Direktör Hakan Yonat ile 2014'ten bu yana evli olan ve yaklaşık 2 sene evvel oğulları Kaan'ı kucaklarını alan çiftten Nadide Sultan, kişisel hayatına dair bilinmeyenleri Yasemin.com'a anlattı. İşte 43 yaşındaki müzikçi Nadide Sultan'ın röportajının detayları...
99'lu yıllara 'Konyalım' müziği ile damga vuran müzikçi Nadide sultan, kulağa beğenilen gelen sesiyle sanat camiasının birbirinden bedelli isimleri üzerinde büyük bir etki bırakmıştı. Mektep yıllarında müzik hayatına nasıl başladığını büyük bir keyifle anlatan Nadide Sultan, hususî hayatıyla ilgili 2 sene evvel yerküreye getirdiği oğlu Kaan'ı ve eşi Hakan Yonat ile nasıl tanıştıklarından da bahsetti. Magazin gündeminde sanatçı kimliğinin yanı sıra analık kimliğiyle de merak edilen Nadide Sultan'ın hususî hayatına dair merak edilenler...
Yasemin.com/ ŞAHSI
- Müzikle birinci tanışma nasıl oldu?
İnanın hatırlamıyorum zira hayatımla o kadar çok iç içe geçmiş ki. Doğduğumdan beri müziğe ilgim vardı doğuştan bir şey olduğunu düşünüyorum sanırım oğlumun da müziğe karşı ilgisi var. Bence doğduğunuz andan itibaren ilgi duyuyorsunuz. Ben 3-4 yaşımdan beri hatırladığım kadarıyla müzik söylüyordum.
-Sanat mektebi, konservatuvar ve vokalistlik geçmişiniz var Ajda Pekkan, Sibel Can, Coşkun Sabah üzere kıymetli isimlere vokal yapmışsınız. Biraz bu devirden bahsedebilir miyiz?
İlkokuldan itibaren müzik kolundaydım nerede müzik varsa ben oradaydım açıkçası. Ortaokulda koro ilanını gördüm lakin o liseliler içinmiş bende beni alacaksınız diye tutturdum ve koronun solisti oldum. Mektebin pilav günü meşhurdu konser o devir yapılacaktı maatteessüf yağmur yağdığı için iptal oldu ve benimde hayallerim suya düştü ancak orada Gündoğdu Duran isimli bestekar çok kıymetli büyüğüm ile tanışma talihim oldu. Kendisi bana müzik okumalısın dedi, ailemi ikna etti ve abim ile bir arada ders vermeye başladı. Ama abim kulaktan çalmayı sevdiği için sistem olarak müzik derslerine ve notaya ondu. O temaşaya başladı. Bende tıpkı periyotlarda müziğe başladım kanun çalmaya. Kanun dersleriyle birlikte Gündoğdu Duran Lise devrinde Üsküdar Musiki Cemiyeti derhal akabinde Marmara Musiki Cemiyeti ve kanun derslerine devam ettim. Lise bitir bitmez Müjdat Gezen Sanat Merkezi Türk Müziği kısmında okumaya başladım. Ve orayla birlikte sahne hayatım başladım.
Arkadaşlarımızla küme kurduk sahneye çıkmaya başladık. Daha sonra vokal teklifi geldi. Sevgili Altay’a vokal yaptım. Altay’a vokal yaparken Coşkun Sabah’ın mekanında çıkıyorduk Altay’dan sonra mekanda Fatih Ürek çıkıyordu. Hem Coşkun Sabah’tan hem de Fatih Ürek’ten teklif alınca Altay’ı bıraktım. Coşkun Sabah ile saat 9-10 üzere sahne alıyordum ordan Fatih Ürek’e geçiyordum sabah kalkıyorum çok uyumadan o periyotta konservatuarı üçüncülük ile İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarını kazanmıştım . Bu formda sahne hayatım başladı. Daha sonra sevgili Ebru Yaşarın birinci albümü çıkacak biz vokal kümesi olarak başlamıştık birkaç müzikçi arkadaşımla “Bu Sahilde Bu Sahilde..” aa ne hoş müzik dedik daha sonra biz bu müziğe vokal yaptık. Daha sonra bu müzikten Ajda Pekkan bizi çok beğeniyor ve Ajda Pekkan'ın albümüne gittik. Sonra sahnede Emel Sayın, Sibel Can üzere isimlere vokallik yaptım ve sahnede solo çalışmalarım oldu.
Müzikçi Aydın ile çalışırken Aydın, Garo Mafyan ile albüm yapıyordu. Garo Mafyan bir kız arıyor konservatuvarlı elimde müzikler var bunu bir hatun tonu okuyabilir dendi Zeynep Talu ile kelamlar yazdık rahmetli Aysel Gürel laflar yazacaktı. Daha sonra Garo Mafyanla tanışıyorum sesimi çok beğeniyor ve birinci albümüm ortaya çıkıyor.
“KONYALIM”’I konuşmadan olmaz… Konyalım Türk Halk Müziği lakin siz pop da Türk Sanat Müziği de söylüyorsunuz…
Aslında birinin biçimi olmalı yani müzik yapıyorsanız, sanat yapıyorsanız keskin bir şekli olmalı. Ben denemeyi seviyorum mesela “Konyalım” albümünün içinde bir Yunan müzikçisinin ürününü seslendirmiştim. Ben pop-alaturka bir müzik yapıyorum. Alaturkanın içinde Orta Asya’dan itibaren baktığınızda halk müziği ve sanat müziği iç içe içedir sonradan kopmuştur. Yapılan aranjeleri incelediğinizde altta bağlama müellif, ut müellif keman müellif aslında kızacaklar ancak Türkiye de herkesin yaptığı arabesk müzik yani karışık bir müzik biçimi. Bir anektod geçeyim doktoraya başladığım vakit Türk Müziği üzerine bir ders yaptım o da şuydu.
Son 4 yılda birinci beşe girmiş radyolardaki müziklerin makamsal incelemesi bunlar pop müzikler ve Rock müziklerdi çoğunlukla baktım ki rock müziklerinde çok daha çokça makam geçkileri var. Şu anda dinlediğimiz bütün müzikler makamsal. Konyalıma dönecek olursak pop yapan müzikçi arkadaşlarım tam has bir halk müziği söyleyelim durumu olmuştu. Bir güruh arkadaşım söyledi bende söylemek istedim.
Sahnede Konyalımı söylüyorum benim sevdiğim ciciannem dediğim bir büyüğüm var “konyalı mı” neden söylemiyorsun derken söylemeye başladım daha sonra müzikçi Kubat ile karşılaştık albüm çalışması için stüdyoya girdiğim sırada halk müziği söylemek istediğimi belirttim lakin aklımda hareketli bir halk müziği söylemek yok onu mu söyleyeyim bunu mu söyleyeyim derken Kubat “Sen Konyalı değil misin” dedi. “evet, Konyalıyım” dedim. “ O vakit Konyalı mı” söyle dedi. Konyalı mı söyledim lakin albümün içindeki 5. Müzik ama o devirler radyolar bu kadar zorlanmıyorlar. Kendileri keşifler yapabiliyorlardı
“Konyalım'ı” radyolar keşfetti ve radyolarda divane üzere çalmaya başladı tabi biz ne yapacağımızı şaşırdık zira hiç aklımızda yoktu. Ve Konyalıma klip çektik.
- Yeni girişimleriniz var mı? Seri, film, temaşa vs..
Aslında temaşa teklifleri çokça geliyor. Ben oyun tekliflerini kabul etmediğimi bildikleri halde gelen teklifler oluyor. Temaşa oyunculuğu çok farklı bir şey istiyor neyi nasıl yapacağınız, oyunculuğu su üzere içmeniz lazım. Ne kadar emek verildiğini ağabeyimden biliyorum, ağabeyimden görüyorum. Seri, film oyunculuğu gösterime nazaran daha kolay. Gösterim oyunculuğu çok daha büyük hareketler velev gösterim da en geride ki seyirciye sesinizi ve oyununuzu izleyici görmeli, duymalı. Ben güldürü yapmayı seviyorum onda kendimi buluyorum öncelikle eğlenmeliyim yaptığım işte ben eğleneceğim kesinlikle ben haz alacağım. Lakin yeniden de haddini bilmek lazım. Neyi bilirsin demişler haddimi bilirim demiş. Oyunculuk yapmış olmama karşın bu mevzuda biraz daha çekimserim.
- Ana Nadide Sultan ile Müzikçi Nadide Sultan arasında ne üzere farklılıklar ne üzere benzerlikler var?
Ayşe validem (kayınvalidem) geçen gün bunu çok hoş söyledi. Sahneye hazırlanıyorsun giyiniyorsun farklı biri oluyorsun meskende diğer biri oluyorsun. Konutta tabi yardım edenim var. Ben çoğunlukla bütün yükün ana de olması gerektiğini düşünüyorum tabi anne tam devirli bir işe gidiyorsa bunu ayırıyorum. Ancak görüyorum ki maatteessüf mesela evlat hastalanıyor bakıcı bebeği kucağına almış hastaneye gidiyor ana elini kolunu sallayarak artlarından gidiyor. Evladın anaya muhtaçlığı var o sırada. Ana görünür bir yaşa kadar evladı ile daha ilgili olmalı.
ONUN EN ÇOK GEREKSINIM DUYDUĞU ŞEY: ANA SEVGİSİ...
Evladı çok kucağa alıştırma derler ya ben daha çok alıyorum zira ne kadar alırsan kar, 18 yaşına geldiğinde ben onu kucağıma mı alacağım. Bırak 18’i yürümeye başladığında esasen bir daha seni istemiyor evlat. Ana evlat ile nispeten evladın öz itimadı gelişiyor. Onun için ben daima meskene gelen arkadaşlara daima şunu söylerim “Siz bana yardım edeceksiniz, evladıma ben bakacağım” Konserlerde yanımda götürüyorum mümkünse. Bazen konserden sonra derhal dönebiliyorsam dönüyorum acilen oğlum uyanana kadar yanında oluyorum ya da akşam geç saatte uçuyorum şayet kalmam gerekiyorsa ve götürebiliyorsam yanımda götürüyorum zira onun en çok gereksinimi olan şey sevgi…anne sevgisi…
- Evlilik kararını nasıl verdiniz?
Eşimle hikayemiz çok farklı ben eşimi tanıdığımda 20 yaşındaydım. Lakin bizim beraberliğimiz o periyot başlamadı. Tanıştığımızda o klip direktörüydü şuan reklam bölümünde o periyotlar yollarımız kesişti. Lakin Hakan’ın en büyük korkusu kamera önündeki biriyle olmak ve bir evlilik yaşamaktı. Bir formda biz birbirimizi tanıdık lakin bir evlilik bir flört bir başlangıç olmadı o devir lakin açıkçası söylemek gerekirse onun aklında ben, benim aklımda o hep vardı. Sonrasında yaklaşık 10 yıla yakın birbirimizi görmedik. Sonrasında beni çevre medyadan buldu zira dallarımız değişmişti. Sonra görüşmeye başladık sonrada ben biliyordum onun çok âlâ bir peder olacağını çok âlâ bir eş olacağını bende ısrarcı oldum bu mevzuda. Zira evladım olsun çok istiyordum o da bir evladı olsun istiyordu. Hem sevgi hem ortak bir istek bizi bir araya getirdi.
''EVLİLİK YANLIŞ BEŞERLE CEHENNEM OLUR''
- Evlilikte evladın ehemmiyeti nedir?
Herkesin anne-baba oluşu farklı, herkesin evliliği yaşayışı farklı malûm kurallar çerçeveler var lakin bence ben daima bunu söylüyorum “Evlilik yanlış beşerle, cehennem; sahih bir kişiyle cennettir”. Evlat da cennetin çok şık bir meyvesi bir insan nitekim bu duyguyu tatmalı. Evlat isteyen herkes Allah versin tabi olmayanlarda vardır tabi. Ben o denli çok abartıp Instagram'da filan gittiğim ya da çok enteresan şeyleri paylaşmıyorum zira herkes her şeyi yapamıyor evet takipçin ziyadeleşir fakat ben tercih etmiyorum.
- Tevellüt sonrası kilolar nasıl gitti ve günlük uyguladığınız bir bakım rutininiz var mı?
Her hengam doğal olmaktan doğal şeylerden yanayım. Bu aralar çok yapamasam da. Gebeyken birinci başlarda çok kilo almadım. Yaklaşık 12-13 kilo aldım. Bu aldığım kiloları vermek çok güçlükle olmadı. Zira olağan doğumla Kaan yerküreye geldi. Her şeyiyle ben ilgilendiğim için koşturmacanız oluyor ve o sırada kilo vermiş oluyorsunuz. Evlada süt veriyorsanız ona nazaran beslenmeniz lazım ancak onunda ayarını kaçırmamak değerli. “Hadi ye süt yapsın” diye analara her şeyi yediriyorlar sonra valideler doğumda almadıkları kiloları alıyor. Yediğim, içtiğim şeylerin doğal olmasından yanayım çok abartmamak kaydıyla. Kaan’a mümkün hayli daha taze daha pazardan alınan sebzeler daha organik olduğundan emin olduğum şeyler tüketiyorum.
- Cilt bakımı olarak ne yapıyorsunuz?
Bir tane kremim var her konumuma onu kullanıyorum. Zira bir cilt hekimine gitmiştim demişti ki masandaki tüm kremleri konuta gidince çöpe atıyorsun. Kaşına öbür, gözüne sair, alnına farklı krem olmaz. Alnına sürebildiğini, yanağına da sürebilirsin demişti ve bana bir krem verdi. Onu eczaneden alıyorum her mekana bu kremi kullanıyorum.
- Nadide Sultan’ı tanımlayan 3 karakteristik özellik…
Sevmediğim şeyi söyleyeyim… Çok aceleciyimdir, duygusal yandan kolay sarsılırım ancak kolay toparlanırım. Gülmeyi çok severim bütün arkadaşlarım komiktir velev biraz mecnundur. Divane kişileri, divane bayanları çok severim. Gerçekçi kişileri severim.
- Mesleksel manada bundan sonraki maksatlar neler, yeni girişimler var mı?
Amaç koymamayı öğrendim artık. Hayat bana amaç koymamayı öğretti. Zira ne vakit zira soruyorlar albüm ne devir çıkacak yahut şu haneye ne devir taşınacaksınız hiçbir vakit iddia tutmuyor. Hayatın getirdiklerinin de insan hayatını bir anda değiştirdiğini gördüğüm içinde maksat koymamayı hedefledim. KONYALIM'I SÖYLÜYOR….
ÜNLÜ MÜZIKÇI NADİDE SULTAN KİMDİR?
15 Kasım 1976 yılında İstanbul'da doğan ünlü müzikçi Nadide Sultan, TRT 1'de Payitaht Abdülhamit serisinin 'Emanuel Karasu' karakterini canlandıran Ali Nuri Türkoğlu'nun kız kardeşidir. Aslen Konyalı olan kardeşler mektep devrinde bir arada ders alırken Nadide Sultan tercihini müzikte Kanun'dan yana kullanırken ağabeyi Ali Nuri Türkoğlu, müzik derslerine ve notaya karşı olduğu için tiyatroculuğa merak sarmıştı. Birinci, orta ve liseyi İdealtepe İlkokulu, Fenerbahçe Ortaokulu ve Lisesinde tamamlayan Nadide Sultan, bu vakitlerde müzik ile devamlı iç içe olmuştur. Altay, Coşkun Sabah, Fatih Ürek, Aydın ve Emel Sayın üzere sanatkarların vokalliğini üstlenen Nadide Sultan ilerleyen periyotlarda tek başına sahneye çıktığı vakitlerde oldu.