Son Konu

Osmanlıda Toprak İdaresi

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Osmanlı Toprak İdaresi

Arazi Taksimatı
Arzi ile ilgili olarak, İslam hukukunda ve siyaset kitaplarında ceşitli tanımlar, turlu taksim ve tasnifler yapılmıştır İslam hukukuna gore arazi uc kısma ayrılmıştır Bunlardan birincisi arzı oşri veya arzi oşriyye, ikincisi arzı haraci veya arzi haraciyye, ucuncusu de arzı tarz’if veya arzı emiriyye yani miriyye’dir Toprağın bu şekilde ayrılması yeri veya urunleri bakımından olmayıp, sahipleri bakımındandır Nitekim toprak sahipleri bu ayrıma balı olarak uce ayrılmıştır Birinciler muslim, ikinciler zimmi, ucunculer tagallubi, yeni fetihle ele gecirilerek idare edilen toprakların sahipleridir
Osmanlı Devleti de gelişip fethettikleri topraklar artınca, kendilerinden onceki Buyuk Selcuklar, Anadolu Selcukluları ve Belikler gibi toprağı taksim ve idare etmişlerdir Bu sebeple Anadolu beyleklerinden aldıkları yerlerde nizamı aynen bırakırlarken, Rumeli’de fethettikleri toprakları devlete bağlı arazi olarak tapulamışlar, sadece klise, manastır ve dini vakıfları serbest bırakmışlardı Bunun yanısıra bazı yerleri de sahipleri uzerinde bırakaram mulk toprak statusune koymuşlardır ki bu tur topraklar Mulk Timar olarak adlandırılmıştır
Osmanlı Kanunnamelerinde toprak beş ksıım olarak ele alınmıştır:
1 Arazii Memluke
Mulk topraklardır Butur toprakalrın tasarruf hakkın butunuyle sahiplerine ait idi Diğer butun malları ve eşyaları gibi mras bırakabilirler, satabilirler, hibe edebilirler, rehin bırakabilirler veya vakfedebilirlerdi Arazi memlwke toprakları dort kısma ayrılırdı:

a) Koy ve kasabalar icinde veya kenırlarında kısmen iskan bolgesi sayılan yarım donum buyukluğunde bulunan yerler
b) Aslen arazii emiriyyeden iken sonradan arazii memlukeye dahil olan yerler
c) Arazii oşriye
d) Arazii haraciyye

Bunlardan oşri topraklar ya fethedildiği zaman muslumanlara verilmiş veya daha once muslumanların elinde bulunan topraklardı Bu topraklar sagiplerinin mulku olup, yaptıkları ziraate karşılık elde ettikleri udunun onda birinden (oşru) beşd birine kadar vergi olarak devlete vermekle yukumlu idiler Haraci topraklar ise hırıstiyanların elinde mulkleri olan topraklardı Bunlar da oşri toprak sahipleri gibi elde ettikleri urunun onda birinden beşte birine kadar haracı mukaseme adıyla oşur ve bundan ayrı olarak haracı muvazzafa adıyla cift akcası (arazi vergisi) vermekle mukelleftiler Gerek muslumanlar, gerekse gayrı buslimlerin oşur vergilerinin onda birden beşde bire kadar değişik oranlarda alınması, doğrudan toprağın sulanmasına veya sulanmamasına, dolayısiyle verimine bağlı bir husus idi Zira Osmanlı kanununamelerinde bu verginin değişik sancaklarda, farklı oranlarda alındığı goruluyor Mesela 1518 tarihli Mardin livası kanunnunda şehirli ve koylunun bağ, bostan ve pamuk mahsullerinden yedide bir, ziraatlerinden beşde bir oşur alınacağı kaydedilmektedir Yine Cemişkezek kanununda bu oran musluman ve gayrı muslimlerin ziraatlerinden beşde bir, muslumanların pamuk, yağ ve meyvelerinden yedide bir, gayrı muslimlerin aynı mallarından beşde bir olarak belirtilmiştir

2 – Arazii Mevkufe
Vakıf arazilerdir Bu tur topraklar mulk olup olmamasına gore iki kısım altnda toplanmıştır Bunlardan mulk arazi, maliki tarafından belirli bir gayeye tahsis edildiği takdirde “Sahih Vakıf ismini alır İkinci olarak da miri araziden bir kısmının veya tasarruf hakkının tumunun vakıf haline getirilmesi halinde ise “Tahsisat kabilinden vakıf şeklinde bir kısım ortaya cıkar Bu gibi toprakların vergileri dini, ilmi ve sosyal muesseselere tahsis edilmektedir Vakıf reayası, arazisi hangi vakfa bağlanmışsa, oşur ve resmini o vakfın mutevellisine verir ve oda varıfnamesi gereğince bunu gerekli yerlere sarfederdi

3 – Arazii Metruke
Terkedilmiş topraklardı Miri arazi icinde mutalaa edilmektedir Bir mulkiyet veya tasarruf hakkına konu edilemez, sadece ammenin yararına sunulabilir

4 – Arazii mevat
Hicbir işe yaramayan arazilerdir Buda miri topraklar icinde telakki olunmaktadır Kimsenin tasarrufunda olmayan topraklar olarak tarif edilebilir Bir yerin mevat arazi sayılıp sayılmaması, oranın ihya edilip edilmeyeceği ile ilgilidir

5 – Arazii Emiriyye
Bu tur toprakların mulkiyeti devlete ait bulunmakda idi Bunlar vergisinin buyukluğune ve hizmete gore ceşitli parcalara bolunmuştu Bu gibi topraklar uzerinde yaşayan kişilere ait olmayıp, bunlar bir kiracı durumundaydılar Toprak fethedildikden sonra ekilmek, boş bırakılmamak kaydıyla eski sahipleri uzerinde bırakılmış ve yaptıkları ziraat karşılığı odemekle mukellef tutuldukları vergilerini hazine yerine, o yerin geliri hizmet karşılığı kime bağlı ise ona verilmiştir Kendileri oldukden sonra ise toprakları ekipbicmek şartıyla cocuklarına bırakılmıştr Genel olarak Rumeli toprakları miri topraklardan sayılmıştır
Miri arazi yirmibeş kısma ayrılmıştır Bunlardan padişaha gelir olarak ayrılana havassı humayun denirdi Bunlar mukataa ve iltizam (toprağın idaresi kendi adına birinin uzerine verilme) suretiyle idare olunurdu İkinci bir kısmı, derecelerine gore gelirleri vezirlere, beylerbeyilerine, sancakbeyilerine vs buyuk devlet memurlarına ait olan has ismi verilen topraklardı Ucuncusu, padişah kızlarına ve ailelerine bağlanmış yerlerdi ki paşmaklık olarak adlandırılmıştır Dorduncusu, devler adamlarına hizmetleri dolayısı ile mulk olarak verilen topraklardır; bunlara da malikane denmiştir Bir kısım topraklar ise fetih esnasında bazı kumandanlara hizmetlerine mukabil verilen, olumlerinde evladına ve akrabalarına intigal eden yurtluk ocaklık yerleridir Ayrıca musellem, yoruk, yaya, cingene musellemi gibi geri hizmet erbabıyla, akıncı beyleri ve akıncıların ceribaşı olan toycalara da miri toprak tahsis edilirdi Bunlardan başka sarah hizmetlerinde ve yolların emniyeti icin derbendlerde bulunanlara da bir kısım tprak verilmiştir Miri toprakların en onemli kısmı savaşlarda yararlığı gorulen kişilere verilen zeamet ve timarlardır Dirlik ismi verilen ve Osmanlı arazi teşkilatında umumi adıyla timar olarak bilinen bu topraklar gelir yonunden coktan aza doğru uc grup altında toplanmıştır
1) Has: Senelik geliri yuzbin ve daha fazla olan toprağa denir Kelime manası gecim yolu, gecim vasitası demek olup, padişaha verilenlerhavassı humayun adını taşırdı Buna tımarda ve zeametde olduğu gibi sahibi arz yerine padişah dirliği de denirdi Haslar padişahdan başka hanedana mensup kişilere, sultanlara, vezirlere, beyler beyilerine, sancakbeyilerine vs verilirdi Padişah ve hanedana mensup kişilere verilen hasler dışındakiler, vazifede bulundukları sure icinde kendilerine aitti Azillerinde veya olumleri halinde bu dirliği kaybederlerdi
Devlet ricali icinde en fazla senelik geliri olan veziriazam hassı idi ki, kanunnamede belirtildiğine gore bir milyon ikiyuzbin akca idi Beylerbeyilere ise birmilyon ile bir milyon ikiyuz bin akca arasında has belirtilmiştir Bunlarda en duşuk has sekiz yuz bin akca olarak sınırlandırılmıştır Kanunnamede, eğer defterdarlara has verilecek olursa altıyuz bin akcalık has verilmesi gerektiği yer almaktadır
Haslar voyvoda denilen vasitasıyle idare edilirdi Has olarak verilen yerin oşur ve diğer resimleri has sahibine ait olup, koylu ziraat yapmazsa toprak elinden alınarak bir başkasına verilirdi Has sahibi gelirlerinin her beşbin akcası icin devlete bir cebelu adı verilen silahlı ve zırhlı bir asker beslemek zorundaydı Nitekim XV Yuzyılda Anadolu Eyaletin’de başta padişah hasları olmak uzere, diğer bazı devlet adamalrına ait hasların geliri toplam 41052010 akca idi ki, 8210 cebelu beslenmekteydi Aynı şekilde Rum Eyaleti’ndeki haslarda da 1125 cebelu cıkmaktaydı
 
Üst Alt