Son Konu

Eleştiricilik (Kritisizm) Nedir? Hakkında Bilgi

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
26
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Eleştiricilik (Kritisizm) Nedir? Hakkında Bilgi

Alman duşunuru Immanuel Kant'ın oğretisi

Kant'a gore felsefe araştırması, bir değerlendirme (eleştiri) olmalıdır Felsefe, us (Al Vernunft)'la yapılıyor Oyleyse usu değerlendirmek, onun ne olduğunu ve ne olmadığını iyice bilmek gerek Felsefe nasıl bir usla yapılıyor? Deneyden yararlanmayan bir salt us (Os Akli mahiz, Fr Raison pure, Al Reinen vernunft)'la Oyleyse salt us nedir?

Kant'ın uc buyuk yapıtından ilki olan Salt Usun Eleştirisi (Kritik Der Reinen Vernunft, 1781) bu sorunun karşılığını araştırır Salt us, duyarlığın (Al Sinnlichkeit) verilerinden alınmamış olan (a priori) bir bilgiyi gercekleştirdiği iddiasındadır Buysa nesneler duzenini aşarak duşunce duzenine yukselmek demektir Oyleyse salt usun bilme yontemi bir aşkınlık yontemi'dir

Salt us bu yontemle gercek bir bilgi edinebilir mi? Oyleyse bilgi nedir, once onu tanımlamak gerek Kant'a gore her bilgi, bir yargı (Al Urteil)'dir Ne var ki her yargı, bir bilgi (Al Kenntnis) değildir Orneğin her cisim yer kaplaryargısı bize yeni bir bilgi vermez, cunku cisimkavramı esasen yer kaplamayıicerir; bu yargıda sadece bir cozumleme yapılıyor ve cisimkavramı cozumlenerek kendisinde esasen bulunan bir bilgi hicbir gereği yokken yeniden ortaya konuyor

Oysa bu yuk ağırdıryargısı bize yeni bir bilgi verir, cunku yukkavramı kendiliğinden ağır ya da hafif olduğunu bildirmez; burada, otekinin tersine, bir cozumleme değil bir bireştirme yapıyoruz ve yukkavramıyla ağırkavramını birleştirerek yeni bir bilgi elde ediyoruz Demek ki bize bilgi veren yargılar, cozumsel yargılar değil, bireşimsel yargılar'dır Salt us bu bireşimsel yargıyı aşkınlık yontemiyle, deneyi aşarak gercekleştirebilir mi? Kant bu soruya kesin olarak şu karşılığı veriyor:

Gercekleştiremez Boylece metafiziği kesin olarak yıkmış oluyor: Salt us, deneyden yararlanmadan hicbir bilgi gercekleştiremez Oyleyse metafizik tasarımlar, insanların romantik duşlerinden başka bir şey değildirler (Bu vargı, Kant'ın materyalist yanını belirtir ve Engels bunun icindir ki kendisine utangac materyalist der)

Kant oncesi felsefenin tanrılaştırdığı us, boylelikle tahtından indirilmiş olmaktadır; artık, aşkınlık yontemiyle calışan salt usa guvenilmeyecektir Kant araştırmakta, eşanlamda eleştirmekte devam ediyor: Salt us, bireşimel yargı olan bilgi'yi nicin gercekleştiremez? Cunku us, sadece bir bireştirme işini gercekleştirmektedir ve bu iş icin gerekli gerecleri nesneler duzeninden almaktadır

Elimizle tuttuğumuz taşı yere bırakınca onun duştuğunu goruyoruz ve ancak ondan sonradır ki (a Posteriori) bırakılan taş duşerbilgisini edinebiliyoruz Bu deneyi yapmadan once (a priori) bu konuda hicbir bilgimiz olamaz Bize bu gerecleri veren duyarlık'tır Duyarlık, bu gerecleri bize nasıl veriyor? Zaman ve mekan icinde veriyor Oysa nesneler duzeninde zaman ve mekan diye bir şey yoktur

Demek ki bunlar duyarlığın dışarıdan almadığı, kendinden cıkardığı bir şeylerdir ve duyarlık bunları katmadan, dışarıdan aldığı hicbir şeyi bize gonderemez Bunlar, deneyden elde edilemeyeceklerine gore, usun verileri midir? Kant, bu soruya da kesinlikle şu karşılığı veriyor: Hayır, bunlar usun verileri olamaz Cunku kucuk cocuklar zaman ve uzayı duşunmeksizin bilirler, hicbir ussal işlemi gercekleştiremedikleri halde sevdikleri şeylere yaklaşır ve sevmedikleri şeylerden uzaklaşırlar Oyleyse, duyarlık, ne nesneler duzeninden ne de duşunce duzeninden aldığı bu şeyleri nasıl elde etmiştir? Kant, bu soruya, kendine ozgu bir karşılık veriyor: Sezi (Al Ansehauung)'yle

Kant'a gore bunlar birer bicim'dir ve ancak duyarlığın sezisiyle elde edilebilir Zaman ic duyarlığın bicimidir, icimizden gelen her duygu zamanla birliktedir; mekan dış duyarlığın bicimidir, dışımızdan gelen her duygu mekanla birliktedir Katılmadıkları hicbir duyumun gercekleşemeyeceği bu bicimler, usun verileri olmadıkları halde deneyustu (Al Transzendentale)'durler Deneyden cıkarılmamışlardır ama bunlarsız da deney yapılamaz

Goruldugu gibi, Kant, artık aşkın (Al Transzendent) kavramından deneyustu (Al Transzendental) kavramına gecmektedir; ona gore aşkın bilgi olamaz ama deneyustu bilgi olabilir Bir soru daha gerekiyor: Deneyden gelen verilere duyarlığn seziyle elde ettiği birimlerin katılması, bilimsel bir bilgiyi gercekleştirmeye yeter mi? Yetmeyeceğini soyleyen Kant, sonunda, us'a deneyustu bir gorev bulmuştur: Bireştirme işi

Kant'a gore us bu gorevi gercekleştirmeseydi, ne duyuların verileri ve ne de duyarlığın katkıları bilimsel bilgiyi gercekleştirebilirdi Oyleyse us, bu bireştirme işini nasıl yapıyor? Duyarlığın katkısıyla birlikte gelen bilgi gereclerini duzenleyici kalıplara (Tr Ulam, Al Kategorie) sokarak Us, bu kalıpları ne deneyden ve ne de duyarlığın sezişinden almıştır; bu kalıplar onda temel olarak vardırlar ve kendisiyle birliktedirler Demek ki, Kant'a gore bilgi, gene de, nesneler duzeninde değil, us'un duşunme duzeninde (Al Verstand) gercekleşmektedir Kant, boylelikle kendi duşunme yontemini de bulmuş oluyor: Deneyustu yontem (Al Transzendental methode)

Kendi kurduğu bu terimle, eleştirici bakışını dilegetirerek, bilgi'nin duyuların urunu olduğunu savunan duyumculuk'la anlığın urunu olduğunu savunan anlıkcılık'ın ustune aşıyor ve gerceğin, her ikisinin birleşik bir ustunde'liğinde olduğunu ileri suruyor

Onemli olan şudur ki, Kant, deneyustu'ne deney'le bağıntısını kesmeden cıkmaktadır Us, bireştirme gorevini gercekleştirirken deneyle bağıntısını koparırsa —ki fiziğin ustune yukselme anlamında metafizik budur— aşkın'ın alanına girer ve koksuz duşler kurmaya başlar Kant'ın deneyusculuğu, bir bağıntıcı deneyustuculuk'tur Bu duzeyde ancak deneyden gelen veriler birleştirilir, salt usun kurguları bireştirilemez Usun bireştirici kalıpları, deneyle hicbir ilgileri olmayan ve deneyden cıkarılmamış onsel (a priori) kalıplardır ama ancak deneyin verilerini bireştirmekte işe yarayabilirler

Kavramlar'la nesneler asla kopmaksızın bağıntılı olmalıdır Metafizik, bu bağıntıyı gercekleştiremediği icindir ki metafizik bilgi olamaz Yoksa, Kant'a gore; kesin, tumel, her zaman ve her verde gecerli bilgi elbette deneyustu onsel bir bilgidir Cozumsel yargıların tumu sonsaldır, deneyden sonra gercekleşmişlerdir ve bu yuzden bilimsel ve kesin bir bilgi vermezler Bireşimsel yargıların da onsel olanları vardır ama sonsal olanları da vardır İşte asıl kesin ve bilimsel bilgi bu onsel bireşimsel yargı'lardadır

Orneğin matematik yargıların tumu bu niteliktedir, iki kez ikinin dort ettiğiyargısı hicbir deneyden cıkarılmamıştır Cunku deney sınırlıdır, bin deney yaparız ama bin birinci deneyde ne elde edeceğimizi bilemeyiz Matematik yargılar, deneyden cıkmamış onsel bireşimsel yargı'lardır ama bir bakıma bu karakterde olan metafizik yargılara benzemezler, cunku her zaman deneye uzanabilirler İki kez ikinin dort ettiği her zaman denenebilir, Tanrı'nın varlığı hicbir zaman denenemez (Kant, bu duşuncelerinden oturu, 1794'te Gillaume II hukumetinden bir ihtar almış ve din konusunda yazı yazması yasaklanmıştır)

Kant, usun onsel kalıplarını, Aristoteles'ten de yararlanarak, yargı bicimlerinden cıkarıyor On iki yargı bicimi vardır, oyleyse bunlardan her birini meydana getiren —kendisiyle bicimlendiren— on iki kalıp olmalıdır Bir yargı, ya insanlar olumluduronermesinde olduğu gibi tumel (Os Kulli, Fr Universel), ya kimi insanlar erdemlidironermesinde olduğu gibi tikel (Os Cuz'i, Fr Particulier), ya da Sokrates duşunurduronermesinde olduğu gibi ozel (Os Hususi, Fr Singulier) olur

Bunları meydana getiren kalıplar, sırasıyla: Tumellik (Os Kulliyet, Al Allheit), cokluk (Os Kesret, Al Vielheit), teklik (Os Vahdet, Al Einheit) kalıplarıdır ki nicelik (Os Kemmiyet, Al quantitaet) ana kalıbında toplanırlar Bir yargı, ya Herakleitos usluduronermesinde olduğu gibi olumlu (Os İcabi, Fr Affirmatif), ya Diogenes uslu değildironermesinde olduğu gibi olumsuz (Os Selbi, Fr Négatif), ya ruh olmezdironermesinde olduğu gibi sınırlayıcı (Os Tahdidi, Fr Limitatif) olur

Bunları meydana getiren kalıplar, sırasıyla: Varlık (Os Hakikat, Al Realitaet), yokluk (Os Selb, Al Negation), sınırlıtık (Os Mahdudiyet, Al Limitation) kalıplarıdır ki nitelik (Os Keyfiyet, Al qualitaet) ana kalıbında toplanırlar Bir yargı, ya Tanrı iyilikcidironermesinde olduğu gibi kesin (Os Hamli, Fr Catégorique), ya Tanrı iyilikciyse kotuleri sevmezonermesinde olduğu gibi varsayımsal (Os Şartı, Fr Hypothétique), ya Tanrı ya iyilikci, ya da kotulukcuduronermesinde olduğu gibi ayrık (Os Munfasil, Fr Disionctif) olur

Bunları meydana getiren kalıplar, sırasıyla: Tozlululuk (Os Cevheriyet, Al Substantialitaet), nedensellik (Os İlliyet, Al Causalitaet), karşılıklık (Os Muşareket, Al Wecheelwirkung) kalıplarıdır ki ilişki (Os İzafet, Al Relation) ana kalıbında toplanırlar Bir yargı, ya insanlık belki dik yurumeyle başlamıştıronermesinde olduğu gibi belkili (Os İhtimali, Fr Problématic), ya Tanrının iyilikci olması gerekironermesinde olduğu gibi zorunlu (Os Zaruel, Fr Apodictique), ya dunya yuvarlaktıronermesinde olduğu gibi savlı (Os Tahkiki, Fr Assertorique) olur

Bunları meydana getiren kalıplar, sırasıyla: Olanaklılık (Os İmkan, Al Moglichkeit), zorunluk (Os Vucub, Al Nothwendigkeit), gerceklik (Os Hariyet, Al Wirklichkeit) kalıplarıdır ki kiplik (Os Darp, Al Modalitaet) ana kalıbında toplanırlar Gorulduğu gibi Kant, deney verilerinin ancak on iki bicimde birbirleriyle bireştirilebileceğini ileri surmektedir Bu on iki bicimi de dort ana bicimde (nicelik, nitelik, ilişki, kiplik) topluyor

Bunlann icinde en onemli bulduğu ilişki'dir Cunku her bireşim bir ilişkiyi dilegetirir Bu ilişkilerden de zorunlu olarak nedensellik ve sureklilik yasaları cıkar Bu yasalar da, kendilerinden cıkarıldıkları kalıplar gibi, onseldirler Kant, bu onsel, deneyden alınmamış, usun kendi malı olan kalıpların, ilkelerin ve yasaların uygu alanını sınırlarken sadece metafizik yolunu kapamakla kalmıyor; fizik yolunu da kapayarak bilinemezci ucuncu felsefe'nin kapılarını acıyor

Kant'a gore us, deneyin verileriyle bağını koparıp metafizik yapamayacağı gibi deneyin verilerinin arkasına gecerek fizik de yapamaz Cunku deney bize sadece gorunenler (Al Erscheinung)'i vermektedir Bizse bu gorunurlerin ardında bir de kendilik (Al Ding an sich) hayal ediyoruz ve yukarı sınırı aşmaya calıştığımız gibi bu aşağı sınırı da aşmaya calışıyoruz Kant, bu her iki aşamayı da aynı aşma (Al Transzendent) saymakta ve usun kalıplarının sadece şeyin goruneni (fenomen)'ne uygulayıp şeyin kendisi (numen)'ne uygulanamayacağını soylemektedir Kant, boylelikle, usun sınırını kesinlikle cizmiş oluyor Bu sınır şeyin kendiliği'dir ve hicbir zaman aşılmamalıdır, cunku bilinemez

Kant'ın oluştuğu ortam, bir matematikfizikusculuk ortamıdır Nitekim genc Kant da universiteyi fizik doktora teziyle bitirmiştir Matematiğin ve fiziğin ilkeleri usun urunu sayılmakta, gerceğe us yoluyla varılabileceğini savunan Antikcağ Elea'lılarının duşuncesi LeibnizWolff oğretisinde en yuksek aşamasına ulaşmış bulunmaktadır İngiltere'den gelen yepyeni bir ses, David Hume'un sesi, usun eleştirilmesini ve yetilerinin gereği gibi belirtilmesini oğutlemektedir

Tarihsel duşunce diyalektiği XVIII yuzyıl sentezini us'ta gercekleştirmiştir Boyle bir ortamda Kant, zorunlu olarak yapması gerekeni yapmış ve şu sonuca varmıştır: Bizler, gizlerle dolu bir evrende bir duşun duşunu gormekteyiz Gercekte bildiğimiz hicbir şey yoktur Sezişlerimizin, kavramlarımızın, deneydışı ide'lerimizin icine gomulmuşuk; bir şeyler kuruyoruz Ne var ki, bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır O olaylar ki, bilmediğimiz bir nesneyle asla bilemeyeceğimiz bir oznenin birbirlerine olan ilişki'sinden doğmuştur Nesneyi bilmiyoruz, ozne'yi de asla bilemeyeceğiz, us'a zorunlu olarak bu iki bilinemez'in ortasındaki ilişki alanı kalıyor Oysa us, ozgur olma dileğindedir; aşma cabaları bu yuzdendir

Salt Usun Eleştirisi'nde bu ozgurluk dileğinin işe yaramadığı anlaşılmıştır; salt us deneyle olan bağını kopararak kuram yapamıyor, ama eylem de yapamaz mı? Kant'ın ikinci buyuk yapıtı Uygulayıcı Usun Eleştirisi (Kritik Der Praktischen Vernunft, 1788) bu sorunun karşılığını arayacaktır Zorunlukla olan'ın karşısında bir de ozgurlukle olan var Oteki bilim, buysa torebilim alanıdır Us, salt olamıyor ama uygulayıcı olabilir Ne var ki bu durumda adı değişerek irade olur Doğru'nun duyusu nasıl nesneler duzeninden duşunce duzenine yukselip bicimlenmek zorundaysa, iyi'nin duyusu da oylece duşunce duzeninde bicimlenip nesneler duzenine inmek zorundadır Ozgurlukle olmayan iyiliğin hicbir anlamı olamaz

Ceza korkusu, armağan umudu, beğenilme isteği, goreneğe uyma zorunluğu vb gibi etkenlerle gercekleştirilen iyilik, gercek iyilik değildir Demek ki usun uygulayıcı olarak cok onemli bir gorevi var: İyiliği, ozgurlukle, salt iyilik icin gercekleştirmek Bu ozgurluk, duyarlığın butun etkilerinden kurtulmuş bir ozgurluk olmalıdır Ozgurluk zorlamaz, sadece yukumlu kılar Torebilimsel yasa, fizik yasa gibi zorunlu olamaz O, serbest bir serim işidir O, kendi yasasını kendisi koyar Onceden konmuş ve verilmiş bir yasaya uymaz

Demek ki tanrısal ve dinsel bir torebilim, gercek bir torebilim değildir Yasa'yla ozgurluk'un celişkisi, ancak kendi yasanı kendin koy'makla aşılabilir Ancak bu yasayı insanlığa bir arac olarak değil, bir erek olarak belirtecek bir bicimde koy'malı Yoksa deney alanıyla yeniden bir ilişki kurup ozgurluğunu yitirmiş olursun; cunku insanlığı arac olarak gozeten bir yasa, usun ozgur yasası değil, kişisel cıkarının yasasıdır Bu yasa evrensel ol'malı Yoksa bu yasa usun gercek urunu olan onsel bireşimsel yargı niteliğini taşımaz ve tumel gecerli'lik niteliğini elde edemez

Torebilimsel yasa, deneylerden elde edilmiş bir koşullu (Al Hypothetisch) yasa değil, uygulayıcı usun kendi kalıplarında bicimlendirdiği bir duzenlenmiş (Al Kategorisch) yasadır Bir şey elde etmek icin değil, iyilik icin iyilik edilecek İşte Kant'ın iyi irade (Al Gute wille) adını verdiği ozgur irade budur (Kant, bu torebilimsel duşuncelerini, soz konusu yapıtından cok Grundlegung zur Metaphysik der Sitten ve Metaphysik der Sitten adlı yapıtlarında incelemiştir)

Goruldugu gibi Kant, Salt Usun Eleştirisi'nde yadsıdığı metafiziği pratik usun eleştirisinde diriltmeye calışmaktadır Kant'ın bu idealist eğilimi ucuncu buyuk yapıtında daha da belirecektir Doğru ve iyi ideleri incelendikten sonra geriye usun ucuncu bir işlevi kalmıştır: Guzel idesi Us, doğayla torebilim arasında kalan estetik alanda nasıl işliyor ve bu işleyişin de otekiler gibi onsel ilkeleri var mıdır?

Kant'ın ucuncu buyuk yapıtı Yargı Gucunun Eleştirisi (Kritik der Urteilskraft, 1790) bu sorunun karşılığını arayacaktır Kant, duyulardan gelenle (salt us) duşunceden giden (uygulayıcı us) arasındaki kopruyu yargı gucu adını verdiği (yargılayıcı us) ussal bir yetiyle kurmak istiyor Deneylerden gelenle duşunce gercekleşiyor, duşunceden giden de deneyde gercekleşecek Oysa bu gercekleşmenin usun buyruğuna uygun olup olmadığını yargı gucu denetleyecek (Bu tema, diyalektik materyalizmin teori, pratikle doğrulanır onermesinin Kantcı sezisidir)

Doğru bir duşunceyle gercekleştirilen bir iyi'liğe guzel bir davranışdiyoruz Oyleyse guzel bu iki ideyi birbirine bağlayan bir koprudur ki bunu da yargı gucu gercekleştirir Kant, guzel'i yuce'den ayırıyor Bir fırtınada denizin kudurmuş dalgalarına bakarak ne guzeldiyebiliriz ama gercekte duyduğumuz guzellik değil; buyukluk, gucluluk ve urkunclukten doğan yucelik (Al Erhabene)'tir Yucelik, boylesine gurel (Fr Dynamique) olabildiği gibi yıldızlı bir gecenin ihtişamı gibi matematiksel (Fr Mathématique) de olabilir Boylece yuce'den ayrılan guzel; iyi'den, hoş'tan yararlı'dan da ayrılmaktadır

Guzel'in niteliği, hicbir karşılık gozetmeksizin yargılanır oluşudur Kantcı torebilime gore iyi de bu niteliği taşır, oysa iyi eylemsel bir irade işidir; guzelinse ne eylem ne de iradeyle ilgisi vardır Hoş duyusal bir beğeni, guzelse yargısal bir beğenidir Bir tabak meyve tablosu, onları yemek isteğini duyurursa hoş ve ancak bu isteği duyurmadıkca guzel'dir Yararlı elde edilmek istenir, guzelse sadece seyredilir Hic bir karşılık gozetilmeden beğenilmek onun temel niteliğidir

Guzelin başka bir niteliği de tumel gecerli oluşudur, Kant boylece onsel bireşimsel yargıyı burada da yakalamış oluyor Demek ki guzel'de de bir onsellik var, bu onsellik bizi kendisine karşı belli bir tutuma zorlar Bu tutum, ozel değil, genel bir tutumdur; sadece bizim icin değil, herkes icin gecerlidir Guzellik yargısı kavramsız (Fr Sans concept) bir yargıdır, demek ki bir bilgi işi değildir Guzellik, ereği duşunu bir ereksellik'tir

Bir muzik parcasında bize zevk veren onun bestelenme nedeni değildir, oysa o gene de bir ereğe uygun olduğu icin guzeldir Kant, boylece, estetik yargı (Fr jugement esthétique)'yi ereksel yargı (Fr jugement téléologique)'dan ayırıyor Sanatcı guzel'i yaratırken onu belli bir ereğe gore bicimlendirir, bizse o guzel'i ereğini duşunmeden kavrarız Guzelin bizler icin anlamı kendi ereğine uygunluğu değil, bizim ereğimize uygunluğu'dur

Kant, yapıtının ikinci bolumunde, ereklik (Al Finalitaet) kavramını incelemektedir Kant'a gore ereklik, Aristoteles'in entelekheia'sı gibi, kendi nedenine uygunluk'tur İki turlu uygunluk (Al Zweckmaessigkeit) var: Biri guzeli doğuran oznel uygunluk, ikincisi yararlıyı doğuran nesnel uygunluk Bunun icindir ki bir cicek, yağlıboya bir tabloda estetik yargının konusu olurken bir ilac kutusunun icinde ereksel yargının konusu olabilir

Cansız doga, surekli bir nedensellik icinde Dekartcı bir mekanizmle duzenlenmektedir Canlı doğaysa kendi ereğiyle duzenlenir Komur bir nedensonuc zincirinin urunudur, ama goz pek bellidir ki gormek icin yapılmıştır Bu yuzden, doğanın acıklanışında ereklik kavramından vazgecemiyoruz

Kant, burada, usun metafizik yapamayacağını soylediği halde metafiziğin alanına yeniden ve iyice girmekte olduğunu gorerek sakıntılı bir dil kullanmaktadır Ne nedensellik ne de ereklik doğanın kendiliğini acımlayamaz, der Cansız ve canlı, tumuyle doğa, Kant'a gore bilinemez olmakta devam etmektedir Duyular bize bu bilginin anahtarını veremez, ama duyularustu'nde anlakalır'da birtakım anahtarlar gizlidir Gorulduğu gibi, idealizmin kapısını her şeye rağmen aralık bırakmak bilinemezciliğin zorunluğudur

Kendisinden onceki felsefe akımlarının duşunsel sentezini ustaca gercekleştiren Immanuel Kant'ın, kendisinden sonraki felsefe akımlarını buyuk olcude etkileyen bu uc onemli yapıtını toparlarsak şu sonucu saptarız: Doğru'yu us kurar, iyi'yi us buyurur, guzel'i us yargılar Bilinemez kendilik'in dışındaki bilinir olaylar dunyasını teksozle us duzenler Bu yargı, idealist bir yargıdır

Immanuel Kant'ın kendi felsefesini adlandırmak icin ileri surduğu eleştiricilik deyimi, inakcılık ve şuphecilik deyimlerine karşıt bir anlam taşır Oznel duşunceci bir yaklaşımla usculuk ve gorguculuk oğretileriyle savaşmak amacını gutmuştur Nesnelerin ozunun bilinemeyeceğini ileri surerek bilme surecini yadsımış ve bilinemezcilik'e varmıştır
 
Üst Alt