bilgiliadam
Yeni Üye
Yeni Cami Kulliyesi hakkında bilgi
Bir Valide Sultan Eseri: Yeni Cami Kulliyesi
Son yıllarda televizyon ve sinema sektorunde Osmanlı tarihi ve bilhassa harem hayatı onemli bir yer tutmaya başlamıştır Bu durum, ilk başta muspet bir tablo gibi gorunse de, ne acıdır ki, sahasında uzman isimlerin danışmanlık yaptıkları projelerde bile tarih şuuru ile telif edilemeyecek hatalara ve incitici sahnelere rastlanılmaktadır Osmanlı harem hayatının hayali kurgulara, diyaloglara alet edilmesi, valide sultanların ve padişah eşlerinin hayatlarını dunya zevklerine ve iktidar hırsına adamış insanlar gibi gosterilmesi, tarihi gerceklerle bağdaşmadığı gibi, gecmişimizi hayırla yad etme ve vefalı olma anlayışımıza da butunuyle terstir Elbette onların hepsini aynı kategori ve kıvamda değerlendirmek mumkun değildir Birer beşer olarak zaaflarına esir duşenler olmuştur Fakat ekseriyet itibariyle dunyaahiretdengesini kurmayı başarmış; vatanın bekası ve milletin saadeti icin dua etmişlerdir Hanedan mensupları arasında kendini hayır ve hasenata adamış, maddi imkanlarını bu yolda sarf etmiş pek cok kadın vardır Bunlardan biri de, İstanbul'da Tarihi Yarımada'nın en gozde eserlerinden olan Yeni Cami Kulliyesinin tamamlanmasına vesile olan Hatice Turhan Sultan'dır
Valide Sultan Camii
imagesyenicamikulliyesihakkindabilgi5b0f56c181011
Eminonu Meydanı ile ozdeşleşen ve abidevi buyukluluğu ile dikkat ceken Yeni Cami, İstanbul'da Osmanlı ailesi tarafından yaptırılan buyuk camilerin son misalidir Tarih boyunca şehrin nufus potansiyeli yoğun bir bolgesinde, deniz kıyısına yapılan caminin temeli 1597'de atılmış; ancak ceşitli sebeplerle inşaata ara verildiğinden, cami 66 yılda tamamlanabilmiştir Devletin fetih siyasetinin ve ordunun aksiyon ruhunun gevşemeye başladığı, siyasi ve iktisadi sıkıntıların derinleştiği ve idarecilerin sık sık değiştiği bir donemde, bu buyuklukte bir eserin inşası kolay olmamıştır Osmanlı tarihinde en uzun surede yapılan cami olma ozelliğine sahip eserin yapımında uc ayrı mimar calışmıştır Kulliyenin bulunduğu geniş sahada, o tarihlerde Bizans devrinden kalan bir Yahudi mahallesinin olduğu, surlarla cevrili evlerinde kapalı hayat yaşayan bu insanların, kamulaştırma sonrasında Halic kıyısındaki Haskoy'e nakledildikleri bilinmektedir
Buraya cami yaptırmayı duşunen ilk kişi, Kanuni Sultan Suleyman'ın torunu Sultan 3 Murad'ın eşi ve Sultan 3 Mehmed'in annesi Venedik asıllı Safiye Sultan'dır Bu acıdan cami, Valide Sultan Camiiadıyla da anılmıştır Hakkında gerceğe aykırı pek cok şey yazılıp cizilen Safiye Sultan, kendi adına cami yaptırmak icin saray baş mimarı Mimar Davut Ağa'yı vazifelendirmiştir Mimar Sinan'ın talebesi olan bu zat, oncelikle İstanbul'da deniz kıyısında yapılacak ilk buyuk caminin yerini belirleyip planını cizmiştir 1597 Ağustos'unda ileri gelen zevatın iştirak ettiği bir merasimle caminin temeli atılmış; ancak cok gecmeden inşaat sahasında buyuk bir problem cıkmıştır Kazılan yerlerden surekli su cıkınca, tulumba ve değirmenler suyun tahliyesini sağlamakta yetersiz kalmıştır Buna rağmen Mimar Davud Ağa kararlı durmuş ve temelden cıkan suyun kurutulmasını başararak inşaata hız vermiştir Caminin temellerine Mimar Sinan'ın Buyuk Cekmece Koprusu'nde denediği gibi, birbirine kurşun kuşaklarla bağlı buyuk kazıklar cakılmıştır İnşaatta kullanmak icin Rodos'tan taş getirilmiş ve kısa surede yapının temel dolgusu tamamlanmıştır Cami, avlu pencerelerinin hizasına, minareler de birinci şerefeye cıktığı sırada İstanbul'da cıkan veba salgınında Davut Ağa vefat etmiştir Bu olum sonrasında inşaatı Dalkılıc Ahmet Cavuş devam ettirmiş; ancak bu defa da siyasi hayatta yaşanan gelişmeler ve iktisadi sıkıntılar yuzunden inşaat tamamlanamamıştır Sultan 3 Mehmed 1603'te vefat edince, hanedan geleneklerine gore annesi Safiye Sultan, Beyazıt'taki Eski Saray'a gonderilmiş ve orada olmuştur Boylece inşaat yaklaşık 57 yıl kaderine terk edilmiştir Bu sure icinde yapı, tahribata uğramış; İstanbul halkı da bir turlu tamamlanamayan ve kendi haline terk edilen bu camiye, Zulmiye Camiiismini vermiştir
İnşaatın bitirilmesine bir başka valide sultan vesile olmuştur İstanbul'da buyuk zayiata yol acan bir yangın sonrasında şehri gezen Sultan 4 Mehmed'in annesi Hatice Turhan Sultan, caminin halini gorunce harekete gecmiş; devrin meşhur sadrazamı Koprulu Mehmed Paşa'nın desteğiyle inşaat tekrar başlamıştır Mimarbaşı Mustafa Ağa, eserin ilk mimarı Davut Ağa'nın planına gore inşaatı uc yılda tamamlamış ve Yeni Cami, Hatice Turhan Sultan'ın riyasetinde 8 Şubat 1663'te yapılan bir merasim sonrasında ibadete acılmıştır Aradan gecen zamana ve yaşanan buyuk İstanbul depremlerine rağmen, deniz kıyısında yumuşak bir zemin uzerindeki yukseltide inşa edilen Yeni Cami, halen butun guzelliğiyle varlığını korumaktadır Şuphesiz bunda eserin inşasında emeği gecen mimarların ve ustaların hayalin cok otesine taşan mesleki kabiliyetlerinin buyuk payı vardır Dikkat cekici bir diğer husus da, Osmanlı Devleti'nin eski gucunu yitirdiği ve iktisadi sıkıntıların baş gosterdiği bir devirde, klasik mimarimizin guzel bir orneği olan boyle bir mabedin yapılabilmiş olmasıdır
Mimar Sinan ve Sedefkar Mehmed Ağa ekolunden izler taşıyan Yeni Cami'nin ic ve dış yapıları arasında ahenkli bir uyum vardır Suslemelerindeki incelik ve caminin ışık duzeni kendine has ozellikler arz etmektedir İc mekanı susleyen mavi ve yeşil ciniler, donemin en guzel İznik cinileridir Caminin kıble istikametinin sol tarafında yer alan ve kapalı bir rampa ile cıkılan hunkar mahfilinin duvarlarındaki cini ornekleri, bunların en mukemmelleridir Osmanlı selatin camilerinin karakteristik hususiyetlerinden biri de, cami ana mekanının bir koşesinde yer alan hunkar mahfilleridir Yeni Cami'ye bitişik bir kemer uzerinde inşa edilen ve 17 asır Turk mimarlığının en guzel orneklerinden olan Hunkar Kasrı, Halic kıyılarındaki bu narin yapıya eşsiz bir değer katmaktadır Kasrın yapıldığı yıllarda Valide Sultan, sonraki devirlerde ise padişahlar, namazdan veya dini merasimlerden evvel burada bir sure dinlenmişlerdir
Caminin ana kubbesi beyaz bir zemin uzerinde yukselen dort fil ayağına oturtulmuştur 24 pencereli ana kubbesinin yuksekliği yerden kilit taşına kadar 36 metredir; capı ise 17,5 metredir Ana kubbenin capı, diğer sultan camilerine nazaran daha kucuktur; kubbeyi dort yandan butunleyen yarım kubbeler vardır Caminin ince bir sanat eseri olan minberi, beyaz mermer oyularak yapılmıştır Pencerelerin uzerinde, Mustafa Celebi tarafından yazılan sUreler ve ayeti kerimeler yer almaktadır Sedef kakmalı kapakların işciliği mukemmel bir sanat urunudur 24 revaklı kare avluda Turk sanatının en değerli mucevherlerinden sayılan sekizgen bir şadırvan ve ucer şerefeli dort minare bulunmaktadır İlk yapıldığı yıllarda Yeni Cami'nin geniş bir dış avlusunun olduğu bilinmektedir Fakat cami icinde huzuru, sessizliği sağlamak ve yapıyı dış etkenlerden korumak maksadıyla yapılan dış avlu duvarı, kulliyenin diğer bazı birimleri gibi gunumuze ulaşmamıştır
Mısır Carşısı
Osmanlılar zamanından kalan camilerin hemen hepsinde olduğu gibi, Yeni Cami'nin cevresine de ceşitli hayır eserleriinşa edilmiştir Sebil, muvakkithane, darulkurra ve Mısır Carşısı, cami ile birlikte Hatice Turhan Sultan tarafından yaptırılmıştır Esasen kulliyenin en onemli binalarından olan bu carşının yapılış gayesi, kulliyeye bir gelir kaynağı sağlamaktır
Yeni Cami'nin batı tarafında, Cicek Pazarı'nın yanında yer alan ve icinde yuz dukkan bulunan Mısır Carşısı, şehrin en eski kapalı carşılarındandır 'L' şeklindeki carşı, cami inşaatı bittikten bir yıl sonra 1664'te tamamlanmıştır Carşının mimarı yine Mustafa Ağa'dır İstanbul'un en renkli ve hareketli mekanlarından olan carşıdaki dukkanların uzeri kubbelidir Carşının iki ucunun kesiştiği yerde yani Dua Meydanında, vaktiyle her sabah dua ederek esnafa hayırlı işler dileyen lonca vaizinin ahşap kursusu bulunmaktadır Gecmişte Uzakdoğu ulkelerinden gelen baharat, Mısır uzerinden İstanbul'a getirildiği ve burada halka satıldığı icin, carşı bu adla anılmıştır Gunumuzde de aktarlarıyla meşhur olan carşıda tabii ilacların, baharatların ve eski geleneği yansıtan urunlerin yanı sıra, şarkuteri urunleri ve gıda maddeleri satılmaktadır
İstanbul'un en buyuk turbesi: Hatice Turhan Sultan
Yeni Cami Kulliyesi'nin bazı bolumleri zaman icinde yıkılmış olmakla birlikte, Hunkar Kasrı, kemerli gecit, ceşmeler, muvakkithane, Mısır Carşısı ve Hatice Turhan Sultan Turbesi ana binayı butunlemeye devam etmektedir Hatice Turhan Sultan'ın haricinde 4 Mehmed, 2 Mustafa, 2 Ahmed, 1 Mahmud, 3 Osman, 5 Murad ve pek cok hanedan uyesinin gomulu olduğu turbe, caminin guneyinde ve Sirkeci'ye giden yol uzerinde şirin bir parkın yanındadır İstanbul'un en buyuk turbesi olan kare mekanlı bu yapı, oldukca buyuk kubbesi ve girişindeki verandası ile orta boyda bir cami gorunumundedir
Topkapı Sarayı'ndaki harem dairesinde Turkİslam ahlakı uzerine yetiştirildikten sonra Sultan İbrahim ile evlendirilen ve Osmanlı Devleti'ni 39 yıl idare eden Sultan 4 Mehmed'in annesi olan Hatice Turhan Sultan, banisi olduğu bu eserlerin golgesinde yatmaktadır Hatice Turhan Sultan'ın oğlu 4 Mehmed yedi yaşında tahta cıkınca, Turhan Sultan ile Kosem Sultan arasında Naibelik mucadelesi başlamıştır 1651'de Kosem Sultan olunce, Hatice Turhan Sultan 34 yıl Valide Sultanlıkmakamında kalmış; 1656'da devletin idaresini Koprululer'e devredinceye kadar, adeta bir padişah gibi hareket etmiş, oğluna destek olmuş; iyi kalbli ve devletin selametini duşunen bir hanımefendi olarak tarihte yerini almıştır Sınırsız bir iktidar hırsı taşımayan Hatice Turhan Sultan, basiret sahibi insanların tavsiyelerine uyarak bir kenara cekildikten sonra butun vaktini ibadet, dua ve hayra tahsis etmiş; Yeni Cami Kulliyesi de işte o yıllarda tamamlanmıştır
Bir Valide Sultan Eseri: Yeni Cami Kulliyesi
Son yıllarda televizyon ve sinema sektorunde Osmanlı tarihi ve bilhassa harem hayatı onemli bir yer tutmaya başlamıştır Bu durum, ilk başta muspet bir tablo gibi gorunse de, ne acıdır ki, sahasında uzman isimlerin danışmanlık yaptıkları projelerde bile tarih şuuru ile telif edilemeyecek hatalara ve incitici sahnelere rastlanılmaktadır Osmanlı harem hayatının hayali kurgulara, diyaloglara alet edilmesi, valide sultanların ve padişah eşlerinin hayatlarını dunya zevklerine ve iktidar hırsına adamış insanlar gibi gosterilmesi, tarihi gerceklerle bağdaşmadığı gibi, gecmişimizi hayırla yad etme ve vefalı olma anlayışımıza da butunuyle terstir Elbette onların hepsini aynı kategori ve kıvamda değerlendirmek mumkun değildir Birer beşer olarak zaaflarına esir duşenler olmuştur Fakat ekseriyet itibariyle dunyaahiretdengesini kurmayı başarmış; vatanın bekası ve milletin saadeti icin dua etmişlerdir Hanedan mensupları arasında kendini hayır ve hasenata adamış, maddi imkanlarını bu yolda sarf etmiş pek cok kadın vardır Bunlardan biri de, İstanbul'da Tarihi Yarımada'nın en gozde eserlerinden olan Yeni Cami Kulliyesinin tamamlanmasına vesile olan Hatice Turhan Sultan'dır
Valide Sultan Camii
imagesyenicamikulliyesihakkindabilgi5b0f56c181011
Eminonu Meydanı ile ozdeşleşen ve abidevi buyukluluğu ile dikkat ceken Yeni Cami, İstanbul'da Osmanlı ailesi tarafından yaptırılan buyuk camilerin son misalidir Tarih boyunca şehrin nufus potansiyeli yoğun bir bolgesinde, deniz kıyısına yapılan caminin temeli 1597'de atılmış; ancak ceşitli sebeplerle inşaata ara verildiğinden, cami 66 yılda tamamlanabilmiştir Devletin fetih siyasetinin ve ordunun aksiyon ruhunun gevşemeye başladığı, siyasi ve iktisadi sıkıntıların derinleştiği ve idarecilerin sık sık değiştiği bir donemde, bu buyuklukte bir eserin inşası kolay olmamıştır Osmanlı tarihinde en uzun surede yapılan cami olma ozelliğine sahip eserin yapımında uc ayrı mimar calışmıştır Kulliyenin bulunduğu geniş sahada, o tarihlerde Bizans devrinden kalan bir Yahudi mahallesinin olduğu, surlarla cevrili evlerinde kapalı hayat yaşayan bu insanların, kamulaştırma sonrasında Halic kıyısındaki Haskoy'e nakledildikleri bilinmektedir
Buraya cami yaptırmayı duşunen ilk kişi, Kanuni Sultan Suleyman'ın torunu Sultan 3 Murad'ın eşi ve Sultan 3 Mehmed'in annesi Venedik asıllı Safiye Sultan'dır Bu acıdan cami, Valide Sultan Camiiadıyla da anılmıştır Hakkında gerceğe aykırı pek cok şey yazılıp cizilen Safiye Sultan, kendi adına cami yaptırmak icin saray baş mimarı Mimar Davut Ağa'yı vazifelendirmiştir Mimar Sinan'ın talebesi olan bu zat, oncelikle İstanbul'da deniz kıyısında yapılacak ilk buyuk caminin yerini belirleyip planını cizmiştir 1597 Ağustos'unda ileri gelen zevatın iştirak ettiği bir merasimle caminin temeli atılmış; ancak cok gecmeden inşaat sahasında buyuk bir problem cıkmıştır Kazılan yerlerden surekli su cıkınca, tulumba ve değirmenler suyun tahliyesini sağlamakta yetersiz kalmıştır Buna rağmen Mimar Davud Ağa kararlı durmuş ve temelden cıkan suyun kurutulmasını başararak inşaata hız vermiştir Caminin temellerine Mimar Sinan'ın Buyuk Cekmece Koprusu'nde denediği gibi, birbirine kurşun kuşaklarla bağlı buyuk kazıklar cakılmıştır İnşaatta kullanmak icin Rodos'tan taş getirilmiş ve kısa surede yapının temel dolgusu tamamlanmıştır Cami, avlu pencerelerinin hizasına, minareler de birinci şerefeye cıktığı sırada İstanbul'da cıkan veba salgınında Davut Ağa vefat etmiştir Bu olum sonrasında inşaatı Dalkılıc Ahmet Cavuş devam ettirmiş; ancak bu defa da siyasi hayatta yaşanan gelişmeler ve iktisadi sıkıntılar yuzunden inşaat tamamlanamamıştır Sultan 3 Mehmed 1603'te vefat edince, hanedan geleneklerine gore annesi Safiye Sultan, Beyazıt'taki Eski Saray'a gonderilmiş ve orada olmuştur Boylece inşaat yaklaşık 57 yıl kaderine terk edilmiştir Bu sure icinde yapı, tahribata uğramış; İstanbul halkı da bir turlu tamamlanamayan ve kendi haline terk edilen bu camiye, Zulmiye Camiiismini vermiştir
İnşaatın bitirilmesine bir başka valide sultan vesile olmuştur İstanbul'da buyuk zayiata yol acan bir yangın sonrasında şehri gezen Sultan 4 Mehmed'in annesi Hatice Turhan Sultan, caminin halini gorunce harekete gecmiş; devrin meşhur sadrazamı Koprulu Mehmed Paşa'nın desteğiyle inşaat tekrar başlamıştır Mimarbaşı Mustafa Ağa, eserin ilk mimarı Davut Ağa'nın planına gore inşaatı uc yılda tamamlamış ve Yeni Cami, Hatice Turhan Sultan'ın riyasetinde 8 Şubat 1663'te yapılan bir merasim sonrasında ibadete acılmıştır Aradan gecen zamana ve yaşanan buyuk İstanbul depremlerine rağmen, deniz kıyısında yumuşak bir zemin uzerindeki yukseltide inşa edilen Yeni Cami, halen butun guzelliğiyle varlığını korumaktadır Şuphesiz bunda eserin inşasında emeği gecen mimarların ve ustaların hayalin cok otesine taşan mesleki kabiliyetlerinin buyuk payı vardır Dikkat cekici bir diğer husus da, Osmanlı Devleti'nin eski gucunu yitirdiği ve iktisadi sıkıntıların baş gosterdiği bir devirde, klasik mimarimizin guzel bir orneği olan boyle bir mabedin yapılabilmiş olmasıdır
Mimar Sinan ve Sedefkar Mehmed Ağa ekolunden izler taşıyan Yeni Cami'nin ic ve dış yapıları arasında ahenkli bir uyum vardır Suslemelerindeki incelik ve caminin ışık duzeni kendine has ozellikler arz etmektedir İc mekanı susleyen mavi ve yeşil ciniler, donemin en guzel İznik cinileridir Caminin kıble istikametinin sol tarafında yer alan ve kapalı bir rampa ile cıkılan hunkar mahfilinin duvarlarındaki cini ornekleri, bunların en mukemmelleridir Osmanlı selatin camilerinin karakteristik hususiyetlerinden biri de, cami ana mekanının bir koşesinde yer alan hunkar mahfilleridir Yeni Cami'ye bitişik bir kemer uzerinde inşa edilen ve 17 asır Turk mimarlığının en guzel orneklerinden olan Hunkar Kasrı, Halic kıyılarındaki bu narin yapıya eşsiz bir değer katmaktadır Kasrın yapıldığı yıllarda Valide Sultan, sonraki devirlerde ise padişahlar, namazdan veya dini merasimlerden evvel burada bir sure dinlenmişlerdir
Caminin ana kubbesi beyaz bir zemin uzerinde yukselen dort fil ayağına oturtulmuştur 24 pencereli ana kubbesinin yuksekliği yerden kilit taşına kadar 36 metredir; capı ise 17,5 metredir Ana kubbenin capı, diğer sultan camilerine nazaran daha kucuktur; kubbeyi dort yandan butunleyen yarım kubbeler vardır Caminin ince bir sanat eseri olan minberi, beyaz mermer oyularak yapılmıştır Pencerelerin uzerinde, Mustafa Celebi tarafından yazılan sUreler ve ayeti kerimeler yer almaktadır Sedef kakmalı kapakların işciliği mukemmel bir sanat urunudur 24 revaklı kare avluda Turk sanatının en değerli mucevherlerinden sayılan sekizgen bir şadırvan ve ucer şerefeli dort minare bulunmaktadır İlk yapıldığı yıllarda Yeni Cami'nin geniş bir dış avlusunun olduğu bilinmektedir Fakat cami icinde huzuru, sessizliği sağlamak ve yapıyı dış etkenlerden korumak maksadıyla yapılan dış avlu duvarı, kulliyenin diğer bazı birimleri gibi gunumuze ulaşmamıştır
Mısır Carşısı
Osmanlılar zamanından kalan camilerin hemen hepsinde olduğu gibi, Yeni Cami'nin cevresine de ceşitli hayır eserleriinşa edilmiştir Sebil, muvakkithane, darulkurra ve Mısır Carşısı, cami ile birlikte Hatice Turhan Sultan tarafından yaptırılmıştır Esasen kulliyenin en onemli binalarından olan bu carşının yapılış gayesi, kulliyeye bir gelir kaynağı sağlamaktır
Yeni Cami'nin batı tarafında, Cicek Pazarı'nın yanında yer alan ve icinde yuz dukkan bulunan Mısır Carşısı, şehrin en eski kapalı carşılarındandır 'L' şeklindeki carşı, cami inşaatı bittikten bir yıl sonra 1664'te tamamlanmıştır Carşının mimarı yine Mustafa Ağa'dır İstanbul'un en renkli ve hareketli mekanlarından olan carşıdaki dukkanların uzeri kubbelidir Carşının iki ucunun kesiştiği yerde yani Dua Meydanında, vaktiyle her sabah dua ederek esnafa hayırlı işler dileyen lonca vaizinin ahşap kursusu bulunmaktadır Gecmişte Uzakdoğu ulkelerinden gelen baharat, Mısır uzerinden İstanbul'a getirildiği ve burada halka satıldığı icin, carşı bu adla anılmıştır Gunumuzde de aktarlarıyla meşhur olan carşıda tabii ilacların, baharatların ve eski geleneği yansıtan urunlerin yanı sıra, şarkuteri urunleri ve gıda maddeleri satılmaktadır
İstanbul'un en buyuk turbesi: Hatice Turhan Sultan
Yeni Cami Kulliyesi'nin bazı bolumleri zaman icinde yıkılmış olmakla birlikte, Hunkar Kasrı, kemerli gecit, ceşmeler, muvakkithane, Mısır Carşısı ve Hatice Turhan Sultan Turbesi ana binayı butunlemeye devam etmektedir Hatice Turhan Sultan'ın haricinde 4 Mehmed, 2 Mustafa, 2 Ahmed, 1 Mahmud, 3 Osman, 5 Murad ve pek cok hanedan uyesinin gomulu olduğu turbe, caminin guneyinde ve Sirkeci'ye giden yol uzerinde şirin bir parkın yanındadır İstanbul'un en buyuk turbesi olan kare mekanlı bu yapı, oldukca buyuk kubbesi ve girişindeki verandası ile orta boyda bir cami gorunumundedir
Topkapı Sarayı'ndaki harem dairesinde Turkİslam ahlakı uzerine yetiştirildikten sonra Sultan İbrahim ile evlendirilen ve Osmanlı Devleti'ni 39 yıl idare eden Sultan 4 Mehmed'in annesi olan Hatice Turhan Sultan, banisi olduğu bu eserlerin golgesinde yatmaktadır Hatice Turhan Sultan'ın oğlu 4 Mehmed yedi yaşında tahta cıkınca, Turhan Sultan ile Kosem Sultan arasında Naibelik mucadelesi başlamıştır 1651'de Kosem Sultan olunce, Hatice Turhan Sultan 34 yıl Valide Sultanlıkmakamında kalmış; 1656'da devletin idaresini Koprululer'e devredinceye kadar, adeta bir padişah gibi hareket etmiş, oğluna destek olmuş; iyi kalbli ve devletin selametini duşunen bir hanımefendi olarak tarihte yerini almıştır Sınırsız bir iktidar hırsı taşımayan Hatice Turhan Sultan, basiret sahibi insanların tavsiyelerine uyarak bir kenara cekildikten sonra butun vaktini ibadet, dua ve hayra tahsis etmiş; Yeni Cami Kulliyesi de işte o yıllarda tamamlanmıştır