Son Konu

NBA - Ben Wallace

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
NBA Ben Wallace CESUR YÜREK, BEN WALLACE (Bu yazı pivot dergisinin 43sayısında yayınlanmıştır) ANNECİM ŞU SAHADAKİ CANAVARA BİR ŞEY SÖYLE BİZE ŞUT ATTIRMIYOR!! Afro saça yepyeni bir boyut getiren “Big Ben sahada ribaund alan, blok yapan, top çalan ve savunması ile rakibine aman vermeyen yani sahadaki bütün ağır işleri üstlenerek takımın hamallığını yapan ligdeki birkaç ağır işçiden biri Öteki oyuncuların aksine onu yıldız yapan faktörler de bunlar Bugünün NBA yıldızları kimlerdir? Hangi özellikleri onları yıldız statüsüne taşır? Birincil bakışta çok kolay bir soru yok mi? Eminim cevaplar da hali hazırdadır Kobe, Carter, Tmac, Francis yıldızlardır çünkü akrobatik smaçlarıyla taraftarları kendilerine hayran bırakırlar Iverson, Pierce, Stackhouse gibi oyuncular yıldızlardır çünkü başlıca 20 rakam ortalamasının altına düşmezler Webber, Duncan ve O’Neil yıldızdır çünkü kendilerini tutan oyuncu kim olursa olsun fizik güçleriyle onları ekarte ederek potaya ulaşabilirler Kidd, Bibby, Miller, Payton yıldızdır çünkü takımlarının en kısa yoldan sayıya gitmesini sağlarlar Bu tür ofansif kriterlere göre yapacağımız değerlendirme uzar da uzar Peki sadece sayıya yönelik oyuncular mı yıldız olur? Ya yukarıda saydığımız yıldızlara “çemberi göstermeyerek onların canına okuyan oyuncuları hangi statüde değerlendirmeliyiz? SAVUNMA, SAVUNMA VE YINE SAVUNMA İsterseniz konumuzdan artı uzaklaşmadan biraz efsanevi Chicago Bulls takımı hakkında sohbet edelim Sizce o takımı bu değin ulaşılmaz kılan yalnızca Jordan ve Pippen’ın skor gücü müydü? ya da Tex Winter’ın triangleoffense’i mı? Belki de Phil Jackson’ın Zen felsefesi ile oyuncularının beynini yıkamasıdır Hatta durun bir saniye, kim bilir Jordan’ın bütün maçlarında Chicago şortunun altına giydiği söylenen North Carolina şortunun getirdiği bir uğur da olabilir (Bu nasıl bir şorttur anlamam ya neyse) Son şıkkı çıkarttığımız süre natürel ki yukarıda saydıklarımın tümü fazla kayda değer etkenler Fakat unutmayın ki Chicago o dönemde Jordan, Pippen ve Rodman’lı kadrosunda ligin en iyi 10 savunmacısından 3’ünü bulunduruyordu Tersini bahis edersek kendimce “Harun evladım sen 50 rakam beygir gerisine de karışma, diğer arkadaşların savunma yapar diyen basketbol zihniyetinden bir farkımız olmaz Günümüz basketbolunda artık savunma gerçekleştirmek da en düşük hücum etmek kadar kayda değer Eğer bir gün Ülker tesislerine yolunuz düşerse antrenman salonunun duvarlarında aynen şu sözlerin yazıldığına şahit olursunuz: ‘defalarca isabetli şut atamayabilirsin ama her zaman savunma yapabilirsin’ İşte günümüzün basketbol felsefesinin temelinde bu yatmakta Önce savunma!! Bu yazımızın kahramanı da bu felsefeyi sahada en iyi uygulayan isimlerin başında geliyor Ayrıca de dünyadaki en zorlama ve somut kuvvetin en ön plana çıktığı lig olan NBA’de İşte karşınızda “Big Ben Wallace AZMİN ZAFERİ Bugünlerde dergilerde, gazetelerde ve internet sitelerinde sıkça bu yılın draft değerlendirmelerine rastlayabilirsiniz Jao Ming acaba doğrusu birincil sırada seçilmeyi hakketti mi? Yahut yeni bir Shawn Bradley vakası ile mi aleyhinde karşıyayız Fred Jones ve kuvvetsiz Juan Dixon nasıl bu kadar yüksek sıralardan seçilebildi Caron Butler geçmişteki vukuatları olmasa daha yüksek bir sıradan seçilebilir miydi? Ve bir de Draft’ta seçildiği banal memnun olmayan bir fazla oyuncu Eminim bunların çoğunu kültürlü ya da duymuşsunuzdur Bizim zavallı Ben Wallace’ın bu tür dertleri maalesef hiç olmadı Adamımız bırakın NBA’e birinci turdan girmeyi Draft’ta bile seçilemeyip şansını CBA’de sınamak zorunda kaldı Üstelik CBA draftında da oysa ikinci turda Oklahoma City tarafından seçilebildi Lakin Wallace’ın en manâlı özelliği onun mücadeleci yapısıdır, o da pes etmeyerek çalıştı NBA takımlarının düzenlediği yaz kamplarına katılarak kendini insanlara beğendirdi ve oysa bu sayede kendisine NBA’in kapılarını araladı Dahası bir kere içeri girdikten sonradan da bağlı gelip yatmadı Sürekli çalıştı, kendisini geliştirmeye uğraştı ve bu gayretinin sonuçlarına yavaşça ulaştı NBA ribaund ve blok krallığı, yılın en iyi savunmacısı ödülü, en iyi üçüncü beşte yer elde etmek, Dream Team formasını giyme şansı ve 32 milyon dolarlık bir anlaşma Demek ancak her şey draft’ta birincil sıralarda ya da birinci turda seçilmekle olmuyormuş Natürel ki her oyuncu yüksek meblağlar karşılığında garanti bir anlaşmaya imzalamak ister ama bu tür bir uzlaşma yapmak ayrıca herkese nasip olmaz, hem de şans kuşu size konsa bile eğer siz bu fırsatı nasıl değerlendireceğinizi bilemezseniz, kontratınıza güvenirseniz bir zaman daha sonra silinip gidersiniz FENA ÇOCUKLARDAN, MUHALLEBİ ÇOCUKLARINA: DETROİT PİSTONS “Bugüne kadar gelmiş geçmiş NBA şampiyonları arasında en çok nefret edilen şey ettiğiniz ekip hangisidir? tarzı anketlerin genellikle tek bir favorisi vardır: Detroit Pistons Efsanevi guard Isiah Thomas’ın liderliğindeki, Bill Laimbeer, deli çocuk Dennis Rodman , Rick Mahorn, Joe Dumars ve Vinnie Johnson’lı bu kadro 1980’lerin genel basketbol anlayışından fazla daha bambaşka bir stile sahipti 80’lere damgasını vuran iki ekolden ne Earvin “Magic Johnson’ın Showtime Lakers’ına ne de Larry Bird’in disiplinli Celtics’ine hiçbir zaman benzer bir oyun ortaya koymadılar “Bad Boys mükemmel savunma yapan, katiyen pes etmeyen, mücadeleci ve fizik gücü çok yüksek oyunculardan oluşan bir takımdı Sahada rakiplerini yenmek için her yolu da denerlerdi Hatta basketbol adıyla muhalif takım oyuncularını az kalsın “dövdüklerine tanık olurdunuz Maalesef olaylar ara sıra biraz çirkefleşirdi Eee Rodman ve Laimbeer olur da kavga gürültü o takımdan hiç yetersiz olur mu? Natürel ki olmaz İşte bu basketbol anlayışı Pistons’a şampiyonluklar kazandırdı Lakin her takımın başına gelen Pistons’ın da başına geldi Vakit geçtikçe yıldızlar yaşlanıp basketbolu bıraktılar, kimi oyuncular ise başka takımlara aktarma oldu Dolayısıyla Detroit artan bir şekilde eridi 90’ların ortasına gelindiğinde takımda şampiyon kadroda oynayan tek yıldız olarak şu lahza Detroit’in başında bulunan Joe Dumars kalmıştı O da bütün basketbolu bırakmak üzereydi ki, 1994 Draft’ında takımın hüviyetini adamakıllı değiştirecek bir oyuncu Pistons kadar draftta seçildi: Grant Hill Duke’te oynadığı oyunla Jordan’ın yerine geçebileceği bahis edilen Hill’in gelişiyle Dumars takımda kalarak ona “abilik yapmayı kafasına koydu Hill süper bir kabiliyet de olsa zengin bir ailenin kibar çocuğuydu Sahada asla trashtalk yapmazdı Rakiplerine hiçbir zaman hakaret etmeyen, onlara nazik davranan ve bu sayede sevilen bir oyuncuydu Yani azıcık evvel belirttiğimiz “Kötü Çocuklar tarzına tam anlamıyla zıt bir yapıdaydı Bu yüzden, önce San Antonio’ya gerisinde da Chicago’ya dışarı giden Rodman ondan daima nefret edilen şey etmiştir “Bu Hill denen çocuğu hiç sevmiyorum adam orda bizim (Bad Boys) şerefimizi iki paralık ediyor Basketbol bu değin da yumuşak oynanmaz oysa!! Züppe herif Maç içinde Ağzı Bozuk konuşmak, itişip kakışmak ağır hakaretmiş Onu bir gün sahada birisi dövecek ya da dürüstçe öpecek! o süre ben de keyifle oturup seyredeceğim Tam bizim Rodman’a yakışan sözler Bu sırada takımın öteki yıldızı Bölge Houston, New York’a gönderilir ve takıma ikinci yıldız olarak Sixers’ın postaladığı Stackhouse takasla getirilir Fakat Hill ve Stackhouse beklenilen uyumu gösteremez Hill de her şeye en her tarafta başlatmak için soluğu, defalarca sakatlanacağı ve kariyerini tamamlama noktasına geleceği, Orlando’da alır Takımın tek yıldızı yarı bitik bir Stackhouse’tur ve Pistons fazlasıyla “yumuşak bir basketbol oynamaktadır İşte Ben Wallace, Pistons’a geldiğinde durum kelimenin tam anlamıyla bundan ibarettir Unutmayın Ben Wallace’ı, Ben Wallace yapan asla attığı şutlar değildir, bilakis başkalarına attırmadığı şutlar onu meşhur yapmıştır Wallace 11 çocuklu bir ailenin 10 çocuğu olarak dünyaya geldi Küçüklüğünde babası ve kardeşleri ile sık sık balığa, yüzmeye ve ava gider, her sıradan çocuk gibi atarisinin başından kalkamazdı Ama onu yaşıtlarından ayıran bazı özellikleri de vardı Minik Ben fazlasıyla güçlü bir vücuda sahiptir ve az daha bütün spor branşlarını son derece iyi bir şekilde yapmaya yatkındır Hayatı boyunca da bu somut üstünlüğünün avantajlarını ardına kadar kullanır Wallace lisedeyken keza Amerikan futboluna keza beyzbolla hem de basketbola ilgi duymaktadır Bu üç sporda da böylece başarılıdır ama her birinde eyalet karmasına seçilir Gerçekten halk Wallece cüssesinde birisini gördükleri zaman onun hantal biri olduğunu düşünebilirler Rakipleri de onu basketbol sahasında ilk gördüklerinde onun hantal ve yalnızca rakiplerini ite kaka yakınına düşen ribaundları alabilecek bir uzun olduğunu düşünmüşler Bu konuda eski Pistons yıldızı, günümüzün Tv yorumcusu Bill Laimbeer’ın söyleyecek bir iki lafı var: “Wallace, ribaundlarla ilgili eski yargıların geçersiz olduğunu hepimize kanıtladı defalarca ribaund almanın sıçramaktan fazla yer tutma ile ilgili olduğunu söylerlerdi Ama Ben, ribaundlarını insanları potadan uzak tutarak aldığı kadar onlardan daha yükseğe sıçrayarak da alıyor Fantastik bir sıçrama yeteneğine sahip olduğu değin fazla da tez Bana fazlasıyla Dennis’i hatırlatıyor Ola Ki de Dennis’ten daha sonra gördüğüm bire birde en etkin savunmacı Ama sanıyorum ki Ben kendini geliştirmeye devam edecektir çünkü gerçekte AllStar seviyesinde bir oyuncu olması için ne yapması gerektiğini biliyor Maç başına aldığı 1213 ribaund’un ve yaptığı 34 bloğun yanında en azından 1012 sayıyı da eklemesi zorunlu Yukarıda bahsi geçen bedensel yetenekleri hemen hemen onu bir Amerikan futbolu yıldızı yapacaktı Lise takımında gösterdiği performans üniversitelerin ilgisini çeker Auburn Üniversitesi ona burs öneri eder Wallace mektep yetkilileri ile yaptığı konuşmalarda ayrıca basketbol hem de futbolu kastederek ikisinde de aynı anda oynayıp oynayamayacağını sorar Onlardan aldığı olumlu cevap karşı çekinmeden okula katılım için gerekli kağıda imza atarak üniversiteye gönderir Okulun yolunu tutarken hem basketbol hem de futbolda yıldızlaştığı günlerin hayalini kurmaktadır ama kampüse vardığı anda tüm hayalleri yıkılır Okul yetkililerine basketboldan bahsettiği anda tümü şaşırarak ona daha önce onunla hiç basketbol hakkında konuştuklarını hatırlamadıklarını, okulda basketbol oynamasının muhtemel olmadığını onu futbol oynaması için aldıklarını söylerler Anlaşmazlığın nedeni ise epeyce komiktir Amerikan futbolunda bir takım oyuncularını iki farklı kadroya ayırır Yeteneklerine tarafından defansif oyuncular ve ofansif oyuncular Sahada top hakimiyeti kimdeyse ona kadar bir takım sahaya sürülür Wallace da telefonda “ikisini de benzer anda oynayıp oynamayacağını sorduğunda mektep yetkilileri onun keza atak takımında ayrıca de savunma takımında oynamak istediğini sanarak bunu sevinerek kabul etmiştir Wallace o anki duygularını şöyle anlatır: “Bunları duyduğum zaman kulaklarıma inanamadım Ben de oradan çekip gittim Basketbola aşığım Bu yüzden Amerikan futbolu ve basketbol aralarında bir seçim yerine getirmek zorunda kaldığım süre hiç tereddütsüz basketbolu seçtim Wallece, Auburn’ü terk ettiği süre hayatı hakkında kurduğu hakiki anlamda hiçbir planı kalmamıştı Ta ancak bir basketbol kampında gelecekteki idolü Charles Oakley ile karşılaşana değin Oakley topu göğsüme fırlattı ve “hadi başlayalım dedi Cümbür Cemaat bizi izliyordu O benim dudağımı patlattı ben de onun burnunu! Oakley hepimizi karşısına oturtup azarlamaya başladı Aralıksız bizim çok yumuşak olduğumuzu hiç gayret gösterip çalışmadığımızı söyledi Daha Sonra da içimizde kimsede onunla teke tek oynayacak yürek olup olmadığını sordu Ben de elimi kaldırdım O da topu aldı ve göğsüme fırlattı: “Hadi başlayalım!dedi Herkesin önünde oynamaya başladık O benim dudağımı patlattı ben de onun burnunu kanattım Wallece’a o maçı kimin kazandığı her sorulduğun başlıca benzer tepkiyi verir Evvel suçlu bir çocuk veya günahsız bir kedi yavrusu gibi acındırıcı gözlerle suçunu gizlemek istermiş gibi bakar ve cevap verir: “Ben kazandım Ama tuhaftır oysa Wallace, Oakley’in burnunu sürtmüş olmaktan fazla da hoşnut değildir: “Ben daha 17 yaşımdayken bile üzerimden şut atamazdı, şutlarını hep bloklardım Bu teke tek maç hakkında Wallece’ın Pistons’tan kankası Stackhouse göre yapılan açıklama da ilginçtir: “Oak asla bizim Ben’i geçemez NCAA GÜNLERİ Evet sonuçta maçı Wallece kazandı ve Oakley’e gününü gösterdi Ama Oak bu çocuğun gerçekten yetenekli olduğunu ayrım etmişti Onu kanatlarının altına alarak korumayı ve ona yol göstermeyi kafasına koydu Charles gidip Wallace’a hangi okula gittiğini sorar O da olanları anlatarak artık önünde pozitif seçeneği kalmadığını söyler Bunun üstüne Oakley, Cleveland’daki bir arkadaşına telefon açar Bu çocuğu izlemeleri gerektiğini anlatarak Wallece’ı oradaki bir kampa gönderir Kampta başarılı olan adamımız kapağı Cuyahoga CC’ye atar Orda 24 sayı, 17 ribaund ve 7 blok gibi fantastik ortalamalara ulaşır ve baştan daha büyük okulların antrenörlerinin dikkatini çeker Fakat ne dek iyi bir okula aktarma olacaksa olsun benchte oturmak istemeyen Wallece, daha sezon bitmeden takımını terk eder ve soluğu Oakley’in yanında alır Oakley de idarecilerle konuşarak onu mezun olduğu mektep olan Virginia Union’a aldırır Burada suç oluşturan hukuku eğitimi bölge Ben, 125 rakam, 105 ribaund ve 37 blok ortalamalarına ulaşarak takımını NCAA Division 2’da Final Four’a taşır Lakin okulu basketbolda adı sanrı duyulmamış bir okuldur ve Wallace oyunuyla NBA scout’larının fazla da ilgisini çekmez Dolayısıyla katıldığı 96 NBA Draft’ında seçilemez Wallace üzülmekle beraber o lahza için NBA seviyesinde bir oyuncu olmadığının farkındadır bu yüzden bunu kendisine fazla tasa etmez Daha fazla çalışmaya başlar ve Boston antrenörü ML Carr onu takımın yaz kampına misafir etme eder BOY PROBLEMİ BU ARADA Wallece’ı çağıran Carr, bu boyuyla onun pivot veya power forvet oynamak için fazla kısa olduğunu onu kampta off guard ya da kısa forvet olarak deneyeceğini söyler Gerçekte NBA kayıtlarında boyu 206 olarak gözükse de Wallece’ın reel boyunun ama 2 metre olduğu söyleniyor Hatırlayacaksınız “Sir Charles Barkley’in boyu da öncelikle 198 olarak kabul edilirken bir zaman daha sonra 196’ya inmiş en son ise fiilen 192 olduğu ortaya çıkmıştı Bu tür olaylar öteki bir fazla NBA yıldızı için de geçerli Kim bilir olur ya de bu arkadaşlar kemik erimesi hastalığından mustariplerdir Vah zavallılarım vah Natürel fakat bu boylu boyunca tarafından pozisyon seçme formülü ona böylece yaramadı Sonuçta Ben, kampta fazla forma şansı bile bulamayarak Boston kampından ayrıldı ve Washington’la antrenmanlara çıkmaya başladı Çaylak sezonu Wallace için o kadar aydınlık geçmedi O zamanki adı Wizards yerine Bullets olan Washington’da takımın ancak 12 adamıydı 34 maçta forma ödev bölge Wallece maç başına fakat 58 dk sahada kalırken 11 sayı ve 17 ribaund ortalamalarına sahipti BU ARADA ismi, tanınmasa da basketbol camiasında kulaktan kulağa yayılmaktaydı Washington’daki bu esrarengiz oyuncu, antrenmanlarda Juwan Howard ve Chris Webber da dahil olmak üzere çoğu oyuncunun canına okumaktaydı Bir sonraki sezon sahada kaldığı süreyi tam 3 katına çıkartarak maç başına 158 dk oyunda kaldı Indiana karşı öncelikle bir maça birincil beşte başladı ve aldığı 12 ribaundla sahada en çok ribaund alan ismi oldu Sezonda toplam 61 maça çıkarken bunların 16’sında ismi maça başlayan beşte yer alıyordu Ortalamaları ise fazla kıpırdamamış, sayı ortalamasını fakat 31’e, ribaund ortalamasını ise 48’e çıkartabilmişti Bullets’taki üçüncü sezonunda ise içindeki cevher birazcık da olsa ortaya çıktı Cleveland karşı attığı 20 rakam ile kariyerindeki en yüksek rakama ulaşırken ribaund hanesinde de 10 yazıyordu Bu sırada süre aldıkça doubledouble yapmaya başladı Bucks karşı 14 sayı ve 14 ribaund’luk, Toronto’ya aleyhinde da 12 ribaund, 16 sayılık performanslar ortaya koydu Sezon sonuna gelindiğinde aldığı süre 10 dk daha artmıştı Bu büyüme da beraberinde 60 rakam, 83 ribaund ve 196 blokk ortalamaları getirmişti Washington bu sezonun sonunda büyük bir kusur yaparak elindeki bütün kabiliyetli power forvetleri kaçırdığı gibi Wallece’ı da kaçırdı Wizards, Orlando ile yaptığı takasta Wallace,Tim Legler, Terry Davis ve Jeff McInnis’i göndererek Magic’ten 199596 sezonunda Tuborg forması, geçtiğimiz sene da Ülker forması giyen Isaac Austin’i kadrosuna kattı Orlando da oynadığı 81 maçın tümünde kendisine birincil beşte yer bulan Big Ben, bu maçlarda 48 rakam, 82 ribaund ve 16 blok ortalaması tutturdu Sonraki sezon Orlando da ayağına gelen fırsatı elinin tersiyle iterek Grant Hill yüzünden gözü âmâ olmuş bir şekilde Chucky Atkins ve Ben Wallace’ı Grant Hill’le takas etti Natürel ancak o dönem de Hill mi yahut Wallace mı diye soracak olsaydınız akıl sağlığı yerinde olan cümbür cemaat Grant Hill cevabını verirdi Lakin Orlando idarecileri en azından Wallace’ı kadrolarında tutmaya çalışarak takasa başka isimleri dahil etmeyi deneyebilirlerdi Bu takasın sonucu besbelli Magic, astronomik bir anlaşmaya imza attırdığı Hill’i geçirdiği sakatlıklar yüzünden oynatamazken, Pistons acilen ligin blok ve ribaund kralına sahip bulunmakta PİSTONS’IN YENİ KÖTÜ ÇOCUĞU Pistons’taki ilk yılında Wallace 80 maçta oynarken bir kez daha oynadığı bütün maçlara birincil beşte başlar Lakin bu defa kendisine daha önce tanınmayan bir şansa sahip olarak sahada 345 dakika ortalamasıyla kalır Sahada kaldığı zaman bu değin fazla artınca Wallace da bütün marifetlerini daha iyi sergilemeyi başarır Maç başına 13,2 ribaund ortalaması ile ligde ribaund krallığını zorlar lakin Mutombo’nun ardındaki 2sırayı alır Aldığı 1052 ribaundla toplamda ligin en fazla ribaund bölge ve bu sayede Pistons’ın Dennis Rodman’dan sonra 1000 ribaund barajını geçen ilk oyuncusu olur Ayrıca sezon boyunca Dikembe Mutombo ile beraber arka arkaya 20 ve üzeri ribaund alabilen iki oyuncudan biridir ve Orlando maçında 28 ribaund ile kariyerinin en yüksek rakamına ulaşır Bir sezon evvel 160 olan blok ortalamasını ise 230’a çıkarır Pistons tarihine ayrıca ribaund, keza top çalma keza de blok ortalamalarında takımın lideri olan birincil ad olarak geçer Yılın Savunmacısı ödülü için yapılan oylamada ise 6 oy alarak beşinci olur Ama maalesef bu performansı takımı için tatmin edici olmaz ve Detroit olağan sezonu ama 32 başarı ile kapatır Geçtiğimiz sezon ise kariyeri için bir zirvedir Takımın başına New Jersey, Portland ve Indiana’da 11 sezon muavin coach’luk yapan Rick Carlisle getirilir Takımdaki bu yeni yapılanmada Stackhouse kendini bulur ve öncelikle egosunu bir kenara bırakarak olması gereken oyuncu gibi oynar Corliss Williamson bench’cilt gelerek inanılmaz bir katkıda bulunur ve ekip Ben Wallace’ın liderliğinde sahada olağanüstü bir savunma uygular Sonuçta da takım uzun bir aradan daha sonra 50 başarı barajına ulaşarak 1990 yılından sonradan ilk olarak Merkez grubu şampiyonu olarak tamamlar Wallece sahada 365 dakika ortalamasıyla kalırken hücumda daha agresiftir, %53’lük bir şut yüzdesiyle 76 rakam averajı tutturur 130 ribaund ve 348 ortalamaları ise onu her iki kategoride de NBA’in zirvesine taşır Yakaladığı bu başarıyı ise daha önce NBA tarihinde oysa Hakeem “The Dream Olajuwon, Kareem AbdulJabbar ve Bill Walton’ın yakaladığını söylersem sanırım Big Ben Wallace’ın ne dek manâlı bir başarıya imza attığını anlatabilirim Dahası Wallace’ın boyu öteki 3 oyuncu ile kıyaslanamayacak derecede de kısa Bu savunma performansı doğal olarak onu rekor bir şekilde “Yılın Savunmacısı ödülüne ulaştırır Oylama tamamlandığında en yakın rakibine 114 oy fark atmıştır Wallace hem tutturduğu 17 top çalma ortalaması ile bu kategoride de ilk 15 içindedir Sezon içinde 2 defa haftanın oyuncusu seçilen Wallace, 24 Şubattaki Milwaukee maçında da 10 rakam, 17 ribaund ve 10 blok ile kariyerindeki birincil tripledouble’ı gerçekleştirir 24 Mart’ta Boston aleyhinde ise kariyer rekorunu bir kere daha egale eder ve 28 ribaund’a ulaşır Tüm bu başarılarının yanında regular sezonda Doğu’da 2sırayı alan Detroit ile kariyerinde birincil playoff maçına çıkar ve 21 Nisanda Toronto karşısında 19 sayı, 20 ribaundluk mükemmel bir oyun ortaya koyar Kariyerindeki bu ilk playoff tecrübesinde fazla başarılı maçlar çıkaran Wallace, birincil turda Toronto aleyhinde 82 sayı, 150 ribaund, 22 blok ve 22 top çalma; konferans güya finalinde Boston karşı 64 sayı, 172 ribaund, 30 blok ve 16 top çalma ortalamalarını yakalar Evet Wallace kendini bütün NBA’e kanıtlamıştır, artık oda ligin yıldız oyuncular arasındadır Majesteleri Michael Jordan’ın antrenörü Doug Collins onun hakkında şunları söylemekte: “Kendimce Wallace, Jason Kidd’le beraber sayı üretmeden oyunu domine edebilen az sayıda oyuncudan biri Başkan Joe Dumars daha Grant Hill’i Atkins ve Wallace ile takas ettiği gün basına takımın artı yumuşak olduğunu ve aralarına katılan bu iki yeni oyuncuyla beraber takımın fazla daha sert ve dişli olacağını söylemişti Dumars oyunculuğunda zekasıyla oynayan bir isimdi Şu asıl dek takımın başında olduğu sürede aynı muhteşem zekayı masa başında da kullanmakta Bir Takım isimler daha çoktan Wallace’ın Pistons tarihinde bir kilometre taşı olduğunu düşünüyor fakat Wallace bu durumdan endişeli En azından Joe Dumars’ın beklentilerini yükseltmesinden korkuyor: “Sanırım benimle anlaştıklarında kendileri bile benim bütünüyle ne tür bir oyuncu olduğumun farkında değillerdi Onlar yalnızca sahada çalışan ve azıcık ribaund alan bir oyuncu istemişlerdi fakat sanırım ben bundan daha fazlasına sahibim Yeni koç, yeni bazı ve yeni bir sistem benim de kariyerimde yeni bir sayfa açmama tezgâhtar oldu Doğrusu Wallace’ı yakından tanıyan insanlar sahada rakipleri için fazlasıyla korkutucu olan bu adamın saha dıştan fazla yumuşak bir ses tonuyla konuşan, eğlenceli ve maket otomobil yaparak vakit geçiren sıradan bir insan olduğunu söylüyor “Sahada oynarken arkanızı ‘big ben’ gibi bir devin kolladığını bilmek güzel bir duygu defalarca böyle bir adamın karşımda oynamasındansa yanımda olmasını seçim ederim jerry stackhouse Takımın birinci yıldızı Stackhouse ise tartışmasız ikinci yıldızı da Wallace Stack bu konuda şöyle diyor: Sahada tekrar tekrar Big Ben’in nerde olacağını hissederim Her defasında dürüst zamanda doğru yerdedir bu sayede asistlerimin büyük bir kısmını ona yaparım Onun orda olması bile çoğu şeyi bizim için kolaylaştırıyor çünkü bu sayede önümde bir koridor açılıyor Eğer onun adamı yardıma gelmezse rahatça savunmacımla bire bir oynayabiliyorum eğer yardım gelirse de topu ona veriyorum ve o da sayıyı bizim hanemize ekliyor Wallace gerçekte pota aşağı yüksek isabetle oynuyor Fakat kaydettiği sayıların çoğunu tiplerden ve potayı kırarcasına yaptığı smaçlardan bulduğunu düşünürsek Big Ben’in hücumda zaafı olduğunu söyleyebiliriz Kesinlikle kendisini geliştirmesi zorunlu ve kendisi de bu eksikliğinin farkında Bu konuda kendisi de şöyle demekte: “Eğer yıldız olmak istiyorsam hala kendimi geliştirmek zorundayım sahanın iki ucunu da dağıtamadığım sürece gerçek anlamda yıldız sayılmam Zaten her antrenmandan sonradan en düşük bir saat daha sahada kalarak şut ve özgürlük atış çalışıyorum Ben Wallace aslında ligin en manâlı oyuncularından biri fakat derhal ne bir Hakeem O’lajuwon ne Kareem AbdulJabbar ne de bir Bill Walton Hatta daha bütün bir Dennis Rodman bile yok Wallace bir savunma uzmanı olduğu dek bir hücum silahı olduğu gün NBA tarihine yargı edeceği yeri alacaktır Son bir cümle de Mehmet Okur için Umarım Memo, Detroit’e gittiği süre Ben Wallace’tan savunma hakkında çok şey öğrenir Çünkü Mehmet fazlasıyla kabiliyetli bir oyuncu NBA’de yıldız olmak için de diğer Avrupalılardan kesinlikle hiçbir eksiği yok Yeter ki Oda Wallace gibi iyi kalpli bir savaşçı olsun!  
 
Üst Alt