Kripto para madenciliği işlemci, ekran kartı ve bazı bilgisayar teçhizatları (ASIC) kullanılarak yapılmaktadır. İngilizce “mining”, Türkçe “madencilik” kelimeleri ağın hesaplama yükünü üstlenen donanım sahiplerini ifade etmek için kullanılmaktadır. Madenciler Blockchain’lere kriptografi için ihtiyaç duyulan hesaplama gücünü sağlar. Ağlar, her biri kendi tasarımına uygun olacak şekilde katılımcıları belirlenen miktarlarla ödüllendirilir. Örneğin Bitcoin veya Ethereum madenciliği, ülkelerle yarışan elektrik tüketiminin yanında dev yatırımların yapıldığı bir sektöre dönüşmüştür. 10 yılı aşkın süredir Blockchain’leri ayaktadır ve ekonomisi sayesinde devamlılığını sağlar. Yazının devamında, Türkiye’de madencilik yapmayı kanun çerçevesinde inceleyeceğiz. Avukat Enes Malik Saran bizlere eşlik ediyor.
Kripto para madenciliği ve merkezi otoriteler
Kripto paraların en başarı örneği Bitcoin, 2009 çıkışlıdır ve 10 yılı aşkın süredir ayaktadır. Tarihinde hiçbir zaman çökmemiştir ve girişimlere karşı dayanıklı olduğunu kanıtlamıştır. Güvenliğini ve işlemlerini bir merkez olmadan “idare” eder. Merkezi otoritelerle kaynaşma süreci devam etmektedir. El Salvador Bitcoin’i resmi para birimi olarak kabul eden ilk ülkedir. Çin ise kripto paralara taraf alan ülkeler arasındadır. Madenciliğini yasaklamasının yanında, ülkenin Merkez Bankası işlemleri yasa dışı kabul edeceğini ilan etmiştir. Madencilik faaliyetleri ülkede sonlandırılmıştır. Küresel gelişmelerden sonra ülkemizdeki durumla devam edelim…
Avukat Enes Malik Saran, insanların kripto paralardan büyük kazanç elde etme çabasında bulunduklarını, ancak işin hukuki tarafında tereddüde kaldıklarını ve “net bir şey söylemenin mümkün olmadığını” düşünüyor. Kripto para birimleri hakkında küresel regülasyonların, Blockchain teknolojisini oldukça geriden takip ettiğini belirten Saran, bu konu hakkında şunları düşünüyor:
Bu durum, kripto para üretmek suç mu? Gibi sorularla gündemimizi meşgul ediyor. Kripto para üretimi denilen şey aslında yukarıda saydığımız bilgisayar bileşenlerinin, Blockchain sisteminin hizmetine sunulması ve sistemin güvenilirliğinin ve çalışırlığının devamını sağlamak, karşılığında ise kazanç elde etmek ibarettir. Dünyanın birçok noktasında devasa tesislerde gerçekleştirilen kripto para üretimi yine yüz binlerce insan tarafından evlerde de gerçekleştiriliyor.
Kararlar farklılık gösteriyor!
İşin küresel boyutunda durum oldukça karışık. Yukarı değindiğimiz üzere ülkeler birbirinden bağımsız kararlar alabiliyor. Enes Malik Saran’a göre ülkemiz açısından konuşulacak olursa, mevzuatta, kripto paraların madenciliğini yasaklayan açık bir hüküm Türk Ceza Kanununda bulunmuyor. Saran hukuki çerçeve için şunları söylüyor:
Tüm bunlara rağmen kripto para üretimi yapılan yerlere çeşitli baskınlar yapıldığına dair haberleri okumaktayız. Bundan dolayı insanların kafalarında ciddi soru işaretleri var. Türk Ceza Kanunu açısından değerlendirecek olursak, Türk Ceza Kanunu madde 2’ye göre kanunda açıkça suç sayılmayan bir eylem için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulamaz. Yalnızca kripto para ekosisteminin kullanımına hasredilmesi, söz konusu bilgisayar bileşenlerini ‘suça konu eşya’ yapılan işlemi ise “suç” kılmaz.
Kripto paraların üretimi ve donanımlarına sahip olmanın suç oluşturmadığını söyleyen Saran, elde edilen kazançlar ve vergi boyutu için şunları düşünüyor:
Salt kripto para üretim faaliyeti yönüyle değerlendirecek olursak vatandaş için hukuki sorumluluk doğuracak tek hususun vergi yükümlülüğü olacağı kanaatindeyim.
Enes Malik Saran, vergilerin kanunla ilgili düzenlenebilirliği konusunda tartışmaya açık olduğunu söylüyor:
Vergi hukuku açısından yorumlamak gerekirse süreklilik arz eden kripto para madenciliğinin KDV ve Kurumlar Vergisinin tahakkuku söz konusu olabilecektir. Bu arada dikkat edilmesi gereken bir nokta, vergi açısından, kripto varlıkların hukuki statüsü belirlendikten ve ilgili kanunlarda gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra geçmişe yönelik 5 yıl süre ile vergilendirme yapılabilmesidir.