Son Konu

Osmanlı Eğitim Sistemi

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6,413
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Osmanlıda eğitim ve oğretim
Osmanlı Eğitim Sistemi Nasıldı?
Osmanlıda Eğitim Sistemi

OSMANLI EĞİTİM KURUMLARI
Osmanlı devleti,diğer devletlerde olduğu gibi kendi vatandaşlarını kendi duşunceleri doğrultusunda yetiştirmek amacı ile eğitim ve oğretim muesseseleri kurmuştur
Devlet ve coğunlukta vakıflar aracılığıyla kurulan ve devletin kuruluşundan yıkılışına kadar ceşitlenerek gelişen bu muesseseleri iki ana guruba ayrılır;
1) Orgun Eğitim Muesseseleri
2)Yaygın Eğitim Muesseseleri

A RESMİ OĞRETİM KURUMLARI:

Acemi Oğlanlar Ocağı:

I Murad Han (13621389) doneminde sistemleşmeye başlayan Devşirme yontemi Osmanlı Devletinin askeri ihtiyacını karşılamak uzere geliştirilmiş bir yontemdir Buna gore savaş esirlerinden veya Osmanlı Hristiyan tebasından secilen cocuklar 38 sene Turk ailelerinin yanında hizmet edip yetiştikten sonra Acemi oğlanlar ocağına alınırlardı Gelibolu’da ve İstanbul’da bulunan Acemi ocakları asker yetiştirirlerdi Burada askerlik sanatını oğrenen acemiler ihtiyaca ve yeteneklerine gore diğer ocaklara gonderilirlerdi Acemi ocağının sıkı bir disiplinin yanında belli gorevlileri ve calışma usulleri vardı Osmanlı Kapıkulu ocaklarının ilk kademesini meydana getirmesi bakımından onemliydi

EnderUn Mektebi:

II Murad zamanında kurulup, zamanla ceşitli değişikliklere uğramakla beraber Osmanlı Devleti’nin son zamanlarına kadar (1909) varlığını surduren bir saray okuludur Hristiyan ailelerden devşirilen cocukların zeki ve gosterişlileri saraya alınarak ozel bir şekilde yetiştirilirlerdi

EnderUn mektebine alınan cocuklara, Kur’anı Kerim, tefsir, hadis, kelam gibi dini dersler, edebiyat, inşa (şiir) gramer, Arapca, Farsca gibi dil ve edebiyat dersleri ve matematik, coğrafya, mantık gibi musbet dersler okutulurdu Bir taraftan da Osmanlı saray geleneği, protokol kaideleri ve burokratik işler oğretilirdi Bunların yanında ceşitli sanat kollarında beceriler kazandırıldığı gibi sportif faaliyetlere de yer verilirdi

İc oğlanı denilen EnderUn talebesi ortak bir kulturu ozumseyerek, saray ve padişah hizmetlerinin yurutulmesini sağlarlar, boylece Osmanlı Devletinin sarayda, yonetimde, ordu ve burokraside ihtiyac duyulan kadrolarının bir kısmı bu şekilde yetiştirilmiş olurdu Sarayda kademe kademe yukselerek sancakbeyi rutbesiyle taşrada gorev alırlardı

Burada bir iki hususa acıklık kazandırmak gerekiyor

1 Osmanlı Devleti, kendinden onceki Turk devletlerine gore daha merkeziyetci bir yapıya sahiptir Bu sebepten dolayı kendi kurumlarından yetişmeyen kimselere gorev vermemiştir Bu durum, bazı cevreler tarafından Turkleri dışlamak şeklinde yorumlanarak konu yanlış bir yone cekilmiştir

2 Osmanlı Burokrasisi sadece devşirmelerden ibaret değildir Divan ve taşra teşkilatında da yukselme olup buralar genelde Turklerin hakim oldukları kurumlardır Esasen Kanuni Devrinden itibaren Turk cocukları da EnderUn Mektebine alınmıştır

3 Boylece Devşirme zamanla uzaklaşarak devletin mulki ve idari kimliğinden kadrolarının yetiştirildiği yuksek seviyeli bir okul haline gelmiştir

Burokrasinin kaynağı olması bakımından Divanı HumayUn’dan da biraz bahsetmemiz gerekecektir Osmanlılarda Divan idari ve hukuki bir meclis olmasının otesinde burokrasinin merkezi ve beyni idi Devletin her turlu yazışmaları, Divan kararları, sicilleri, defterleri, mali kayıtları Divan’da tutulur ve saklanırdı Bu sebepten dolayı Divan bircok buroların bulunduğu ve yuzlerce gorevlinin calıştığı bir kurum idi Katiplik, ustacıraklık ilişkisi icinde zamanla kazanılırdı Divandan yetişen pek cok unlu devlet adamı olduğu gibi ilimedebiyat tarih vb alanlarında yetişen Katip Celebi, Gelibolu’lu Mustafa Ali, Feridun Ahmet Bey gibi şahsiyetlerde Divan’dan yetişmiş, zamanlarının onemli isimleridir Boylece an burokrasinin yanında okul niteliği de kazanmıştır

B SİVİL OĞRETİM KURUMLARI

1 Sıbyan Mektepleri:

510 yaşlarındaki cocuklara okumayazma, bazı dini bilgiler ve basit hesap işlemlerinin verildiği ilkokullardır Hemen her mahallede bulunduğu icin “Mahalle Mektepleri veya taş bina olarak inşa edildiği icin “Taşmektep de denilen bu okullar orgun eğitimin ilk basamağını oluştururlardı Okumayazmanın yanında ahlaki terbiye verilmesi de amaclanıyordu Cocuğu şerden sakındırmak ve hayra sevketmek Osmanlı cemiyetinin eğitim felsefesiydi

Sıbyan mekteplerinde bugunku gibi sınıf, ders saati ve teneffus ayarlaması yoktu Sabahtan ikindiye kadar ders veriliyor, yalnız oğle paydosu yapılabiliyordu

Okula başlama torenle yapılırdı Oğretim hatim indirmekle tamamlanırdı Bundan sonra isteyen medreseye, isteyen memuriyete (Divan katipliğine), isteyen de kaabiliyetine uygun bir zenaata girerdi

Zamanla programında ve calışmalarında değişiklikler yapılmakla beraber Sıbyan Mektepleri Cumhuriyet Donemine kadar varlığını surdurmuştur

2 Medreseler:

İslam dunyasında en yaygın ve en koklu eğitim kurumu olan medreseler, Anadolu Selcuklular’ında ve Osmanlı’larda diğer ulkelerden ayrılarak daha farklı bir gelişme gostermiştir

İlk İslam toplumlarında camilerin okul olarak kullanıldıklarını biliyoruz 10 yuzyılda Turkistan şehrinde gorulmeye başlayan medreseler unlu Selcuklu veziri Nizam’ulmulk tarafından sistemli ve kalıcı hale getirilmiştir Bir rivayete gore Sultan Alparslan Nişabur Camii’nin kapısında perişan kılıklı bir grup genc gorunce, bunların kim olduklarını ve nicin boyle bir durumda bulunduklarını sormuş; “bunlar dunya zevki taşımayan ilim talebeleridir cevabını alınca cok uzulmuş Bunun uzerine Sultan Alparslan bunlara bir yurt inşa edilmesini ve maaş bağlanmasını emretmiştir Bu şekilde kurulmaya başlayan Selcuklu medreseleri, eğitimoğretim kadrosuna tahsil ve gecim sağlayan ilk teşkilatlı medrese olarak ortaya cıkmıştır Bu rivayetin yanında İslam dunyasındaki Şii, Rafızi ve Batıni hareketlere karşı sistemli bir eğitimoğretim yapılması Selcuklu siyasetinin temelini teşkil eder

Vakıf kuruluşlar olarak sistemleşen medreseler Osmanlılarda da devletin guclenmesine paralel olarak buyumuş ve gelişmiştir

Medreseler seviye itibarıyla bugunun orta ve yuksek okullarına tekabul etmektedirler Vakıf olduğu icin oğrencilerin barınmasının yanında diğer ihtiyacları da medreseden sağlanıyordu Medreseler kulliyenin bir parcasını teşkil ettiğinden oğrenciler hamamda temizleniyorlar, imaret (aşevi) den yemek yiyorlar, camii de ibadet ediyorlar ve medresede oğrenim faaliyetlerine devam ediyorlardı Bu yonleriyle bugunun kampus ve oğrenci yurdu anlayışının temellerini kendi eğitim tarihimizde bulabiliyoruz

Osmanlı medreseleri zamanla hiyerarşik bir duzenlemeye tabi tutulmuş, hocalarına verilen maaşlara ve ihtisas alanlarına gore derecelendirilmiştir Yevmiye 20 Akcayla ders veren muderris en alt dereceden goreve başlar Terfi ederek 500 Akcalık medreseye kadar yukselebilirdi Suleymaniye medresesindeki: DarulHadis kursusu Osmanlı medreselerinin en yuksek (11 derece) derecesini ifade ediyordu 500 Akca yevmiye alan muderrislere ya da mevleviyet denilen buyuk şehirlerin kadılarına “Molla deniyordu ki bugun ordinaryus karşılığındadır

Kuruluş doneminde vezirlerin ilmiye (medrese)den gediklerini biliyoruz Fatih Doneminden itibaren burokratik kurumların gelişmesiyle ilmiye ile siyaset birbirlerinden ayrılmıştır

Osmanlı medreseleri muezzin, imamhatip ve vaiz gibi camii gorevlilerini, mahalle mekteplerinin hocalarını, medresenin kendi kadrosunu, yargı kadrosunu yetiştirdiği gibi Divanı Humayundaki Kazaskerler (Bugunku M Eğitim ve Adalet Bakanları) ve Şeyhulislam gibi temsilcileri de hazırlıyorlardı Bu yonleriyle cok fonksiyonlu idi Ulema denilen medreseliler halk ve yonetim uzerinde onemli bir nufuz, etki ve yere sahiptiler Ayrıca toplumda entellektuelaydın kadrosunun en ust tabakasını oluşturuyorlardı

Medreselerin programı dort ana gruba ayrılır:

1 Din ve Hukuk (Kur’an, tefsir, hadis, fıkıh, kelam…)

2 Dil ve Edebiyat (Arap, Fars dilleri, hitabet, şiir, gramer…)

3 Felsefe (Felsefe ve mantık)

4 Temel Bilimler (Tıp, Matematik, Geometri, Astronomi, Coğrafya) idi

Bu derslerin verilişi zamanla ihtisaslaşmayı meydana getiriyor Medrese oğrencilerinin en alt kademesine suhte (softa) ortaoğretim talebesi deniyordu Daha sonrakilere danişmend (lisans talebesi) denilirdi Muid (Asistan) muderris ile talebe arasındaki ilişkileri duzenler, hocanın derslerini muzakere yoluyla ozetler veya tekrarlardı Medrese eğitimi uzun suren meşakkatli bir işti

Selcuklu ve Osmanlı medrese kadrosu sunni İslam itikadını temsil ettikleri gibi İslam’ı rasyonel olarak ele aldıklarından tasavvuf geleneğinden bazen ayrılıyorlardı Bu sebepten zaman zaman medrese tarikat catışması da meydana geliyordu Esasen medrese geleneği Tasavvufu İslam’ın Kur’an ve Sunnet cizgisi icerisinde değerlendiriyor, bu olcunun dışında kalan hareketleri benimsemiyordu

Selcuklu ve Osmanlı medreselerinin diğerlerinden farklı bir gelişme gosterdiğini yukarıda belirtmiştik Bu gelişme program ve ihtisaslaşma yonunden olduğu kadar fikir yonunden de ele alınmalıdır Anadolu Selcuklu ve Osmanlı medreseleri hur duşunceyi ve bilimi birinci plana yerleştirmiştir Zengin vakıflar sayesinde maddi imkanları geniş olunca ve devlet yoneticilerinin de ilgilenmesi dolayısıyla İslam dunyasının bircok şohretli alimi Selcuklu ve Osmanlı ulkesine gelerek bilgilerini ve fikirlerini yayma imkanı bulmuşlardır

Kaynaklar:
1 İ Hakkı Uzuncarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, TTK Ank1983
2 M Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyim ve Terimleri Sozluğu, C2 MEB, İstanbul 1988
3 Osmanlı Ansiklopedisi, C1, Ağac Yayıncılık, İstanbul 1997
 
Üst Alt