Aşkın insanlar uzerinde etkin bir gucu, keskin bir egemenliği, yadsınamaz bir hakimiyeti, curumeyen bir nufuzu, dayanılmaz bir baskısı vardır
En sıkı duğumlenmiş duğumleri cozen de, katılıkları eriten de, buna karşılık sağlamları sarsan ve yasak olanı serbest bırakan da odur
Aşk, goz ile kalp arasında bir maceranın tanımıdır ki evveli yalnızca bir bakıştır; gerisi vesairedir O ilk bakıştan sonra aşık durmadan sevgiliyi seyretme, ona bakma arzusu duyar Cunku goz ruha acılan buyuk bir penceredir Gonlun sırlarını keşfe calışır ve en gizli duşunceleri bile acığa vurur Aşıkın gozu sevgiliden başkası uzerinde eğleşip durmak istemez Mıknatıs, cekim gucunu goz ile sevgili arasındaki ilişkiden almıştır Dilbilgisinde sıfatın isme uyduğu gibi goz de sevgiliye uyar, onda eriyip sonsuzluğa karışır
Eğer sevgiliden başkasına soyleyemeyecek şeylere sahip olunmuşsa aşk kapıda demektir Bu durumda sevgilinin sozunu can kulağıyla dinlemek, ileri surduğu her şeyden dolayı hayret etmek, sacma sapan hatta yalan şeyler bile konuşsa ona hak vermek, haksız olduğu zamanlarda bile onu doğrulamak, ne yaparsa, ne derse peşini surmek hep aşkın halleridir Hatta birbiriyle celişkili durumlar bile bu aşk icin soz konusudur Ayrılık acısının aşıka hoş gelmesi, zamanla ondan zevk alması gibi mesela
Aşk ilerleyince sevgilinin derdini cekmek mutluluk olabilir Tabiatta herhangi bir şey haddini aşınca zıddına donuşur Bir arabanın tekerleri cok hızlı donmeye başlayınca sanki tersine donuyor gibi gorulur Yani butun trajedilerin sonu komedi, butun gulmelerin sonu gozyaşıdır Sevincin de huznun de aşırısı insanı oldurur Kahkahalarla gulen kişinin gozunden sonunda yaş akar
Yıldız surulerinin cobanları, olsa olsa yalnızlığı secip inzivaya cekilen ve orada oylece ağlayıp duran aşıklardır Gecelerin bitmez tukenmez uzunluğunda yıldızları sayıp yıldız yıldız gozyaşları dokerler Aşıkların gozkapaklarıdır ki bulutlara bu konuda ders verir Eğer Batlamyus yaşıyor olsaydı, yıldızların akışını gozlemlemek icin aşıklardan kendisine bir gozlem ekibi kurardı Eski bir doğu şiirinde Yılın en uzun gecesinin hangi gece olduğunu muneccimler ile takvim duzenleyenler değil, ancak gama muptela olmuş aşıklar bilirdenilmiştir Bu doğrudur
Aşk, gozyaşı ile gıdalanır, hasret ile beslenir Yas evinde yuzlerce ağlayıcı olsa yine de en tesirlisi dert sahibinin ahıdır Yuz dertli bir halka olup otursa, halkanın merkezi elbette en kederli, en yaslı olandır
Anlatırlar ki Zuleyha, Yusuf'u zindana attırdığı vakit onun ayrılığıyla yanıp yakılmaya başlamış Hem kendisinden ayırmış, hem hasretini ceker olmuş Bu yuzden zaman zaman zindanı ziyarete gider, sureta Hukumlum kacmış olmasın!diye kontrol eder ama icten ice de hasret giderirmiş Eğer Yusuf'u uyurken bulursa hucresinin onunde bekler, seyreder; eğer uyanık bulursa azarlayıp gidermiş Azarlamasının sebebi de karşılık versin de sesini duyayım diyeymiş Lakin Yusuf hic cevap vermezmiş Nihayet sesini cok ozleyince bir kole cağırıp, Hemen şimdi git, zindanda Yusuf'u yere yık, adamakıllı kamcıla! Oyle vur ki ta uzaktan ah ettiğini duyayımemrini vermiş Kole emre itaate niyetlenmişse de Yusuf'un guzel yuzunu gorunce kıyamamış Hucrede bulduğu bir postu yere serip onu kamcılamaya başlamış Kolenin her kamcısında Yusuf mahsustan feryad etmekte, cığlık atmaktaymış Beri taraftan da Zuleyha bağırıyormuş: Daha hızlı vur, adamakıllı vur!Nihayet kole Yusuf'a yalvarmış:
A guneş yuzlu, Zuleyha gelir de sırtında kamcı izi goremezse şuphesiz beni oldurur Hic olmazsa bir kere omzunu ac, dişini sık, azıcık olsun kamcıya dayan!
Yusuf elbisesini sıyırdığında kole oyle bir vuruşla vurmuş ki Yusuf yere kapaklanmış, can evi kavrulmuş Sonra da Yusuf'un ah edişini duyan Zeliha'nın feryadı işitilmiş:
Yeteeer!
Kayıp gonul
Dunyalar guzeli Yusuf'a sordular:
Ey Zeliha'nın gonlunu alıp onu perişan hale koyan O senin yuzunden acze duştu de derdine derman olmadın; hasta bıraktın onu Gonlunu kaptın ve geri vermedin Geri versen ne olur; sen buna kadir değil misin?
Ben onun gonlunu celmedim Ne onun bana gonul verdiğinden haberdarım, ne boyle bir kastım oldu Onun gonluyle bir işim yoktur benim
O dostlar sonra Zeliha'ya sordular:
Yusuf senin gonlunu nasıl calmıştı? Dosdoğru soyle bize; gonlun sendeyse ve Yusuf'tan gonul istiyorsan bu, naz yapıyorsun demektir
Zeliha yeminle soyledi:
Bedenimdeki her kıldan gonlum habersiz Neden ve nasıl aşık oldu, aşık olunca nereye gitti, bilmiyorum
Sonra o dostlar duşunduler:
Gonul Yusuf'ta değil ama Zeliha'da da değil Ne biri gonul almış, ne diğeri bir gonle sahip! Peki ama nasıl kayboldu bu gonul, nereye gitti? Bu bir sihir değilse nedir?
*
Peki o halde neden sormuyoruz: Kendi gonlunden haberdar olmayan kişi nasıl olur da başkasına yol bulabilir?
BERCESTE
Yuz surer damanına bir gun Zuleyhayı umid
Sen heman ey YUsufı mısrı melahat ağır ol
Laedri
Ey guzellik ulkesinin veya (Mısır'ın) sultanı! Eğer sen ağır(başlı) olursan, elbette bir gun umit Zeliha'sı senin eteğine yuz surecektir