Son Konu

Ramazan gelenekleri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
26
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Ramazan gelenekleri istanbul un gelenekleri ülkemizde ramazan hazırlıkları En kutlu ay Ramazan Ayı, asırlar boyu, Müslümanların gündelik hayatlarında önemli şartların değişmesi husule getiren bir ay olmuştur Bu ayda somut ve manevi hayatın ritmi artmış; yavaşlık hıza, durgunluk hareketliliğe dönüşürken, bir rahatlık ve sakinlik havası başat olagelmiştir Bu sebeple Müslümanlar Ramazan Ayı’nı “On bir ayın sultanı diye tavsif etmişler ve her sene keyifle karşılamış, hüzünle uğurlamışlardır Osmanlı toplumunda ve hususiyle İstanbul’da Ramazan Ayı’nın ifade ettiği mana ve güzellikleri anlatmaya kelimeler kifayet etmez Eski İstanbul’da Ramazan Ayı yalnızca dini veçheleri ile yok, toplumsal ve kültürel hayatın derhal her alanına nüfuz eden etkisiyle yaşanmıştır İbadetlerden yemeiçmeye, okumadinlemeöğrenme alışkanlıklarından gezme ve eğlenmeye değin anında her alanda bir Ramazan etkisi hissedilmiştir Bu etki toplumun her kesiminde; en fakirinden en zenginine, Müslümanından gayrimüslimine imparatorluğun tüm katmanlarınca hissedilen ve yaşanan bir tesir idi Ramazan’a Girerken Üç ayların girmesi ile beraber Ramazan’ın gelmesi beklenmeye başlanırdı Kandil gecelerinde yükselen manevi coşku ile aydınlatılan cami, minare ve sokaklar neredeyse Ramazan’ın geleceğini haber verir, Ramazan hazırlıklarını başlatırdı Ramazan’a hazırlık önce zihni bir hazırlık idi Kandil geceleri de bu zihni hazırlığın tamamlanma fırsatları idi Ardından bedensel hazırlıklar gelirdi Ramazan’a girerken İstanbul evlerden sokaklara ve çarşılara, oradan cami ve türbelere dek hummalı bir temizleme faaliyetine tanık olurdu Ramazan hazırlıklarının bir diğer yönü alışveriş idi Bugün olduğu gibi, eski İstanbul’da da Ramazan Ayı çarşı ve pazara hareketlilik getirirdi Bu alışveriş hareketliliğinde fakirler ve gereklilik sahipleri de unutulmaz, onlar da nasiplendirilirdi Ramazan zengininden fakirine, çocuğundan ihtiyarına herkes için bir bereket ve bolluk ayı idi Ramazan Aydınlığı Eski İstanbul, hayatın gündüzleri yaşandığı, geceleri ise insanların evlerine çekildiği bir şehir idi Geceleri büyük kasaba derhal en ince ayrıntısına kadar karanlık idi Hava karardığında dışarı çıkmak durumunda olanlar için fener taşıma zorunluluğu vardı Ramazan Ayı ise şehrin bu genel görüntüsünün tamamen değiştiği bir vakit dilimi idi Ramazan’da bu ayın fiziksel ve manevi hususiyetleri dolayısı ile gündelik hayatın hareketliliği gündüzden azıcık daha geceye kayardı böylece Ramazan Ayı’nda şehrin sokakları aydınlatılır, bayanerkek, küçükbüyük cümbür cemaat iftar sonrası camilere, teravih sonrası da Ramazan eğlencelerine iştirak ederdi Ramazan Ayı’nda İstanbul her zamankinden daha parıltılı idi Ramazan aydınlığının en etkileyici kaynağı her halde çift minareli camilerde iki minare arasına asılan mahyalar idi Mahya, harfleri ipe asılı kandillerden oluşan ışık yazıların adıdır Bugün elektrik lambaları ile kurulan bu mahyaları eski devirde kandillerle kurmak hakikaten zorlama zanaat idi Bugünün “aydın gecelerinde mahyalar hala güzeldir ama geceleri karanlığa bürünen eski İstanbul’da bu mahyalar mükemmel etkileyici şeylerdi 1549027356 1549027356 ramazangelenekleri5c54482122ec1ramazangelenekleri5c54482122ec1 http:img182imageshackusimg18253881472dw9 ilk olarak I Ahmed vaktinde Sultanahmet Camii minarelerine asılan mahya, ırk üzerinde bıraktığı tesir ve karşılaştığı alkış dolayısıyla artan bir şekilde daha fazla camiye asılır olmuştu Süleymaniye, Yenicami, Atik Valide derken İstanbul’un çift minareli camilerinin derhal hepsine mahya asılır olmuş; eski İstanbul’da mahyacılık da favori bir zanaat haline gelmişti Mahya tutkunluğu bazı ilginçliklere de vesile olmuştur Fatih döneminden kalma minareleri kısa olduğundan mahya asılamayan Eyüp Sultan Camii’nin minareleri yıkılmış, yerlerine ikişer şerefeli daha uzun minareler yapı edilmiş ve bu minarelere de mahya asılmıştı Bu tutkuya bir diğer ilginç örnek de Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Camiidir Bu cami tek minareli olmasına karşın, halkın ricası üzerine buraya ikinci bir minare daha yapılmış ve buraya da mahya asılmaya başlanmıştı Mahyalardaki yazılar genellikle dini içerikli olur, ara sıra dönemin ruhunu yansıtan ifadelere de rastlanırdı Yazı yerine kimi vakit resimler de asılırdı En çok rastlanan yazı “Güzel Geldin Ya Şehri Ramazan idi Ramazan sona ererken de “elFirak ya da “Elveda gibi yazılar yazılırdı Balkan Harbi ve I Dünya Savaşı yıllarında mahyalarda “Hilali Ahmeri Unutma, “Hubbü’l Vatan Mine’l İman gibi ifadelere rastlamak mümkündü Ramazan Ayı’nda Dini Hayat Eski İstanbul’da da Ramazan, uhrevi havanın en fazla hissedildiği bir süre dilimi idi Bu ay “oruç ayı idi, “gufran ayı idi Sahurlar, iftarlar, teravihler, mukabeleler ve ay boyunca tutulan oruç Ramazan’a asli rengini veren unsurlar idi Bir fazla seyyah, İstanbul ve Ramazan gözlemlerini aktarırken bu ayda camilerin dolup taştığına dikkat çekmektedir Gündüzleri ilk olarak Eyüp olmak üzere İstanbul’un ana türbeleri, geceleri ve bilhassa teravih namazlarında camiler mahşeri kalabalıklara sahne olurdu Kalabalığın beraberinde tatsızlıklar da gelebilirdi tabii Ramazan yazarları bilhassa pabuç hırsızlığının artmasından oldukça çok müşteki olmuşlardır Ramazan Ayı’nda camiler her zamankinden öbür olarak sabaha değin açık kalırdı Bir Takım Müslümanlar bu ayda, itikaf adı bahşedilen cami içinde bir cins manevi inzivaya çekilme ibadetini gerçekleştirirlerdi Ramazan Ayı’na has ibadetlerden bir diğeri de camilerde, büyük konaklarda ve bir takım evlerde mukabele okunmasıdır Ay boyunca güzel sesli hafızların okuduğu Kur’anı Kerim Ramazan Ayı sonuna gelindiğinde hatmedilmiş olurdu Ramazan Eğlenceleri Ramazan Ayı bütün manevi ağırlığına karşın bununla birlikte gezme ve eğlenme ayı idi Camilerden sokaklara ve evlere yayılan uhrevi havaya herkesi etkisine bölge bir neşe eşlik ederdi Akşamları kahvehaneler dolar, KaragözHacivat, meddah, ortaoyunu gibi eğlencelik etkinlikler sahuru beklerken insanları oyalardı Zamanın yazarları yılın on bir ayında Beyoğlu’nu merkez tutan gösteri hayatının Ramazan Ayı’nda İstanbul’a, Şehzadebaşı ve Direklerarası’na geldiğini yazmışlardır Bunlardan birisi “Ramazan bitince İstanbul’da bir tiyatro topluluğunun para kazanmasına imkan yoktur demektedir Bir araştırmacı da İstanbul’da 19171924 yılları aralarında oynanan 124 temsilin 89unun Ramazan Ayı’na rastladığını belirtmektedir Tiyatro kumpanyaları Ramazan eğlencelerinin ufak bir kısmını teşkil ediyordu Ramazan eğlencelerinin merkezinde geleneksel misafir etme sanatlarımız olan Karagözmeddahortaoyunu üçlemesi vardısize 1549027356 1549027356 ramazangelenekleri5c544823b8ramazangelenekleri5c544823b8 http:img530imageshackusimg5306101473no9 Karagöz yalnızca bir gölge oyunu yok, bununla beraber topluma tutulan bir ayna idi Mevsimine göre kışın kahvehanelerde, yazın bahçelere kurulan perdelerde oynatılırdı Meddahlık ise bir tür tek karakter gösteri idi Meddahlara kıssahan da denilirdi Bunlar omuzlarında mendilleri ve ellerinde sopaları ile sahneye çıkar, son derece etkileyici kıssa ve hikayeler anlatırlardı Hikayelerini karoser dilinin tüm imkanlarını kullanarak anlatırlar ve seyirci hikayeyi anlatılanlara az kalsın şahit oluyormuş gibi dinlerdi Ortaoyunu ise bir cins canlı oyuncularla oynanan Karagöz idi Burada Karagöz’ün yerini Kavuklu, Hacivat’ın yerini Pişekar alırdı Ortaoyunu da mevsimine kadar kapalı mekanlarda veya açıkhavada oynanabilirdi Türk musikisi çalınan çalgılı kahveleri unutmayalım Bunlar keza musikimizin güzel örneklerinin icra edildiği, yeni yeteneklerin yetiştiği okullardı; keza de sohbetin, muhabbetin demini aldığı yerlerdi İstanbul’un Bugünkü Ramazanları Eski Ramazanlar anlatılmakla bitmez Ramazan manilerine, Ramazan davulcularına, güllaca, Ramazan pidesine gelemedik bile… Eski Ramazanları hatırlamak, unutmamak güzel Ama Ramazan Ayı hemen de, en az eskisi dek hoş yaşanıyor İstanbul’da İstanbul’un her yanına Ramazan çadırları kuruluyor, yüz binlerce insana iftar veriliyor İftarı ve teravihi müteakip bu Ramazan çadırlarında türlü kültürsanat faaliyetleri gerçekleştiriliyor Gereksinim sahipleri hatırlanıyor, toplumsal dayanışma ve yardımlaşmanın en hoş örnekleri veriliyor  
 
Üst Alt