Son Konu

Neden Ataturk Filmi Yapılamaz

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
'Mustafa' furyası yeni bitmişti ki 'Veda' tartışması başladı Eleştiriler yağmur gibi geldi Peki biz neden doğru durust bir Ataturk filmi cekemiyoruz? Ya da soruyu doğru soralım Dort başı mamur bir Ataturk filmi cekilebilir mi? Bence cekilemez En azından şimdilik

Gercek bir Ataturk biyografisine halen sahip değiliz
Ataturk'un olumunun uzerinden 72 yıl gecti Halen gercekci bir biyografisine sahip değiliz Bir ulkenin kurucusu, en buyuk onderi hakkında neden dort dortluk bir biyografi yazılmaz Duşunun Ataturk'un daha doğum gununu bile bilmiyoruz Bir sohbetinde soylediği sozden hareketle sembolik 19 Mayıs tarihini kabul ediyoruz Babasının fotoğrafının o bilinen fotoğraf olmadığını bizzat kendisi Falih Rıfkı Atay'a soylemişti 'Bu adam babama hic benzemiyor, bari benzeyen birini bulsaydınız' Doğum yeri ise tam bir muamma Selanik değil Manastır olduğu bugun yeni yeni konuşuluyor Selanik'teki o unlu evin sembolik olduğu artık kabul ediliyor Bu son tartışmalar olmasa uvey babası Ragıp Bey'den coğu kimse haberdar değildi Ve uvey kardeşi Rukiye'yi daha sonra yanına evlatlık olarak aldığını kimse bilmiyordu Ona tıpatıp benzeyen manevi oğlu Abdurrahim Tuncak mevzusu ise hic tartışılmadı Yıllarca yanından ayırmadığı Abdurrahim Bey yakın zamanda hayatını kaybetti



Sorup soruşturmadık Uvey babası Ragıp'ın yeğeni Fikriye'nin intihar ettiği oğretildi yıllarca Oysa yaver Rusuhi Bey tarafından vurulduğu konuşuluyor Sahi Fikriye Hanım intihar ettiyse neden mezar yerini bilmiyoruz? Ataturk'un annesiyle ilişkisi cok calkantılıdır Hem buyuk bir sevgi hem de nefret ilişkisi vardır Annesinin cenazesine katılmayışına 'işleri coktu' savunması komiktir Hadi işleri coktu diyelim ama şu bilgiyi bize verecek biyografi neden yok Zubeyde Hanım 14 Ocak 1923'te hayata gozlerini yumdu Mustafa Kemal Paşa, tam 15 gun sonra 29 Ocak 1923'te Bursa'da şampanyalar patlatarak evliliğe adım attı Annesinin baskın karakteriyle hicbir zaman yıldızı barışmadı Latife Hanım'dan boşanmasına hic girmiyorum Halen Tokat'ta, Ataturk'un ayağını masanın altından başka kadına uzatma masalına inanmaya devam edelim Veya Livaneli'nin filmindeki gibi askerlerle konuşması uzerine sinirlenen Latife Hanım'ın sinir krizi hikayesine

Bu kadar sırlarla dolu bir hayat uzerine sağlıklı bir Cumhuriyet inşa edilebilir mi? Hem her şeyi ona havale edeceksiniz hem de onu tam manasıyla tanımayacaksınız Ben 'insan' Ataturk'u arıyorum Zaaflarıyla, korkularıyla kahramanlıklarıyla Mustafa Kemal'i

Normalleştiremedik, mucizelere inanmak istiyoruz

Bİz Turkler hep mucizelere inandık

Alpaslan'ın 400 aslanıyla Anadoluya girişi mucizeydi Fatih Sultan Mehmet bir mucizeyi başardı ve gemileri karadan Halic'e indirdi Canakkale, Sakarya mucizenin dikalasıydı Bu yuzden 'Şu Cılgın Turkler' adlı safsatalarla dolu kitap milyonlarca sattı! Kimse gerceği oğrenmek istemedi, sorgulamadı Doğru 'Şu Cılgın Turkler' bir mucizeydi, ama kitabın satış mucizesi Yokluklar icinde bir avuc Turk, duveli muazzamayı dize getiriyordu Bayıldık Ama gercekten oyle miydi? Bir kere Canakkale ile Kurtuluş savaşını birbirinden ayırmamız gerekiyor Kurtuluş Savaşı, Canakkale'ye bakınca cok cok kucuk bir savaştır Kurtuluş Savaşı'ndaki esaslı kapışmamız sadece Yunanlılarla olmuştur

Fransızlarla İtalyanlarla hep cete savaşları yapıldı Demirci Mehmet Efe ve sonradan hain ilan ettiğimiz Cerkez Ethem, cete savaşlarının onculeriydiler Tarihimizi tek kişiye indirgemek bizi buyultmez, sadece cocuklaştırır Mustafa Kemal 19 Mayıs'ta Samsun'a cıktı diye başlayan bir tarih yazımı, masalsıdır Gazi'nin ittihatcılarla nasıl boğuştuğunu, Sivas'ta reisliği almak icin Rauf Bey ve ekibiyle nasıl mucadele ettiğini anlatmadan hangi duygusallıktan bahsedebiliriz Ataturk'un mucizesini arıyorsanız bu Sivas'tadır

Nutku, resmi tarihin en temel metni olarak kabul ettik

Cumhuriyetimizin resmi tarihinin temel metinini 'Nutuk' oluşturur Ama Ataturk'un 1927'de kaleme aldığı Nutuk da tarihi değerinden daha cok siyasi bir metin olarak algılanmalıdır 1926'da (Gazi'ye suikast davasıyla) İttihatcı temizliği yapılmış, Osmanlı ile yarım kalan hesaplaşma tamamlanmış, Ataturk'un tum bu olan biteni acıklama ihtiyacından doğmuştur 1927 Nutku siyasi bir cevap metnidir Oysa biz ne yapıyoruz? O metni esas alarak butun tarihimizi yazmaya soyunuyoruz Haliyle yanıltıcı oluyor Ataturk ilk kez 1927 sonunda İstanbul'a gitti unutmayalım Ataturk doneminin insanlarının hatıraları ise oldukca dikkatli okumaya muhtactır Sadece bir kişinin anılarından yola cıkarsanız sonunuz felaket olur (Livaneli gibi yaveri ve cocukluk arkadaşı diye Salih Bozok'u baz alırsanız, durum Veda'daki gibi olur)


Hangi hatırayı nasıl okumanız gerektiğini, kimden ne alacağınızı bilmelisiniz Orneğin Ali Fuat Cebesoy'un hatıraları yazıldığı yıllara gore şekil değiştirir Anılar ya Ataturk'un etkisinde kalanların ya da tam duşmanlarının yazdıklarıdır Rıza Nur'u okuyarak Ataturk'ten nefret edebilirsiniz veya Hasan Rıza Soyak'ın anılarını okuyarak mistik bir Ataturk'le karşılaşabilirsiniz Her ne kadar yaşadığı donemde 'Ataturk'un dili' dense de Falih Rıfkı'nın yazdığı Cankaya (dikkatli okumak şartıyla) en sağlam kitaptır Bir de bana en samimi gelen uşağı Cemal Granda'nın anılarıdır O kadar saf bir adamdır ki Granda icinde hicbir şey saklamaz, olduğu gibi anlatır
 
Üst Alt