Son Konu

Beyin Temelli Öğrenme Modeli

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
<div> <p><strong> <strong><p> <p><img title="chemical" src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentsbeyin-temelli-ogrenme-modeli-5c9aa90bbafd0.jpgURL" chemical" width="320" height="210" align="right">İnsan, evcil havyan ve bitler üstünde sağlın hastalık yaratarak, onlara yaralamak nedeniyle, maksatlı olarak kullanılan bakteri veya virüs gibi maddeler, biyoloji ile ilgili tabanca olarak adlandırılmaktadır. Bu betimleme genel olarak biyolojik olarak oluşan toksin ve zehirleri de kapsamaktadır. Yani biyolojik silahlar ayrıca canlı mikroorganizmaları (bakteriler, virüsler ve mantarlar), hem de mikroorganizmalar, bitki örtüsü ya da hayvanlarca üretilen toksinleri (kimyasal maddeleri) içermektedir. Bir bölümü yüksek derecede öldürücü olan bu virüsler, kendilerini kopyalattıran yapıları ile bulaşıcı ülkü gelmektedir. .<p> <p> Biyoterörizm ise mikrop, bakteri veya virüs gibi biyoloji ile ilgili virüslerin ideolojik, politik veya kişisel amaçlarla, kişiler, gruplar ve hatta devletler göre açık ve rahat yöntemlerle kullanılmasıdır.<p> <p> Dünya sıhhat örgütünün 1970 yılında yaptığı bir çalışmaya kadar, 29 değişik mikroorganizma (15 virüs, 11 bakteri, 2 asalak ve 1 mantar) biyolojik silah olarak kullanılma özelliğine sahiptir. Gerçekte bu sınıflama belirlenmiş olmayıp, rakamlar BM. NATO ve CDC (centers for Disease Control) gibi kuruluşlara tarafından değiştirme arz edebilmektedir. Biyolojik tabanca olarak değerlendirilen bu mikroplar arasında en büyük korkutma olarak antrax (şarbon), smallbox(çiçek), veba ve botulinum gibi mikroorganizmalar üzerinde durulmaktadır. Bu kapsamda ABD savunma bakanlığı, 1996 yılında antrax, orduyu korkutma eden bir numaralı biyoloji ile ilgili silah olarak ilan etmiş ve etkin bir çaba için zorunlu faaliyetleri başlatmıştır .<p> <p> <img title="lab1" src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentsbeyin-temelli-ogrenme-modeli-5c9aa90c581da.jpgURL" lab1" width="250" height="167" align="left">Biyolojik silahların, insanlık aleyhine yarattığı tehlikenin ciddiyetine birinci dünya savaşı esnasında varılmış ve bu dönemden sonradan biyolojik mikroorganizmaların üretiminin ve kullanımımın yasaklanmasına ilişkin uluslar arası çalışmalara başlanmıştır. Bu alanda ilk başarılı uluslar arası girişim, 1925 yılında imzalanan Cenevre protokolü’dür. Anılan protokol, solunum aracılığıyla alınan zehir ve öteki gazlar ile biyoloji ile ilgili silahların savaşlarda kullanılmasını önlemeyi öngörmektedir. Bu protokol, 2001 yılı itibarıyla 132 ülke kadar onaylanmış durumdadır.<p> <p> İkinci kayda değer adım ise 1972 yılında imzalanmış olan Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’dir. Biyolojik silahların geliştirilmesi, üretilmesi ve saklanmasının önlenmesini hedefleyen bu sözleşme, hâlihazırda ülkemizin de dâhil olduğu 143 devlet tarafından onaylanmıştır. Biyolojik silahların yayılması ve yasaklanması konusunda, Bm’nin yanı sıra, Avustralya grubu gibi gönüllülük esasına tarafından bir araya gelmiş devletler de faaliyet göstermektedir.<p> <p><strong> <strong><p> <p> Biyoloji Ile Ilgili tabanca kabiliyetine sahip olmayan Türkiye, bahse konu silahlar ve bunları fırlatma vasıtalarının yayılmasının önlenmesine yönelik çabaları destekleyen bir politika izlemektedir. Bu çerçevede ülkemiz, anılan konuya ilişkin esas uluslar arası kontrat, antlaşma ve düzenlemelerin tamamına taraf olmuştur.<p> <p><strong>Geçmişteki Örnek Biyolojik Savaş Uygulamaları<strong><p> <p><img title="biologicalwmd" src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentsbeyin-temelli-ogrenme-modeli-5c9aa90cbcc13.jpgURL" biologicalwmd" width="109" height="109" align="right">Fiilen biyoloji ile ilgili savaş ya da biyoterorizm gibi deyimler, insanlık için yeni bir gelişme değildir. Biyoloji Ile Ilgili savaşın aşina en eski örneklerini, düşmanın içme suyu tedarik ettiği kuyuları, insan ve hayvan ölüleri veya zehirli otlar ile “kirletme çabaları teşkil etmektedir. Bugün Ukrayna sınırları içerisinde kalan Kafa kentini, 1346 yılında kuşatan tatarlar vebadan ölmüş insan cesetlerini mancınıkla şehrin surlarından içeri atarak salgın oluşturmuş ve bu yolla hedeflerine ulaşmışlardır.<p> <p> Biyolojik maddelerin, bugün bilinen anlamda birincil kullanımı XVIII.. Yüzyılda ABD’de ortaya çıkmıştır. 1754 ve 1767 yıllarında Fransızlar ile ABDA yerlileri arasıdaki savaşlar sırasında, İngilizler tarafından, smallpox virüsü ile kontamine edilmiş battaniyeler Kızılderililere verilerek, çiçek salgını oluşturulmuş ve yerlilerin büyük bir bölümü bu yolla yok edilmişti. Dönemin koloniyel ordusunun komutanı olan General Geogr Vahington, mallpox’in yol açtığı büyük zayiatı değerlendirilmiş ve 06 OCAK 1777 de, bütün ordu mensuplarının aşılanması emrini vermişti. Bu emir üzerine başlatılan incelemeler uzun sürmüş ve smallpox aşısı ancak 1796 yılında geliştirilebilmiştir. <p> <p> Biyoloji Ile Ilgili silahların kullanımına, birinci vi ikinci dünya savaşlarında da rastlanmaktadır. Örneğin birinci dünya savaşı sırasında, müttefik ülkelerin, askeri araç gereç ulaştırmasında beygir ve katırlara olan bağımlılığı almanlar kadar belirli ve bu hayvanlara karşı glanders virüsü kullanılarak, biyolojik savaş kampanyası başlatılmıştır. Bu dönem içerisinde Almanları, ABD’nin Maryland eyaletinde özel bir laboratuar kurarak antrax ile glanders organizması ürettikleri ve bu virüsleri ABD’den Fransa’ya, müttefik kuvvetlere gönderilecek 3000 dek ata ve sığıra enjekte ederek, yüzlerce askeri personelin etkilenmesine yol açtıkları bilinmektedir. <p> <p> İkinci dünya savaşına bakıldığında, Japon ordusunun, uzaktan doğunun dağıtılmış yerlerinde 16 değişik biyoloji ile ilgili virüsleri, ayrı yöntemler kullanarak yaydığı ve hatta çinin mançurya bölgesinde, Çinli esirler üstünde antrax, veba, çiçek, tulaaremi, kolera, kızıl ve tetanos gibi enfeksiyon hastalıklarını deneyip, 10.000 civarında ölüme niçin olduğu görülmektedir. Yeniden ikinci dünya savaşı sırasında, Rus kuvvetlerinin, Stalingrad muharebesinde alman ordusunu durdurabilmek nedeniyle tularemia virüsünü kullandığı, ancak rüzgârın bir anda istikamet değiştirmesi nedeniyle bu saldırıdan, daha çok Rus askerlerinin hasar gördüğü tarihi bir geçekler arasındadır. <p> <p> <img title="kene" src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentsbeyin-temelli-ogrenme-modeli-5c9aa90d13d80.jpgURL" kene" width="200" height="150" align="left">1972 yılında 100’den pozitif ülkenin katılımı ile imzalanan bakterjolojik ve toksin silahlarını4n geliştirilmesi, üretimi, depolanması ve imhasına dair sözleşmenin yürürlüğe girmesine rağmen, biyoloji ile ilgili silahların geliştirilmesine yönelik çalışmalara soğuk savaş yıllarında devam edilmiş ve bu günümüze dek süregelmiştir. Bilhassa Rusya ile ABD, bu alandaki kabiliyetlerini örtülü olarak artırmaya devam etmiştir. Nitekim 02.04.1979 tarihinde Rusya’nın sverdlovsk kasabasında yer alan bir biyoloji ile ilgili tabanca fabrikasında meydana gelen kaza, adet tasdikli olan sessizliği bozmuş ve bu durum Rusya tarafından yürütülen rahat çalışmaların, su yüzüne çıkmasına niçin olmuştur. Fabrikanın havalandırma filtresindeki bir bozukluk nedeniyle havaya karışan antrax sporları, 64 ile 104 kişinin ölümüne niçin olmuş, Rus yetkili makamları ise olayı, “yiyecek zehirlenmesinden kaynaklanmıştır açıklamasıyla inkâr etmeye çalışmıştır. Fakat Rusya federasyonu eski başkanlarından Boris Yeltsin, 1992 yılında yaptığı açıklama ile olayın fabrikadaki sızma sebebiyle oluştuğunu ve Rusya’nın biyolojik silahlar sözleşmesini ihlal ettiğini kabul etmiştir. <p> <p><img title="image002" src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentsbeyin-temelli-ogrenme-modeli-5c9aa90d51bec.jpgURL" image002" width="199" height="247" align="right">Tarihsel bakış açısı açısından, yukarıda özetlenen seyri peşine düşüp takip eden biyolojik silahlar, bilhassa maliyetlerinin düşük, etkinliklerinin yüksek ve gitgide artarak artıcı olması nedeniyle “rogue state olarak adlandırılan terörist devletlerin yanı sıra, terör gruplarının da alaka odağı haline gelmiştir. Bu çerçevede anılan silahlara sahip ülkeler listesinde artışlar görülmeye başlanmıştır. <p> <p> Bugün, Irak, İran, Suriye, Libya, Çin, kuzey Kore, Rusya, İsrail, Tayvan ve büyük muhtemelen sudan, güney Afrika, Cezayir, Hindistan, Pakistan ile Kazakistan gibi ülkelerin biyolojik silahlara veya bunların üretimine karşın tüm teknoloji, tesis ve kabiliyete sahip oldukları bilinmekte ya da varsayım edilmektedir. 1954-1969 yılları aralarında saldırı maksatlı biyolojik silah kabiliyeti olan ABD.nin, 1969 dan sonradan yalnızca savunma maksatlı biyoloji ile ilgili araştırma programlarına sahip olduğu resmi açıklamalarda yer almaktadır. Fakat ABD.nin, geçtiğimiz yıl içerisinde BM göre hazırlanan ve biyoloji ile ilgili silahlara uluslar arası yasaklama getirilmesini öngören anlaşma metnini, “devlete ait laboratuarları ifşa edebileceği ve teknolojik sırları tehlikeye atabileceği sırları tehlikeye atabileceği gerekçesiyle 25.07.2001 tarihinde reddetmiş olması bu ülkenin biyoloji ile ilgili silahlara sahip olduğunun önemli bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir.<p> <p>Kaynak: ANKARA: TSK. dergisi<br> <p>
 
Üst Alt