Son Konu

Ataturk eğitime verdiği onemi anlatan konular

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
32
Puanları
48
Credits
-6,413
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Toplumları millet haline getiren en onemli unsur dildir Dil, duygu ve duşunceyi insana aktaran bir vasıta olduğu gibi, insan topluluklarının bir yığın ve kitle olmaktan kurtaran, aralarında duygu ve duşunce birliğiolan bir cemiyet yani 'millet' haline getiren en onemli kulturel değerdir Ayrıca dil, kulturun temeli olduğu gibi taşıyıcısıdır da Dili yok ettiğiniz takdirde milli ruh ve kultur diye bir şey kalmaz Bu sebeple dili korumak, koruyucu tedbirler almak onemlidir

Bizler Turk'uz ve dilimiz Turkce'dir Turkce; dunyanın en eski, koklu ve en zengin iki dilinden biridir Dil bilimcilere gore; kelime turetme yeteneği bakımından da dunyanın en guclu dilidir Her konuya ve duruma gore karşılık vermeye en musait dil yine Turkce'dir Ayrıca Turkce, yazıldığı gibi okunması ozelliğiyle de gıpta edilen bir dildir Turk dilinin bu guzelliğini ve gucunu bilen, Turk dili konusunda onemli calışmalara imza atan en onemli kişi, hic şuphe yoktur ki, Turkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Buyuk Onder Ataturk'tur Ataturk, Turk dili konusunda; Turk milletinin dili Turkce'dir Turk dili dunyada en guzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir Onun icin her Turk, dilini cok sever ve onu yuceltmek icin calışır Bir de Turk dili, Turk milleti icin kutsal bir hazinedir Cunku Turk milleti gecirdiği nihayetsiz felaketler icinde ahlakının, an'anelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası bugun kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu goruyor Turk dili Turk milletinin kalbidir, zihnidirdiyerek hem Turk diline verdiği onemi, duyduğu sevgiyi belirtmekle beraber, Turk dilinin buyukluğunu ve Turk milleti icin onemini ortaya koymuştur

Ataturk, bir dil bilimci değildi Ancak, dile sadece bir devlet adamı ya da siyasetci gozuyle de bakmıyordu O, dilin bir milleti meydana getiren unsurları bir arada tutan en onemli etken olduğunu biliyordu 1931 yılında soylediği sozle bunu acıkca beyan etmişti Milletin cok acık niteliklerinden biri de dildir Turk milletindenim diyen insan her şeyden once ve kesinlikle Turkce konuşmalıdır Turkce konuşmayan bir insan Turk kulturune, Turk toplumuna bağlı olduğunu iddia ederse buna inanmak doğru değildirAyrıca Ataturk'un, dil konusundaki hassasiyeti eski tarihlere dayanmaktaydı 1916 yılında okuduğu şiir kitaplarına dil konusunda notlar duşmesi bunun acık delilidir

Ataturk, Turk kimliğini Turkce ile tanımlıyordu TURK demek, TURKCE demektir NE MUTLU TURK'UM DİYENE!diyordu Ataturk'un Kurtuluş Savaşı'ndan sonraki temel davası Turkce'yi, dolayısıyla Turk kultur ve kimliğini yabancı boyunduruklardan kurtarmakoruma, bunun icin de eğitimi her duzeyde Turkce ile yapmak, halkın yabancı dille eğitime ozenmesini onleyecek tedbirler almak olmuştur Bu konuda da şunu soyleyecektir: Kat'i olarak bilinmelidir ki, Turk milletinin dili ve milli benliği butun hayatında hakim ve esas olacaktırAtaturk ayrıca, Turk dilini geliştirerek ve yayarak, butun Turk dunyasının lehce farklılıkları giderilerek muşterek bir dil bağı ile birleşmesini, kısaca butun Turk dunyasında bir kultur birliği meydana getirmek istiyordu Bu sebeple; Turkiye dışında kalmış Turkler icin, ilkin kultur meseleleriyle ilgilenilmelidir Nitekim biz Turkluk davasını boyle muspet olcude ele almış bulunuyoruz Buyuk Turk tarihinde, Turk dilinin kaynaklarına, zengin lehcelerine, eski Turk eserlerine onem veriyoruz Baykal Golu otesindeki Yakut Turkleri'nin dil ve kulturlerini bile ihmal etmiyoruzdiyerek Turk dunyasındaki dil ve tarih birliği calışmalarına ne kadar onem verdiğini gosterir Ayrıca 1933 yılında, Sovyetler idaresinde kardeşlerimiz olduğunu, bir dağılmanın olacağını, buna hazırlanmamız gerektiğini, bunun icin kopruleri sağlam tutmamız gerektiğini soylemiş, kulturun, dilin, tarihin birer kopru olduğunu işaret etmiştir

Gazi Mustafa Kemal, Şeyh Sait ayaklanmasının yarattığı bunalımı atlatır atlatmaz, once 'Turk Dili Encumeni' kurdu (Dil ve tarih uzerindeki calışmalar, onceleri 'encumen' biciminde başladı Daha sonra bunlar 'Dil Kurumu' ve 'Tarih Kurumu' haline geldiler) Ataturk bir sozunde, Milli his ile dil arasında bağ cok kuvvetlidir Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca muessirdir Turk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil, şuurla işlensin Ulkesini ve yuksek istiklalini korumasını bilen Turk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdırdemişti Bu sozunden yola cıkarak Turk Dili Encumeni'nin kuruluş gayesini anlamak mumkun Encumenin kuruluşu ile Ataturk, dildeki Arap kokenli sozcukler yerine, halkın icinde yaşayan Turkce sozcuklerin yerleştirilmesi icin bir on calışma yaptırıyordu Her ilde, Kelime Kollarıkurulmuştu Oğretmenlerin onculuk ettiği bu kollar, evlerdeki yaşlı insanlarla ilişki kuruyorlar; onların kullandıkları sozcukleri, arapca karşılıkları varsa onları da ekleyerek, Ankara'ya Dil Encumenine gonderiyorlardı Gazi Paşa, dili ozune cekmeye, elverdiğince yabancı sozcuklerden arındırmaya kararlı idi Eğer bir Turk Dunyası yeniden kurulacaksa, onun dili Arap ve Fars dilinin egemenliğinden kurtulmalıydı

Tarama kolları, onceleri cok başarılı calışmalar yaptı Fakat sonraları, bu kollarda calışanların devlette itibar kazandığına dikkat edenler, halkın arasına girip sozcuk derleyeceklerine 'uydurmayı' daha kolay buldular ve calışmayı yıprattılar Dil Taramalarıgoze girmenin, yukselmenin ilk basamağı gibi kullanılmaya başlandı

O donemde bilimadamlarınca 'Guneş Dil Teorisi' ortaya atılmıştı Teori; butun dillerin kokununaslının aynı olduğu iddiası uzerine kurulu idi Kok ise; Turkce idi Teori, iceride ve dışarıda buyuk heyecan uyandırdı Meksikalılar, Ataturk'e Astekler'e ait bir kitap gonderdiler ve genc, idealist, calışkan ilim adamlarınca calışmalar derinleştirildi Prof Adile Ayda Etrusklerin dilitarihi uzerinde dururken, Hamit Koşay Baskların dilini inceledi Lakin, Guneş Dil Teorisi'ni beğenenlerde oldu, aşırı bulanlar, yadırgayanlar da Ataturk'un olumunden sonra bu teori rafa kaldırılacaktır

Mustafa Kemal Paşa'nın cevresinde okumuşlardan oluşmuş heyecanlı bir ortam vardı, lakin sayıca sınırlı ve bilgi acısından tam anlamıyla yeterli değildi Ayrıca inanmış ve sağlam bilgi birikimi olanların sayısı cok azdı; onlar da devlet hizmetindeydiler Ayrıca ATA, hedeflerini en yakınında olan insanlara bile acıkca ifade etmiyordu Ataturk'un bu denli dil ve tarih calışmalarına gomulmesini anlayamayanlar, yadırgayanlar vardı Lakin Gazi Paşa icin, bazı şeylerin azlığı ya da yokluğu, o işin yapılması calışmalarını durdurmadı, sonucta durduramamıştır da

Sovyetler Birliği, Mustafa Kemal Paşa'nın yoğun bir Turkolog trafiği yaratmasını, Orta Asya Tarihi uzerinde calışmasını ve Turkce'yi , Asya Turkleri'nin kullanabileceği bicime sokmasını dikkatle ve tedirginlikle izliyorlardı Bu sebeble Sovyetler Birliği, bu ilişki ayaklarından birini yok etmek icin yani Turkiye Cumhuriyeti ile yazışmaları engellemek icin, kullanılan Arap harflerini yasaklamış, fakat Sovyetler Birliği yonetiminin milliyetci davrandığını gizlemek, gostermemek icin Kirl harfleri ile değil, Latin harfleri ile okuyup yazmayı kanunlaştırmıştı

Oysa M Kemal Paşa, Turkiyat Enstitusunu kurmuş, Sovyetler Birliği'ni Turk ve yabancı Turkologların yağmuruna tutmuş, ote yandan da Turkiye'de basılan kitap ve gazeteleri bu giden, gelenlerin aracılığı ve posta ile gondererek ortak kultur hazırlığına girişmişti Ama Sovyetler Birliği'nin, Latin harfleri ile okuyup yazmayı zorunlu hale koyması, bu kopruleri yıkıyordu Oysa dilde birlik kurulmadıkca, birliktelikten nasıl bahsedilebilirdi

İki yıl beklendi Durumda herhangi bir değişiklik olmayınca Ataturk, Turkiye'nin Latin harfleri ile okuyup yazması fikrini ortaya attı Orta Asya Turkleri ile bağların kopmaması gerekiyordu Buyuk bir hızla 1928 Harf İnkılabı gercekleştirildi Boylece Turkiye, Latin harflerini benimsedi Bu yeni gelişme, Sovyetler Birliği'nin gozunden kacmamıştı Aslında bekledikleri bir durumdu Ataturk Turkiyesi, Azerbaycan ve Turkistan Turkleri ile dirsek temasını yitirmek niyetinde değildi Ama Sovyetler Birliği de bu dirsek temasından kuşkulanıyordu

Sovyetler Birliği'nde buyuk bir gizlilik icinde, 1929 yılında Butun Sovyetler Birliği vatandaşları arasında yalnız Kiril harflerinin kullanılacağıyasası cıkarıldı ve yeniden Turkiye'nin kurduğu kopruleri dinamitlediler Artık Turkiye'nin bu konudayapacak bir şeyi yoktu Sovyetler Birliği'nin bu tur uygulamaları II Dunya Savaşı yıllarında bile surdu

Ataturk, Turk dilinin yabancı kelimelerden arınmasını bilimsel kararlara bağlayacak Turk Dili Kurultayıcalışmalarını her şeyin ustunde tutuyordu Dunyayı şaşkına cevirecek, 'Buyuk Turk Devletleri Birliği' nin temel taşları, işte bu kurultay calışmaları idi Bilimsel terimlere bile Turkce karşılıklar bulunmuştur Ataturk bu konuda şoyle diyor: Batı dillerinden hicbirinden aşağı olmamak uzere, onlardaki kavramları anlatacak keskinliği, acıklığı haiz Turk bilim dili terimleri tespit edilecektirOyle de olmuştur; Ataturk bizzat kendisi bu dava uğruna calışmış, bugun askerlikte olsun, matematikte olsun kullandığımız bir cok terimleri Turkce'nin derinliklerinden cıkarıp bize armağan etmiştir 1938'de vefatından az bir zaman once, Turlu bilimlere ait Turkce terimler tespit edilmiş, bu surette dilimiz yabancı dillerin tesirinden kurtulma yolunda esaslı adımını atmıştır Bu yıl okullarımızda tedrisatın Turkce terimlerle yazılmış kitaplarla başlamış olmasını kultur hayatımız icin muhim bir hadise olarak kaydetmek isterimdiyerek, bu konuda buyuk bir ilerleme kaydedildiğini belirtmiştir

26 Eylul 1933'de Ataturk'un isteği ile butun yurt sathında Dil Bayramıkutlanmıştır Yalnız, Turk dilinin temizlenmesini değil, eş anlam sozcuklerle dilin zenginleştirilmesi de gozleniyordu Ataturk'e gore, dilin kaynağı millet idi, araştırmalar da milletten beslenmeliydi

Ataturk, hem dilin zenginleşmesine, eş anlam sozcuklerle sanat ve bilim dili olacak koklere kavuşmasına onem veriyor; hem bunları işleyip bilimsel yapıyı oluşturacak kuruluşları kazandırmaya calışıyordu İstanbul Universitesi'ne bağlı bir Dil Okuluacılması, halkevlerinde Edebiyat ve Turk Dili Kollarıkurularak koylere kadar uzanan araştırma ve soruşturmalarla yeni sozcuklerin taranması, hep bu hedef doğrultusunda alınmış kararlar sonucu yapılmış calışmalardır

Ataturk, bu calışmaları buyuk bir ilgiyle takip ediyordu Her sabah, Turkiyat Enstitusu'nun gunluk calışma raporlarına gozatıyor, Sovyetler Birliği'nin Turk Dunyası ile ilgili haberlerini (varsa) inceleyip değerlendiriyordu TBMM kararı ile yapılmasına başlanılan Dil ve TarihCoğrafya fakultesinin inşaat aşamalarını izliyordu

Dil ve TarihCoğrafya Fakultesi Boyle bir kuruluş, oğretim dunyasında yoktu Tarih ve coğrafya fakultesi vardı Dil fakulteleri de vardı Fakat, hem dil, hem tarihcoğrafyanın bir fakultede birleşmesinin tek orneği Ankara'da idi Cunku Ataturk, Asya'daki Turklerin hem tarihini, hem coğrafyasını, hem dilini cok iyi oğrenmiş bir neslin yetişmesini istemekteydi

Bayar'ın başbakanlığı doneminde dil ve tarih calışmaları aksamadan surdu Ozellikle Ataturk, yoğun bir bicimde dil ve tarih uzerindeki butun calışmaları izliyordu Kendisi bu tur calışmalardan dolayı yorgun duşse de, cevresine bu yorgunluğunu belli etmemeye calışıyordu

2 Ağustos 1936 tarihinde ucuncu Dil Kurultayı'nı actı Yaptığı konuşmada: Konuk dil bilginlerinin, Turk dil bilginleri ile birlikte calışmalarından, dil bilimin şimdiye dek cozemediği bir cok guclukleri aşacağına, bu calışmaların bir cok gerceklerin gunışığına cıkmasını sağlayacağına guvenim tamdırdiyordu Gunlerce suren kurultayın en sağlam izleyicisi, Ataturk'tu Genel Kurul calışmalarını izliyor, komisyonlardaki calışmalara katılıyor, fikirlerini soyluyor Hedefin yalnız Anadolu Turkleri'nin değil, butun Turklerin ortak dilini yaratmak olduğunu durmadan tekrarlıyordu

1936 yılının 19 Ekiminde Turk Dil Kurumu'na gitti ve uzmanlarla 6 saat suren bir calışma yaptı Bu, o kadar uzun ve surekli calışma idi ki, uzmanların takatı tukendi Bunu gorunce Ataturk: Yorulduğunuz anlaşılıyor Benim bazı işlerim olmasa, sizinle kalıp calışmaları birlikte surdurmek isterdim Başka bir fırsatta, bu calışmaları yine birlikte yaparız, demişti

Hayatı elvermedi, bir daha buluşup, Turk dilindeki yabancı sozcuklerin yerine Turkcelerinin konması calışmalarına katılamadı Vefatından once de Ankara'da iken son ziyaret ettiği yer ise, inşaat bitene kadar calışmalarına 'Evkaf Apartımanı'nda başlayan DilTarihCoğrafya Fakultesi olmuştu Calışmalar hakkında bilgi almış, inşaat halinde olan fakulte binasını gormuş, yetkililerle goruşmuştu

***

Ataturk; son nefesine kadar bilfiil milletin icin, milletin geleceği icin calışmış, eşi benzeri olmayan buyuk bir lider O'nu o kadar ozluyoruz ki, kelimelerle anlatmak mumkun değil Aslında bu yazının başlığı 'Bir Millete Adanan Omur' olacaktı Lakin, dil konusuna ve Ataturk'un Turk dili konusundaki hassasiyetine ağırlık vermeyi duşunduğum icin bu başlığı kullanmadım Bu yazıyı, kucuk caplı bu araştırmayı da dilimize yapılan saldırıların, horlamaların yoğunlaştığı bir donemde bazı şeylerin daha iyi anlaşılmasını istediğim icin toparladım Keşke daha detaylı bir araştırma olsa idi, Ataturk icin ne yapılsa az gelir

Bir kere daha anladık ki; herkes Ataturk değil, herkes Ataturk olamıyor Ataturk icin hayati onem taşıyan değerlerin, calışmaların Ataturk'un olumunden hemen sonra ismini bile anmak istemediğim kişiler tarafından durdurulmasını, hızla değiştirilmesini, Turk dili yerineTurk tarihi yerine Latin dilininkulturunun okullarda genc beyinlere sunulmasını hic bir zaman unutmayacağız

Herkes Ataturk olamıyor!

Ataturk, Turk dil ve tarih konusundaki calışmalarına hastalığına rağmen, olume meydan okurcasına, cevresini hayrete duşuren bir gucle devam etmişti Yorgundu ama, cevresine hic bir şekilde yorgunluğunu belli etmiyordu Bir millet sevilirse eğer, işte boyle sevilmeli Ataturk, bu milleti cok seviyordu Milletinin sevgisi gonlunde hayata gozlerini yumdu Sevgisi karşılıksız değildi; milleti de bu şerefli evladını bağrına basmıştı Gozyaşları sel oldu o gidince ebediyete, ama eceldi işte

Ataturk olmedi, butun zorluklara direnip yaşatacağız O'nu

Cevap: Ataturk eğitime verdiği onemi anlatan konular

Ataturk eğitime her zaman buyuk onem vermiş, inkılapları arasında eğitimi hep on planda tutmuştur Okuma yazma bilen kişi sayısını arttırmak icin harf inkılabını, eğitimdeki ikiliği kaldırmak icin tevhidi tedrisat kanununu yapmıştır

Ataturk'un eğitime verdiği onemi onun sozlerine bakarak daha iyi anlayabiliriz

Hepimiz, ozel ve toplum hayatımızda rastladığımız okuyup yazma bilmeyen erkek, kadın her vatandaşımıza oğretmek icin candan arzu gostermeliyiz (1928)
Ataturk, Milli Eğitime bir başka acıdan da buyuk onem vermiştir: kurulan genc Cumhuriyet ve bu Cumhuriyetin dayandığı temel ilkeler, Turk inkılabı, ancak yetişecek guclu; aydınlık kafalı, sağlam karakterli yeni kuşaklarla ayakta durabilirdi Turk inkılabını ve Cumhuriyeti koruyacak kuşakları yetiştirmenin yolu eğitimdi

Ataturk ustun devlet adamlığı yanında ekonomik, sosyal, siyasal ve eğitim alanında yapmış olduğu yenilikler ile Turk Devletine cağ atlatmış bir liderdir Sakarya Savaşı?nın devam ettiği bir zamanda bile Ankara'da Maarif Kongresi yani Milli Eğitim Kongresi savaşa rağmen ertelenmemiş ve 16 Temmuz 1921'de toplanmıştır Ataturk, savaşa rağmen bu kongrenin ertelenmesine razı olmamış, kongrenin acış konuşmasını bile kendisi yapmıştır Bu hadise, Ataturk'un eğitime verdiği onemin buyukluğunun sergilemesi acısından oldukca onemli ve kayda değer bir konudur
 
Üst Alt