• sözcüklerin bir tek anlamla sınırlı olmadığını
• Sözcüklerin cümlelerde öbür anlamlar yüklenebileceğini
• Sözcüklerin anlamını, kullanıldığı cümlenin belirlediğini
• Sözcüklerin reel, mecaz ve terim anlamını birbirinden ayırabilmeyi
• Deyimlerle ikilemelerin manâ özelliklerini
• Yansıma sözcüklerin nasıl türetildiğini
• Benzer anlamlılık, yakın anlamlılık, karşıt anlamlılık ve sesteşlik gibi kavramların ne kavrayış geldiğini
• Maddi ve soyut manalı sözcükleri ayırmayı
Reel amaç:
Her kelime, bir kavramı yerine getirmek üzere doğmuştur Sözcüğün bu ilk anlamına temel kasıt ya da kon ulus anlamı denir Temel amaç, sözcüğün, tek başına söylendiğinde, herkeste çağrıştırdığı anlamıdır Fakat zamanla sözcüklerin yeni anlamlar kazandığı görülür İşte, sözcüklerin temel anlamı ile sonradan kazandığı fakat birincil anlamla aşağı yukarı ilişkili olan anlamlarına gerçek kasıt denir
Örneğin “ağız sözcüğünün tek başına söylendiğinde bizde birincil uyandırdığı anlamı: “iki çene aralarında, ses çıkarmaya, solgun alıp vermeye yarayan boşluktur Ancak, ağız sözcüğü, zamanla aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi, değişik anlamlar kazanmıştır:
1 Kapların ya da içi anlamsız şeylerin açık yanı (bardağın ağzı, mağaranın ağzı)
2 Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer (akarsu ağzı)
3 Koy, körfez, liman, yol gibi yerlerin açık yanı (liman ağzı, körfez ağzı)
4 Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak (yol ağzı)
5 Kesici aletlerin bariz yanı (bıçağın ağzı)
Uyarı edilirse “ağız sözcüğünün sonradan kazandığı bu anlamları, esas anlamıyla yakından ilgilidir, işte “ağız sözcüğünün ilk anlamıyla sonradan kazandığı, fakat birincil anlamı ile ilişkili olan bu anlamları onun hakiki anlamıdır
Mecaz Amaç;
Değişmece amaç
Sözcüğün hakiki anlamının açık havada kullanılmasıyla kazandığı anlamına mecaz anlam denir Sözcükler, ancak cümle veya deyimlerin içerisinde mecaz kasıt kazanır
Şu örnekleri inceleyelim:
1 Yusuf Efendi, biçareye ağız açtırmıyordu
2 Onun iğneleyici sözleri hepimizi rahatsız etti
3 Ahlâkla hukuk aralarında sıkı bir bağ vardır
“Ağız, “iğneliyici ve “bono sözcükleri bu cümlelerde hakiki anlamlarından sıyrılmıştır: “Ağız sözcüğü, “ağız açtırmamak deyimi içerisinde “başkasına laf söyleme fırsatını vermemek anlamında; “alaylı sözcüğü, “yürek parçalayıcı anlamında; “tahvil sözcüğü de “ilgi anlamında kullanılarak mecaz manâ kazanmıştır
Örnek Soru 1:
“İnce kelimesi, hangi cümlede reel anlamıyla kullanılmıştır?
A) Kızlar, halı dokurken ince düşüncelere dalmışlardı
B) İnce ipekli ipliklerle dokunan halılar daha güzeldir
C) Halı satıcısının ince davranışı müşteriyi etkiledi
D) Halı dokumak, herkesin beceremeyeceği ince bir iştir
Çözüm
“ince sözcüğü “B ’de reel anlamıyla kullanılmıştır: “kalınlığı eksik olan Öteki seçeneklerde ise mecaz anlamıyla kullanılmıştır
Cevap B ’dir
Örnek Soru 2
Hangi cümlede mecaz anlamıyla kullanılan bir kelime vardır?
A) Günlerce ondan hiçbir haber alamadım
B) Bahçenin etrafını dikenli tel ile çevirdim
C) Fırsatı kaçırdığıma hâlâ yanarım
D) Söyleyecek hiçbir sözüm yok
Çözüm:
C ’deki “tutuşmak sözcüğünün esas anlamı “bir nesnenin ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçmesidir Halbuki burada sözcük, temel anlamından tamamiyle sıyrılarak “fazla üzülmek anlamında kullanılmıştır
Cevap C ’dir