Son Konu

Rasyonalizm

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Akılcılık
Rasyonalizm Nasıl Oluşmuştur
Rasyonalizm Nedir


Usculuk, Akılcılık ya da akılcılık olarak da adlandırılan, bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde yok düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi manzara

Akılcılık, bilginin kaynağının düşünce olduğunu; dürüst bilginin fakat zihin ve hafıza ile elde edilebileceği tezini savunan felsefi yaklaşıma verilen isimdir Buna göre, emin ve evrensel bilgilere ancak akıl aracılığıyla ve tümdengelimli bir yöntemsel yaklaşımla ulaşılabilir Dünya hakkındaki mühim olan bilginin yalnızca deney ötesi yöntemlerle elde edilebileceğini savunur Akılcılık her bireyin eşit ve değişmeyen zihinsel olarak ve mantıki ilkelere sahip olduğunun kabulü ile, çeşitli a priori ve açıkça hakikatlerin varolduğunu kabul eder Son zamanlarda, farklı alanlara yönlendirilmiş dilbilimcilerin bazı filoloji kavramları hakkındaki yazıları haricinde, a priori bilginin varlığı sıklıkla reddedilmiş, kabul edilse deha etki alanı ve konumu daraltılmıştır

Bu görüşe göre, belirlenmiş veri örneği matematiktir Hakikate ve eşyanın bilgisine yalnızca zihin ile erişilebileceğini savunur Bu sebeple akılcılık, deneyciliğin karşıtıdır Akla karşı teşebbüs böylece çok bağlamda dindeki vahiyle yoksa etikteki duygu ve hisle karşılaştırılan bir yaklaşımdır bununla beraber felsefede us çoğunlukla içgörüyle (içe doğmayla yok) karşılaştırılır

Batı'da akla yatkın gelenek Elealılar, Pitagorasçılar ve Platon ile (aklın kendine yeterliliği teorisi Yeniplatonculuğun ve idealizmin baskın temasıdır) başlar (Runes, 263) Aydınlanma'dan beri rasyonalizm felsefenin hizmetine matematiğin yöntemlerini sunmaya çalışır Descartes, Leibniz ve Spinoza buna örnek gösterilebilir (Bourke, 263) Rasyonalizm Avrupa'da genelde kıta felsefesi olarak bilinir, çünkü İngiltere'de deneycilik daha baskındır Nitekim Leibniz ve Spinoza gibi filozofların düşünceleri, İngiliz deneyci filozoflarınkilerle sıkça karşılaştırılmıştır Lakin bu akılcılık ve deneycilik akımları ile filozofların rasyonel ve deneyci fikirleri detaylıca incelendiğinde o kadar içten bir eylem veya bakış açısı değildir Geniş bir manzara açısından bir filozof keza mantıklı hem de deneyci olabilir (Lacey, 286–287) Fazla noktasında, deneycilik deneyim dışı her türlü bilgiyi reddeder ve her türlü bilginin tecrübe ile edinildiğini savunur Rasyonalizm ise, aşırı noktada bilginin deneyim ve sezgi olmaksızın saf fikir ile ayrıntılarıyla ve en iyi şekilde edilnilebileceğini savunur Yani deneycilik ile akılcılık arasında en temel ağız dalaşı (insan) veri(si)nin kaynağıdır aynı zamanda, bu bütün rasyonalistlerin doğa bilimlerinin deneyimsel veri ve algıların yardımı olmadan tam anlamıyla bilinebileceğini öne sürdükleri anlamına gelmez Doğrusu çoğu rasyonalist filozof deneyime de en azından belirtilmiş oranda ağırlık vermiştir ve belirli derecede fazla bir noktada yer alan herhangi bir rasyonalist okul ortaya çıkmamıştır (Hatfield)

Felsefî bir mektep olarak rasyonalizm ve içerdiği esas ilkeler 18 yüzyılda büyük bir eleştiriye maruz kalmıştır aynı zamanda bu dönemde de, sayıları az da olsa, akılcılığı savunan filozoflar olmuştur Mesela Alman Christian August Crusius ve yine Alman Moses Mendelssohn 18 yüzyıl'da akılcılığa en büyük tenkit deneyci çevrelerden gelmiştir aynı zamanda, mesela Alman filozof Kant da geleneksel rasyonel düşünce okulunu eleştiri etmiştir Kant eleştirel bir değerlendirmeyle yeni bir rasyonalizm fikrini temelendirmeye yönelir Akılcılık geleneği başlangıcından itibaren ele alındiığında karşımıza öyle fazla bambaşka türlerde akılcılık yorumları ya da yaklaşma biçimiyle karşılaşılır

Akılcılık konusunda en temel eleştirileri, kendisi de özgül bir rasyonalist olan Kant'tan gelirKant Saf Aklın Eleştirisi (1781) isimli eserinde bu noktadaki esas eleştirisini ortaya koymuş ve felsefi ilkelerini açıklamıştır Ayrıca amprizmin keza de rasyonalizmin felsefi problemleri eleştirel bir şekilde değerlendirilerek Kant felsefesinde aşılmaya çalışıldığı görülürBu bakımdan eleştirel felsefe olarak adlandırılan felsefe geleneğinin kurucusu Kant'tır ve o bu yolla ampirizmin ve rasyonalizmin yetersizliklerinden kurtulmaya çalışmıştır Kant insan bilgisinin sınırlarını ve yapısını soruştururken, bir yanda aklın kuramsal statüsünün belirlenmesi ile ilgilenmiş öte yandan da her tür deneyimin kuramsal sınırlarını belirlemeye çalışmıştır Saf Aklın Eleştirisi'de bilhassa deneyimin gerekli doğasının incelenmesine yönelik ayrıntılı bir teşebbüs vardır A priori ve a posteriori bilginin varlığını kabul eden Kant, bunları bambaşka data türleri olarak sınıflandırır ve önceki felsefe geleneklerinin yetersizliklerini bu kategoriler ekseninde değerlendirir *
 
Üst Alt