bilgiliadam
Yeni Üye
Testis Tumoru,Testis Tumoru Nedir,Testis Tumoru Belirtileri ,Testis Tumoru Tedavisi
imagestestistumorunedirtestistumorubelirtilerivetedavisi5aff29da87c4f
Testis Tumoru Nedir, Testis Tumoru Belirtileri ve Tedavisi
Testis (erbezi) dokulannın surekli coğalma etkinliği gostererek tumor gelişimine oldukca uygun bir ortam hazırlamasına karşın, testis tumorleri seyrek gorulur
Testis kanserinin cinsel yaşamın en etkin olduğu donemlerde ortaya cıkması, hastanın psikolojik durumuna dikkatle eğilmeyi gerektirir
Gorulme Sıklığı
Testis tumorleri erkeklerde gorulen tumorlerin yuzde 1′ini, idrar ve ureme yollan tumorlerinin yuzde 310′unu oluşturur Her yıl 100 bin kişiden 3′unde testis tumoru gorulur Bu oran 2040 yaş arasında 100 binde 6′ya cıkar Testis tumorleri 1834 yaşlarında kan kanseri (losemi), lenfom ve beyin tumorlerinden sonra kanserden olum nedeni olarak 4 sırada yer alır
Nedenleri
Testis dokusunda travma ve kriptorşidizm (testislerin doğuştan torbaya inmemiş olması) tumor oluşumunu kolaylaştıran etkenlerdir Karında bulunan testislerin altı yaşından once cerrahi girişimle yerine konması (orşidopeksi), sayesinde oluşabilecek kutle daha cabuk fark edilebilir Bazı uzmanlara gore ergenlikten sonra kriptorşidizmin en etkili tedavisi orşidopeksi değil, testisin cerrahi girişimle alınması, yani orşiektomidir Hastalığın kalıtsal olduğuna ilişkin kesin kanıt yoksa da, testis tumorlerine bazı ailelerde daha sık rastlandığı bilinmektedir Aynca deneysel olarak, kemirici hayvanlarda testis icine cinko ve kadmiyum gibi metal tuzlan verilince tumor oluştuğu gorulmuştur
Tumor Tipleri
Testis icindeki herhangi bir hucreden kaynaklanabilen tumorler, bu hucrelerin tipine gore yapısal ve işlevsel farklılık gosterir Olguların yuzde 98′e varan buyuk bolumunde tumorler doğrudan sperma uretmekten sorumlu dokudan kaynaklanır Bu tur tumorlerin en sık (yuzde 50′den fazla) goruleni, birincil sperma hucrelerinden (spermatosit) kaynaklanan seminomlardır Aynı dokudan kaynaklanan teratokarsinom, embriyonsu karsinom ve koryokarsinom ise daha az farklılaşmış hucrelerden cıkan kotu huylu tumorlerdir Testislerde Leydig ve Sertoli adlarıyla bilinen iki ayrı huc*re tipi vardır Cok daha az gorulen bu hucrelerin tumorleri sırasıyla leydigom ya da Leydig hucresi tumoru ve androb^ lastom adlarıyla tanınır
Belirtileri
En sık (olguların yuzde 7590′ında) rastlanan belirti, tek bir testisin, genellikle ağrısız bicimde buyumesidir Testis uzerinde tumsekleşme, olgulann yuzde 1535′inde kasığa yayılan bir ağ*rıya neden olur Muayene sırasında fark ‘ edilen teslisteki kutle farklı buyukluklerde olabilir Yeni gelişen ve ozellikle seminom tipinde olmayan tumorlerde seyrek olarak tumorun testis torbası (skrotum) derisine yapıştığı gorulur Olgulann yuzde 5357 ’sinde tumor sağ testistedir Genellikle hasta hekime gec gitmekte, ilk belirtilerin ortaya cıkmasından tanı konmasma değin gecen sure 6 ayı bulmaktadır Hasta bel ağrılarından yakınıyorsa, tumorun karın zarı (periton) arkası lenf duğumlerine sıcradığından kuşkulanmak gerekir İlerlemiş evrede, karam elle derinleme muayenesinde, sağn bolgesinde veya da omurganın dış bolgesinde kutle saptanabilir Bazı olgularda, buyumuş lenf duğumlerinin idrar yollanna baskı yapmasına bağlı olarak idrar akımı kesilebilir Koryokarsinom ya da androblastom tipi tu*morler soz konusu olduğunda memelerde buyume (jinekomasti) ve meme başlarında koyulaşma saptanır Bazı androblastomlar erkeklik ozelliklerinin be*lirginleşmesine yol acmakla birlikte testis tumorlerinin onemli bir bolumu hormonal acıdan etkin değildir Leydig hucrelerinden kaynaklanan tumorler erkeklik ozelliklerinin ergenlikten once ortaya cıkmasma neden olur
İncelemeler
Testiste ortaya cıkan her turlu kabarıklıkta once tumorden kuşkulanmak gerekir Boyle bir kutlenin niteliğini saptamak icin testisin icinden parca alınması (biyopsi) gerekir Biyopsi incelemesi ancak lezyonun tumor olup olmadığını anlamaya yarar Testis tumoru saptanın*ca hastanın durumu ve kesin tanı icin cok daha ayrmtılı incelemeler yapmak gerekir
Testis tumorlerinin tanısında, iki aşamada gercekleştirilen ayrıntılı radyolojik incelemelere başvurulur İlk aşamada orşiektomi girişiminden Once goğus filmi ve lenfografiden (kontrast madde verilerek lenf sistemi filminin cekilmesi) yararlanılır Orşiektomi son*rası incelemeler ise belaort bolgesinin, bel goğus bolgesine kadar olan bolumunun bilgisayarlı tomografisi, urografi ve alt anatoplardamarın filminin cekilmesini icerir Bu incelemelerin amacı, seminom dışı tumorlerde karın zarı arkasın*daki lenf duğumlerinde bulunabilecek ikincil tumor odaklarının (metastaz) saptanmasıdır Boyle bir durumla karşılaşılırsa yapılan İncelemeler bu odakla*rın cıkarılma yontemlerini belirlemeye, seminomlarda ışm tedavisi yapılacak bolgenin doğru bicimde saptanmasına ve ilac tedavisinden (kemoterapi) sonra gerileme olup olmadığının anlaşılması*na yardımcı olur Gerektiğinde karaciğer ve karın zarı arkasının incelenmesi icin ultrasonografiden yararlanılabilir Kuşkulu bir kutleye rastlanırsa bu goruntuleme yontemi*nin yardımıyla ince bir iğne kullanılarak biyopsi yapılabilir Bilgisayarlı tomografi hastalığın durumuna ilişkin cok yararlı bilgiler verir Bilgisayarlı tomogra*fi uygulamasının ilac tedavisinden once yapılması karın zarı arkasındaki değişikliklerin onceden bilinmesini ve ilaclara verilen yanıtın daha sağlıklı değerlendirilebilmesini sağlar
İskelet ve beyin sintigrafisi gibi incelemeler herhangi bir belirti beklenmeksizin yapılmalıdır Sindirim sistemi ve karaciğer filmlerine, kuşku verici belirtiler varsa başvurulur Yapılacak ince*leme belirtilere yol acan organlarla sınırlıdır İlk tedavinin ardından hastalı*ğın butunuyle gerilediği ve belirtilerin kaybolduğu durumlarda once 12 ay arayla, 2 ve 3 yıllarda 34 ay arayla goğus filmi cekilir Uc ayda bir bilgisayarlı tomografi incelemesi onerilir Ayrıca lenfografi yapılabilir
Son yıllarda laboratuvar incelemele*rine ağırlık verilmektedir Ozellikle belirtec denen bazı biyolojik maddelerin tumor tanısında taşıdıklan onem daha iyi anlaşılmışın Bunlar dolutte plazma proteinlerinin buyuk bolumunu oluşturan alfafetoprotein (AFP) ve eteneden (plasenta) salgılanan koriyon gonadotropininin beta parcasıdır (BHCG) Radyoimmunolojik yontemlerle yapılan olcumlerde, seminom dışında testis tu*moru olan hastaların yuzde 6570′inde AFP, yuzde 5560′ında BHCG değerle*ri yuksek bulunmuş, her iki belirtecin bir arada olculmesiyle bu oran yuzde 8587′ye kadar yukselmiştir
Bu belirteclerin testlerde olumlu (pozitif) sonuc vermesi, klinik ya da yapısal olarak ortaya konamasa bile, tu*morun varlığını ve etkin halde olduğunu gostermeye yeterlidir Her iki belir*tecin duzeyleri mutlaka eşzamanlı olarak olculmelidir Seminom dışı tumorlu hastaların yaklaşık yuzde 40′ında bu iki belirtecten yalnızca birinin duzeyi yuksektir Aynca hastalığın gidişi sırasında iki belirtecin duzeyi paralellik goster*mez Cerrahı girişim, ışm ve ilac tedavisinin ardından belirteclerin kanda yeterince azalmaması, tumorun gizli artıklarının bulunduğunu duşundurmelidir Belirtec duzeylerinde ani yukselmeler ise hastalığın yinelemekte olduğunun bir gostergesidir Ama bu durumdan emin olmak icin başka incelemeler de gereklidir Genel olarak belirteclerin duzeyin*deki değişiklikler, hastalığın yinelediği*ni ya da gerilediğini birkac ay oncesin*den gosterdiği icin AFP ve BHCG ’nin duzenli olarak saptanması tedavide bu*yuk onem taşır İlk klinik muayenede ve tedavi amacıyla yapılan her turlu giri*şimden sonra Olcum yapılmalıdır
Hastalığı tam anlamıyla gerileyen, tedaviden onceki belirtec duzeyleri yuk*sek olan ya da teslisleri cıkanlmadan onceki belirtec duzeyleri bilinmeyen hastalarda, incelemeler belirli bir duzen icinde surdurulur İlk yılda her ay, 2 ve 3 yıllarda 4 ayda bir, 5 ve 6 yıllarda 6 ayda bir yapılacak incelemeler hastalı*ğın gidişinin iyi bir bicimde izlenebil*mesini sağlar Aynca klinik ve radyolo*jik nicelemeler sırasında doğacak her yineleme kuşkusu karşısında belirtec duzeylerine bakılmalıdır
Belirtec olarak kullanılabilecek obur rnaddelerden laktikdehidrogenaz ozelJe seminomlar ya da seminom dışı buyuk kutleler olduğunda yararlıdır Karsinoembriyonal antijen ise duzbağır (rektum) ve kalınbağırsak kanserle*rde daha onemlidir Testis tumoru olan hastaların ersuyunda (semen) canlı sperma sayısının ızalmasına sık rastlanır Ayrıca ilac te*davisi de ureme hucrelerine zarar verebilir DNA yapısına girerek tumorlu hucrenin, aşırı coğalma eğilimini ketleyen alkilleyici ilaclar kullanılmıyorsa, bu tur etki gecicidir
Ayırıcı Tanı
Testis tumorlerini, verem (tuberkuloz), genellikle testisin darbe gormesine bağlı olarak gelişen kan oturması (hematom), restis iltihabı (orşit) ve seyrek olarak başka bir organdan sıcrayarak testiste ortaya cıkan ikincil tumorlerden ayırt et*mek gerekir Verem testisin ustunde, bu organa yapışık duran ve sperma hucrele*rine depo işlevi goren epididimde ortaya cıkar Veremin ozgun lezyonu olan tuberkul kutleleri, tespih tanesi gibi yu*varlaktır, bazen de testis dokusunda ki*reclenme gorulur Verem tanısı icin da*ha ayrıntılı bir inceleme icin radyografi*den yararlanılır Testise bir darbe geldiğinin bilinme*si hemen her zaman testis dokusunda hematom oluşumunu duşundurmekle birlikte, pıhtının testis dokusunda yaratnğı kalıcı şişliğin ve onarım surecinde ortaya cıkan lifsi dokunun ayırıcı tanısı guctur Basit bir testis iltihabı, akut ilti*hap belirtilerinin varlığından dolayı ko*laylıkla ayırt edilebilir Ceşitli irilikte nodullerin oluştuğu granulomatoz ilti*hap ise seyrek gorulur ve yanlışlıkla tu*mor tanısı konmasına yol acabilir Ama ayırt edici tanı mikroskopik incelemeyle kesinlik kazanır
Hastalığın Gidişi ve Komplikasyonlar
Tumor once butun testise yayılır Bolge*sel lenf duğumlerine sıcrama (metastaz) oldukca sık gorulur Seminomlulann yuzde 50 ’sinden fazlasmda, seminom dışı tumorlerin yuzde 7580′inde, klinik tanı sırasında bu metastazlara rastlan*maktadır Tanı gecikirse buyuyen lenf duğumlerinin dokulara basınc yapma*sından kaynaklanan belirtiler ortaya cı*kar Kasık lenf duğumlerine metastaz yalnızca butun testis torbasına yayılan tumorlerde ya da kasık kanalından tor*baya inmeyen testisten cıkan tumorler*de gorulur Testis tumorlerinin yayılımı testis torbası icinde yer alan spermatik kordon toplardamarları aracılığıyla, tu*mor sağ testisteyse alt anatoplardamara, sol testisteyse sol bobrek toplardamarı*na doğru olur Koryokarsinomlar ozel*likle lenf duğumlerine yayılmadan doğ*rudan toplardamar yolunu kullanır Ak*ciğerler lenf duğumu dışındaki metas*tazların en sık gorulduğu organlardır Metastazlar en cok yuvarlak bicimli, cok sayıda ve farklı buyukluktedir Da*ha ileri evrelerde akciğer zarında (plevra) sıvı toplanır, karaciğer, kemik ve be*yin metastazları gorulur
En sık gorulen komplikasyonlar aşağıda sıralanmıştır:
• Baskı ve tıkanmaya bağlı belirtiler – Karın zarı arkasındaki buyuk lenf du*ğumlerinin idrar yollarına, alt anatoplar*damara ve omurganın yanlarında bulu*nan sinirlere baskı yapmasından kay*naklanır İlerlemiş olgularda mideye ya*yılma olabilir
• Solunum yetmezliği – Akciğer dokusundaki metastazların yaygınlığına ya da akciğer zan katmanları arasındaki sıvı*ya bağlı olarak akut ya da kronik solu*num yetmezliği ortaya cıkabilir
• Beyin metastazları – Tek bir odakta ya da olguların yuzde 15′inde goruldu*ğu gibi cok sayıda olabilir
Tedavi
Geliştirilen tedavi girişimleri sayesinde embriyonsu yapıda testis tumorlerinin her tipinde ve evresinde iyileşme sağla*nabileceği gosterilmiştir Tedavide bu ilerleme, seminomlarda yuksek enerjili yaygın ışın tedavisi aracılığıyla, seminom dışı tumorlerde ise birden cok ilac kullanımına dayalı kemoterapiyle sağ*lanmıştır Gunumuzdeki tedavi sorunla*rı ozellikle seminom dışı tumorlerde or*taya cıkar Bu sorun, secilen ilk ilaclar*dan sonra tedavinin hangi ilaclarla sur*duruleceği noktasında yoğunlaşır İler*lemiş evrelerde bulunan ya da yalnızca cerrahi tedavi uygulanıp sonradan yine*lemiş olgularda, bir engel yoksa cerrahi girişimle birlikte cok ilaca dayalı kemoterapi uygulanabilir Ayrıca yeni ilaclar ve ilac tedavisinde kullanılabilecek maddeler uzerinde calışmalar yapılmak*tadır Bunların ozellikle metastazı olan hastaların iyileşmesine onemli olcude katkıda bulunacağı sanılmaktadır
• Cerrahi tedavi – Testis tumorlerinde uygulanacak orşiektomi her durumda butun testis ve cevre dokusunun alınma*sıyla gercekleştirilir Koktenci olmayan ve yanlış uygulanan cerrahi girişimler sonucu tumorun hem testis torbalarının bulunduğu bolgede, hem de kasık lenf duğumlerinde yineleme olasılığı olduk*ca yuksektir Bu ikinci olasılık, daha once yapılan bir cerrahi girişim nede*niyle lenf akışı bozulmuş hastalarda (or*neğin cocuklukta kriptorşİdizm ya da skrotum fıtığı nedeniyle ameliyat edil*miş olanlarda) yuksektir
Karın zarı arkası lenf duğumleri ise seminom dışı embriyonsu hucre tumor*lerinde ya da saf Ttoryokorsinomlarda alınmalıdır Bazı klinik calışmalar, ka*rın zan arkasındaki lenf duğumlerinin onemli olcude etkilendiği seminom ol*gularında da lenf duğumlerinin alınma*sında yarar olduğunu gostermiştir Gercekten de bu tip tumorler, genellikle ti ’, pik seminomlara gore ışın tedavisine ’ daha az yanıt verir Bu girişim, tumor ti*pinin kesin olarak anlaşılmasından son*ra uygulanmalıdır Bazen hastanın durumu ancak karnı acılarak incelendiğinde anlaşılabilmektedir Uygulanan teknik ne olursa olsun, buyuk damarlar boyunca uzanan butun lenf dokusu ve cevresindeki bağdoku cı*karılmalıdır Kasık lenf duğumleri yal*nızca bu bolgede klinik ya da radyolojik olarak metastazdan kuşkulanıldığı du*rumda cıkardır Lenf duğumlerinin tam olarak cıkanldığmdan emin olmak icin gozle gorulur butun lenf duğumlerinin cıkarılması ya da lenfografi inceleme*sinde buyumuş lenf duğumlerinin cıka*rıldığının gorulmesi gerekir Cerrah ke*serek aldığı bolgenin sınırlarında gozle gorulur tumor artıklarının bulunmama*sına bakarak tumorun butunuyle cıkarıl*dığına karar verir Bu bolumler metal mandallarla işaretlenir
Beş yılldc sağ kalma suresi, seminom dışı tumorlerde karın zan arkası lenf duğumlerinin etkilenip etkilenme*diğine bağlıdır Tumorun butunuyle cı*karılıp cıkarılmaması da sağ kalma sure*sini etkiler
• Işın tedavisi (radyoterapi) – Seminomlu hastalarda secilecek tedavi aşağı*daki gibi duzenlenebilir:
a) Işın ve İlac tedavisinin birlikte uy*gulandığı hastalarda kemik iliğinin za*rar gorme olasılığı yuksektir, Bu neden*le ışın verme olanağı yoksa lenf duğum*lerini cıkarma yoluna gidilmelidir
b) ilerlemiş evredeki butun olgular*da “kısmi gerileme durumunda, tedavi*nin bitiminden 8 hafta sonra, ozellikle de ilk tanı anaplastik seminom ise cerra*hi tedavi duşunulmelidir Hastalık yine*lerse daha sonra ilac tedavisi uygulanır
Koryokarsinom bir yana bırakılırsa, seminom dışı tumorlerde ışın tedavisi, diyafram altındaki başlıca lenf duğum*lerinin alınmasından sonra uygulanır Ozellikle mikrometastazlar, yani lenfog*rafi ile gosterilemeyen ikincil tumor odaklan uzerinde etkili olan bu tedavide beş yıl sureyle sağ kalma, lenf duğumle*rinin cıkarılması sonrası elde edilen oranlara (yaklaşık yuzde 90) yakındır
Lenf duğumunun cerrahi girişimle cıkarılması (lenfadenektomi) ile ışın te*davisi arasındaki secim, bolgesel, sınırlı tumorlerde uzmanların goruşune bağlı*dır Gunumuzde onkologlar (kanser uz*manları) lenfadenektomiyi yeğlemekte*dirler Boylece hastalığın gercek evresi saptanıp daha sonraki tedavi planlanabi*lir Buna karşılık, ameliyatla ulaşılama*yan bolgelerdeki odakların temizlenme*sinde ışın tedavisi yararlıdır
Başka tumorlerde olduğu gibi ışın tedavisi mediyastin (akciğerler arasın*daki bolge), karaciğer ya da bobrek uze*rindeki baskıyı ve bu baskının yol actığı ağrıyı azaltmak ya da beyin metastazla*rını kucultmek icin uygulanabilir Genel olarak ışın tedavisi, seminomlarda se*minom dışı tumorlere oranla daha etki*lidir Kutle buyudukce ışın tedavisinin etkisi azalır
• İlac tedavisi (kemoterapi) – Tumor tedavisinde yeni ilacların ve tedavi yol*larının kullanılması, İlerlemiş evredeki butun testis tumorlerinin gelişmesini sı*nırlama olanağı sağlamıştır
Gunumuzde kullanılan ilaclar, has*taların buyuk bolumunde iyileşme sağ*lamaktadır Gunumuzde butun testis tu*morlerinin tedavisinde tumore karşı et*kili olan değişik ilaclar bir arada kulla*nılmaktadır
Ama bu ilacların etkisini kesin bi*cimde saptamak icin daha kapsamlı ve*rilere gereksinim vardır Orneğin 23 kurluk tedaviden sonra tumor metasta*zında tam gerileme sağlanabilmesine karşın, ozellikle yaygın metastazları olan hastalarda kac kur ilac kullanılma*sı gerektiği tartışmalıdır Uzun sure kul*lanıldığında ilacların kalıcı zehir etkisi yarattığı da bir gercektir
Uygulamada uc kur ilac tedavisin*den sonra yanıt alınmazsa, aynı tedaviy*le iyileşme olanağı bulunmadığı sonu*cuna varılır Ayrıca başlangıcta sağla*nan gerileme etkisinin devamı icin teda*viyi surdurmek yararsızdır Gene de, ilac tedavisi sonrası uygulanan cerrahi girişimin tumor gelişimini durdurmadı*ğı gorulurse, en az iki kur ilac kullanıl*ması yararlıdır
• Komplikasyonların tedavisi – Testis tumorlerinde komplikasyonlarm tedavi*si cok guctur Gunumuzdeki tedavi ola*nakları erken tanıyla birlikte tehlikeli komplikasyonlann ortaya cıkmasını en*gelleyebilmektedir Ama bu ikincil has*talıkların ortaya cıkması, artık vucuttaki tumor oluşum surecinin son evreye yak*laştığım, daha Once kullanılan butun ilacların tedavi edici Ozelliklerini yitir*diğini gosterir
• Yan etkiler – Testis tumorlerinin te*davisinde cerrahi girişimlerin ve kulla*nılan ilacların ceşitli yan etkileri olabi*lir Bu yan etkiler hastaya ayrıntılı ola*rak anlatılmalıdır Ameliyatla karın zan arkasındaki lenf bezlerinin iki yanlı ola*rak butunuyle cıkarılması, olguların yaklaşık yuzde 80′inde sperma uretimi*nin durmasına,yani kısırlığa yol acar Bazı hastalarda normal boşalma, cerrahi girişimden yıllar sonra kendiliğinden, bazılarında da ancak cinsel birleşmeden 12 saat once uyarıcı ilac alınması saye*sinde gercekleşir Aynca tedaviye baş*lamadan once olguların yuzde 90′ında, ersuyu (semen) sıvısının cok az sperma icerdiği ya da hic icermediği unutulma*malıdır Teslislerin sperma uretimi bir*biri ardına alınan ilaclardan sonra daha da azalır Tedavide alkilleyici ilaclar kullanılmazsa, sperma azlığı ya da yok; luğu gecicidir İlac tedavisinin ardından ’ yapılan cerrahi girişimlerde kanama, enfeksiyon gibi etkiler ortaya cıkabilir Seminom dışı tumorlerde uygulanan ışın tedavisi gec yan etkilere, orneğin; bağdokusu artışına, ışınıma bağlı doku olumune, kısırlığa ve yeni bir tumorun ortaya cıkmasına neden olabilir
İlac tedavisinin yan etkileri, ozellik*le testis tumorlerinde kullanılan cisplatin ve bleomisinin sonradan ortaya cıkan zehirleyici etkilerine bağlıdır Ozellikle tedavi kurleri sırasında hasta*ya yeterince sıvı verilmemişse, cisplatin ilerleyici bobrek rahatsızlığına, daha seyrek olarak da işitme azlığına yol acar Vucutta biriken ilac dozu 10001200 mgm2lye ulaştığında bu ağır yan etkilerin ortaya cıkması hemen hemen kacınılmazdır Bu nedenle, 34 kurluk tedaviden sonra sık sık bobrek işlev testleri ve işitme kontrolleri yapıl*malıdır Aynı bicimde biriken toplam bleomisin dozu 200250 mgm2′yi aşar*sa, akciğer iltihabı ve akciğerde bağdo*ku artışı gorulur Yineleyen radyolojik kontrollerde bleomisine bağlı akciğer hasarı izlenmelidir Onceden bleomisinle tedavi edilen hastalarda, ameliyatın ardından akciğer komplikasyonu geliş*me olasılığı yuksektir
İlac tedavisinde kullanılan adriamisin adlı ilac da biriken toplam dozu 550600 mgm2lye eriştiğinde kardiyomiyopatiye (kalp kası hasarı) yol acabi*lir Olguların onemli bolumunde akut yan etkiler bulantı ve kusmadır Vinblastin verilmesinin ardından olguların yuzde 50 ’sinden fazlasında kas ağrıları ve bağırsakta kısmi felc ortaya cıkabilir Bu yan etkiler onemliyse de 46 gunde geriler Olguların buyuk coğunluğunda kemik iliğinin etkinliği azalır Bu da ol*guların yuzde 10′unda, akyuvar yapımı yetersizliğine bağlı olarak bağışıklığın zayıflamasına ve mikroorganizmaların butun vucuda yayılması sonucu yaygın enfeksiyonlara yol acar Sonuc olarak ilac tedavisi surerken 34 gunde bir kan sayımı yapılmalı ve hastanın ateşi yukseldiğinde hemen antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır Bazı olgularda iyileşmeyi sağlamak icin akyuvar nakli gibi daha yoğun bir tedavi gerekebilir Sey*rek gorulmekle birlikte kandaki trombositler azalırsa trombosit verilir Kansızlık ise daha seyrek gorulur
Hastalarda ilac tedavisine bağlı tam ya da kısmi sac dokulmesi cok sık orta*ya cıkar Ama bu hemen her zaman gecici bir yan etkidir
Alıntı: saglikim
imagestestistumorunedirtestistumorubelirtilerivetedavisi5aff29da87c4f
Testis Tumoru Nedir, Testis Tumoru Belirtileri ve Tedavisi
Testis (erbezi) dokulannın surekli coğalma etkinliği gostererek tumor gelişimine oldukca uygun bir ortam hazırlamasına karşın, testis tumorleri seyrek gorulur
Testis kanserinin cinsel yaşamın en etkin olduğu donemlerde ortaya cıkması, hastanın psikolojik durumuna dikkatle eğilmeyi gerektirir
Gorulme Sıklığı
Testis tumorleri erkeklerde gorulen tumorlerin yuzde 1′ini, idrar ve ureme yollan tumorlerinin yuzde 310′unu oluşturur Her yıl 100 bin kişiden 3′unde testis tumoru gorulur Bu oran 2040 yaş arasında 100 binde 6′ya cıkar Testis tumorleri 1834 yaşlarında kan kanseri (losemi), lenfom ve beyin tumorlerinden sonra kanserden olum nedeni olarak 4 sırada yer alır
Nedenleri
Testis dokusunda travma ve kriptorşidizm (testislerin doğuştan torbaya inmemiş olması) tumor oluşumunu kolaylaştıran etkenlerdir Karında bulunan testislerin altı yaşından once cerrahi girişimle yerine konması (orşidopeksi), sayesinde oluşabilecek kutle daha cabuk fark edilebilir Bazı uzmanlara gore ergenlikten sonra kriptorşidizmin en etkili tedavisi orşidopeksi değil, testisin cerrahi girişimle alınması, yani orşiektomidir Hastalığın kalıtsal olduğuna ilişkin kesin kanıt yoksa da, testis tumorlerine bazı ailelerde daha sık rastlandığı bilinmektedir Aynca deneysel olarak, kemirici hayvanlarda testis icine cinko ve kadmiyum gibi metal tuzlan verilince tumor oluştuğu gorulmuştur
Tumor Tipleri
Testis icindeki herhangi bir hucreden kaynaklanabilen tumorler, bu hucrelerin tipine gore yapısal ve işlevsel farklılık gosterir Olguların yuzde 98′e varan buyuk bolumunde tumorler doğrudan sperma uretmekten sorumlu dokudan kaynaklanır Bu tur tumorlerin en sık (yuzde 50′den fazla) goruleni, birincil sperma hucrelerinden (spermatosit) kaynaklanan seminomlardır Aynı dokudan kaynaklanan teratokarsinom, embriyonsu karsinom ve koryokarsinom ise daha az farklılaşmış hucrelerden cıkan kotu huylu tumorlerdir Testislerde Leydig ve Sertoli adlarıyla bilinen iki ayrı huc*re tipi vardır Cok daha az gorulen bu hucrelerin tumorleri sırasıyla leydigom ya da Leydig hucresi tumoru ve androb^ lastom adlarıyla tanınır
Belirtileri
En sık (olguların yuzde 7590′ında) rastlanan belirti, tek bir testisin, genellikle ağrısız bicimde buyumesidir Testis uzerinde tumsekleşme, olgulann yuzde 1535′inde kasığa yayılan bir ağ*rıya neden olur Muayene sırasında fark ‘ edilen teslisteki kutle farklı buyukluklerde olabilir Yeni gelişen ve ozellikle seminom tipinde olmayan tumorlerde seyrek olarak tumorun testis torbası (skrotum) derisine yapıştığı gorulur Olgulann yuzde 5357 ’sinde tumor sağ testistedir Genellikle hasta hekime gec gitmekte, ilk belirtilerin ortaya cıkmasından tanı konmasma değin gecen sure 6 ayı bulmaktadır Hasta bel ağrılarından yakınıyorsa, tumorun karın zarı (periton) arkası lenf duğumlerine sıcradığından kuşkulanmak gerekir İlerlemiş evrede, karam elle derinleme muayenesinde, sağn bolgesinde veya da omurganın dış bolgesinde kutle saptanabilir Bazı olgularda, buyumuş lenf duğumlerinin idrar yollanna baskı yapmasına bağlı olarak idrar akımı kesilebilir Koryokarsinom ya da androblastom tipi tu*morler soz konusu olduğunda memelerde buyume (jinekomasti) ve meme başlarında koyulaşma saptanır Bazı androblastomlar erkeklik ozelliklerinin be*lirginleşmesine yol acmakla birlikte testis tumorlerinin onemli bir bolumu hormonal acıdan etkin değildir Leydig hucrelerinden kaynaklanan tumorler erkeklik ozelliklerinin ergenlikten once ortaya cıkmasma neden olur
İncelemeler
Testiste ortaya cıkan her turlu kabarıklıkta once tumorden kuşkulanmak gerekir Boyle bir kutlenin niteliğini saptamak icin testisin icinden parca alınması (biyopsi) gerekir Biyopsi incelemesi ancak lezyonun tumor olup olmadığını anlamaya yarar Testis tumoru saptanın*ca hastanın durumu ve kesin tanı icin cok daha ayrmtılı incelemeler yapmak gerekir
Testis tumorlerinin tanısında, iki aşamada gercekleştirilen ayrıntılı radyolojik incelemelere başvurulur İlk aşamada orşiektomi girişiminden Once goğus filmi ve lenfografiden (kontrast madde verilerek lenf sistemi filminin cekilmesi) yararlanılır Orşiektomi son*rası incelemeler ise belaort bolgesinin, bel goğus bolgesine kadar olan bolumunun bilgisayarlı tomografisi, urografi ve alt anatoplardamarın filminin cekilmesini icerir Bu incelemelerin amacı, seminom dışı tumorlerde karın zarı arkasın*daki lenf duğumlerinde bulunabilecek ikincil tumor odaklarının (metastaz) saptanmasıdır Boyle bir durumla karşılaşılırsa yapılan İncelemeler bu odakla*rın cıkarılma yontemlerini belirlemeye, seminomlarda ışm tedavisi yapılacak bolgenin doğru bicimde saptanmasına ve ilac tedavisinden (kemoterapi) sonra gerileme olup olmadığının anlaşılması*na yardımcı olur Gerektiğinde karaciğer ve karın zarı arkasının incelenmesi icin ultrasonografiden yararlanılabilir Kuşkulu bir kutleye rastlanırsa bu goruntuleme yontemi*nin yardımıyla ince bir iğne kullanılarak biyopsi yapılabilir Bilgisayarlı tomografi hastalığın durumuna ilişkin cok yararlı bilgiler verir Bilgisayarlı tomogra*fi uygulamasının ilac tedavisinden once yapılması karın zarı arkasındaki değişikliklerin onceden bilinmesini ve ilaclara verilen yanıtın daha sağlıklı değerlendirilebilmesini sağlar
İskelet ve beyin sintigrafisi gibi incelemeler herhangi bir belirti beklenmeksizin yapılmalıdır Sindirim sistemi ve karaciğer filmlerine, kuşku verici belirtiler varsa başvurulur Yapılacak ince*leme belirtilere yol acan organlarla sınırlıdır İlk tedavinin ardından hastalı*ğın butunuyle gerilediği ve belirtilerin kaybolduğu durumlarda once 12 ay arayla, 2 ve 3 yıllarda 34 ay arayla goğus filmi cekilir Uc ayda bir bilgisayarlı tomografi incelemesi onerilir Ayrıca lenfografi yapılabilir
Son yıllarda laboratuvar incelemele*rine ağırlık verilmektedir Ozellikle belirtec denen bazı biyolojik maddelerin tumor tanısında taşıdıklan onem daha iyi anlaşılmışın Bunlar dolutte plazma proteinlerinin buyuk bolumunu oluşturan alfafetoprotein (AFP) ve eteneden (plasenta) salgılanan koriyon gonadotropininin beta parcasıdır (BHCG) Radyoimmunolojik yontemlerle yapılan olcumlerde, seminom dışında testis tu*moru olan hastaların yuzde 6570′inde AFP, yuzde 5560′ında BHCG değerle*ri yuksek bulunmuş, her iki belirtecin bir arada olculmesiyle bu oran yuzde 8587′ye kadar yukselmiştir
Bu belirteclerin testlerde olumlu (pozitif) sonuc vermesi, klinik ya da yapısal olarak ortaya konamasa bile, tu*morun varlığını ve etkin halde olduğunu gostermeye yeterlidir Her iki belir*tecin duzeyleri mutlaka eşzamanlı olarak olculmelidir Seminom dışı tumorlu hastaların yaklaşık yuzde 40′ında bu iki belirtecten yalnızca birinin duzeyi yuksektir Aynca hastalığın gidişi sırasında iki belirtecin duzeyi paralellik goster*mez Cerrahı girişim, ışm ve ilac tedavisinin ardından belirteclerin kanda yeterince azalmaması, tumorun gizli artıklarının bulunduğunu duşundurmelidir Belirtec duzeylerinde ani yukselmeler ise hastalığın yinelemekte olduğunun bir gostergesidir Ama bu durumdan emin olmak icin başka incelemeler de gereklidir Genel olarak belirteclerin duzeyin*deki değişiklikler, hastalığın yinelediği*ni ya da gerilediğini birkac ay oncesin*den gosterdiği icin AFP ve BHCG ’nin duzenli olarak saptanması tedavide bu*yuk onem taşır İlk klinik muayenede ve tedavi amacıyla yapılan her turlu giri*şimden sonra Olcum yapılmalıdır
Hastalığı tam anlamıyla gerileyen, tedaviden onceki belirtec duzeyleri yuk*sek olan ya da teslisleri cıkanlmadan onceki belirtec duzeyleri bilinmeyen hastalarda, incelemeler belirli bir duzen icinde surdurulur İlk yılda her ay, 2 ve 3 yıllarda 4 ayda bir, 5 ve 6 yıllarda 6 ayda bir yapılacak incelemeler hastalı*ğın gidişinin iyi bir bicimde izlenebil*mesini sağlar Aynca klinik ve radyolo*jik nicelemeler sırasında doğacak her yineleme kuşkusu karşısında belirtec duzeylerine bakılmalıdır
Belirtec olarak kullanılabilecek obur rnaddelerden laktikdehidrogenaz ozelJe seminomlar ya da seminom dışı buyuk kutleler olduğunda yararlıdır Karsinoembriyonal antijen ise duzbağır (rektum) ve kalınbağırsak kanserle*rde daha onemlidir Testis tumoru olan hastaların ersuyunda (semen) canlı sperma sayısının ızalmasına sık rastlanır Ayrıca ilac te*davisi de ureme hucrelerine zarar verebilir DNA yapısına girerek tumorlu hucrenin, aşırı coğalma eğilimini ketleyen alkilleyici ilaclar kullanılmıyorsa, bu tur etki gecicidir
Ayırıcı Tanı
Testis tumorlerini, verem (tuberkuloz), genellikle testisin darbe gormesine bağlı olarak gelişen kan oturması (hematom), restis iltihabı (orşit) ve seyrek olarak başka bir organdan sıcrayarak testiste ortaya cıkan ikincil tumorlerden ayırt et*mek gerekir Verem testisin ustunde, bu organa yapışık duran ve sperma hucrele*rine depo işlevi goren epididimde ortaya cıkar Veremin ozgun lezyonu olan tuberkul kutleleri, tespih tanesi gibi yu*varlaktır, bazen de testis dokusunda ki*reclenme gorulur Verem tanısı icin da*ha ayrıntılı bir inceleme icin radyografi*den yararlanılır Testise bir darbe geldiğinin bilinme*si hemen her zaman testis dokusunda hematom oluşumunu duşundurmekle birlikte, pıhtının testis dokusunda yaratnğı kalıcı şişliğin ve onarım surecinde ortaya cıkan lifsi dokunun ayırıcı tanısı guctur Basit bir testis iltihabı, akut ilti*hap belirtilerinin varlığından dolayı ko*laylıkla ayırt edilebilir Ceşitli irilikte nodullerin oluştuğu granulomatoz ilti*hap ise seyrek gorulur ve yanlışlıkla tu*mor tanısı konmasına yol acabilir Ama ayırt edici tanı mikroskopik incelemeyle kesinlik kazanır
Hastalığın Gidişi ve Komplikasyonlar
Tumor once butun testise yayılır Bolge*sel lenf duğumlerine sıcrama (metastaz) oldukca sık gorulur Seminomlulann yuzde 50 ’sinden fazlasmda, seminom dışı tumorlerin yuzde 7580′inde, klinik tanı sırasında bu metastazlara rastlan*maktadır Tanı gecikirse buyuyen lenf duğumlerinin dokulara basınc yapma*sından kaynaklanan belirtiler ortaya cı*kar Kasık lenf duğumlerine metastaz yalnızca butun testis torbasına yayılan tumorlerde ya da kasık kanalından tor*baya inmeyen testisten cıkan tumorler*de gorulur Testis tumorlerinin yayılımı testis torbası icinde yer alan spermatik kordon toplardamarları aracılığıyla, tu*mor sağ testisteyse alt anatoplardamara, sol testisteyse sol bobrek toplardamarı*na doğru olur Koryokarsinomlar ozel*likle lenf duğumlerine yayılmadan doğ*rudan toplardamar yolunu kullanır Ak*ciğerler lenf duğumu dışındaki metas*tazların en sık gorulduğu organlardır Metastazlar en cok yuvarlak bicimli, cok sayıda ve farklı buyukluktedir Da*ha ileri evrelerde akciğer zarında (plevra) sıvı toplanır, karaciğer, kemik ve be*yin metastazları gorulur
En sık gorulen komplikasyonlar aşağıda sıralanmıştır:
• Baskı ve tıkanmaya bağlı belirtiler – Karın zarı arkasındaki buyuk lenf du*ğumlerinin idrar yollarına, alt anatoplar*damara ve omurganın yanlarında bulu*nan sinirlere baskı yapmasından kay*naklanır İlerlemiş olgularda mideye ya*yılma olabilir
• Solunum yetmezliği – Akciğer dokusundaki metastazların yaygınlığına ya da akciğer zan katmanları arasındaki sıvı*ya bağlı olarak akut ya da kronik solu*num yetmezliği ortaya cıkabilir
• Beyin metastazları – Tek bir odakta ya da olguların yuzde 15′inde goruldu*ğu gibi cok sayıda olabilir
Tedavi
Geliştirilen tedavi girişimleri sayesinde embriyonsu yapıda testis tumorlerinin her tipinde ve evresinde iyileşme sağla*nabileceği gosterilmiştir Tedavide bu ilerleme, seminomlarda yuksek enerjili yaygın ışın tedavisi aracılığıyla, seminom dışı tumorlerde ise birden cok ilac kullanımına dayalı kemoterapiyle sağ*lanmıştır Gunumuzdeki tedavi sorunla*rı ozellikle seminom dışı tumorlerde or*taya cıkar Bu sorun, secilen ilk ilaclar*dan sonra tedavinin hangi ilaclarla sur*duruleceği noktasında yoğunlaşır İler*lemiş evrelerde bulunan ya da yalnızca cerrahi tedavi uygulanıp sonradan yine*lemiş olgularda, bir engel yoksa cerrahi girişimle birlikte cok ilaca dayalı kemoterapi uygulanabilir Ayrıca yeni ilaclar ve ilac tedavisinde kullanılabilecek maddeler uzerinde calışmalar yapılmak*tadır Bunların ozellikle metastazı olan hastaların iyileşmesine onemli olcude katkıda bulunacağı sanılmaktadır
• Cerrahi tedavi – Testis tumorlerinde uygulanacak orşiektomi her durumda butun testis ve cevre dokusunun alınma*sıyla gercekleştirilir Koktenci olmayan ve yanlış uygulanan cerrahi girişimler sonucu tumorun hem testis torbalarının bulunduğu bolgede, hem de kasık lenf duğumlerinde yineleme olasılığı olduk*ca yuksektir Bu ikinci olasılık, daha once yapılan bir cerrahi girişim nede*niyle lenf akışı bozulmuş hastalarda (or*neğin cocuklukta kriptorşİdizm ya da skrotum fıtığı nedeniyle ameliyat edil*miş olanlarda) yuksektir
Karın zarı arkası lenf duğumleri ise seminom dışı embriyonsu hucre tumor*lerinde ya da saf Ttoryokorsinomlarda alınmalıdır Bazı klinik calışmalar, ka*rın zan arkasındaki lenf duğumlerinin onemli olcude etkilendiği seminom ol*gularında da lenf duğumlerinin alınma*sında yarar olduğunu gostermiştir Gercekten de bu tip tumorler, genellikle ti ’, pik seminomlara gore ışın tedavisine ’ daha az yanıt verir Bu girişim, tumor ti*pinin kesin olarak anlaşılmasından son*ra uygulanmalıdır Bazen hastanın durumu ancak karnı acılarak incelendiğinde anlaşılabilmektedir Uygulanan teknik ne olursa olsun, buyuk damarlar boyunca uzanan butun lenf dokusu ve cevresindeki bağdoku cı*karılmalıdır Kasık lenf duğumleri yal*nızca bu bolgede klinik ya da radyolojik olarak metastazdan kuşkulanıldığı du*rumda cıkardır Lenf duğumlerinin tam olarak cıkanldığmdan emin olmak icin gozle gorulur butun lenf duğumlerinin cıkarılması ya da lenfografi inceleme*sinde buyumuş lenf duğumlerinin cıka*rıldığının gorulmesi gerekir Cerrah ke*serek aldığı bolgenin sınırlarında gozle gorulur tumor artıklarının bulunmama*sına bakarak tumorun butunuyle cıkarıl*dığına karar verir Bu bolumler metal mandallarla işaretlenir
Beş yılldc sağ kalma suresi, seminom dışı tumorlerde karın zan arkası lenf duğumlerinin etkilenip etkilenme*diğine bağlıdır Tumorun butunuyle cı*karılıp cıkarılmaması da sağ kalma sure*sini etkiler
• Işın tedavisi (radyoterapi) – Seminomlu hastalarda secilecek tedavi aşağı*daki gibi duzenlenebilir:
a) Işın ve İlac tedavisinin birlikte uy*gulandığı hastalarda kemik iliğinin za*rar gorme olasılığı yuksektir, Bu neden*le ışın verme olanağı yoksa lenf duğum*lerini cıkarma yoluna gidilmelidir
b) ilerlemiş evredeki butun olgular*da “kısmi gerileme durumunda, tedavi*nin bitiminden 8 hafta sonra, ozellikle de ilk tanı anaplastik seminom ise cerra*hi tedavi duşunulmelidir Hastalık yine*lerse daha sonra ilac tedavisi uygulanır
Koryokarsinom bir yana bırakılırsa, seminom dışı tumorlerde ışın tedavisi, diyafram altındaki başlıca lenf duğum*lerinin alınmasından sonra uygulanır Ozellikle mikrometastazlar, yani lenfog*rafi ile gosterilemeyen ikincil tumor odaklan uzerinde etkili olan bu tedavide beş yıl sureyle sağ kalma, lenf duğumle*rinin cıkarılması sonrası elde edilen oranlara (yaklaşık yuzde 90) yakındır
Lenf duğumunun cerrahi girişimle cıkarılması (lenfadenektomi) ile ışın te*davisi arasındaki secim, bolgesel, sınırlı tumorlerde uzmanların goruşune bağlı*dır Gunumuzde onkologlar (kanser uz*manları) lenfadenektomiyi yeğlemekte*dirler Boylece hastalığın gercek evresi saptanıp daha sonraki tedavi planlanabi*lir Buna karşılık, ameliyatla ulaşılama*yan bolgelerdeki odakların temizlenme*sinde ışın tedavisi yararlıdır
Başka tumorlerde olduğu gibi ışın tedavisi mediyastin (akciğerler arasın*daki bolge), karaciğer ya da bobrek uze*rindeki baskıyı ve bu baskının yol actığı ağrıyı azaltmak ya da beyin metastazla*rını kucultmek icin uygulanabilir Genel olarak ışın tedavisi, seminomlarda se*minom dışı tumorlere oranla daha etki*lidir Kutle buyudukce ışın tedavisinin etkisi azalır
• İlac tedavisi (kemoterapi) – Tumor tedavisinde yeni ilacların ve tedavi yol*larının kullanılması, İlerlemiş evredeki butun testis tumorlerinin gelişmesini sı*nırlama olanağı sağlamıştır
Gunumuzde kullanılan ilaclar, has*taların buyuk bolumunde iyileşme sağ*lamaktadır Gunumuzde butun testis tu*morlerinin tedavisinde tumore karşı et*kili olan değişik ilaclar bir arada kulla*nılmaktadır
Ama bu ilacların etkisini kesin bi*cimde saptamak icin daha kapsamlı ve*rilere gereksinim vardır Orneğin 23 kurluk tedaviden sonra tumor metasta*zında tam gerileme sağlanabilmesine karşın, ozellikle yaygın metastazları olan hastalarda kac kur ilac kullanılma*sı gerektiği tartışmalıdır Uzun sure kul*lanıldığında ilacların kalıcı zehir etkisi yarattığı da bir gercektir
Uygulamada uc kur ilac tedavisin*den sonra yanıt alınmazsa, aynı tedaviy*le iyileşme olanağı bulunmadığı sonu*cuna varılır Ayrıca başlangıcta sağla*nan gerileme etkisinin devamı icin teda*viyi surdurmek yararsızdır Gene de, ilac tedavisi sonrası uygulanan cerrahi girişimin tumor gelişimini durdurmadı*ğı gorulurse, en az iki kur ilac kullanıl*ması yararlıdır
• Komplikasyonların tedavisi – Testis tumorlerinde komplikasyonlarm tedavi*si cok guctur Gunumuzdeki tedavi ola*nakları erken tanıyla birlikte tehlikeli komplikasyonlann ortaya cıkmasını en*gelleyebilmektedir Ama bu ikincil has*talıkların ortaya cıkması, artık vucuttaki tumor oluşum surecinin son evreye yak*laştığım, daha Once kullanılan butun ilacların tedavi edici Ozelliklerini yitir*diğini gosterir
• Yan etkiler – Testis tumorlerinin te*davisinde cerrahi girişimlerin ve kulla*nılan ilacların ceşitli yan etkileri olabi*lir Bu yan etkiler hastaya ayrıntılı ola*rak anlatılmalıdır Ameliyatla karın zan arkasındaki lenf bezlerinin iki yanlı ola*rak butunuyle cıkarılması, olguların yaklaşık yuzde 80′inde sperma uretimi*nin durmasına,yani kısırlığa yol acar Bazı hastalarda normal boşalma, cerrahi girişimden yıllar sonra kendiliğinden, bazılarında da ancak cinsel birleşmeden 12 saat once uyarıcı ilac alınması saye*sinde gercekleşir Aynca tedaviye baş*lamadan once olguların yuzde 90′ında, ersuyu (semen) sıvısının cok az sperma icerdiği ya da hic icermediği unutulma*malıdır Teslislerin sperma uretimi bir*biri ardına alınan ilaclardan sonra daha da azalır Tedavide alkilleyici ilaclar kullanılmazsa, sperma azlığı ya da yok; luğu gecicidir İlac tedavisinin ardından ’ yapılan cerrahi girişimlerde kanama, enfeksiyon gibi etkiler ortaya cıkabilir Seminom dışı tumorlerde uygulanan ışın tedavisi gec yan etkilere, orneğin; bağdokusu artışına, ışınıma bağlı doku olumune, kısırlığa ve yeni bir tumorun ortaya cıkmasına neden olabilir
İlac tedavisinin yan etkileri, ozellik*le testis tumorlerinde kullanılan cisplatin ve bleomisinin sonradan ortaya cıkan zehirleyici etkilerine bağlıdır Ozellikle tedavi kurleri sırasında hasta*ya yeterince sıvı verilmemişse, cisplatin ilerleyici bobrek rahatsızlığına, daha seyrek olarak da işitme azlığına yol acar Vucutta biriken ilac dozu 10001200 mgm2lye ulaştığında bu ağır yan etkilerin ortaya cıkması hemen hemen kacınılmazdır Bu nedenle, 34 kurluk tedaviden sonra sık sık bobrek işlev testleri ve işitme kontrolleri yapıl*malıdır Aynı bicimde biriken toplam bleomisin dozu 200250 mgm2′yi aşar*sa, akciğer iltihabı ve akciğerde bağdo*ku artışı gorulur Yineleyen radyolojik kontrollerde bleomisine bağlı akciğer hasarı izlenmelidir Onceden bleomisinle tedavi edilen hastalarda, ameliyatın ardından akciğer komplikasyonu geliş*me olasılığı yuksektir
İlac tedavisinde kullanılan adriamisin adlı ilac da biriken toplam dozu 550600 mgm2lye eriştiğinde kardiyomiyopatiye (kalp kası hasarı) yol acabi*lir Olguların onemli bolumunde akut yan etkiler bulantı ve kusmadır Vinblastin verilmesinin ardından olguların yuzde 50 ’sinden fazlasında kas ağrıları ve bağırsakta kısmi felc ortaya cıkabilir Bu yan etkiler onemliyse de 46 gunde geriler Olguların buyuk coğunluğunda kemik iliğinin etkinliği azalır Bu da ol*guların yuzde 10′unda, akyuvar yapımı yetersizliğine bağlı olarak bağışıklığın zayıflamasına ve mikroorganizmaların butun vucuda yayılması sonucu yaygın enfeksiyonlara yol acar Sonuc olarak ilac tedavisi surerken 34 gunde bir kan sayımı yapılmalı ve hastanın ateşi yukseldiğinde hemen antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır Bazı olgularda iyileşmeyi sağlamak icin akyuvar nakli gibi daha yoğun bir tedavi gerekebilir Sey*rek gorulmekle birlikte kandaki trombositler azalırsa trombosit verilir Kansızlık ise daha seyrek gorulur
Hastalarda ilac tedavisine bağlı tam ya da kısmi sac dokulmesi cok sık orta*ya cıkar Ama bu hemen her zaman gecici bir yan etkidir
Alıntı: saglikim