sevinçler paylaşıldıkça artar, sıkıntılar paylaşıldıkça azalır sözünün anlamı üzerine bir yazı arıyorum
Genç bayan sızlanıyordu:
Eşim ne beni duyar, ne anlar ne de sevdiğini dile getirir Kendine ait bir dünya kurmuş orada kimsesiz yaşar Sonra da bana hiçbir şeyle mutlu olmayan karamsar kadınsındeyip işin içinden çıkar
Evet, evlilikte mutluluğa dışarı giden üç basamak vardır:
Dinlemek, çakmak hoşlanmak
Dinlemekinsanı anlamakbasamağına iyi anlamaksa sevmekbasamağına çıkarır
Nasıl fakat, dilsiz ve sağır bir insanın dilini bilmediğinizden duyamazsınız
Duymadığınız için de anlayamazsınız
Eşler de birbirlerinin beklentilerini duyup cevap vermezse eşin, kesintisiz beni anlamıyorsun?diye sızlanmasına zemin hazırlar
Böyle bir benzer, eşinin sadece madde boyutunda yanına olur
Ruh boyutunda ise yalnız bırakır
Ruh dünyasının gereksinimlerini yerine getirmez
Anlaşılmadığını düşünen benzeyen ise kendisini yalnız hisseder
Yalnızlığın başladığı evlilikte ise ciddi problemler ortaya çıkar
Eşler birbirini çok sevse bile birbirlerinin beklentilerinin ne olduğunu anlamadıkları için,
Niçin beni anlamıyorsun, bilmek istemiyorsun? vbtartışmaları aralarında sevgileri de buza keser
Birbirlerini anladıklarında, beklentilerine cevap verdiklerinde aralarındaki kavga kalkar Anlayış güneşi sevgi buzunu çözmeye, anlama ateşi sevgi aşını pişirmeye başlar
Genelde birbiriyle anlaşamayan eşler, ayrı olarak fert olarak mükemmel insanlardır
Lakin eş olarak bir araya geldiklerinde birbiriyle anlaşamaz hatta ayrılırlar
Prof Nevzat Tarhan'ın fazla güzel bir tespiti var
Aileyi orkestraya benzetir
Eşlerin her biri çaldıkları enstrümanı tanır, bilir ve dilinden anlayarak çalarsa o orkestrada ahenk olur
Aksi halde ortaya kulakları sağır eden bir ses çıkar
Oysa böyle bir orkestranın olduğu ortamda bulunanlar orayı terk eder
İşte bambaşka ayrıyken olan fakat bir araya geldiklerinde anlaşamayan çiftler, kendilerini o orkestranın bir parçası olarak kabul etmez
Çalacağı enstrümanın öteki enstrümana ahenk sağlaması gerektiğini anlamadan bildiği gibi çalar
O süre da eşler arasında uyum olmaz
Her kafadan bir ses çıkar
Aile curcunaya döner
Ve birlik birliktelik de bozulur
Çağırmak fakat, evlilikteki sevinç formülü duymak, anlamak, sevmektir
Bu formül evlilikte bizduygusunu harekete getirir
Eşler, bizim evimiz, bizim çocuğumuz, bizim aşkımız, bizim sevinç ve kederimizdiye düşünür
Aksi halde eşlerin egolarıdevreye girer
Ben seni kulak vermek zorunda değilim Çünkü ben bilirim Ben anlarım Ben böyleyim Beni böyle sevdüşüncesi oluşmaya başlar
Benduygusunun dominant olduğu ailede zorba bir kral ve uyulması gereken kurallar vardır Aile bireyleri o kurallara uyarlamak zorundadır
Uymayan hemencecik cezalandırılır
Eşler bizdediği vakit ise katı kuralların egemen olduğu despotça baskı ortadan kalkar Paylaşım başlar
Paylaşımın olduğu yerde ise rahatlık, saadet ve sevinç vardır
Çünkü;
Sevinçler Paylaştıkça Çoğalır
Sıkıntılar Paylaştıkça Azalır*
Genç bayan sızlanıyordu:
Eşim ne beni duyar, ne anlar ne de sevdiğini dile getirir Kendine ait bir dünya kurmuş orada kimsesiz yaşar Sonra da bana hiçbir şeyle mutlu olmayan karamsar kadınsındeyip işin içinden çıkar
Evet, evlilikte mutluluğa dışarı giden üç basamak vardır:
Dinlemek, çakmak hoşlanmak
Dinlemekinsanı anlamakbasamağına iyi anlamaksa sevmekbasamağına çıkarır
Nasıl fakat, dilsiz ve sağır bir insanın dilini bilmediğinizden duyamazsınız
Duymadığınız için de anlayamazsınız
Eşler de birbirlerinin beklentilerini duyup cevap vermezse eşin, kesintisiz beni anlamıyorsun?diye sızlanmasına zemin hazırlar
Böyle bir benzer, eşinin sadece madde boyutunda yanına olur
Ruh boyutunda ise yalnız bırakır
Ruh dünyasının gereksinimlerini yerine getirmez
Anlaşılmadığını düşünen benzeyen ise kendisini yalnız hisseder
Yalnızlığın başladığı evlilikte ise ciddi problemler ortaya çıkar
Eşler birbirini çok sevse bile birbirlerinin beklentilerinin ne olduğunu anlamadıkları için,
Niçin beni anlamıyorsun, bilmek istemiyorsun? vbtartışmaları aralarında sevgileri de buza keser
Birbirlerini anladıklarında, beklentilerine cevap verdiklerinde aralarındaki kavga kalkar Anlayış güneşi sevgi buzunu çözmeye, anlama ateşi sevgi aşını pişirmeye başlar
Genelde birbiriyle anlaşamayan eşler, ayrı olarak fert olarak mükemmel insanlardır
Lakin eş olarak bir araya geldiklerinde birbiriyle anlaşamaz hatta ayrılırlar
Prof Nevzat Tarhan'ın fazla güzel bir tespiti var
Aileyi orkestraya benzetir
Eşlerin her biri çaldıkları enstrümanı tanır, bilir ve dilinden anlayarak çalarsa o orkestrada ahenk olur
Aksi halde ortaya kulakları sağır eden bir ses çıkar
Oysa böyle bir orkestranın olduğu ortamda bulunanlar orayı terk eder
İşte bambaşka ayrıyken olan fakat bir araya geldiklerinde anlaşamayan çiftler, kendilerini o orkestranın bir parçası olarak kabul etmez
Çalacağı enstrümanın öteki enstrümana ahenk sağlaması gerektiğini anlamadan bildiği gibi çalar
O süre da eşler arasında uyum olmaz
Her kafadan bir ses çıkar
Aile curcunaya döner
Ve birlik birliktelik de bozulur
Çağırmak fakat, evlilikteki sevinç formülü duymak, anlamak, sevmektir
Bu formül evlilikte bizduygusunu harekete getirir
Eşler, bizim evimiz, bizim çocuğumuz, bizim aşkımız, bizim sevinç ve kederimizdiye düşünür
Aksi halde eşlerin egolarıdevreye girer
Ben seni kulak vermek zorunda değilim Çünkü ben bilirim Ben anlarım Ben böyleyim Beni böyle sevdüşüncesi oluşmaya başlar
Benduygusunun dominant olduğu ailede zorba bir kral ve uyulması gereken kurallar vardır Aile bireyleri o kurallara uyarlamak zorundadır
Uymayan hemencecik cezalandırılır
Eşler bizdediği vakit ise katı kuralların egemen olduğu despotça baskı ortadan kalkar Paylaşım başlar
Paylaşımın olduğu yerde ise rahatlık, saadet ve sevinç vardır
Çünkü;
Sevinçler Paylaştıkça Çoğalır
Sıkıntılar Paylaştıkça Azalır*