Son Konu

Osmanlı Ekonomisi

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Osmanlı Devletinde Ekonomi
Osmanlı Devletinin Ekonomik Yapısı

Hesaplı Etkinlikler:

Genellikle farklı alanlara yönlendirilmiş tüketim mallarının üretilmesi ve bunların dağıtımının sağlanması nedeniyle oluşturulan düzenlemelerin tümüne idareli etkinlikler denir Doktorluk, marangozluk, taşımacılık gibi hizmetler de hesaplı faaliyetler içine girer Bütün bu işler tarım, sanayi ve ticaret edinmek üzere üç başlıca bölümde toplanabilir Osmanlılarda ekonomik faaliyetlerin hepsi, halkın sıkıntıya düşmeden, bolluk içinde yaşamasını karşılamak nedeniyle düzenlenmişti Bu anlayış, XVIII yüzyıl sonlarına değin neredeyse değişmeden devam etti

Osmanlı Ekonomisinin Natürel (doğal) Kaynakları:

Osmanlı ekonomisinin doğal kaynakları insan ve toprak olarak iki temele dayanıyordu, insan kaynağı reâyâ denilen imalatçı kesimdi
Osmanlı Devleti'nin insan gücünü bugünkü anlamda tespit etmek olası olmamakla birlikte doğruya yakın bir tahmin gerçekleştirmek mümkündür Çünkü devlet, özellikle ödenti veren nüfusu saptamak nedeniyle tahrir denilen bir nesil sayım yapmıştır Bugün arşivlerimizde yer alan ve tahrir defteri denilen bu belgelerden çıkarılan sonuçlara göre, Osmanlı Devleti'nin nüfusu, XVIII yüzyılın başlarına değin durmadan artmıştır Toprak ise Osmanlı ekonomisinin en kayda değer kaynağıdır Bu bakımdan toprak farklı alanlara yönlendirilmiş bölümlere ayrılmıştır Bunların içinde mîrî topraklar en kayda değer olanıdır Mülkiyeti devlete ait olan bu topraklar kullanılmak üzere halka verilmiştir'XVI asır sonlarından itibaren çabucak çoğalan nüfusa karşılık yeni tarım alanları açılamamış ve insantoprak dengesi bozulmaya başlamıştır Bu da ekonominin bozulmasına yol açmıştır Toprak mülkiyetinde de şansın dönmesi olmuş, 1854 Arazi Kanunnamesi ile, uzun zaman toprağı kullananlar, onun sahibi olmuştur Osmanlı ekonomisinin temeli, tarıma dayanıyordu Çünkü nüfusunun büyük bir bölümü kırsal kesimde yaşıyordu Tarımın temeli ise tımar sistemine dayanıyordu Tımar topraklarının mülkiyeti devlete, tasarrufu halka, üreticinin devlete vermesi gereken vergiler ise, tımarlı sipahiye aitti Köyü toprağı ekipbiçerken şu kurallara alıntı yapmak zorundaydı;
* Sebepsiz olarak toprağını terkedemezdi
* Sebepsiz olarak toprağını üç sene tekrar tekrar işlemeyenin toprağı geri alınırdı
* Elde ettiği ürünün vergilerini ahenkli olarak ödemek zorundaydı
Sipahi ise, devlet namına, köylünün güven ve düzen içinde yaşaması için öteki görevlilerle birlikte sorumlu ve mesul olan kişiydi

ayvancılık:

Hayvancılık yalnız tarım ekonomisinin yok, Osmanlı genel ekonomisinin esas unsurlarından biriydi Gıda, dericilik, dokuma gibi ekonomi dallarında tartışılmaz bir hammaddeydi bununla beraber ulaşım ve taşıma sektörünün en manâlı zor kaynağıydı Tarım alanında çalışan ailelerin tümü aynı zamanda ulaşım ve taşımacılık için, yeter sayıda hayvan besleyen ailelerdi Ayrıca konargöçer aşiretler hayvancılık konusunda varlıklı bir kaynaktı Bursa'da ipek, Ankara'da tiftik, Selanik'te çuha, Bulgaristan'da aba üretimi hayvancılığı önemli bir hammadde durumuna getirmiştir

Sanayii:

Sanayi alanında imal, talep talep dengesi içinde gerçekleştirildi Imal ihtiyaçla sınırlı olduğunda plânlı yapılır ve üretilen malın fiyatı alıcı göz önüne alınarak belirlenirdi Bu belirleme işlemine narh saptamak denirdi Sanayii genelde el tezgâhlar ve minik işletmeler şeklindeydi Bunlar da tamamiyle şehirlerde ve büyük kasabalarda toplanmıştı Sanayii dalında çalışanlara esnaf denirdi Bu teşkilât gerçekte XIII ve XIV
yüzyıllarda ortaya çıkan ahi teşkilâtının bir devamıydı Bazı meslek dalları, bir takım yerlerde ün yapmıştı Meselâ, Karaman ve Konya'da pamuklu tekstil, Bursa'da kadife ve ipekli dokuma, Ankara ve Kastamonu'da sof dokumacılığı, Selanik'te çuhacılık, Bulgaristan'ın dağıtılmış yerlerinde aba ve kıl dokumacılığı, Tokat'ta bakırcılık, Edirne'de kundura ve silâh sanayii, istanbul'da ipek ve çuha sanayii, Batı Anadolu'da pamuklu tekstil ve halı sanayii bunlardan bir kısmıdır

Ticaret Hayatı:

Osmanlılarda varlıklı ve hareketli bir ticaret hayatı vardı Ekonominin ticaret kesimini ikiye yarmak mümkündür Bunlardan biri, sanatkârların ürettiklerini dükkânlannda pazarlamasıdır Diğeri ise yurt içi ya da yurt dışarıya satma amacıyla mülk getirmek ya da götürmektir Osmanlı tüccarları yurt dıştan ticaret kolonileri de kurmuşlardır Devlet de defalarca ticareti özendirmiş ve tüccarları korumuştur Bu amaçla şehir ve büyük kasabalarda han, bedesten gibi ticaret merkezleri, yol tzerlerinde ve ikâmetgâh merkezlerinde hanlar ve kervansaraylar yaptırılmıştır Ülke düzenli ve güvenli bir yol ağıyla örülmüştür
Halk ekonomisi, devlet maliyesi demektir Osmanlı maliyesinin en kayda değer gelir kaynağı halkın ödediği vergilerdir Vergiler iki asıl grupta toplanabilir Bunlardan biri şer'i, diğeri örfî vergilerdir fier'î vergiler, islâm Hukuku'na göre toplanırdı Öşür, haraç ve cizye olarak üç kısma ayrılırdı Örfi vergiler ise padişahın emriyle konulurdu Örfî vergiler de değişik vergilerden oluşurdu

Osmanlılarda Para ve Fiyat Hareketleri:

Osmanlılar, XIXyüzyıla dek bakır, gümüş ve altından yapılmış paralar kullandılar Bu paralar darphane denilen yerde basılır ve genelikle namına sikke denirdi Para gümüşten yapılmışsa akçe, altından yapılmışsa sikkei hasene veya kırmızı adı verilirdi Devletin bastırdığı bu paraların yanında yer yer ve zaman zaman başka ülkelerin paraları da kullanılırdı Akçe aynı zamanda öteki paraların değerlerini belirlemede kullanılan
bir ölçekti Meselâ bir altın 60 akçe, bir guruş 40 akçe, bir para 4 akçe idi Geçen yıllar içinde Osmanlı parası da bedel kaybına uğradı ve para sisteminde değişiklikler oldu Akdeniz havzasındaki seri nüfus artışı, benzer yıllarda Amerikan gümüşünün Avrupa'ya akması, Avrupa'nın ticaret faaliyetlerini genişletmesi gibi nedenler yüzündenmOsmanlı ülkesinde seri fiyat artışları, yani yüksek enşasyon olayı görüldü 1839
yılında ilk kez kâğıt para basıldı Herzamanki dönemde Osmanlı toplumunun büyük bir bölümü mütevazı bir hayat
yaşamıştır Çoğunlukla yaşam standardı geçimlik bir kavrayış içinde olmuştur Yöneticiler gibi toplumun üst grupları, nisbeten daha geniş imkânlara sahip olmuştur

Sanayii inkılâbının Osmanlı Ekonomisine Etkisi:

XVIyüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti dışındaki gelişmeler, Osmanlı ülkesinde de etkisini gösterdi Avrupa, XVIyüzyılda, daha önceki birikimi sonucunda, ticaret alanında büyük bir gelişme gösterdi Bunu, XVIII yüzyılda sanayii inkılâbı izledi Bu tarihten itibaren Osmanlı ülkesinde Avrupa'nın etkisi duyulmaya başladı Bu etki, XIX yüzyılda daha da arttı Bunun üzerine devlet, tarım ve toprak tasarrufu konusunda yeni düzenlemeler yaptı Aynı vaka hayvancılık dalında da yaşandı Sanayileşen Avrupa'nın gıda ihtiyacı karşısında Osmanlı tarım ve hayvancılık sektörü geçimlik üretimden pazar ekonomisi yapısına geçti Buğday ve hayvan gibi kayda değer beslenme maddeleri açık havada kaçırılmaya başlandı
XVIIIyüzyılda sanayileşmesini gerçekleştiren Avrupa'nın etkisi, daha çok esnaf teşkilâtları üstünde görüldü Lonca sistemi bozuldu Esnaf üretim yerine getirmek yerine Avrupa sanayiinin ihtiyacı olan hammaddeyi satmaya başladı Bu da zaten el tezgâhları ve küçük işletmeler biçiminde olan Osmanlı sanayiinin gelişmesini önledi Bu çöküşe aleyhinde devlet birtakım önlemler almaya çalıştı Bir Takım fabrikalar açıldı ise de istenen
sonuç elde edilemedi Osmanlı sanayiinin canlandırılması çabaları, XIXytizyılda yeni gelişmeler gösterdi Ülkenin daha alçak inşa yatırımları başlatıldı Bunlar çoğunlukla yabancı yatırımlar şeklinde gerçekleşti Ticaret, ulaşım, haberleşme gibi konularda incelemeler yapıldı
Devletin kuruluş döneminden itibaren tanıdık olmayan ülkelerle kapitülasyon adı verilen ticaret anlaşmaları yapılmıştı Ekonominin kuvvetli olduğu yıllarda ülkeye hasar vermeyen kapitülasyonlar, ekonomi çökmeye başlayınca, çöküşü hızlandıran faktör oldular Bilhassa, 1838 yılında ingiltere ile yapılan uzlaşma ile Osmanlı Devleti, bağımsız dış ticaret politikası izleyebilme imkânını kaybetti Ekonomik alanda bankacılık faaliyetleri de başladı Bütçeler daha önemli yapıldı ise de büyük açıklar verdi Bu açıkları kapatmak için devlet iç ve dış borçlanma yoluna saptı ilk defa 1854'de borç para alındı Daha 1850 yıllarında iç kaynaklar tükenme noktasına geldi Devlet aldığı dış borçların taksitlerini bile ödeyemedi Bunun üzerine1881 yılında Düyûnı Umumiye idaresi adıyla bir komisyon kuruldu Bu komisyon, Osmanlı ekonomisini en ince ayrıntısına kadar kontrol altına aldı Bu hesaplı çöküntü, devletin yıkılışına dek sürdü

Esnaf Ve Zanaatkarlar

Ahilik Teşkilatı:
Anadolu'da 13 yüzyılda yayılmıs olan esnaf, zanaatkâr ve isçileri toplayan teskilattır Anadolu Selçuklu Devletinin sosyal düzeninin sağlanmasında ve
Osmanlı devletinin kurulusunda etkili olan ahîlik teskilatı dinî, ahlakî, sosyal ve ekonomik bir özellik tasıyordu Ahîlikte her mesleğin bir pîri ve pîr çevresinde toplanan meslek sahipleri vardı Bu iş sahiplerinin güven, doğruluk, tövbe ve hidayet gibi kurallara intibak zorunluluğu vardı

Lonca Teşkilatı:
Osmanlı toplumunda esnaflar LONCA adı bahşedilen teskilatlara sahiptiler Her esnaf belli bir loncaya belirtilen olur, loncasının koruması ve denetimi aşağıda bulunurdu Bugünkü tabipler odası, mimarlar odası, soförler cemiyeti gibi Dükkan açma hakkına GEDİK denilirdi Gedik'e sahip almak için çıraklık, kalfalık yapıp, uygunluk belgesini almak gerekirdi

Loncaların baslıca görevleri sunlardı:
1 Aza sayısını, üretilen malların kalitesini,fiyatını saptamak
2 Esnaf arasındaki haksız rekabeti önlemek,
3 Esnaf ile devlet arasındaki iliskileri hazırlamak,
4 Üyelerine kredi tahsis etmek Her loncada yaslılardan meydana gelen 6 kisilik bir ustalar kuruluvardı
Bunların en yaslısı baskan olur ve SEYH adını alırdı
Seyh : Çıraklık ve beceriklilik törenlerini yönetir ve cezaların uygulanmasını sağlardı
Kethüda: Loncayı dısarda temsilcilik eder, hükümetle iliskileri düzenlerdi
Nakib : Seyhi temsil eder,esnafla seyh aralarında aracılık yapardı
Yiğitbası: Disiplin isleri ve esnafa hammadde dağıtımını yapardı
Ehli Hibre: İki kisiydiler Mesleğin sırlarını bilen, malların kalitesi belirten, fiyat belirleyen bilirkişi (Bilirkisi)
Bu 6 kisiden olusan Lonca kurulunun dısında Lonca teskilatıyla ilgili devlet görevlileri de vardı; Bunlar:
Kadı : Lonca birliklerinin en üstteki makamıydı Esnaf arasındaki anlasmazlıkları çözümler ve yukarıda belirli altı kisilik kurulun seçilmesini onaylar veya görevden alırdı
Muhtesib: Çarsı ve pazar denetlemesi yapardıSatılan mülk ve fiatları denetim ederlerdi(zabıta)
Esnaf ikiye ayrılır
a) Üreticiler:
Hammaddeyi isleyerek, islenmis madde haline getiren esnaflardır
Örneğin: Bakırcı, kılıççı, fırıncı, demirci gibi
b) Hizmet Erbabı:
Toplum için zorunlu bir hizmeti yapan esnaftır Mesela: Berberler, hammallar gibi

Diğer Gruplar:
Osmanlı sehirlerinde Askerîler, tacîrler ve esnaflardan baska meslek ve toplum grupları da vardı Bunların baslıcaları; tanıdık olmayan tüccarlar, seyyahlar, yabancı ülke temsilcileri, köyden kente göç etmis issizler, seyyar satıcılardır

Köyde Yşayanlar:
Köylerde yasayanları söyle gruplayabiliriz:
1) Çiftçiler: Bunlar dirlik sahiplerinden ya da devletten aldıkları 50150 dönüm arasında ÇİFTLİK denilen toprakları islerlerdi Ürün vergisi olarak Ösürveya haracvergisini öder, toprak vergisi olarak da ÇİFT RESMİ'ni verirlerdiÜç sene toprağını ekmeyen ya da terkeden çiftçinin toprağı baskasına verilirdi Bu takdirde bu kisiden ÇİFTBOZAN AKÇESİ adıyla bir vergi alınırdı
2) Tımar Beyleri: Köylerde yasayan efendiler, çiftçinin denetimini yapar, güvenliği sağlarlardı
3) Muaflar: Köylüler aralarında hiç vergi vermeyen ya da fazla eksik verenlere MUAF denirdi Derbentçiler, emekli sipahiler, kalelerde atama yapanlar, din görevlileri, ilim
adamları muaflar içinde yer alıyordu

Göçebeler (Konargöçerler):
Türk oymaklarının basındakilere BEY, Arap asiretlerinin basındakilere SEYH adı veriliyordu Bunların devletle ilgili islerini KETHÜDA denilen yardımcıları yürütürdü Hayvancılıkla uğrasan konargöçerler, devlete hayvan ya da sürü basına AĞIL RESMî denilen bir vergi
öderlerdi *
 
Üst Alt