bakmış olacak gibi değil, bağıra, bağıra: Bari, kendimi şu kuyuya atayım da kurtulayım! Ve eline gecirdiği buyuk bir taşı, kapı onundeki kuyuya atarak bir kenara cekilmiş Nasrettin Hoca, bir sure yine aldırmamış, sonra hiddeti gecerek: Şu hatunu kuyudan kurtarayım! deyip kapıyı acmış Fakat tam o sırada kadın, evden iceri girivermiş; kapıyı kapadığı gibi Nasrettin Hocayı sokakta bırakıp bağırmaya başlamış:
Yeter artık senden cektiğim, bana rahat yuzu gostermedin; her gece arkadaş dedin, sohbet dedin gezip tozdun Alacağın olsun senin!Nasrettin Hoca, karısının feryadı uzerine sokaklara dokulen komşulara donmuş:
Komşular gorenler ve bilenler Allah icin soylesin!
Tavuklar Arasında Bir Horoz
Nasrettin Hocanın ahbapları toplanıp, Nasrettin Hocaya bir oyun oynamaya karar vermişler Her şeyi onceden hazırladıkları gibi yapmak icin de anlaşmışlar Bu sırada Nasrettin Hoca olacaklardan habersiz bir şekilde dostlarını gorunce sevinmiş; Cok şukur, sohbet edecek birkac dost var deyip tesbihini sallaya sallaya yanlarına gitmiş Dostları:
Nasrettin Hoca Efendi, Nasrettin Hoca Efendi, temizlik imandan gelir Biz hamama gidiyoruz, sen de gelir misin? dediklerinde Nasrettin Hoca, Tabii gelirim, hemen gidelim deyip onlara katılmış Hamamın onune gelmişler:
İşte, bu civarın en guzel hamamı Ne dersiniz Nasrettin Hoca Efendi, girelim mi? diye sormuşlar Nasrettin Hoca da Hay hay! deyip kabul etmiş Hamamda guzel guzel yıkandıktan sonra, havadan sudan konuşurlarken biri:
Bir teklifim var Hepimiz yumurtlayalım Kim yumurtlayamazsa hamam paralarını o odesin demiş Biraz sonra hepsi, Gıt gıt gıdaaak Gıt gıt gıdaaak diye gıdaklamaya başlamışlar Sonra da daha once sakladıkları yumurtaları birer birer cıkarıp ortaya koymuşlar Nasrettin Hoca bir oyuna geldiğini hemen anlamış İcinden şimdi gosteririm ben size diyerek Kukurikuuuuuu, kukurikuuu! diye otmeye başlamış Dostları hayretler icinde:
Nasrettin Hoca Efendi, aklını mı oynattın Neden durmadan otup duruyorsun? diye sormuşlar Nasrettin Hoca da:
Be yumurtacılar, bu kadar tavuğa bir de horoz lazım değil mi? diye cevap vermiş
alıntı
Nasrettin Hoca Fıkraları Uzun
Kime İtimat
Nasrettin Hoca, altını cize cize Hic bir dunyevi işle iştigal etmedimdiyor ya! Bunu duyan biri:
Nasrettin Hoca, demiş, sen bu ailene neyle nasıl bakıyon Allah aşkına yaaav? Nereden geliyor bu değirmenin suyu?gibi soruları sıralamaya başlamış Nasrettin Hoca Talak Suresi 3 ayetini okuyarak:
kim Allah'a tevekkul ederse, Allah ona yeterbir de ona, ummadığı yerden rızık verir, diye cevap vermiş, fakat adam tatmin olmamış:
Nasrettin Hoca, amenna, amenna da Neyinen geciniyoooon? diye tekrar sormuş Nasrettin Hoca bu kez de, Zumer suresi, 36 ayetle cevap vererek;
Allah kuluna kafi değil mi? demiş, adam yine aynı densizlikle:
Nasrettin Hoca, amenna, anladık, Allah kuluna kafi de Sen neyinen geciniyooon? diye ustelemiş Nasrettin Hoca da dayanamamış ve latife babında:
Şu kadar hanım, bu kadar hamamın var! gibilerinden olmayan şeylerini saymaya başlayınca adam:
Hah, demiş şimdi oldu işte canım! deyince, Nasrettin Hoca'nın tepesi atıvermiş:
Allah'a itimat etmiyon, hana hamama itimat ediyon sen! Cabuk, tovbe et hergele!
Mum Ateşi
Koyu bir sohbet sırasında Nasrettin Hoca soğuk kıştan hic rahatsız olmadığını hatta geceleri evde ısınmak icin ateş bile yakmadığını soyler Fakat kimse buna inanmaz En sonunda iddiaya tutuşurlar Şayet Nasrettin Hoca ateş olmadan koyun meydanında sabaha kadar beklerse ona yemek ısmarlayacaklar, yok eğer bekleyemezse Nasrettin Hoca hepsine evinde bir akşam yemeğe davet edecektir Nasrettin Hoca sabaha kadar meydanda bekler, sabah olunca iddiayı kazandığından bahisle yemeği isteyince birisi itiraz eder:
Olmaz Nasrettin Hoca efendi ben gordum, 300 metre ilerideki evde bir mum yanmaktaydı Bu nedenle bahsi kaybettinNasrettin Hoca ne kadar direndiyse de adamlarla başa cıkamaz ve mecburen bir akşam yemeğe Nasrettin Hocanın evine cumbur cemaat doluşurlar Nasrettin Hoca ise yemeği hazırlamak icin mutfağa gecer fakat onca zaman gecmesine rağmen bir turlu yemeğin gelmediğini goren davetliler sonunda mutfağa gelince bir de ne gorsunler Nasrettin Hoca tavandan astığı kocaman bir kazanın altına koymuş bir mum ve kaynamasını beklemiyor mu! Hep bir ağızdan:
İlahi Nasrettin Hoca! Hic koca kazanla yemek mum ateşiyle kaynar mı?derler Nasrettin Hoca hemen taşı gediğine koyar:
300 metreden bir adamı ısıtan mum alevi 3 santimden bir kazanı neden ısıtmasın!?
Allah Taksimi mi? Kul Taksimi mi?
Cocuklar, mahallede birbirlerine girmişler Kavga doğuş, kıyamet! Ele gecirdikleri bir kucak cevizi bir turlu doğru durust boluşturemiyorlarmış Kavganın kızıştığı bir sırada Nasrettin Hoca da oradan geciyormuş Cocuklar koşarak ona başvurmuşlar:
Nasrettin Hoca Efendi, ne olur, şunları bize guzelce boluşturuver!
Cocuklar bir kenara cekilmişler Nasrettin Hoca gecmiş cevizlerin başına:
Cocuklar demiş, Allah taksimi mi istersiniz, yoksa kul taksimi mi?
Cocukların hepsi birden:
Allah taksimi, Allah taksimi!diye bağırmışlar Bunun uzerine Nasrettin Hoca bir avuc ceviz alıp bir cocuğa vermiş Arkasından iki cevizi bir başkasına, birkac avucu otekine, beş altı taneyi berikine Bazı cocuklara da hic vermemiş Cocuklar Nasrettin Hocaya itiraza başlamışlar
Bu nasıl taksim Nasrettin Hoca Efendi, haksızlık ettin!demişler Nasrettin Hoca da:
Cocuklar, siz benden Allah taksimi istemediniz mi? Allah taksimi boyledir O, dilediğine az, dilediğine cok verir, hic vermediği de olur, herkes kısmetine boyun eğer!
Yağmurdan Kacıyormuş!
Bir gun, bardaktan boşanırcasına yağmur yağarken, Nasrettin Hoca da evinin penceresinde oturarak sokağı seyrediyormuş Bir ara dostlarından birini, cubbesinin eteklerini beline dolayarak koşa koşa evine giderken gormuş ve pencereyi acarak seslenmiş:
İnan olsun ki cok ayıp! Senin gibi aklı başında, olgun bir adam, Allahın rahmetinden kacar mı? İcinden Nasrettin Hocaya hak veren adamcağız, bu sefer ağır ağır yurumeye başlamış; fakat tepeden tırnağa ıslanmış olarak evine varınca, Nasrettin Hocanın oyununa uğradığını anlamış Gunun birinde Nasrettin Hoca yolda yağmura tutulmuş; koşar adım evine yonelmiş Birkac gun once kendisiyle alay ettiği ahbabının evi onunden gecerken adamcağız taşı gediğine koymanın tam zamanı diyerek, evin penceresinden Nasrettin Hocaya bağırmış:
Nasrettin Hoca, Nasrettin Hoca, Allahın rahmetinden nicin kacıyorsun, ayıp değil mi sana? Nasrettin Hoca, hic istifini bozmadan koşmaya devam ederek şu cevabı vermiş:
Hay anlayışsız, hay! Ben rahmetten kacmıyorum; tam tersine yere duşen rahmetleri ciğnememek icin koşuyorum!
Doksan Dokuz
Bir devirde Nasrettin Hoca buyuk bir para sıkıntısına duşmuş Ne yapsın? Başlamış gece gunduz evinde yuksek sesle dua etmeye:
Yarabbim, bana yuz altın ver! Doksan dokuz olursa asla kabul etmem Onun durmadan boyle dua ettiğini duyan zengin bir komşusu merak etmiş Yanına doksan dokuz altın alarak gorunmeden Nasrettin Hocanın damına cıkmış Tam Nasrettin Hoca aynı duayı sayıklarken başlamış bacasından teker teker altınları atmaya Nasrettin Hoca, bacasından altın yağmaya başladığını gorunce, Allahın nihayet duasını kabul ettiğine inanarak koşmuş Başlamış altınları toplamağa Bir taraftan da sayarmış Altınların sayısı doksan dokuz olunca:
Buna da şukur Allahım! Varsın doksan dokuz olsun! Diyerek altınları cebine indirmiş Bacanın tepesinde bu işin sonunu bekleyen zengin komşu hemen telaşlanmış Yukarıdan seslenmiş:
Nasrettin Hoca! Nasrettin Hoca! Hani altınlar doksan dokuz olursa kabul etmeyecektin! Oldu mu ya! Nasrettin Hoca pişkin bir tavırla şoyle cevap verir:
Doksan dokuz altını veren Allah, elbette birini de verir
İnek
Nasrettin Hoca dişten tırnaktan arttırıp kara gun icin biraz para biriktirmiş Parayı bir keseye doldurup ağzını sıkıca bağlamış Once bahcesinin bir koşesine gommuş Ama ici rahat etmemiş, hırsız gomduğu yeri bulacak endişesine kapılmış ve keseyi oradan alıp başka yere gommuşOrayı da beğenmemiş bu kez başka yere gommuş Derken bahcede neredeyse kazmadığı yer kalmamış Nereye gomse gonlu bir turlu rahat etmiyor, burasını da hırsız bulur diyormuş Oyle şaşkın şaşkın elinde para kesesi bahcenin ortasında duşunup dururken gozune koşedeki tumsek ilişmiş Tamam, demiş, tam yerini buldum Para kesesini uzun bir sırığın ucuna iliştirip o tumseğe cakmış Kendi kendine, hırsız kuş değil ya, sırığın tepesindeki para kesesini alsın, diyerek evine gitmiş Nasrettin Hoca butun bunları yaparken, meğer adamın biri kendisini gozetliyormuş Nasrettin Hoca eve girer girmez adam bahceye atlamış Sırığı cıkarıp ucundaki para kesesini aldıktan sonra da tepesine biraz sığır pisliği surerek eski yerine cakmış ve cekip gitmiş Gel zaman, git zaman Nasrettin Hocaya para gerekmiş Bahceye gelip bakmış ki sırığın ucundaki para kesesi yerine sığır pisliği var Başını iki yana sallayarak kendi kendine soylenmiş:
Allah Allah, ben buraya adam cıkmaz diyordum, nasıl oldu da inek cıkabildi?
Uzayan Maşa
Nasrettin Hoca, bedestende dolaşırken tellalın bir kılıc sattığını gorur:
Bu kılıc gazidir On altına satıyorum; bedavadır, bedava! Tellalın yanına varan Nasrettin Hoca, bu kılıcın bu kadar pahalı satılmasındaki kerameti sorar Tellal:
Nasrettin Hoca, bu kılıc, duşmana uzatıldığı vakit tam beş arşın uzayıverir! Nasrettin Hoca, icinden ya, oyle mi? der ve koşa koşa eve gelerek buyuk mangal maşasını alıp tekrar bedestene doner; maşayı sallaya sallaya bağırmaya başlar:
On altına; bedava, bedava!Nasrettin Hocayı gorenler guluşerek:
Bir akca bile etmeyen adi bir ocak maşası on altın eder mi? Derler Nasrettin Hoca da onlara şu cevabı verir:
Ya, siz adi bir kılıcı biraz once on altına satıyordunuz!
Ama o kılıc, cenkte beş arşın uzar! Nasrettin Hoca:
Eee der, bu maşa da bizin hatunun bana kızıp da şoyle bir kaldırdığı zaman 50 arşın, belki de daha fazla uzuyor!
Kaybettin
Nasrettin Hoca, bir gun eşeğiyle odun getirir Karısına:
Hatun, eşek cok yoruldu, onu bir yemleyiver, diye seslenir Karısı da:
Efendi, benim işim var, sen yemleyiver, der Nasrettin Hoca sıcaktan iyice bunalmış vaziyette kendini minderin uzerine atar
Olmaz! Hic halim yok, veremem, sen ver derEşeğin yemini sen vereceksin ben vereceğim derken iş kızışır Kim once konuşursa eşeğe o yem vermek uzere bahse tutuşurlar Az sonra kadın, el işini alarak komşuya gider Aradan biraz zaman gecer Eve bir hırsız girer Nasrettin Hocayı gorunce kacacak olur Ama Nasrettin Hoca'dan hic ses ve tepki gelmediğini anlayınca kacmaktan vazgecer Ortalıkta ne var ne yoksa koca bir cuvala doldurur Nasrettin Hocanın gozleri onunde cuvalı yuklenerek evden cıkar Karısı epey zaman sonra eve girip evin halini gorur Eşyaların yerinde yeller esmektedir Telaşla:
Bu ne hal Efendi! diye cığlık atar Nasrettin Hoca yattığı yerden doğrularak:
Haydi bakalım Hatun, bahsi kaybettin Eşeğin yemini sen vereceksin
Kapalı Kapının Ardından
Nasrettin Hocanın karısı geceleri komşu komşu gezermiş Buna pek canı sıkılan Nasrettin Hoca, bir gece, karısı yine evde yokken kapıyı arkasından surgulediği gibi yatağına yatmış Kadıncağız, gec vakit eve donduğu zaman calmış calmış actıramamış kapıyı Nasrettin Hocanın kızdığını anlayarak, yalvarıp yakarmaya başlamış:
Vallahi, billahi, bir daha seni yalnız bırakıp bir yere gitmeyeceğim canım kocacığım! Ac kapıyı; bu saatte ben nereye gideyim? Kadın, bakmış olacak gibi değil, bağıra, bağıra: Bari, kendimi şu kuyuya atayım da kurtulayım! Ve eline gecirdiği buyuk bir taşı, kapı onundeki kuyuya atarak bir kenara cekilmiş Nasrettin Hoca, bir sure yine aldırmamış, sonra hiddeti gecerek: Şu hatunu kuyudan kurtarayım! deyip kapıyı acmış Fakat tam o sırada kadın, evden iceri girivermiş; kapıyı kapadığı gibi Nasrettin Hocayı sokakta bırakıp bağırmaya başlamış:
Yeter artık senden cektiğim, bana rahat yuzu gostermedin; her gece arkadaş dedin, sohbet dedin gezip tozdun Alacağın olsun senin!Nasrettin Hoca, karısının feryadı uzerine sokaklara dokulen komşulara donmuş:
Komşular gorenler ve bilenler Allah icin soylesin!
Tavuklar Arasında Bir Horoz
Nasrettin Hocanın ahbapları toplanıp, Nasrettin Hocaya bir oyun oynamaya karar vermişler Her şeyi onceden hazırladıkları gibi yapmak icin de anlaşmışlar Bu sırada Nasrettin Hoca olacaklardan habersiz bir şekilde dostlarını gorunce sevinmiş; Cok şukur, sohbet edecek birkac dost var deyip tesbihini sallaya sallaya yanlarına gitmiş Dostları:
Nasrettin Hoca Efendi, Nasrettin Hoca Efendi, temizlik imandan gelir Biz hamama gidiyoruz, sen de gelir misin? dediklerinde Nasrettin Hoca, Tabii gelirim, hemen gidelim deyip onlara katılmış Hamamın onune gelmişler:
İşte, bu civarın en guzel hamamı Ne dersiniz Nasrettin Hoca Efendi, girelim mi? diye sormuşlar Nasrettin Hoca da Hay hay! deyip kabul etmiş Hamamda guzel guzel yıkandıktan sonra, havadan sudan konuşurlarken biri:
Bir teklifim var Hepimiz yumurtlayalım Kim yumurtlayamazsa hamam paralarını o odesin demiş Biraz sonra hepsi, Gıt gıt gıdaaak Gıt gıt gıdaaak diye gıdaklamaya başlamışlar Sonra da daha once sakladıkları yumurtaları birer birer cıkarıp ortaya koymuşlar Nasrettin Hoca bir oyuna geldiğini hemen anlamış İcinden şimdi gosteririm ben size diyerek Kukurikuuuuuu, kukurikuuu! diye otmeye başlamış Dostları hayretler icinde:
Nasrettin Hoca Efendi, aklını mı oynattın Neden durmadan otup duruyorsun? diye sormuşlar Nasrettin Hoca da:
Be yumurtacılar, bu kadar tavuğa bir de horoz lazım değil mi? diye cevap vermiş
alıntı