Son Konu

PEYGAMBERE(asm) KAMÇIYLA VURMAK İSTEYEN SAHABE

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
PEYGAMBERE(asm) KAMÇIYLA VURMAK İSTEYEN SAHABE Hz Peygamber (sav) bundan böyle ömrünün sayılı günlerini yaşıyordu Altmışüç yıllık onurlu hayatını insanlara hidayet ve kurtuluş yolunu anlatmakla geçiren o şanı ulu insan bir karıncayı bile incitmemiş ve incitenleri de daima uyarmıştı Fakat Allah elçilerinin de farkında olan olmaksızın fazla ufak hatalar işleyebileceğini bildiğinden şu son anlarını yaşarken bütün mü'minlerle helalleşmeyi aklından geçirdi İşte o yüzden bir gün Bilâl'den ezan okuyarak mü'minlerin camiye toplanmasını rica etti Hz Bilâl'de bunu bir emir kabul ederek anında minareye çıkıp brülör ve gür sesiyle ezanı şerifi okudu Ezan sesini duyar duymaz bütün Mekke'li (göçmen) ve Medine(li (yerli) sahabiler birer birer camiye akın ederek her tarafını tıklım tıklım doldurdular Sevgili Peygamberimiz (iddia) sahabilere iki rekat namaz kıldırdıktan daha sonra minbere çıkarak önce Allah'a hamdü senada bulundu, sonra da tüm gözlerden ırmak dere yaşlar akıtan, bütün kalpleri tirtir titreten, tüm vücutları ürpertiye boğan içli ve duygulu bir hutbe verdi Ve hutbesini sona erdirirken de kelimelerin üzerine basa basa şöyle haykırdı Ey mü'minler! Ben sizin Peygamberinizim Sizlere ömür baştan başa öğütler verdim, hidayet ve kurtuluş yolunu anlatmaya çalıştım Tabii ama baskı ve kuvvetine hudut olmayan Allah'ın izni ve yardımıyla Sizleri bir kardeş gibi şefkat kanatlarımın altına alarak korudum Bir baba gibi de size karşısında merhametli davrandım Sizinle hüzün ve hedef birliği ettim Hemen size soruyorum Bende hakkı hukuku olan var mı? Olan derhal gelsin ve Allah hakkı için, büyük Kıyamet günü hesaplaşmasından önce hakkını alsınYaşın yaşın ağlıyan gözlerle peygamberlerini dinleyen sahabilerden hiç kimse gidip de, Ey Allah'ın Rasulü! Benim sende hakkım vardemedi Sevgili Peygamberimiz (sav) aynı soruyu ikinci ve üçüncü kere tekrarlayınca sahabilerden Ukkâşe ayağa kalkarak huzuruna vardı ve, Ey Allah'ın elçisi anambabam sana feda olsun! Eğer her zaman Allah (cc) adını kullanmasaydınız huzurunuza gelip de hakkımı aramaya kalkışmayacaktımdedi ve olayı şöyle anlattı: Ey Allah'ın elçisi! Birgün sizinle birlikte savaş ediyordum Nasılsa develerimiz yanyana geldiler Devemden inerek özür arzu etmek üzere size yaklaşmıştım oysa, ansızın kamçınızın sırtımda şakladığını duydum Ey Allah'ın Rasulü! Bunu mahsus mi yaptınız yahut devenize vururken rastlantı sonucu bana mı çarptı? Bunu bilmiyorumBunun üzerine Hz Peygamber (tez) Ey Ukkâşe, Peygamberin sana bilerek nasıl vurabilir? Asla!diye özür ifade etti ve peşinde Hz Bilal'e, kızı Fatıma'nın evine vararak benzer kamçıyı alıp getirmesini söyledi Bilal (ra) camiden çıkarak Hz Fatıma'nın evine dürüst şipşak yol almaya başladı Bir yana da Peygamberler Peygamberinin kendi kendine ceza vermesini düşünüyordu Kapıyı çaldı; içerden Fatıma Kim o kapıya vuran?diye seslenince Bilal (ra) kendisini tanıttı ve Allah Rasulünün savaşlarda kullandığı kamçısını almaya geldiğini belirtti Fatıma: Ey Bilal, babam kamçıyı ne yapacak? Bilal: Baban bu kamçıyla kendi kendisini cezalandıracak Fatıma: Ey Bilal, bu kamçıyla babama vurarak hakkını alacak olan kim? Bilal: Ukkâşe, dedi Hz Bilal (ra) kamçıyı alır almaz dürüst camiye yollandı Kamçıyı götürüp Hz Peygamber'e teslim etti Peygamber de Ukkâşe'ye verdi Tam bu sırada ayağa fırlayan Hz Ebu Bekir'le Hz Ömer Ey Ukkaşe, işte biz karşınızdayız, Peygamber'in yerine bize vurun Ne olur?diyerek arkalarını dönerler Hz Peygamber: Ey Ebu Bekir, Ey Ömer, yerlerinize oturun şüphesiz ki Ulu Allah (cc) sizin bu iyi niyetinizi mükafatsız bırakmayacaktırdiye çıkışır Bu kez Hz Ali (ra) fırlar ve Ey Ukkaşe!der: İşte ben karşınızda hayattayım, Peygamber'e vurmanıza gönlüm razı olmuyor, işte sırtım, işte karnım, istediğiniz yere dilediğiniz kadar vurunHz Peygamber: Ey Ali, otur yerine! Yüce Allah (cc) senin bu iyi niyetini mükafatsız bırakmayacaktırdiye çıkışır Hz Hasan ile Hz Hüseyin: Ey Ukkaşe, biliyorsun ancak biz Allah Resulünün torunlarıyız, hakkını bizden aldığında O'ndan almış sayılırsın Ne olur bize vur?diye yalvarıp yakarırlar Hz Peygamber (sav) onlarad da: Yerlerinize oturun, ey benim göz bebeğim torunlarımdiye çıkışır Tüm bu olanları ibretle seyreden Sevgili Peygamberimiz (iddia) Ey Ukkaşe, eğer gerçekte bana vurmak istiyorsan, buyur, vur!diyerek haykırdı Bunun üzerine Ukkaşe, Ey Allah'ın Resulü!dedi Siz bana vurduğunuzda ben çıplaktım Hemen ben de size vururken çıplak kalmanızı rica ediyorumSevgili Peygamberimiz (iddia) hiç duraklamadan hemen elbisesini çıkarır ve Buyurun, hiç tereddütsüz dilediğiniz kadar vurundiye diretti Durumu yakından izleyen sahabiler hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlarlar ve hıçkırık sesleri cami duvarlarını sarsarcasına kalınlaşırken, Ukkaşe bakar ki iki evren güneşi Peygamberin vücudu süt gibi beyaz ve peşinde Peygamberlik mührünü içeren ben etrafa ışık saçmaktadır Kalkar gider sırtını doya doya öperek yerine dönüp oturur Ardındaki da: Ey Allah'ın Rasülü!der Canım sana feda olsun! Hangi kalb sana kıyabilir? Maksadım yalnızca o senin ışık saçan mübarek vücudunu kana kana öperek, senin yüzün suyun hürmetine Rabbimin rızasını galip gelmek ve Cehennem azabından kurtulmaktırSözün burasında ışıldayan nurani gözlerle sahabilerin süzen Sevgili Peygamberimiz (tez): Ey Mü'minler! Beni dinleyin!der Cennetlik bakmak isteyen varsa, işte Ukkaşe'yi görsünBunun üstüne tüm müslümanlar kalkıp Ukkaşe'nin gözlerinden öperek, Müjdeler olsun! Yüksek derecelere eriştin ve Peygamberimizin dostluğunu elde ettindiyerek kendisini tebrik ettiler Allah'ım ululuk ve asillik hakkı için bize Sevgili Peygamberimizin şefaatını nasip et, amin  
 
Üst Alt